YEREL HABERLER - 28 Şubat 2017 Salı 14:32

Çakacak: “Mersin halkı, Milli İstihdam Seferberliğinde de milli duruşunu gösterecek”

A
A
A
Çakacak: “Mersin halkı, Milli İstihdam Seferberliğinde de milli duruşunu gösterecek”

Mersin Valisi Özdemir Çakacak, Mersin halkının 15 Temmuz’da gösterdiği milli duruşu Milli İstihdam Seferberliğinde de göstereceğini belirterek, “Mersin esnafı, zanaatkarı, sanayicisi, KOBİ’leri yine milli duruşunu gösterecek ve Mersin olarak biz Milli İstihdam Seferberliğine en az yüzde 5 katkıyı sağlayacağız” dedi.
Mersin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ESOB) Başkanlar Kurulu Toplantısı, Vali Özdemir Çakacak’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Mersin Çalışma ve İş Kurumu (İŞKUR) İl Müdürü Mustafa Kutlu ile Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdür Yardımcısı Aziz Varol’un, oda başkanlarına Milli İstihdam Seferberliği sunumu yaptığı toplantıda, Vali Çakacak, Mersin’in İstihdam Seferberliğine yüzde 5 katkı yapacağına inandığını söyledi.
Dinçer: “Esnafımız, ayakta kalma mücadelesi veriyor”
Mersin ESOB’da yapılan toplantının açış konuşmasını Mersin ESOB Başkanı Talat Dinçer yaptı. Mersin il genelinde 70 oda ve bu odalara kayıtlı 60 bin esnaf ve sanatkar olduğunu belirten Dinçer, 70 binin üzerinde de iş yeri bulunan kentte, çalışanların yüzde 40’ını esnaf ve sanatkarın istihdam ettiğini ifade etti. Son günlerde esnafın üzerindeki yükün ağırlaştığına, ayakta kalma mücadelesi verdiğine dikkat çeken Dinçer, sorunlarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Başbakan ve Bakanlara defalarca ilettiklerini, bunun sonucunda güzel çalışmalar yapılmaya başlandığını dile getirdi.
“KOSGEB kredisi esnafımıza nefes aldıracak”
Esnafa önce KOSGEB ile ilgili bir destek verildiğini anımsatan Dinçer, ancak sürenin çok dar olması ve sitenin çökmesi nedeniyle esnafın KOSGEB’in web sitesine giriş yapamadığını kaydederek, “Ama buna rağmen Mersin’den 5 bin 500 kişi siteye giriş yapabildik. Hükümetimizin esnaf sanatkarımıza verdiği 50 bin liralık krediden faydalanmak için var gücümüzü ortaya koyduk. Daha sonra Sayın Başbakanımızla bir araya geldik, durumu izah ettik, çünkü o 5 bin 500 kişinin içerisinde 30 esnaf sanatkar bile kredi kullanamadı. Tamamını büyük işletmelere verdiler. Sayın Başbakanımız, ‘Siteye giriş yapan 250 bin kişi var. Bunların tamamına bu kredi verilecek, yeter ki şartları uygun olsun’ dedi. Çok sevindirici bir haberdi. Bunu daha sonra 300 bin kişiye yükselttiler, 50 bin lira limitli krediye çıkardılar ve ek süre verdiler. Böylece bazı arkadaşlarımız siteye giriş yapabildi. Zannederim önümüzdeki aydan itibaren bu kredi kullanılacak. Kredi bir yıl ödemesiz, üç yıl vadeli olmak üzere esnafımıza bir nefes aldıracak” diye konuştu.
“Sicil affı umduğumuz gibi çıkmadı”
Sicil affına da değinen Birlik Başkanı Dinçer, “Sicil affı umduğumuz gibi çıkmadı” diyerek, şunları söyledi: “Sicil affında aslında biz beyaz bir sayfa bekledik. En azından ‘esnafımız tekrar bankalara müracaat ettiğinde bir sıkıntı çıkarmasınlar, geçmişi silsinler’ dedik. Çünkü geçmiş dönemlerde çok krizler ve sıkıntılı günler yaşandı. Bu nedenle esnafımızın genelinin sicillerinde sıkıntı var. Ama maalesef çıkan sicil affı da ihtiyacımıza cevap vermedi. Yine hala bankalar ekranlarında esnafın olumsuz sicillerini muhafaza etmeye devam ediyorlar. Bununla ilgili sıkıntı var. Bu sıkıntıları da hem Sayın Başbakana hem Bakanlara anlattık. Dileriz bir düzenleme yaparlar da bizleri rahatlatırlar. KOSGEB kredisi çıksa bile bankaya gittiğinde esnaf krediyi çekemez durumda.”
“Devletimiz üzerimizdeki yüklerin büyük bir bölümünü bir yıl boyunca aldı”
Esnafın, yaşadığı sıkıntılara rağmen ‘Acaba yanımızda bir işçi daha çalıştırabilir miyiz’ gayreti içerisinde olduğunu belirten Dinçer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın esnafa verdiği destekle basit usul mükelleflerinin büyük bir bölümünün vergi dışında bırakıldığını anımsattı. Dinçer, şimdi de çok güzel destekler geldiğine işaret ederek, “İşsiz sayımızı biraz alta çekmek için devletimiz üzerimizdeki yüklerin büyük bir bölümünü bir yıl boyunca aldı. Bu yıl itibariyle ilave çalıştıracağımız her işçi için vergi ve SSK yükümlülüklerini bir yıl boyunca devletimiz ödeyecek. Önemli bir destek. Bu da önümüzü biraz daha açacak. Bu desteğin devamının da geleceğini zannediyorum. Çünkü biz iyi bir uygulama yapabilirsek hükümetimiz de bunu görecektir ve bu teşvikin devamı yönünde bazı kararlar alacaktır. Amacımız, işsiz sayısını azaltabilmek. Hükümetimiz, küçük esnaf sanatkarın desteklenmesi yönünde bir takım paketler hazırlıyor. KOSGEB en küçük esnafımızdan başlayıp yukarı doğru kredi verecek. Bu, doğru bir uygulama. Daha önceki yanlıştı. Zaten büyük işletmelerin 50 bin liralık krediye ihtiyacı yok. Ama önemli olan küçük esnaf ve sanatkarı ayakta tutabilmek, kepengini indirtmemekti. Özellikle basit usul mükelleflerimizin vergi dışında bırakılması yönünde de çalışmalar var. Bu da iyi bir gelişme” ifadelerini kullandı.
Vali Çakacak: “Yaklaşık 750 liraya yakın kısmını devlet ödüyor. Şimdiye kadar böyle bir teşvik görülmedi”
Daha sonra konuşan Vali Çakacak ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Milli İstihdam Seferberliği başlattığını anımsatarak, tüm oda başkanlarının katılımıyla Mersin’de seferberliğe destek çağrısı yaptıklarını söyledi. “Milli İstihdam Seferberliğine Mersin olarak gerekli desteği vereceğiz” dediklerini ifade eden Çakacak, “İşletmelerimiz en az yüzde 5 olmak şartıyla istihdamda artış sağlayacaklar dedik. Bu bir zorunluluk değil, isteğe bağlı ama buna rağmen getirilen teşvikleri, destekleri incelediğimizde sizler için ne kadar önemli olduğunu bir defa daha göreceksiniz. Milli İstihdam Seferberliğinden önce, ‘İstihdamın artırılmasına yönelik bizden, devletten ne istiyorsunuz?’ diye sorsaydık, emin olun bu kadarını istemezdiniz. Belki ‘işveren primlerini devlet ödesin’ derdiniz. Devlet hem primleri ödüyor hem vergiyi ödüyor. Yaklaşık 750 liraya yakın kısmını devlet ödüyor. İstihdam eden işletmelerimiz, sadece çalışan kişinin emeğinin karşılığını ödeyecek. Şimdiye kadar böyle bir teşvik görülmedi. Her ne kadar isteğe bağlı diyorsak da ben eminim ki, birçok işletmemiz bundan faydalanacak. Faydalanması gerekir” dedi.
“Bu ülkenin şanlı yürüyüşünü kimse durduramaz. Türkiye dünyanın parlayan yıldızıdır”
2016’nın Türkiye ve millet için kolay bir yıl olmadığına dikkat çeken Çakacak, 15 Temmuz darbe girişimini anımsattı. 15 Temmuz’un aslında bir darbe girişimi değil, darbe girişimi görüntüsü altında milletin evlatlarını ve vatanı bölmek, parçalamak ve vatanı işgal ortamına hazırlamak olduğunun altını çizdi. Ancak, yüce milletin asil duruşunun ve sağduyusunun yine galip geldiğini ifade eden Çakacak, “Tabi bu milleti bölmek, parçalamak isteyenler boş durmadı. Onunla yıkamayacaklarını anladılar ve ekonomik olarak, terör unsurlarını devreye sokarak hem ekonomik yönden hem terör yönüyle bu milletin, bu devletin üzerine geldiler. Bir sürü harflerden oluşan terör örgütleri oluştu ve bizim üzerimize salındı. Ama bu millet, bu devlet onun da üstesinden gelir. Kimsenin şüphesi olmasın. Mersin, ‘barış ve kardeşlik şehri’ diyoruz. Bu şehrin birlik ve beraberliğini, kardeşliğini hiçbir güç bozamaz. Kredi derecelendirme kuruluşları maalesef objektif değerlendirmeler yapmıyorlar. Olumsuz açıklamalarına rağmen ekonomik göstergelerimiz çok farklı. Onların söylemelerine göre ekonominin batması lazım. Ama hala yabancı yatırımcı geliyor Türkiye’ye. Büyük projeleri tek tek rayına sokuyor, yeni hizmete açıyor, yeni başlıyor. Bu ülkenin şanlı yürüyüşünü kimse durduramaz. Türkiye gerçekten dünyanın parlayan yıldızıdır. Bu devletin, milletin üzerine yıkılmak istenen her zorluk bu milleti daha da güçlendiriyor. Savunma sanayimizde yerli kullanım oranımız yüzde 60’ı aştı. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri savunma sanayinin ürünlerini kullanıyor. Bunu sizler yapıyorsunuz, esnafımız, zanaatkarımız, mühendislerimiz yapıyor” diye konuştu.
“Herkes gücü oranında bu işi sahiplenmeli. Milli İstihdam Seferberliğine en az yüzde 5 katkıyı sağlayacağız”
Zorluklardan devlet ve millet olarak daha da güçlenerek çıkacaklarını vurgulayan Çakacak, böyle zamanların birlik, beraberlik ve kardeşliğin en önemli olduğu ve çok daha sıkı olması gerektiği zamanlar olduğunu kaydetti. Çakacak, şöyle devam etti: “Onun için hükümetimizin istihdamın artırılmasına yönelik olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu Milli İstihdam Seferberliği son derece önemli. Ekonomik hareketlenme için önemli, ekonomik büyümemiz için önemli, psikolojik eşiğin aşılması için önemli. Kredi derecelendirme kuruluşları ne karar alırlarsa alsınlar, ne açıklarlarsa açıklasınlar, ekonomimiz daha iyiye gidiyor. Dolar 4 liraydı aşağıya düşmeye başladı. Bozuk bir ekonomide düşme olmaz, yukarı çıkması gerekir. Onun için herkes gücü oranında bu işi sahiplenmesi lazım. Kimseden gücünün ötesinde bir şey istemiyoruz. Gücü olan alacak. Ama emin olun faydasını göreceksiniz. 15 Temmuz’da Mersin halkı nasıl bir milli duruş gösterdi ve Mersin ilimizde bir ve beraber kardeşlik, huzur içerisinde atlattıysak o günleri, Milli İstihdam Seferberliğinde de Mersin esnafı, zanaatkarı, sanayicisi, KOBİ’leri yine milli duruşunu gösterecek ve Mersin olarak biz Milli İstihdam Seferberliğine en az yüzde 5 katkıyı sağlayacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim şüphemiz yok. Biz her zaman esnafımızın, zanaatkarımızın yanındayız, çünkü esnafımız bu toplumun temel direğidir. Sizler iyi oldukça devletimiz de iyidir, milletimiz de iyidir.”
Oda başkanlarının sorularının da yanıtlandığı toplantı, konuşmaların ardından basına kapalı olarak devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Büyük Şehir Sanat Galerisi Sempozyumu gerçekleştirildi Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanarak şehrin, sanatseverlerin ve sanat camiasının hizmetine sunulacak olan Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin Sempozyumu, alanında önemli sanatçılar ve akademisyenler tarafından gerçekleştirildi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleşen sempozyumda, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, AK Parti Kayseri Kadın Kolları Başkanı Meral Koşar, İl Kültür Turizm Müdürü Şükrü Dursun, Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanları, alanında önemli ve uzman isimler, akademisyenler ve sanatseverler yer aldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan sempozyumda konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin açılışını iki aşamada gerçekleştirmek istediklerini ve bunların ilkinin sempozyum şeklinde olmasını tercih ettiklerini belirterek, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve turizm alanında çok değerli çalışmalara imza attığını söyledi. Öztürk konuşmasında, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi olarak bir çok alanda hizmet vermekteyiz. Kültür, turizm alanında da çok değerli çalışmalarımız var. Özellikle meslek edindirme kursları, sanat akademileri olmak üzere bağlı bulunduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin şirketi olan KAYMEK A.Ş. gibi bir şirketi var. Biz bu şirket ile Kayseri’ye hizmet ediyoruz. Orada birbirinden değerli hocalarımız var, idarecilerimiz var. İnşallah önümüzdeki yıllarda, bu sanat galerimizin de açılması ile sanatseverleri bir alanda buluşturup şehrimize katma değer üretmeyi, çok daha güzel işerle bir araya gelmeyi hedefliyoruz. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da tabi bu çalışmaları yaparken bizlere sonsuz desteği var. Her zaman biz onu yanımızda hissediyoruz” diyerek hayırlı olsun temennilerinde bulundu. Sempozyum, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Sevin Düz, sanatçılar Ahmet Aytekin, Funda Alaybeyi, Dr. Ahmet Zeki Yavaşi ve Nevin Karaca’nın sunumları ile gerçekleştirildi. Sempozyum sonunda günün anısına toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
İstanbul Kontrolsüz ilaçlama arılara ve arı ürünlerine zarar veriyor Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanmasının, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken olduğunu dile getirerek Dünya Arı Günü öncesinde çağrı yapan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken. Çiftçilerimiz, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilmeli ve denetlenmeli” dedi. İnsan neslinin devamı için kritik öneme sahip olan arıların, 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. Sofralara gelen her 3 gıdadan yaklaşık biri ise arılar sayesinde üretiliyor. Gıdaların yüzde 90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, insanları da çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakabiliyor. Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık oluşturmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, “Dünya Arı Günü” olarak kutlanıyor. Bu çerçevede Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü’nde tarım ilaçlarının kontrollü kullanılması konusunda çağrı yaptı. “Doğayla dost, ekolojik tarım ilaçlarının kullanımı teşvik edilmeli” Yarım asra yakın bir süredir, arılar ile arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden ve Türkiye’nin önemli bal markası Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü’nde konuya dikkat çekti. Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 kilometrekare alanda uçabiliyor. Bu sebeple olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” dedi. “Arı olmazsa; bitki, hayvan ve sonunda da insan olmaz” Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu ifade eden Altıparmak, “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla ‘çekip çeviren’ arılara ne kadar teşekkür etsek az. Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar oluşturmak mümkün. Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık oluşturmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor” diye konuştu. “Arıcılık mesleği hileli ballar yüzünden yaşlanıyor” Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Özen Altıparmak, “Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler sebebiyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele sebebiyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç bireyler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “En fazla hileye maruz kalan gıda ürünü bal” Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, “Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz” ifadelerine yer verdi. Arıları nasıl koruyabiliriz? Yeryüzündeki polen alışverişinin büyük çoğunluğunu sağlayarak, ekosistemin devamlılığında en kritik rolü oynayan arıların korunması için ise ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılması, plansız şehirleşmenin önüne geçilerek doğal alanların korunmasının sağlanması, tarımda zirai ilaçlama azaltılarak iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, iklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınması, yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacı ile program ile etkinliklerin düzenlenmesi ve arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulması öneriliyor.
Düzce Tatbikat gereği kayboldular, kurtarma çalışması tüm gün sürdü Düzce’de senaryo gereği kampçılara ayı saldırdı. 10 kampçı kaybolunca tüm arama kurtarma ekipleri kaybolanları gün boyu arayıp kurtardı. Düzce’de arama kurtarma ekiplerinin geliştirilmesi için tatbikat gerçekleştirildi. AFAD başta olmak üzere Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, UMKE, Orman ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile tatbikat başlatıldı. Senaryo gereği 10 kişilik kamp ekibi ayı saldırısı sonrasında ormana kaçıp kayboldu. Yaralı olarak ayı saldırısından kurtulan 1 kişi durumu 112 Acil Çağrı merkezine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye ekipler sevk edilirken, AFAD bölgede koordinasyon merkezi kurdu. Sivil toplum kuruluşlarına 8 ayrı arama bölgesi oluşturulunca, ekipler ormana giriş yaparak kaybolan kişileri arama çalışması başlatıldı. Düzce Valisi Selçuk Aslan ve beraberindeki heyette bölgeye gelerek tatbikat alanında incelemelerde bulundu. Vali Aslan, Düzce’de ki arama kurtarma ekiplerinin niteliklerinin arttırılması için hazırladıkları proje çerçevesinde böyle bir tatbikat hazırladıklarını belirterek, “ Ülkemizin afetler ülkesi olduğu gerçeğini maalesef zaman zaman tecrübe ediyoruz. En acı tecrübemizde 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ile yaşandı. Bu yaşadığımız afetlerden çıkardığımız dersler var. Afetlere afetler öncesi hazırlık yapılması çıkarılan derslerden bir tanesi. Fiziki yapımızın afetlete karşı dirençli olması gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri ile çalışmalar devam ediyor. Diğer bir yön ise insanları afetlere karşı hazırlamamız. İlimizde kamusal kapasitenin kullanımının yanı sıra nitelikli istekli ve özverili bir sivil toplum oluşumları gördük. Şu anda ilimizde 7 STK’mız, 4 tane de kamu kurumlarımız uhdesinde arama kurtarma ekiplerimiz var. Biz bu ekiplerin nitelikli kılabiliriz, eğitim yapıları ile nasıl güçlendirebilirizi düşündük. Böyle bir proje hazırladık. Bu proje çerçevesinde teorik eğitimler verildi. Bugünde ilk aşama olarak teorik eğitimleri pratiğe yansıtmak açısından arazide kayıp arama senaryosu gerçekleştirdik. Tatbikatımızda 236 arama kurtarma personelimiz katılarak saat 10.00’da 112 Acil çağrı merkezine ilk çağrı geldi ve ekiplerimiz bölgede çalışmalarına başladı. Tüm ekipler orman içerisinde arama çalışmalarını sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı. (EB-