ÇEVRE - 15 Ekim 2021 Cuma 11:32

Dünyanın tek yüzer nükleer santrali ilk kez ziyarete açıldı

A
A
A
Dünyanın tek yüzer nükleer santrali ilk kez ziyarete açıldı

Rusya’nın Chukotka Özerk Bölgesi’nin Pevek kentinde bulunan Rosatom’un yüzer nükleer santrali Akademik Lomonosov, kamusal bir gezi kapsamında ilk kez ziyarete açıldı.

Rusya’nın Chukotka Özerk Bölgesi’nin Pevek kentinde bulunan Rosatom’un yüzer nükleer santrali Akademik Lomonosov, kamusal bir gezi kapsamında ilk kez ziyarete açıldı. Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsünün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin liderliğindeki inceleme gezisine ekolojistler, akademisyenler ve kamu derneklerinin temsilcileri katıldı.


Katılımcılar, yüzer nükleer santralin çevre ve radyasyon güvenliği ile ilgili verilerin toplanması ve analiz edilmesinin yanı sıra tesisin ve genel işleyişinin değerlendirilmesi ile elde edilen sonuçların halkla paylaşılmasını sağlamak amacıyla ziyarette bulundu. Çevreciler hem istasyonda ve çevresinde hem de Pevek şehrinde çeşitli ölçümler yaptı.


Elde edilen bulgular, hem yüzer nükleer santralin çevresindeki hem de Pevek şehrindeki artalan radyasyonuna doğal radyonüklidler ve kozmik radyasyon gibi yalnızca doğal kaynakların neden olduğunu ortaya koydu. Bulgulara göre ayrıca, söz konusu radyasyonun ortalama değerinin her iki bölgede de 0.12 µSv/h’yi aşmadığı da tespit edildi.



“20’den fazla ölçüm yapıldı”


Rusya Bilimler Akademisi Ural Şubesi Endüstriyel Ekoloji Enstitüsünün önde gelen araştırmacılarından Alexey Yekidin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yüzer Nükleer Güç Santralinin (FNPP) sanayi bölgesinde, çevresinde ve Pevek şehrinde 20’den fazla ölçüm yapıldı ve incelenen alanlarda yapay radyonüklid tespit edilmedi. Dolayısıyla yüzer nükleer santralin işletilmesinin bölgenin radyoekolojik durumunu olumsuz etkilemediği sonucuna varıldı” dedi.


Bölgelerarası Kamu Çevre Hareketi “Oka”nın Koordinasyon Konseyi Başkanı Alan Khasiev de açıklamasında, “Programımız 2010 yılından beri uygulanmaktadır. Bu süre zarfında hem Rusya’da hem de yurt dışında faaliyet gösteren Rus tasarımı NGS’lerin birçoğuna ve ayrıca yapım aşamasındaki NGS’lere 44 tam ölçekli çevre denetimi ziyareti gerçekleştirdik. Yüzer nükleer santral ile Pevek çevresine yapılan ekolojik gezi bu programın son aşamasıdır” diye konuştu.



“Yeşil teknolojilere enerji sektöründe örnek teşkil edebilir”


Yeşiller Partisi üyesi ve biyolog Larisa Kosyuk ise şu değerlendirmelerde bulundu:


“FNPP Projesi, AB tarafından getirilen karbon emisyonları düzenlemesi bağlamında yeşil teknolojilere enerji sektöründe örnek teşkil edebilir. Bu tür güç santralleri, hidrolojik enerji kaynaklarının bulunmadığı, kömür ve petrol ürünleri gibi yakıt sevkiyatının maliyetli olduğu Rusya’nın özellikle Kuzey Kutup ve Uzak Doğu bölgelerinde faydalı olacaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına göre, nükleer enerji, dünyanın elektrik üretiminin yüzde 10’unu oluşturan dünyanın en büyük ikinci enerji kaynağıdır.”



“Yüzer nükleer santral yeni bir sayfa açmıştır”


İnceleme gezisine katılanlara yüzer nükleer santralin şebekeye bağlanmasından bu yana kasabada meydana gelen değişiklikleri anlatan Rosenergoatom A.Ş’nin Bölge Müdür Yardımcısı Kirill Toropov da “Yüzer nükleer santral sadece ek bir enerji kaynağı getirmekle kalmamış, bölgenin enerji sektöründe ve genel olarak ülkenin enerji sektöründe Küçük Modüler Reaktörler (SMR) teknolojilerinin geliştirilmesinde de yeni bir sayfa açmıştır. FNPP, işletime alınmasından bu yana, güvenilir ve yenilikçi bir termal ve elektrik enerjisi kaynağı olduğunu göstermiştir. FNPP’nin, Chaunskaya CHPP’den kaynaklanan kömür kurum emisyonlarında yüzde 30’luk bir azalmayla hem Pevek şehrinde hem de Chaunskaya Körfezindeki flora ve faunanın restorasyonu ve fokların ve diğer deniz hayvanlarının geri dönüşüyle çevredeki su kütlelerinde çevresel durumun iyileştirilmesine olan olumlu katkısını fark etmemek mümkün değil” ifadelerini kullandı.


İnceleme gezisinin bölge sakinlerini nükleer üretimin güvenliği hakkında bilgilendirme açısından büyük bir önem taşıdığına dikkati çeken Pevek Belediye Başkanı Ivan Leyushkin de NGS’nin bölgenin kalkınmasında da oynadığı önemli role ilişkin şu açıklamaları yaptı:


“Yüzer nükleer santralin devreye alınmasından bu yana Pevek şehrinde sosyal açıdan önemli, 107 milyon ruble değerinde projeler hayata geçirildi. Rosatom ile iş birliğimiz gelecekte de devam edecek. Bu yılın eylül ayında, Chukotka Özerk Bölgesi Valisi Roman Kopin ile Rosatom’un Genel Müdürü Alexey Likhachev arasında bir işbirliği anlaşması imzalandı.”


İki KLT-40S reaktörüne sahip FNPP, 70 MW değerinde elektrik enerjisi ve 50 Gcal/h değerinde termal bir enerji kaynağı. Yüzer güç ünitesi (FPU) “Akademik Lomonosov” ve FPU’dan tüketicilere ısı ve elektrik sağlamak için tasarlanmış kara altyapısından oluşuyor.


FNPP, işletime alınmasından bu yana, sürekli olarak, endüstriyel çevre denetimini yapmanın yanı sıra hava, toprak örtüsü, deniz suyu, dip çökeltileri, sudaki biyolojik kaynaklar ve atmosferik emisyonlar ile üretim ve tüketimden kaynaklanan atıkların yönetiminin denetimini de yaptı. Tesisin çevre koruma sisteminin işletme maliyeti 2020’de 17 milyon rubleyi aştı. Nükleer santralin işletimi 2019 ve 2020’dekine eşdeğer 300 bin tondan fazla atmosferik CO2 emisyonunun önlenmesini sağladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.