GENEL - 02 Ekim 2017 Pazartesi 17:03

Özgecanlar Derneği Başkanı Dalğıç ve Yönetimi istifa etti

A
A
A
Özgecanlar Derneği Başkanı Dalğıç ve Yönetimi istifa etti

Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen Özgecan Aslan’ın amcası Yaşasın Aslan’ın, Özgecanlar Derneği Başkanı Hediye Dalğıç’ın, Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ı tehdit ettiğini ileri sürerek suç duyurusunda bulunacağını açıklamasının ardından, Dalğıç ile 3 Yönetim Kurulu Üyesi dernekten istifa etti.

Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen Özgecan Aslan’ın amcası Yaşasın Aslan’ın, Özgecanlar Derneği Başkanı Hediye Dalğıç’ın, Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ı tehdit ettiğini ileri sürerek suç duyurusunda bulunacağını açıklamasının ardından, Dalğıç ile 3 Yönetim Kurulu Üyesi dernekten istifa etti. Dalğıç, Yaşasın Aslan hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu da söyledi.


Özgecanlar Derneği Yönetimi’ne ilişkin Aslan ailesinin iddiaları, dernek yönetiminin istifasıyla yeni bir boyut kazandı. Özgecanlar Derneği Başkanı Hediye Dalğıç, amca Yaşasın Aslan’ın iddialarının ardından bugün dernekte düzenlediği basın toplantısında, 5 kişilik Yönetim Kurulu’ndan kendisi dahil 4 üyenin istifa ettiğini, yönetimde sadece Özgecan’ın kardeşi Beste Aslan’ın kaldığını açıkladı.


Özgecanlar Derneği’nin, tüm dezavantajlı kadınların, genç kızların, Özgecanların sesi olmak üzere kurulduğunu ve bu amaç çerçevesinde faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten Dalğıç, “Dernek yönetimi olarak yönetimi devraldığımız tarihten bu yana amacına, etik kurallara uygun ve farklıların zenginliğimiz olduğu bilinciyle yönetim faaliyetlerimizi sürdürdük. Bu süreçte özellikle kadına yönelik şiddete ilişkin kamusal duyarlılığı artırmak ve dezavantajlı kadınlarımızın statülerinin yükseltilmesi konularında var gücümüzle çalıştık” dedi.



“Özgecan kızımızın anısına duyduğumuz saygı nedeniyle yönetim olarak istifamızı sunuyoruz”


Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’ın derneğin onursal başkanı, kardeşi Beste Aslan’ın da Yönetim Kurulu üyesi olarak bu süreçte yer aldığını anlatan Dalğıç, “Ancak, Özgecan kızımızın ailesinin yaptığı talihsiz açıklama, artık amacına yönelik olarak dernek faaliyetlerinin yönetimimiz tarafından sürdürülmesi olanağını ortadan kaldırmış ve bu sürece bazı siyasi kesimlerin destek vermesi, gündemin siyasi arena malzemesine dönüşmesine neden olmuştur. Başta kızımızın anısına duyduğumuz saygı nedeniyle bu konuda gündem oluşturmak isteyen kimseye meydan vermeyeceğimizi belirterek, dernek yönetimi olarak istifamızı sunuyoruz” diye konuştu.



“Bunu diyebilmemiz için bizim vicdan yoksunu olmamız lazım”


Dernek Başkanı olarak tarafına ve Yönetim Kurulu Üyelerine yönelik iddiaların asılsız olduğunu söyleyen Dalğıç, bu asılsız iddialara ilişkin de Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına amca Yaşasın Aslan hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi. Basın mensuplarının soruları üzerine, Yaşasın Aslan’ın, Yargıtay’ın kısmen bozma kararı üzerine görülen ’Özgecan Davası’nın sonunda adliye önünde asılsız iddialarda bulunduğunu ileri süren Dalğıç, “Bunun ne akla ne mantığa ne vicdana dayanan en ufak bir geçerliliği olamaz. Her şeyden önce ben bir anneyim, benim de iki kızım var. Mersin’de bugüne kadar bu üçüncü derneğim, birçok projenin altına imza attım. Hangi kadın, evladı katledilen bir aileyi arayıp da ‘kızının biri katledildi, diğer iki çocuğuna dikkat et’ diyebilir? Bunu diyebilmemiz için bizim vicdan yoksunu olmamız lazım. Ben Özgecan dosyalarının üzerine Özgecan resmini koyduğum her defasında, etrafımızda olan herkes için, bu isimden nemalanmak, faydalanmak, rant sağlamak isteyen herkese bu derneğin başına geldiğimde Mehmet Aslan da dahil olmak üzere, bunu kendisi de çok iyi biliyor, bir daha kızımızın adını kullanarak hiç kimsenin buradan bir rant elde edemeyeceğini söyledim” ifadelerini kullandı.



“Özgecan’ın adını yaşatmak için gecemi gündüzüme kattım. Ben bunu hak etmedim”


Dernek yönetimini devraldığından bu yana, yönetimi ile birlikte birçok proje geliştirdiklerini, bazı projelerinin SODES’te kabul edildiğini anlatan Dalğıç, dernek için bu kadar emek verirken bu tür iddialara muhatap olması nedeniyle iki gündür sağlığının da bozulduğunu ifade etti. Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, Mehmet Aslan’ın, dernek yönetimine devrettiği tüm hesapların incelenmesi için talepte bulunduğunu dile getiren Dalğıç, SMS kampanyalarının kendilerinden önce Valilik izniyle düzenlendiğini kaydederek, buradan toplanan 50 bin lirayı da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, amacına uygun kullanılması için bloke ettiğini aktardı. Bunun üzerine baba Aslan’ın kendisinden dernek yönetimini devralmasını istediğini belirten Dalğıç, şunları söyledi:


“Ben onun kızının adını yaşatmak için 6 ay boyunca gecemi gündüzüme kattım, bir sürü proje hazırladım üniversiteli gençlerle, dernek yöneticilerimle. Ben bunu hak etmedim. Bana, ‘ekonomik rant sağladı’ diyebileceği paranın hepsi 50 bin liradır. Bu da zaten Bakanlık tarafından bloke edilmiştir. Bunu, SODES projemizde kullanmak üzere elimizde tutuyorduk. Şimdi biz bunların hepsini kendisine iade edeceğiz, buyursun SODES projesini de yapsın, kadınlara yönelik projeler de yapsın. Ben ona şunu da söyledim; ‘Özgecanlar Derneği’ni size bırakıyoruz. Ben her şekilde size dışarıdan destek verme sözü veriyorum’. Şimdi yine veriyorum, çünkü burada önemli olan kadındır, kadına şiddettir. Bunun için bu derneği kurduk. Biz vicdanıyla yaşayan, düzgün, doğru, ahlaklı insanlarız.”


Baba Aslan, eşi ve kızı Beste’nin daha önce derneğe gelerek, derneğin adını değiştirmesini istediklerini de söyleyen Dalğıç, bununla ilgili noter kanalıyla yazılar da yazdıklarını ifade etti. Dalğıç, dernek yönetiminin istifasıyla birlikte derneğe üye yaklaşık 30 kişinin de istifalarını kendilerine ilettiklerini sözlerine ekledi.



Baba Aslan: “Hanımefendi işi bu boyuta getireceğine keşke biz kendisine talebimizi ilettiğimiz zaman kabul etseydi”


Özgecan’ın babası Mehmet Aslan ise İHA’ya dernek yönetiminin istifasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu konuda hiçbir yorum yapmak istemiyorum. Konuşmamız gerekirse, bize kapısını açacak bir televizyon olursa gerek duyduğumuz takdirde çıkar orada her şeyi açıklarız. Daha ileri bir boyuta taşımaya gerek yok. Hanımefendi işi bu boyuta getireceğine keşke biz kendisine talebimizi, ricamızı ilettiğimiz zaman bunu kabul etseydi, karşılıklı anlaşıp, sarılıp, öpüşüp helalleşirdik. Kızımızın ismini taşıyan derneğin isim değişikliğini ya da feshedilmesini istemiştik. Biz bunu yapınca o da farklı bir karşılık verdi ve iş buraya geldi. Hayırlısı olsun her şeyin” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.
Bayburt Bayburt’ta basit yaralama suçunda taraflar TSK’ya bağış yapma şartıyla uzlaştılar Bayburt’ta ’Basit Yaralama’ suçunda taraflar Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) 10 bin lira bağış yapılması noktasında anlaştılar, dosya mahkemeye intikal etmeden çözülerek kapatıldı. K.A ve B.N.K isimli iki arkadaş dışarıda vakit geçirdikleri sırada araçla yanlarına gelen H.A ve R.A isimli şahıslar tarafından darp edildiler. Darp edildikleri iddiasıyla emniyete başvuran iki arkadaş H.A ve R.A’dan şikayetçi oldular. Mağdurların şikayeti üzerine şüpheliler H.A ve R.A hakkında ’Basit Yaralama’ suçundan soruşturma başlatıldı. Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosyadaki suçun uzlaştırmaya uygun bir suç olduğu belirlendi, dosya Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderildi. Uzlaştırma bürosu ekipleri, mağdur taraflarla uzlaşma şartlarını görüşmek için bir araya geldiler. Mağdur K.A ve B.N.K, TSK’ya bağış yapılması şartıyla şüphelilerle uzlaşacağını uzlaştırma bürosu ekiplerine bildirdiler. K.A’nın ve B.N’K’nın uzlaşma talebini kabul eden şüpheliler, TSK’ya 10 bin lira bağışta bulundular. Uzlaştırma Bürosu görevlilerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar sonucunda dosya mahkemeye intikal etmeden, çözüme kavuşturularak kapatıldı. Bununla birlikte, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, taraflarla görüşme sağlayan uzlaştırmacılara titiz çalışmalarından ötürü teşekkür ederek, kişi onarıcı adalet anlayışına hizmet etme gayreti içerisinde olduklarını, kamuya yararlı edimleri Uzlaştırma Bürosu ekipleriyle birlikte gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların özenle yürütüldüğünü vurguladı.
Bayburt Uzlaştırma Büro ekiplerince bir dosya daha çözüme kavuşturuldu Bayburt’ta özel bir diş kliniğine tedavi olmak için başvuran H.H.O isimli hasta, kendisine yanlış tedavi uygulandığı gerekçesiyle B.S.G isimli doktordan şikayetçi oldu. Mağdur H.H.O, şikayetçi olduğu doktorla Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) bağış yapma şartıyla uzlaşmaya vardı. Anlaşma sağlanan dosya ise Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin çalışmaları sonucunda kapatıldı. H.H.O isimli bir vatandaş, tedavi olmak için gittiği özel diş kliniğinde diş hekimi B.S.G’nin kendisine yanlış tedavi uyguladığı iddiasıyla doktordan şikayetçi oldu, B.S.G, hakkında ’Taksirle Bir Kişinin Yaralamasına Neden Olma’ suçundan soruşturma başlatıldı. Dosyanın Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmesi sonucunda dosya incelendi, suçun uzlaştırmaya tabi olduğu belirlendi. Devreye giren Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu ekipleri, mağdur H.H.O ile görüşme sağladılar. Mağdur H.H.O, şüpheli B.S.G’den TEMA Vakfı’na 150 fidan bağışta bulunmasını istedi. Daha sonra şüpheli B.S.G ile bir araya gelen uzlaştırma bürosu ekipleri, H.H.O’nun talebini B.S.G’ye ilettiler. H.H.O’nun isteğini kabul eden doktor ise, 150 fidan karşılığında TEMA Vakfı’na 12 bin 800 lira bağışta bulundu. Mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucunda, taraflar edimli olarak uzlaşmayı kabul etmiş oldular. Uzlaştırma Bürosu ekiplerinin özverili çalışmalarıyla bir dosya daha sonuca vardırılarak, kapatıldı. Öte yandan, Uzlaştırma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Asya Büşra Alim, kamu yararı gözeten çalışmaların özenle devam ettiğini bildirerek, Uzlaştırma Bürosu ekiplerine çalışmalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Önceliklerinin kamu yararı olduğunun altını çizen Savcı Alim, Bayburt Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu olarak çalışmaları özenle ve önemle yürüttüklerini söyledi.