SAĞLIK - 18 Nisan 2019 Perşembe 17:46

Prof. Dr. Bor: “Türkiye’de en az bir sindirim sistemi sorunu olan insanların oranı yüzde 70”

A
A
A
Prof. Dr. Bor: “Türkiye’de en az bir sindirim sistemi sorunu olan insanların oranı yüzde 70”

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof.

Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor, Türkiye’de en az bir sindirim sistemi sorunu olan insanların oranının yüzde 70 olduğuna dikkat çekerek, “82 milyonluk Türkiye’de gastroenterolog sayısı sadece 906. Mersin’de ise 16 gastroenterolog var. Bin 500 gastroenterolog açığımız var. Bu ciddi bir sorun” dedi.


Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD), Toplumsal Farkındalık Projeleri kapsamında “Farkında Ol, Geç Kalma” sloganı ile ‘Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı’nın 15’incisini Mersin’de yaptı. Yenişehir Belediyesi’nin katkılarıyla Atatürk Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak gerçekleştirilen etkinlikte, reflü, gaz, şişkinlik, sarılık, hepatit gibi toplumda çok sık görülen hastalıklar hakkında katılımcılara bilgiler verildi. TGD tarafından “Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilgilendirme Programı” adıyla Türkiye’nin farklı şehirlerinde devam eden halk bilgilendirme toplantıları ile sindirim sistemi hastalıklarının toplumdaki farkındalık seviyesini yükseltmek ve kamuoyunun dikkatinin çekilmesinin hedeflendiği toplantıya, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ve Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor da katıldı.



“Belediye başkanları, yaşadığı kentteki insanların doğuşundan ölümüne kadar her aşamasından sorumludur”


Toplantının açılışında konuşan Yenişehir Belediye Başkanı Özyiğit, Türkiye’de insanların hastalanıncaya kadar yola devam ettiklerini, hastalandıktan sonra çare aramaya başladıklarını söyledi. Özyiğit, “Halbuki ‘hastalanmadan önce ne yapmak gerekir’ ya da ‘daha sağlıklı bir toplum için ne yapmak gerekir’ noktasında hepimize düşen görevler var. Bu konuda belediyelerimize çok misyon yüklenmiş. Çünkü belediyelerimiz ya da bir belediye başkanı, yönetimi, ve onların sağlıklı, refah içerisinde mutlu yaşamaları için üzerlerine düşeni yapmak zorundadır. Bu çerçevede, sağlık birimleriyle iletişimi üst seviyelerde kurup, daha insanlar hastalanmadan, sağlıklı yaşanması, sağlıklı ortamın, sağlıklı hizmetin sağlanması noktasında belediyelerimize çok önemli görevler düşüyor. Suyun temiz olmasından bir işletmede kullanılan materyalin tekrar tekrar kullanılması mı yoksa kişiye özel mi olması noktasında bir takibi, araştırmayı, incelemeyi yapacak kurum belediyedir. Sağlıklı bir toplum için kurumlar arası iletişimin üst seviyede olmasının çok büyük önemi var. Önümüzdeki süreçte yeni seçilmiş bir başkan olarak ben şu sözü veriyorum ki, biz konuda açığız ve sağlıklı bir toplum oluşturma noktasında çok net bir duruşumuz var. Gastroenteroloji Derneğimizin tüm Türkiye’de yapmış olduğu bu çalışmanın çok kıymetli bir çalışma olduğunun altını çizmek istiyorum. Bunun için de hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Gastroenteroloji Derneği ile biz uzun bir yol yürümeye hazırız. Benim 6 başlıkta oluşturduğumuz seçim beyannamemde ilk maddemiz ‘Hareket’ başlığıydı, yani sağlık. Sağlıklı birey oluşturma, sağlıklı bireyden sağlıklı topluma giden bir anlayışı benimsediğimiz için 6 başlığımızın ilkini insan sağlığına ayırdık. Umut ederim birçok projede yollarımız kesişir, kesişeceğine de inanıyorum. Emeğinizden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.



“Bilinçli bir toplum oluşturulmasına katkı sunmak istiyoruz”


TGD Başkanı Prof. Dr. Serhat Bor ise proje ile halk toplantılarının gerçekleşeceği iller başta olmak üzere daha bilinçli bir toplum oluşturulmasına katkı sunmayı hedeflediklerini ifade etti. Prof. Dr. Bor, “Proje ile sarılık, hepatit, kabızlık, şişkinlik, hassas bağırsak sendromu, reflü, mide ağrısı ve diğer sindirim sistemi hastalıkları konusunda toplumda farkındalık oluşturulması, potansiyel ve mevcut hastaların hastalıklar konusunda yeterli bilgi seviyesine ulaşmasının sağlanması, hastalıklarda erken teşhisin öneminin vurgulanması, hasta yakınlarının da hastalık süreçlerine dair bilgilendirilmesi ve daha bilinçli olmalarının sağlanmasını istiyoruz” diye konuştu.


Bu bilgilendirme toplantılarının 15’incisini Mersin’de yaptıklarını dile getiren Prof. Bor, “Türk Gastroenteroloji Derneği olarak misyonumuz, halkımızın sağlıklı bir sindirim sistemi için neler yapılması gerektiği, ayrıca sindirim sistemi hastalıklarında tanı ve tedavi konusunda yol göstermek ve bu konularda en yetkili bilim insanlarımızın bilgilerini paylaşmalarını sağlamaktır. Halk toplantılarıyla Halkımız sağlıklı bir yaşam ve gelecek için bilgilendirilmeye devam edilecek” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’de en az bir sindirim sistemi sorunu olan insanların oranı yüzde 70”


“Gastroenterolog kimdir” sorusuna da yanıt veren Bor, insanların yedikleri her şeyin ağızdan girip vücuttan çıkana kadar izlediği yolun kendi alanları olduğunu söyledi. Ayrıca, karaciğer, safra yolları, pankreasın da gastroenterolojinin işi olduğunu kaydeden Bor, “Kapadokya’da yaptığımız bir çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de en az bir sindirim sistemi sorunu olan insanların oranı yüzde 70. Çok ciddi bir rakam. Toplumun kabaca üçte birinin gastroenteroloji hastalıkları olduğunu biliyoruz. Reflü, kabızlık, şişkinlik gibi” şeklinde konuştu.



“Ciddi bir yasal boşluk var”


Türkiye’de bir gastroenteroloğun yaklaşık 20 yıl eğitildiğine dikkat çeken Bor, şöyle devam etti: “Bu ciddi bir rakam, bu bir ömürdür. Bizim esas işimiz endoskopi ama bunun yanında çok sayıda işlevimiz var. Korunulabilir tek kanser olan bağırsak kanseri de bizim alanımıza giriyor. Burada çok önemli bir şey var; biz yan dal asistanlarımıza endoskopi yapmayı 3 yılda öğretiyoruz. Ama Türkiye’de bir grup hekim arkadaşımız var ki, hiçbir eğitim almadan endoskopi yapıyorlar. Ne yazık ki, ciddi bir yasal boşluk var. Sizler de endoskopi yaptırmaya gidecekseniz, mutlaka bir gastroenteroloğa yaptırın. Diğer branşlarda hiç kimse 45 günden fazla eğitim görmüyor.”



“Türkiye’de sadece 906 gastroenterolog var”


82 milyonluk Türkiye’de gastroenterolog sayısının sadece 906 olduğuna, Mersin’de ise 16 gastroenterolog bulunduğuna işaret eden Bor, “Gerçekten bu işe kendisini koymuş bir avuç insan var. Türkiye, Bosna Hersek’ten sonra en kötü rakama sahip. Yakın zamanda Bosna Hersek’i geçtik. Türkiye’de bin 500 gastroenterolog açığımız var. Yılda 80 kişiyi ihtisasa almamız lazım ama 40 kişiyi alıyoruz. Bu ciddi bir sorun” dedi.


Açış konuşmalarının ardından Mersin Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Uzm. Dr. Serkan Yalaki, “Gaz, Kabızlık, Şişkinlik, Hassas Bağırsak Sendromu”, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Orhan Sezgin “Reflü ve Mide Ağrısı”, Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fehmi Ateş ise “Sarılık ve Hepatit” konularında katılımcılara bilgi verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Honaz Belediyesi Yerel Tohum Takas Şenliğinde yerini aldı Tarım alanında hayata geçirdiği projeler ile adından söz ettiren Honaz Belediyesi, Çanakkale düzenlenen Yerel Tohum Takas Şenliği katıldı. Yerel tohumların gelecek kuşaklara aktarılması ve tarımsal üretimin yerel tohumlar ile yapılmasını teşvik etmenin yanı sıra bu konuda farkındalık oluşturmak, üreticiler ve vatandaşlar arasındaki yerel tohum alışverişinin gerçekleşmesine aracı olmak amacıyla Çanakkale Belediyesi’nin düzenlediği Geleneksel Yerel Tohum Takas Şenliği’nde Honaz Belediyesi de yerini aldı. Çanakkale Belediyesi 5. Tohum Takas Şenliği’nde Honaz Belediyesi Yerel Tohum Merkezi’de stant açarak bölgeye has özellikleri olan yüzlerce ata tohumunu ve fidelerini sergiledi. Yerel Tohum Merkezi yetkilisi Ziraat Mühendisi Tuğba Çınar şenlik süresince Honaz ve çevresine has özellikleri barındıran birçok tohum çeşidini ziyaretçiler ile buluşturduklarını söyledi. Tuğba Çınar; “Çanakkale Belediyesi’nce bu yıl 5.’si düzenlenen Tohum Takas Şenliği’nde Honaz’ımız ve bölgesinde yıllardır yetiştirilen ata tohumları tanıtma ve takas imkânı bulduk. İlçemizin farklı mahallelerinde yaşayan annelerimiz, teyzelerimiz sandıklarda, tülbentlerde sakladıkları tohumları bizlere ulaştırdılar. 2020 yılında faaliyete geçirdiğimiz Yerel Tohum Merkezi’mizde bu toplanan tohumları özenle sakladık ve seralarımızda fideye dönüştürmeyi sürdürdük. Elde ettiğimiz Honaz’a özgü Balkan Domatesi, Karakılınç Biberi, Karaçay Fasulyesi gibi yerel lezzetlerimizin yanında farklı türdeki salatalık, kabak, kavun, karpuz tohumlarını ve fidelerini de yine bu gibi etkinliklerde, festivallerde tekrar vatandaşlarımıza ulaştırdık. Amacımız genetiği oynanmamış ürünleri tekrar tarıma, üretime kazandırmaktır” şeklinde konuştu. “ Yerel tohumlarımız Balkan Domatesi Ve Karakılınç Biberi büyük ilgi gördü” Tarımsal alanda gerçekleştirilen projelerle her zaman üreticilerin yanında olduklarını belirten Honaz Belediye Başkanı Yüksel Kepenek, “Tarım alanında önemli çalışmalara imza attık. Her zaman üreticilerimizin yanında olduk. 2020 yılında faaliyete geçirdiğimiz Yerel Tohum Merkezi’mizde 1000’i aşkın ata tohumunun saklanmasını ve üretimini sağladık. Belediyemize ait iki farklı arazide yöremize has özellikleri bulunan domatesleri üreterek vatandaşlarımız ile ücretsiz paylaştık. Tüm bu çalışmalarımızın yanı sıra tarım alanında gerçekleştirilen etkinliklere de katılıyoruz. Bu anlamda Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen Yerel Tohum Takas Şenliği’ne katılarak, yerel tohumlarımızı ve fidelerimizi Çanakkale’de üreticilerimize dağıttık ve ilçemizi tarım alanındaki bu önemli platformda tanıtma fırsatı bulduk. İlçemizde üretimi yapılan Balkan Domatesi ve Karakılınç Biberi tohum ve fideleri festivalde büyük ilgi gördü’’ diye konuştu.
Adana Küçük öğrenciler, unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatlarıyla tanıştı Adana’nın Kozan ilçesinde unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatlarının gelecek nesillere aktarılması amacıyla öğrenciler, seramik sanatçısı Nermin Elmalı önderliğinde cere ve küp yaparak çamuru sanata dönüştürdü. Kozan Belediyesi tarafından seramik sanatçısı Nermin Elmalı ile birlikte ilçeye kazandırılan sanat atölyesinde unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatları gelecek nesillere öğretiliyor. Durmuşlu İlkokulu ve Şehit Serkan Ağca 100. Yıl İlkokulu öğrencileri de sanat atölyesini ziyaret ederek çamuru sanata dönüştürüp, isimlerinin yer aldığı çalışmalar yaptı. Seramik sanatçısı Nermin Elmalı, unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak istediklerini ifade ederek, “İlçemizde unutulmaya yüz tutan bu sanatı Kozan Belediyemizin destekleri ile önce kültür sanat atölyemizi ilçeye kazandırdık. Ardından şimdi geleceğimiz olan çocuklara aktarıyoruz. Köy okullarındaki öğrencilerimiz ve sanatla tanışmayan öğrencimiz kalmasın istiyoruz. Hem sanat ile çocukları buluşturmak hem de gelecek nesillere ışık olmak adına öğrencilerimizle buluşuyoruz” dedi. Öğrenciler de çamurdan küp, vazo, tabak ve birçok çalışmayı öğretmenleri ile birlikte yaparken çok mutlu olduklarını ifade etti. Öğrencilerden Arif Ege Yüceli, sanatı çok sevdiğini ifade ederek, keyifli bir vakit geçirdiğini söyledi. Arife Arıkan da çok mutlu ve sevinçli olduğunu anlattı. İleride sanatçı olmak istediğini söyleyen Yavuz Altınöz ise annesine hediyeler yapmak istediğini ifade etti.