ÇEVRE - 02 Ağustos 2021 Pazartesi 14:15

Av. Hibe Gökalp’tan uyarı: “Kasten orman yakma suçunun kesinlikle affı yoktur”

A
A
A
Av. Hibe Gökalp’tan uyarı: “Kasten orman yakma suçunun kesinlikle affı yoktur”

Mersin Barosu avukatlarından Hibe Gökalp, kasten orman yakma suçunun 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve en az 10 bin gün para cezası olduğunu belirterek, “Kasten orman yakma suçunun kesinlikle affı yoktur” dedi.

Mersin Barosu avukatlarından Hibe Gökalp, kasten orman yakma suçunun 10 yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve en az 10 bin gün para cezası olduğunu belirterek, “Kasten orman yakma suçunun kesinlikle affı yoktur” dedi.


Av. Hibe Gökalp, son günlerde Mersin de dahil olmak üzere birçok kentte çıkan orman yangınlarında sorumlulara verilecek cezalarla ilgili açıklama yaptı. Ormanların korunması ve geliştirilmesi kapsamında, orman yakma suçuna ilişkin olarak Anayasanın 169. Maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 68. maddesi ve devamında düzenlemeler bulunduğuna işaret eden Gökalp, “Ormanların doğaya, insan yaşamına, toplumların ekonomik ve sosyal olarak gelişmesine maddi ve manevi olarak etkisi bulunmaktadır. Ormanlara zarar verilmesi; başta insanın sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı (Anayasa m.56) olmak üzere; kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının korunması hakkı (Anayasa m.17), mülkiyet hakkı ve sosyal, ekonomik haklar kapsamında birçok temel insan hak ve özgürlüğünü ihlal etmektedir” ifadelerini kullandı.


Ormanların korunması ve geliştirilmesinde devletin sorumluluğuna da değinen Gökalp, Anayasanın “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz” denen 169. maddesini anımsattı.



Kasten orman yakanlara hapis ve para cezası


Orman yangınlarının önlenmesi kapsamında uygulanan cezalarla ilgili bilgi veren Gökalp, ilgili kanun maddelerini şöyle sıraladı:


“Devlet ormanlarında; orman idaresince belirlenen konak yerlerinden başka yerlerde geceleyenlere, 2021 yılı itibariyle 163 lira idari para cezası verilir. Ormanlarda izin verilen ve ocak yeri olarak belirlenen yerler dışında ateş yakmak veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmeden mahalli terk etmek; ormanlara sönmemiş sigara veya yangına dolaylı olarak yol açabilecek madde atmak; ormanlara 4 kilometre mesafede veya bu kanunun 31’inci ve 32’nci maddeleri kapsamına giren köyler hudutları içinde anız veya benzeri bitki örtüsü yakmak yasaktır. Bu fiilleri gerçekleştiren kişiler hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasına hükmolunur. Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, failin yangının söndürülmesine ve etkilerinin azaltılmasına yönelik çabaları veya meydana gelen zararın azlığı göz önünde bulundurularak, verilecek ceza yarısına kadar indirilir. Zararın belirlenmesinde yangın sonucu tamamen yanan ağaç ve ağaççıkların değeri, kısmen yanan ağaç ve ağaççıkların değerinde meydana gelen azalma, alt tabaka orman örtüsünün yanması nedeniyle oluşan zarar ve toprağın humuslu tabakasının yanması nedeniyle meydana gelen verim kaybı dikkate alınır. Kasten orman yakan kişi, 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu maddede yazılı suçların işlenmesi sebebiyle, ölüm veya yaralanmanın meydana gelmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı cezaya hükmolunur. Bu kanun kapsamında orman rejimi altına alınan yerlerde ve muhafaza ormanı ve milli park olarak ayrılmış ormanlarda, ormanlara mütaallik suçları işleyenlere verilecek ceza iki misli olarak hükmolunur.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Yalova’da Kocadere şehitleri anıldı Yalova’nın Çınarcık ilçesinin Kocadere köyünde 29 Nisan 1921 tarihinde Yunan işgal kuvvetleri, Rum ve Ermeni çeteleri tarafından katledilen 830 şehit anıldı. Kocadere şehitlerini anma programı, Kocadere İlkokulu önündeki yürüyüşle başladı. Yürüyüşün ardından Kocadere Şehitlik Anıtı’nda tören düzenlendi. Anıta çelenk bırakılmasının ardından Yalova Milli Eğitim Şube Müdürü Dr. Uğur İlhan konuşma yaparak yaşanan tarihi acıyı anlattı. Törende Yalova Valisi Hülya Kaya da konuşma yaptı. Kaya, Kocadere şehitlerini yad ettiklerini belirterek, “Bu yurdu bize vatan kılanlar unutulmayacaktır” dedi. Kocadere Köyü Muhtarı Volkan Varol ise bundan 103 yıl önce Yunan işgal kuvvetlerinin, Rum ve Ermeni çetelerinin zulüm ve vahşetiyle köylerinde soykırım yaşandığını belirtti. Kocadere ve Şenköy halkından 830 masum insanın Bekir Onbaşının evinde yakılarak ve bir kısmı da denizde boğularak katledildiğini dile getiren Varol, şunları kaydetti: “Burada yaşanan bir cephe savaşı değildir. Kadın, ihtiyar, çocuk, savunmasız masum insanlara yapılan bir soykırımdır. İnsanlık dışı vahşettir. Vatan, namus ve bayrak uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu vatan toprağının her karışında şehitlerimizin kanları vardır. Bedelini şehitlerimizin kanlarıyla ödediğimiz vatanımız bizlere emanettir. Şanlı tarihimizde olduğu gibi bugün de vatanımızı bölmek isteyen hainlerin karşısında dimdik duracağız. Kutsal emanetimize canımız pahasına sahip çıkacağız. Kahraman şahit ve gazilerimiz, emanetiniz, emanetimizdir. Huzur içinde uyuyun. Ruhunuz şad mekanınız cennet olsun.” Konuşmaların ardından Kocadere Ortaokulu 6/A sınıf öğrencileri Simay Engin ve Halil İbrahim Özbek şiir okudu. Şenköy Köyü Camii İmamı Haşim Öztürk de Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi. Törende İl Müftüsü İlyas Yılmaztürk de dua okudu. Öte yandan, şehitler için Kocadere Merkez Camii’nde mevlit-i şerif okutuldu. Protokol ve vatandaşlar da şehitliğe çiçek bıraktı. Törene; AK Parti Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, CHP Milletvekili Tahsin Becan, Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, İl Genel Meclisi Başkanı Hasan Soygüzel, Çınarcık Kaymakamı Cemil Aksak, Çınarcık Belediye Başkanı Avni Kurt, İl Jandarma Komutanı Albay Ali Naci Bilci, İl Emniyet Müdürü Salih Gözüm, Teşvikiye Belediye Başkanı Mustafa Nurten, Koruköy Belediye Başkan Kamil Yaman, Esenköy Belediye Başkan Vekili Erdem Küçük’ün yanı sıra siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kastamonu Özel bireyler için önemli çalıştay Kastamonu’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler” çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Milletvekili Ekmekci, "Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim" dedi. Kastamonu Valiliği tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nda düzenlenen “Türkiye Yüzyılı Kastamonu Özel Bireyler Çalıştayı” başladı. 2 gün sürecek çalıştayın açılış programı AK Parti Kastamonu Milletvekili Serap Ekmekci, Kastamonu Belediye Başkan Vekili Hasan Fehmi Taş, KUZKA Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, İl Sağlık Müdürü Çağdaş Derdiyok, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Daire Başkanı Fatih Paça ve Kastamonu Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Milletvekili Serap Ekmekci, “Milletvekili olarak mecliste yürüttüğümüz rutin görevlerimiz ve yer aldığımız komisyonlarımız var. Mazbatamı almamla birlikte öncelikli çalışma alanı olarak sosyal gelişme konularına yöneldim. Darda kalanı feraha erdirmek, eksik kalanı tamamlamak, çaresiz olana çare bulmak için yola çıktım. Geride kalan bir yıllık sürede bu güzergahta çalıştım ve çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğim. Kadın ve anne olmam, avukatlık mesleğimde yaşadıklarım, belediye meclis üyelikleri ve kadın kolları başkanlığındaki edindiğim bilgiler beni bu seçeneğe sürükledi diyebilirim. Milletvekili olmamla birlikte okullarımızı ziyarete başladım. Eğitim en önemli konularımızdan biri. Çocuklar geleceğimizin emekçileri. Her okul ziyaretimde çantamı eksikler, düzeltilmesi gerekenler, tamamlanacaklarla doldurdum. İdarecilerimizle, öğretmenlerimizle, öğrencilerimizle sohbetlerimiz neticesinde “ortak akıl” diyoruz ya, işte bu çalıştay fikri ortaya çıktı” dedi. Özel eğitimin önemine değinen Ekmekci, "Özel eğitim alanı, üzerinde hassasiyetle durmamız ve dünyada ki mevcut sistemleri dikkatle izlememiz gereken bir çalışma alanı. Bilimin çeşitli dalları ile ilişkili olup, eğitim biçim ve içeriğinin değişme kapasitesi olan özel eğitim için çeşitli paydaşların işbirliği olmazsa olmaz. Akademi ile veli görüşü, sağlıkçı ile sosyal hizmetçi görüşü, eğitimci ile sporcu görüşleri aynı potada harman edilmeli ki ortaya en doğru ve güncel yöntem çıksın” diye konuştu. “Bu ekip birlikte başaracak” Desteklerini daima sürdüreceğini belirten Ekmekci, “Siz değerli çalıştay katılımcıları, her biriniz çalıştığınız alanların uzmanlarısınız. Hazırlık toplantılarımızda her birinizin bu kutsal emeklerini gördük. O kadar dolu bir çalıştay programı hazırladınız ki maça bir sıfır galip başladık diyebiliriz. 2 gün sürecek çalıştayımızın son derece verimli geçeceğinden de şüphemiz yok. Bu ekiple birlikte başaracak. Farklı başlıklar altında toplanan masalarımızın her birinden çıkacak raporların özel eğitim alanında ilgili kurumlarımıza ciddi bir güzergah açacağından ve rehber olacağından eminim. Çalıştay bildirimizi bakanlıklarımıza ulaştıracağım ve takipçisi olacağım. Verdiğiniz emeğin karşılık bulması için elimden geleni sizlerin desteği ile ortaya koyacağım. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye Yüzyıl’ında ülkemizin her alanda lider ülkelerden biri yapmanın gayretindeyiz. Çağ ne gerektiriyorsa, ortak akıl ve bilim neyi işaret ediyorsa, imece ile ne kadar yol yürüyebiliyorsak, yürüyeceğiz” şeklinde konuştu. Açılışın ardından konusunda uzman ekiplerle birlikte çalıştay için oluşturulan komisyonlarda istişareler yapmaya başladı.
Ankara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan: “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” dedi. "Türkiye Yüzyılında Çalışma Hayatı: Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği" başlıklı 13. Çalışma Meclisi Toplantısı Ankara’da düzenlendi. Toplantıya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve diğer sendikaların başkanları ile temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Işıkhan, "1 Mayıs’ın, günün anlam ve önemine uygun olarak, barış içinde ve bayram havasında geçmesini; emekçilerimizin esenliğine de vesile olmasını temenni ediyorum. Meclisimiz, bugün ve yarın; çalışma hayatında insana yakışır iş, yeşil ve dijital dönüşümün iş gücü piyasalarına etkileri ve adil çözüm; c) sendikal örgütlenmede yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri; d) Toplu sözleşme sürecinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri olarak dört oturum şeklinde toplanacaktır. Bu toplantılarda bulunmamız, çalışma hayatımızın sadece mevcut durumunu değil, geleceğe dair vizyonumuzu tartışmak ve belirlemek için hepimize bir fırsat sunmaktadır" şeklinde konuştu. Dünyada, bölgede, jeopolitik gerilimler ve ekonomik dalgalanmaların yaşandığını belirten Işıkhan, pandemi gibi salgın hastalıklar, doğal afetler, göç hareketleri, savaşlar, su, gıda ve enerji krizlerinin beraberinde yeni riskler ve belirsizlikler getirdiğini vurguladı. Türkiye olarak belirsizliklerin getireceği her türlü riske karşı alınacak tedbirlere yönelik dikkatli bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Işıkhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği Türkiye Yüzyılı vizyonu ile daha güçlü, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir sosyo-ekonomik kalkınmayı sağlayacak politikaları uygulamaya devam edeceklerini ifade etti. “Kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak özel politikalar geliştiriyoruz” Nihai hedeflerinin Türkiye Yüzyılını, emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmak olduğunu söyleyen Işıkhan, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak 12. Kalkınma Planı ile Orta Vadeli Programı da dikkate alarak, genel istihdamın yanı sıra özellikle kadın ve genç istihdamında artış sağlayacak, özel politikalar geliştiriyoruz. Bildiğiniz gibi, günümüzde çalışma hayatı, hızla değişen ekonomik, teknolojik ve sosyal dinamiklerle karşı karşıyadır. Dijitalleşme, yapay zeka, otomasyon gibi faktörler, çalışma hayatındaki rolleri ve beceri gereksinimlerini yeniden tanımlıyor. Bu anlamda günümüz itibarıyla gerçek bir dönüşümün içindeyiz. Bu dönüşümün, çalışanları nasıl etkilediğini, iş gücü piyasasında hangi alanlarda yeni fırsatlar ve hangi alanlarda tehditler oluşturduğunu anlamak, geleceğe dair stratejiler belirlemede kritik öneme sahiptir” ifadelerini kullandı. Konuşmasında dönüşümün merkezinde her zaman insanın ve emeğin olması gerektiğini dile getiren Işıkhan, insan onurunu koruyarak, adil çalışma şartlarını sağlayarak ve çalışan haklarını güvence altına alarak bu dönüşümü yönlendirmeleri gerektiğinin altını çizdi. “Sendikal hareketlerin güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir” Çalışma hayatındaki sosyal diyaloğun; kurumsal, kapsayıcı ve şeffaf biçimde işlemesinde önemli bir rol üstlenen sendikaları desteklediklerini hatırlatan Işıkhan, “Değişen iş yapısı ve çalışma koşulları karşısında, sendikal hareketlerin de güçlenmeye devam etmesi gerekmektedir. Değişen işgücü piyasalarının ve yeni iş modellerinin; sendikal örgütlenmeye etkilerinin tartışılması ve yeni modellerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Diğer yandan, istihdamın geleceği konusunda ise sadece işsizlik rakamlarına odaklanmak yeterli değildir. İstihdamın niteliği, güvencesi ve insana uygunluğu da göz önünde bulundurulmalıdır. İstihdam oluşturma politikaları, sadece iş ve işçi sayısını artırmakla kalmamalı, aynı zamanda kaliteli ve sürdürülebilir işlerin oluşturulmasını da hedeflemelidir” diye konuştu.