GENEL - 23 Mart 2018 Cuma 10:55

Prof. Dr. Şaşmaz: "2016’da 247 milyon kişi en az bir kez uyuşturucu kullanmış"

A
A
A
Prof. Dr. Şaşmaz: "2016’da 247 milyon kişi en az bir kez uyuşturucu kullanmış"

Prof.

Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz, uyuşturucu ticaretinin arkasında çok büyük illegal örgütlerin olduğunu belirterek, "1,5 trilyon dolarlık bir ticaretten bahsediyoruz. 2016 yılında dünyada 15-64 yaş arasında 247 milyon insan en az bir sefer uyuşturucu madde kullanmış. Dünyada 29 milyon uyuşturucu bağımlısı ve tedavi alması gereken insan var" dedi.


Mersin Valiliği koordinasyonunda, Kalkınma Bakanlığı Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında desteklenen ve Mersin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yürütülen Hayata Gülümse Projesi’nin tanıtım toplantısı yapıldı.


Mersin Üniversitesi (MEÜ) Uğur Oral Kültür Merkezi’nde yapılan toplantıda konuşan MEÜ Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz, uyuşturucu maddelerin bugün dünyada toplum sağlığını etkileyen büyük bir sorun olduğunu söyledi. Uyuşturucu ticaretinin arkasında çok büyük illegal örgütlenmenin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şaşmaz, “1,5 trilyon dolarlık bir ticaretten bahsediyoruz. Bu Türkiye bütçesinin 2, 3 katı. Bu sorunla ilgili çocuk ve gençler en önemli hedef grubumuz. Çünkü orada başlıyor, orada devam ediyor.Avrupa ve batıya uyuşturucu ülkemizden geçmekte. Türkiye burada çok riskli bir bölgede. Uyuşturucu buradan sadece transit geçmiyordur. 2016 yılında dünyada 15-64 yaş arasında 247 milyon insan en az bir sefer uyuşturucu madde kullanmış. Yani dünyada her 15-20 kişiden birisi en az bir kere uyuşturucu madde kullanmış. Yani uyuşturucu çok uzağımızda değil. 29 milyon uyuşturucu bağımlısı ve tedavi alması gereken insan var. Ancak bunun 6’da biri tedavi edilebiliyor, tedaviye ulaşabiliyor" diye konuştu.


İl Sağlık Müdürü Sinan Bahçacı ise kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden iyilik hali içinde olması gerektiğini söyledi. Bu 3 konunun birbirinden ayrılmaz bir parça olduğunu belirten Bahçacı, "Bunu birini, diğerinden ayırmak mümkün değildir. Bu duvarı bir araya getiren çimento ile kumun bir arada durduğu gibi durur bunlar. Birinde bir bozukluk meydana geldiği zaman onu yeniden imar etmek, yeniden tadilat yapmak, yeni bir bina yapmaktan daha zordur. Farkındalık oluşturma çalışmaları ilköğretimden itibaren verilmelidir. Bazı görüşler diyor ki aman çocuklarımıza, 18 yaşın altındakilere bunları aklına getirmeyin. Yok böyle bir şey. 18 yaşının altında olup madde kullanan çocuklar, gençler var. O yüzden çocuklarımızı da bu konuda eğitmeliyiz. Öncelikle toplulumuzda bizim ruhsal ve sosyal yapımızı bozan bu madde bağımlılığıyla ilgili mücadeleyi oluşturmamız gerekiyor. Bu proje 2,5 milyon liralık bir proje. Bu projeyle 150 kişiye yönelik çalışma yapıldı. Onların hayata tutunabilmesi için bu paraları harcayacağız. Biz öncelikle bu yıkılan, kırılan testiyi onarmaya çalışacağız. Bu testiyi kırmamak için, suyu sızdırmaması için dışına bir zırh yapmak gerekiyor" şeklinde konuştu



"Kanserden daha zor ve tehlikeli bir durumdur"


İnsanlara doğuşundan itibaren sahip çıkılması gerektiğinin altının çizen Bahçacı, "Madde bağımlılığı nasıl başlıyor? ’Al bu madde seni uyuşturacak, seni bağımlı hale getirecek, bunu kullanırsan ayakların yerden kesilecek’ denilerek başlatılmıyor. Arkadaş ortamında otururken veya özel ortamlarda belki çayının içine katıyorlar yada al bir kere iç bir şey olmaz denilerek bu maddeler veriliyor. Bu halk sağlığı sorunu dediğimiz sorunu çözmemiz gerekiyor. Bu projenin en çok sevindiren güzel tarafı da yüksek oranda farkındalık oluşturma, bilinçlendirme olmasıdır. Daha sonra o 150 kişiyi yeniden hayata kazandırma, işe sokma olayları da gerçekleşecek. Ancak beden, ruh ve sosyal yapıyı birbirinden ayırmadan, bozmadan bu yapının devamını sağlamalıyız. Bu yüzden herkesin üzerine düşen mutlak bir görev vardır. Bunun sağcılıkla, solculukla, dincilikle, dinsizlikle alakası olmayan bir sorundur. Bu insanlığın bir sorunudur. Bugün kanserden daha zor ve tehlikeli bir durumdur. Kanserin adı belli, virüsü belli, ne olduğu belli, hangi organı tuttuğu belli ve onunla ilgili değişik mücadeleler veriliyor. Ancak madde bağımlılığında öyle bir şey yok. Testi kırıldıktan sonra testiyi tamir etmek için çok emek sarf etmek gerekir. Çok enerji harcamak gerekir ama yine de eski haline getirmemiz mümkün değil. Bunun için toplumun her ferdine iş düşüyor ve bu konuya el uzatmak gerekiyor. Bunun üzerinde enerji harcamamız gerekiyor. Bu projenin başarıya ulaşabilmesi için herkesten destek bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’nin yüksekleri 5 Mayıs’ta beyaza büründü Gümüşhane il genelinde dün etkili olan yağmur yağışı yüksek kesimlerde gece yerini kar yağışına bıraktı ve günler sonra yüksek kesimler yeniden beyaza büründü. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tahminlerinde sarı uyarı verdiği Gümüşhane’de beklenen kar yağışı gerçekleşti. Kentin yüksek kesimleri beyaz gelinliğini yeniden giydi. Dün akşama kadar devam eden ve kent merkezinde metrekareye 26 kilogram yağışın düştüğü Gümüşhane’de sabaha karşı yağmur yağışı yerini kar yağışına bıraktı. Bazı noktalarda kar kalınlığı 5 santimetreyi geçerken, kar yağışının bu gece de devam etmesi bekleniyor. Merkeze bağlı Yağmurdere Vadisi’nde yer alan köylere ulaşımı sağlayan 2 bin 280 metre rakımlı Kostan Dağı geçidinde kar ve tipi etkili olurken denizden 2 bin 24 metre yükseklikte yer alan Limni Gölü Tabiat Parkı’nda ise kar kalınlığı 5 santimetreye ulaştı. Torul ilçesine bağlı Zigana köyü sınırlarındaki “Zigana’nın nazar boncuğu” olarak nitelendirilen Limni Gölü’nde yağışın ardından gölün etrafını sarmalayan çam ağaçları beyaz örtüyle kaplanırken eşsiz bir manzara oluştu. Tesis işletmecisi Mustafa Eroğlu, her yıl olduğu gibi Hıdırellez gününe denk gelen 5 Mayıs tarihinde yine kar yağışı gerçekleştiğini belirterek, “Akşamdan itibaren şiddetli yağışın ardından gerçekleşen kar yağışıyla beyaz örtüye büründü. Her yıl Gümüşhane’nin yüksek kesimleri ve Limni Gölü böyle bir kar yağışı gerçekleşiyor. Bu yıl da yine aynısı oldu. Kar yağışının ardından ortaya çıkan güzel görüntüyü gelen turistler görebiliyor” dedi.