GENEL - 20 Mart 2019 Çarşamba 11:58

Türkiye’nin 3. model fabrikasının temeli Mersin’de atıldı

A
A
A
Türkiye’nin 3. model fabrikasının temeli Mersin’de atıldı

Türkiye’de 5 ilde açılacak, zamandan tasarruf ile daha kısa sürede daha fazla ürün üretmek ve verimliliği arttırmak için firmalara yol gösterecek olan ‘Model Fabrika ve Endüstriyel Tasarım-KOBİ Danışmanlık Merkezi’nin temeli Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTOSB) atıldı.

Türkiye’de 5 ilde açılacak, zamandan tasarruf ile daha kısa sürede daha fazla ürün üretmek ve verimliliği arttırmak için firmalara yol gösterecek olan ‘Model Fabrika ve Endüstriyel Tasarım-KOBİ Danışmanlık Merkezi’nin temeli Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde (MTOSB) atıldı.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hayata geçirilen model fabrikalar, ’Sanayi 4.0’ kapsamında dijital dönüşümü desteklemeye yönelik eğitim vermeyi amaçlıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyon Başkanı Lütfi Elvan’ın katılımı ile gerçekleştirilen temel atma törenine, Mersin Valisi Ali İhsan Su, AK Parti Mersin Milletveikili Hacı Özkan, MTOSB Başkanı Sabri Tekli, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, MÜSİAD Mersin Şube Başkanı Serdar Yıldızgörer ve sanayiciler katıldı.


Törende konuşan Elvan, organize sanayi bölgelerindeki firmaların ayakta kalabilmesi adına rekabet gücünün yüksek olması gerektiğini belirterek, "Bugün MTOSB’de 3. bölgemizin alt yapı temelini ve model fabrikamızın temelini atmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl sonu itibari ile iş ve aş için, Mersin’in kalkınması için fabrika bacalarımız tütmeye başlayacak. Ancak bu tesislerimizin ayakta kalabilmesi ve daha da güçlenmesi için rekabet gücünün üst seviyelerde olması gerekiyor. Yani bu tesislerimizin dünyadaki diğer firmalarla rekabet edebilecek düzeyde olması gerekir. Hatta ve hatta rekabet gücümüzün dünyadaki diğer firmalardan daha yüksek olması gerekir. Dünyada çok hızlı bir değişim ve dönüşüm var. Eğer siz bu değişim ve dönüşüme ayak uydurabilirseniz, o zaman ayakta kalabilme, hatta daha da güçlenebilme imkanına kavuşursunuz. Ancak bu değişim ve dönüşüme ayak uyduramazsanız, yavaş yavaş işçi sayısını azaltmaya hatta belirli bir noktada fabrikayı kapatma durumuyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bugün rekabet oranında daha güçlü olma noktasında ’Sanayi 4.0’a ihtiyacımız var. Biz buna sanayinin dijital dönüşümü diyoruz. Mevcut tesislerimizin tamamıyla otomasyona kavuşması, daha verimli daha kaliteli ürün üretmesi için sanayinin dijital dönüşümüne ayak uydurmalıyız" dedi.


Model fabrika ile birlikte mevcut tesislerin ’Sanayi 4.0’a uygun olarak dijital dönüşüme öncülük edeceğini vurgulayan Elvan, "Model fabrika, yeni kurulacak sanayi tesislerimize de ’Sanayi 4.0’ı tam anlamıyla uygulayabilen, tamamen dijitalleşmiş, tamamen otomasyona tabi tutulmuş bir sanayi tesisi demektir. İşte bu model fabrikayı kurduğumuz zaman burada dijital dönüşüm nasıl yapılır? ’Sanayi 4.0’ ne demektir? Hangi aşamada hangi mekanizmalar devreye girer? Bu soruların cevaplarını bulacağız. Fabrika sahiplerimiz, işçilerimiz, idarecilerimiz burada aldığı eğitimlerde öğrendiklerini kendi fabrikalarında uygulayabilecekler. Mersin rekabetini daha da güçlü kılmak istiyorsa, dünyada söz sahibi olmak istiyorsa yapması gereken en öncelikli iş model fabrika kurmaktır. Bunu da gerçekleştiriyoruz. İkinci önemli projemiz tasarım inovasyon merkezimizdir. Bu merkezi de model fabrikanın yanına kurarak, organize sanayi bölgemizin içinde olmasını sağladık. Tasarım inovasyon merkezimiz, kobilere yönelik eğitim faaliyetlerinin verilebileceği, destek programlarının uygulanacağı bir merkezdir. Bunu da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığımız, Mersin Valiliğimiz ve MTOSB ile birlikte yürütüyoruz. Bununla da inşallah tasarım ve inovasyon alanında çığır açabilecek, çok sayıda genci istihdam edebileceğimiz bir merkez oluşturacağız. Böylece Mersin’in rekabet gücüne güç katmış olacağız" ifadelerini kullandı.


Vali Su ise Mersin’de sanayi ve teknoloji alanında ciddi çalışmalara imza attıklarını vurgulayarak, "Bakanımız Lütfi Elvan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın başlatmış olduğu 5 projeyi titizlikle takip ediyor. Bu 5 projeden bir tanesi olan model fabrikamızın temel atma törenini gerçekleştiriyoruz. Bir diğeri ise Endüstriyel Tasarım ve Kobi Danışmanlık Merkeziydi. Onun da bugün temelini atıyoruz. MTOSB’de bilim ve sanayi müzesini de kısa sürede bölgemize kazandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sonuç itibari ile ilimizde sanayi ve teknoloji alanında ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalardan dolayı Bakanımız Lütfi Elvan’a verdiği desteklerden dolayı şükranlarımı sunuyorum" şeklinde konuştu.


MTOSB Başkanı Sabri Tekli de model fabrikaların hem Türkiye’nin teknolojik geleceği hem de eğitim açısından önemli bir proje olduğunun altını çizerek, "Türkiye’de 3. olan model fabrikayı Mersin’e kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile birlikte Mersin Ticaret ve Sanayi Odamızın koordinatörlüğünde ve OSB üçgeni ile Mersin’e kazandırdığımız model fabrikanın temelini atıyoruz. Türkiye model fabrikayı yeni yeni tanımaya başladı. İlki Ankara’da, ikincisi Bursa’da yapılan model fabrikanın üçüncüsünü Mersin’e kazandırıyoruz. Biz burada hem üreten hem de eğiten bir organize sanayi bölgesi mantığıyla eğitime çok büyük önem veriyoruz. Model fabrikamızda da sanayicilerimizi ve çalışanlarımızı eğitme hususunda güzel bir tesise sahip olacağız. Önümüzdeki teknolojik gelecekte bu fabrikanın çok büyük faydalarını göreceğimize inanıyorum. Model fabrikamızın yanında özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Kalkınma Ajansı’nın desteği ile Lütfi Elvan Bakanımızın da hassas yaklaşımı ile cazibe merkezini de açıyoruz. Bu iki önemli tesis, inanıyorum ki sanayimize, ülkemize, geleceğimize çok ciddi faydalar getirecektir. Bu çalışmalar için Lütfi Elvan Bakanımız başta olmak üzere, Valimize, yönetim kurulundaki arkadaşlarıma ve bölge sanayicilerimize teşekkür ediyorum’ diye konuştu.


MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan ise model fabrikaların KOBİ’ler için önemli bir vizyon ve eğitim merkezi olabileceğini söyleyerek, "Model fabrikaların kurulacağı illerin Mersin, Kayseri, Gaziantep ve Konya gibi aynı hinterlant içinde olan iller olması, aslında Türkiye’nin yeni sanayi ve üretim bölgesini de göstermiş oluyor. Bu bölgelerin üretim gücüne yapılacak her yatırım, bize endüstriyel üretim anlamında yeni bir Marmara Bölgesi kazandıracaktır. Model fabrikaların organize sanayi bölgelerinin içinde yer alması ile birlikte meslek liseleri ile entegre edilmelidir" dedi.


Konuşmaların ardından model fabrikanın temel atma töreni gerçekleştirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Hüseyin usta tezgahın başında mesleğin son ustalığını sergiliyor Zonguldak’ın Devrek ilçesinde kalaycı ustası Hüseyin Macit Çekeneci, mesleğini teknolojiye rağmen sürdürüyor. Devrek tarihini yansıtan ve bakır, kap-kacak, ibrik, tas, tabak, kazan gibi bakır mutfak eşyalarını kullanırken insanı zehirlememesi için yapılan kalay işlemini 68 yaşındaki Hüseyin Macit Çekeneci sürdürüyor. İlçede kalaycılık mesleğini seyyar ve yerleşik olarak yapan esnaf sayısı 1960’larda 23 iken şimdilerde son iki ustayla sürdürülüyor. 68 yaşındaki Hüseyin Macit Çekeneci 48 yıldır bu mesleği yaparak zamana direnen son iki ustadan birisi oldu. Kalaycı ustası Çekeneci; geçmiş zamanda Devrek’te sayılarının seyyar ve dükkan olmak üzere 23 olduğunu, kalaycıların olduğu sokağa girildiğinde çekiş seslerinden geçilmediğini hatırlattı. "Bizden sonra devam ettirecek çırak yok" Babasından devraldığı işyerinde 85 yıldır mesleğin yaşatılmaya çalışıldığını ifade Çekeneci, "Ben bu mesleği 1973 yılında 17 yaşımda liseden ayrıldıktan sonra babamın yanında başladığım zamandan beri yapıyorum. Askerden sonra da bu mesleği bırakmayarak devam ettim. Bu sokakta 12 belki de daha fazla kalaycı dükkanı vardı. Sokağa girdiğiniz zaman alışkın değilseniz çekiç seslerinden duramazdınız. İnsanların zamanla bakır mutfak eşyası kullanmayı bırakmasıyla birlikte sokağı inleten çekiç sesleri de zamanla azaldı. Şimdi bu mesleği yapan iki kişi kaldık. Bizlerde bırakırsak bu meslek ölmüş olacak. Bu meslek çok güzel bir meslek bu bakırlarda pişen yemeğin tadını hiçbir alüminyum, çelik vermez. Bir kalaycı ustası en az 7-8 defa kalay atacağı ürünü elden geçirir. Kalay için gelen bir bakır önce kostik asit daha sonra tuz ruhu ile sürtme işini yaparak parlatıp dogrultarak kalaya hazır hale getirip meslegi devam ettirmekteyiz. Bizler artık bu mesleğin son dönemlerindeyiz bizlerde bıraktıktan sonra bir çırak yok. Artık bu meslek Türkiye’de azalıyor” dedi.
Konya Eşinden tezgahı aldı, 17 yıldır müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ oldu Konya’da eşi işe girince simit tezgahının başına geçen ve müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ olan Elife Öztürk, 17 yıldır her gün sabah erken saatlerde tezgahında simit satarak evinin geçimine katkı sağlıyor. Konya’da 17 yıldır açtığı simit tezgahıyla evinin geçimine katkı sağlayan Elife Öztürk, yıllardır müşterilerini güler yüzüyle karşılıyor. Üç çocuk annesi 63 yaşındaki Elife Öztürk, daha önce simit tezgahında satış yapan eşinin işe başlaması nedeniyle Beşyol Kavşağında bulunan simit tezgahını 17 yıl önce devraldı. İşini, soğuk sıcak demeden bir gün bile aksatmayan Öztürk, eşinin şeker, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı olduğunu, kendisinin de romatizma rahatsızlığının bulunduğunu söyledi. Elife Öztürk, her gün sabahın erken saatlerinde tezgahında simit satarak evinin geçimine katkı sağlarken, müşterilerinin ’Simitçi Teyzesi’ oldu. Parası olmayan çocuklardan da okula aç gitmesinler diye ücret almayan Elife Öztürk, 17 senedir bu tezgahta simit sattığını söyledi. “17 senedir bu tezgahta simit satıyorum” Yıllardır simitçilik yapan 3 çocuk annesi Elife Öztürk, Konya’ya 1998 yılında Kadınhanı ilçesinden geldiklerini anlatarak, “Eşim burada tezgahta çalışıyordu. Güvenlik sertifikası alınca, orası bizim ekmek teknemiz ben çalıştırayım, hiç olmazsa sen yine işsiz kalırsan tezgahın başına geçersin dedim. 17 senedir bu tezgahta kış ayında da yaz ayında da simit satıyorum” dedi. "Tek isteğim tezgahımın etrafını soğuktan korunacak şekilde yaptırmak” İşini severek yaptığını, kış aylarında biraz zorlandığını anlatan Elife Öztürk, “Çalışıyorum ama kışın az zorlanıyorum. Soğuk gerçekten zor oluyor. Ayaklarım üşüyor, romatizma oldu. Yaş ilerledi, yaş ilerleyince kolay değil soğukta çalışmak ama yapacak bir şey yok. Eşim emekli oldu ama düşük maaştan alıyor. Ben ömrüm yettiğince ekmeğimizi nasıl olsa kazanıyorum. Tek isteğim tezgahımın etrafının soğuktan korunacak şekilde yaptırılması” şeklinde konuştu. Simitçi Elife Öztürk’ün müşterileri ise kendisinden memnun olduklarını ifade etti.
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Özer, sokak köpeğini yağmurdan koruyan çocuğu makamında ağırladı Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Esenyurt’ta geçtiğimiz günlerde yaşanan sağanak yağış sırasında yanındaki sokak köpeğini yağmurdan ıslanmaması için tahta parçası ile koruyan 10 yaşındaki Ayaz Güney ve ailesini makamında ağırladı. Duyarlı davranışından dolayı küçük Ayaz’a teşekkür eden Başkan Özer, “Hayvan sever, köpeği yağmurdan koruyan güzel, koca yürekli adam” diye konuştu. Esenyurt’ta geçtiğimiz günlerde etkili olan sağanak yağışta,10 yaşındaki Ayaz Güney’in bir köpeği ıslanmaması için tahta parçasıyla koruduğu görüntüler medyada geniş yer bulmuştu. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer hem küçük Ayaz ile tanışmak hem de duyarlı davranışından dolayı teşekkür etmek ailesiyle birlikte makamında ağırladı. Ayaz ve kardeşleriyle bir araya gelen Başkan Özer, onlara çeşitli hediyeler vererek sokak hayvanlarına gösterdikleri şefkatten dolayı teşekkür etti. “Bu güzel davranış herkese örnek olmalı” Konu ile ilgili konuşan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Hayvan sever, köpeği yağmurdan koruyan güzel, koca yürekli adam. Tebrik ederim seni. Bugün aslında toplumda bir farkındalığı oluşturmak ve büyütmek adına sevgili Ayaz’ı kabul ettim. Bunun da özellikle bilinmesini istedim. İnsanlar ve doğa, İnsanlar ve hayvanlar, bir arada yaşamak zorundadırlar. Bu anlamda hayvanların da insanlar gibi bir takım hakları vardır. Doğanın da aslında sürdürülebilir olması için bir hakka, hukuka tabi olması gerekir. Biz olmasak da doğa ve hayvanlar kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilirler. Ama doğa olmazsa biz yaşamımızı kendi başımıza sürdüremeyiz. Hayvanlar aynı zamanda insanların dostlarıdır. Bizim sosyopsikolojik yapımızın daha kuvvetli olması için ihtiyaç duyduğumuz bir çeşit yaşam arkadaşlarımızdır. Bu nedenle onları korumak, kollamak da bizim insani görevimizdir. Hayvanlara karşı işlenen suçlarında bir hukuka bağlanması gerekir. Bu işin bir yanı ama diğer yanı bizim hayvanları sevmemiz, korumamız ve kollamamız gerekir. 10 yaşında bir çocuk olarak yürümüş olduğu sokaktaki bir köpeğin yağmurda ıslandığını görünce onun koca yüreği devreye girer ve bulduğu bir tahta parçasıyla o hayvanı yağmurdan korumaya çalışır. Ben de bunu duyduğumda bu farkındalığı büyütmek adına kendisini tebrik etmek, kucaklamak ve koca yüreğinden öperek ödüllendirmek için buraya davet ettim. Sevgili Ayaz’ın bu güzel davranışının toplumda herkese örnek olmasını diliyorum. Senin yolunun aydınlık ve açık olmasını diliyorum” dedi. “Onu mahallemizde besliyoruz” Kendisini makamında ağırlayan Başkan Özer’e teşekkür eden Ayaz Güney, “Eve giderken yağmur yağıyordu. Köpek çok titriyordu ben de üzüldüm ve tahta parçası koydum köpek üşümesin, ıslanmasın diye. Şimdi onu mahallemize aldık. Besliyoruz” dedi.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “Evliliklerin 500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor” Bu yıl havaların erken ısınmasıyla birlikte düğün sezonunun da açılmaya başladığını söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Havaların erken ısınmasıyla birlikte fotoğrafçı, kuaför, berber, gelinlikçi, çiçekçi, pastacı, çeyizci gibi onlarca farklı sektörde esnafımız düğün sezonuna hazır. Bu yıl yapılacak düğünlerle birlikte evliliklerin 500 milyar TL’lik ekonomi oluşturması bekleniyor” dedi. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken düğün sezonunun başlamasıyla birlikte evliliklerin ekonomiye olan yansımasını değerlendirdi. Piyasanın canlanmak için düğün sezonunu beklediğini belirten Palandöken, ortalama düşün yapmanın maliyetini anlattı. Beyaz eşyadan oturma grubuna, düğün salonundan ziynet eşyalarına kadar yapılan harcamaların 500 bin liradan başladığını kaydeden Palandöken, "Döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak tüm ürün ve hizmetlerde çok ciddi fiyat artışları var. Düğünlerin vazgeçilmezi altının fiyatı son 1 yılda yüzde 100’e yakın arttı. Eskiden gelin damada gelen altınlar düğün maliyetini önemli ölçüde karşılardı şimdi o da hayal oldu. Öte yandan düğün salonu kiralarındaki astronomik artış, beyaz eşya ve elektronik eşyalardaki fiyat artışları hesaba katıldığında gençlerimiz işsizlik ve ekonomik nedenler yüzünden evliliği geciktirebiliyor. Devletimiz gençleri evliliğe teşvik etmek için elinden geleni yapıyor. Birtakım teşvik ve destekler var ancak tüm çiftler için sıfır faizli destek kredilerinden yararlanma imkanlarının sağlanması çok önemli. Bu hem çiftlerin düğün masraflarına katkı hem de kuracakları yuvalarla ekonomiye katkıları bakımından çok önemli olacak” diye konuştu. “Geçtiğimiz yıl düğünler piyasaya 300 milyar lira katkı sağladı” Gençlerin dünya evine girmesi ve piyasaların canlanmasında düğünlerin önemli bir yeri olduğuna değinen Palandöken, “Geçtiğimiz yılın TÜİK verilerine göre düğün sektörü piyasaya 300 milyar TL’lik ekonomik katkı sağladı. İğneden ipliğe yapılan düğün alışverişleri ise emlakçıdan taksiciye, matbaacıdan organizasyoncuya kadar çok sayıda sektöre doğrudan kazanç kapısı oluyor. Bu yıl dünya evine girecek gençlerimizin mağdur olmaması için firmalar elini taşın altına koyarak yeni evlenecek çiftlere özel kampanya ve indirimler yapmalı. Öte yandan bu düğün sezonunda alışveriş yapacak vatandaşlarımız güven, memnuniyet, garanti ve kayıt dışılığı önlemek adına bir sıkıntı yaşamamak için bildiği ve güvendiği esnafı tercih etmeli” şeklinde konuştu.