EKONOMİ - 17 Temmuz 2019 Çarşamba 14:42

Özdemir: “Mersin, tek vücut olmalı”

A
A
A
Özdemir: “Mersin, tek vücut olmalı”

MERSİN (İHA) – Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, 11.

MERSİN (İHA) – Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, 11. Kalkınma Planında yer alan Mersin’e ilişkin projelerin gerçekleşmesinin ve hedefe ulaşılmasının, kent olarak bir bütün halinde hareket edilmesine bağlı olduğunu belirterek, “Mersinimiz için, öncelikli projeler ve yatırımlar için tek vücut olmalı ve etkin bir lobi gücü oluşturmalıyız” dedi.


Mersin Ticaret Borsası Özdemir, yazılı bir açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan, 2019-2023 dönemini kapsayan ve dün Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen 11. Kalkınma Planında Mersin’i doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren projeleri değerlendirdi.



Planda Mersin’in yer aldığı projeler


Özdemir, 11. Kalkınma Planında Mersin’in de yer aldığı projeleri şöyle sıraladı:


“Konya-Karaman-Niğde-Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep demiryolu hattı tamamlanarak imalat sanayi sektörlerinin Adana, Mersin ve İskenderun limanlarına erişimi kolaylaştırılacaktır.


Doğu Akdeniz bölgesinde, Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasına çıkış kapısı olacak transit yük odaklı bir ana konteyner limanı inşa edilecektir.


İstanbul bölgesinin uluslararası bir hava kargo, bakım-onarım ve aktarma merkezi olması sağlanacak; Orta Doğu ve Afrika coğrafyasına da hitap edecek Çukurova Havalimanı tamamlanacaktır.


Çukurova Havalimanı tamamlanacak, ana demiryolu şebekesiyle bağlantısı sağlanacaktır.


Çukurova Bölgesel Havalimanı Bağlantı Yolu tamamlanacaktır.


Doğu Akdeniz bölgesinin Batı Akdeniz bölgesine bağlantısını sağlayan Erdemli-Silifke-Taşucu-13. Bölge Hududu Devlet Yolu ile Alanya-Gazipaşa-5. Bölge Hududu Devlet Yolu (Akdeniz Sahil Yolu) tamamlanacaktır.


Adana ve Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi ile Ceyhan Endüstri İhtisas Bölgesinin, Yenice Lojistik Merkezi ile Mersin Limanı’na bağlantısına hizmet edecek olan Adana Güney Çevre Yolu tamamlanacaktır.


Akkuyu NGS’nin ilk ünitesinin inşaatı 2023 yılında tamamlanacak ve elektrik enerjisi üretimine başlanacaktır.”



“Çukurova Havalimanın tamamlanmasıyla Mersin yepyeni bir merkezi nokta haline gelecek”


Bu projeler içerisinde Mersin’in kalkınması açısından Çukurova Havalimanının ayrı bir önemi olduğunu vurgulayan Özdemir, projenin tamamlanmasıyla Mersin’in, Türkiye’nin ikinci büyük havalimanına sahip olacağının altını çizdi. Planda belirtilen demiryolu ve karayolu bağlantılarının oluşturulmasıyla birlikte Mersin’in, içinde bulunduğu yaklaşık 400 milyon nüfuslu coğrafyada yepyeni bir merkezi nokta haline geleceğini belirten Özdemir, “Bu projede bugüne kadar ihale aşamaları ve sonrasında bazı şanssızlıklar yaşandı. Devletimiz yap-işlet-devret modelinden vazgeçerek yapımını kendisi üstlendi. Projeye ilişkin gerekli ödeneğin ayrılarak ivme kazandırılmasını ve en kısa zamanda tamamlanmasını umuyorum” dedi.



“Konteyner Limanı Projesi Mersin’e aittir”


Mersin ekonomisinin liman ile çok güçlü bir bağı bulunduğuna işaret eden Özdemir, “Bu nedenle liman, geleceğe dönük her projeksiyonun olmazsa olmazı haline geliyor. On Birinci Kalkınma Planında vurgu yapılan bölgelerin liman bağlantıları tamamlandığı takdirde, kentimiz lojistik bir merkez olma konusunda önemli mesafe kat edecektir. Ayrıca, liman kapasitesinin genişletilmesi Mersin için bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu doğrultuda, uzun yıllardır yatırım planlarında yer alan Konteyner Limanı Projesi büyük önem taşımaktadır. Ancak, Onuncu Kalkınma Planında ‘Mersin Konteyner Limanı’ olarak adlandırılan bu önemli yatırıma, yeni planda ‘Doğu Akdeniz bölgesinde’ gerçekleştirilecek bir proje olarak yer verilmiştir. Bu ibarenin, ilgili yatırımın Mersin’den alınması değil, sadece bir isim değişikliğinden ibaret olmasını temenni ediyorum. Çünkü bu proje muğlak bir tanımlama ile bırakıldığı takdirde Doğu Akdeniz’de yer alan Adana ve Hatay gibi iller, projeye sahip çıkmak isteyecektir. Nitekim eski Kalkınma Bakanımız ve şu anki Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız Sayın Lütfi Elvan konu üzerine eğilmiştir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay da projenin Mersin’e ait olduğunu vurgulayarak Mersinlilerin yüreğine su serpmiştir. Bu kapsamda, projenin Onuncu Kalkınma Planında olduğu gibi ‘Mersin Konteyner Limanı’ olarak adlandırılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.



“Akdeniz Sahil Yolu Projesi elzem bir ihtiyaçtır”


On Birinci Kalkınma Planında yer alan ve Mersin için önemli bir diğer projenin de Akdeniz Sahil Yolunun tamamlanması olduğunu dile getiren Özdemir, Çeşmeli’de sona eren otoyolun Akdeniz Sahil Yolu bağlantısının da yapılmasının, bu projeyi daha verimli hale getireceğini kaydetti. “Çünkü bu proje bir turizm yatırımı olmanın da öncesinde Mersinliler için elzem bir ihtiyaçtır” diyen Özdemir, şöyle devam etti: “Yaz dönemlerinde ve özellikle hafta sonları yaklaşık 50 kilometrelik mesafeyi kat etmek için bu bölgede 3-4 saat süren araç kuyruklarına katlanmak gerekmektedir. Bu bağlamda, bu proje bittiği anda Mersin’in ulaşım, turizm ve lojistik imkanları önemli ölçüde genişleyecektir.”



“Kent olarak bir bütün halinde hareket etmeliyiz”


Mersin’in, planda yer alan projelerin gerçekleştirilmesi için bir bütün halinde hareket etmesi ve lobi gücü oluşturması gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Ülkeler ülkeler ile şehirler şehirler ile yarışır. Bu gerçekten hareketle Mersinimiz için, öncelikli projeler ve yatırımlar için tek vücut olmalı ve etkin bir lobi gücü oluşturmalıyız. Kentimiz açısından On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planındaki hedeflere ulaşılması, ayrıca planda yer almayan ancak Mersin’in ihtiyaç duyduğu yeni projeler kurgulanması, kent olarak bir bütün halinde hareket etmemize bağlıdır. Başta devletimizin sahiplenmesi olmak üzere, kentimizin tüm bileşenlerinin uyum içerisinde çalışmasıyla bunu gerçekleştirecek güce sahibiz. Ancak bu şekilde kentimizin ekonomiden refah seviyesine, sosyal yaşantı kalitesinden istihdam ve gelir oluşturma kapasitesine kadar her alanda kalkınmasını sağlayabiliriz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.
Isparta Isparta’yı bu yıl gül kokusu erken sardı Türkiye’nin gül bahçesi Isparta’da yağışların az olması ve havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı erken başladı. 12 bin ton rekoltenin beklendiği şehirde gül turizmi açısından da beklenti oldukça yüksek. Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini karşılayan Isparta’da bu yıl havaların sıcak gitmesiyle gül hasadı 15-20 gün erken başladı. Gül çiçeklerinin açmasıyla şehri gül kokusu sararken, sabahın erken saatlerinde gül bahçelerinde hummalı çalışmalar başlıyor. Özenle toplanan güller bölgedeki tesislere ulaştırılarak dev imbiklerde damıtılarak gül yağına ve gül suyuna dönüştürülüyor. Yaklaşık 4 ton gül çiçeğinden 1 kilogram gül yağı elde ediliyor. Gül yağının büyük bir kısmı ise ihraç ediliyor. Isparta’da bu yıl 12 bin ton gül çiçeği rekoltesi bekleniyor. Ülke ve bölge ekonomisine önemli katkılar sunan gül hasat döneminde ağırladığı ziyaretçilerle de bölge halkı için önemli bir turizm getirisi sağlanıyor. Bu yıl gül hasadının 45 gün sürmesi bekleniyor. Şehirde güllerin açtığı yerlerden birisi de Keçiborlu ilçesine bağlı Ardıçlı köyü. Ardıçlı köyünde sabahın erken saatlerinde toplanan güller çuvallara konularak, fabrikalara ulaştırılıyor. İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Ardıçlı köyü eski muhtarı ve üretici Yakup Yolcu, mevsim dolayısıyla hasadın erken başladığını belirterek, “Yağışlar olmaması sebebiyle gülün yoğunluğu tarla tarla değişiklik gösterdi iklim şartlarından dolayı. Bazı tarlalarda 3 metrede gül çiçeği varken 5 metrede yok. Şu günlerde yağış gösteriyor, eğer yağış olursa hasat uzun sürecek; sürmezse bu sene gülün erken bitme ihtimali çok yüksek. İnşallah iyi ve bereketli bir sezon olur. Çiftçimizin yüzü güler” dedi. Gül hasadının erken başlamasının turizmi de etkilediğini belirten Yolcu, “Turizmciler programlarını gül hasadının normal tarihine aldılar ama bizim mevsim dolayısıyla hasat erken başladı bu sebeple turizm biraz durgun. İnşallah ilerleyen zamanlarda yoğun geçer. Bütün üreticilere bereketli ve hayırlı kazançlar dilerim” şeklinde konuştu. Ardıçlı köyünde 100 dekar alanda 20 yıldır üreticilik yapan Tolgahan Sarıkaya ise babasından kalan mesleği devam ettirdiğini belirterek, gül çiçeği hasat yoğunluğunun erken başladığını söyledi. Sarıkaya konuşmasının devamında, “Gülcülük iyi bir meslek, sadece son dönemlerde işçilerle alakalı sıkıntılarımız oluyor. Gül tarlası önceden bu kadar çok yoktu. Piyasamızda modern tarımsal aletler eksik olduğu için herkes bu kadar çok gül işi yapmıyordu. Herkes az bir dekar alanda iş yapıyordu. Teknolojinin gelişmesiyle insanlar 50-100 dekar alanda üretim yapıyor artık, bu sebeple işçi bulma sıkıntısı yaşıyorduk. Onun haricinde bir problemimiz yok” açıklamalarında bulundu. Bir başka üretici Yusuf Yıldırım ise sezonun iyi başladığını söyleyerek, “Bu sene 20-25 güne yakın erken başladı. Verim gayet iyi şükürler olsun” dedi. Yıldırım konuşmasının devamında üreticilerin masraflarının fazla olduğunu söyleyerek, “Mazot olsun, ilaçlar olsun, işçilik olsun ağır olduğu için üreticiler çok da bir şey kazanmıyor. Çok kazanıyor diye bir şey yok yani anca işte ucu ucuna emeğini koruyor” açıklamalarında bulundu.
Kocaeli İstinat duvarındaki 241 yıllık tarih Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bir binanın istinat duvarına gömülü şekilde bulunan tarihi çeşme, 241 yıldır ayakta duruyor. Tarihi Kapanca Sokak’ta yer alan Zeliha Hanım Çeşmesi, 1783 yılında hayırsever Zeliha Hanım tarafından yaptırıldı. Bir binanın istinat duvarına gömülü halde bulunan çeşme, uzun yıllar bölgedeki vatandaşların su ihtiyacını karşıladı. Susayan herkesin durak noktası olma özelliğini taşıyan 241 yıllık Zeliha Hanım Çeşmesi, 3 Temmuz 1987’de İstanbul 2 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla tescillendi. Tarihi çeşmenin kitabesinde ise, "Maşallah. Bu çeşme haznesi tecdidin eyleyen merhum İnce El-Hac Mehmed Ağa zevcesi Zeliha’dır. Deyince besmele her derde ider derman. Hayat-ı cümle-i eşya kamu mine’ l-ma’ dır. Sene Hicri 1198 Miladi 1783" ifadeleri yer alıyor. "Evler restore edildikten sonra mahalle turist alan bölge haline geldi" Uzun yıllardır Kapanca Sokak’ta ikamet eden Zerrin Sakçı, "Burası eski, köklü bir yer. Hatta mübadelede İzmit’e yerleşenlerin oturduğu ilk yer olarak bilinir. Mahallemiz birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Terk edilmiş evler restore edildikten sonra turist alan bölge haline geldi" dedi. "Çeşmenin 241 yıllık tarihi var" Zeliha Hanım Çeşmesi’nin yıllar boyunca kullanıldığına dikkat çeken Sakçı, "Çocukluğumuzda çeşmenin suyundan içerdik. Bir dönem çeşme kullanılmaz duruma geldi. Sonradan İzmit Belediyesi tarafından onarıldı. Yolu kullanan insanlar çeşmedeki suyla elini yüzünü yıkıyor, suyundan içiyor. Tarihi sokak ve çeşme düğünlerde ve nişanlarda gelin ile damadın fotoğraf çekim mekanı olarak kullanılıyor. Çeşmenin 241 yıllık tarihi var. Kendimi bildim bileli bu çeşme kullanılıyor. Tarihimizin bilinmesini, bizden sonraki nesle geçmesini arzu ediyoruz" şeklinde konuştu.