KÜLTÜR SANAT - 12 Ocak 2024 Cuma 10:46

2. Uluslararası Mersin Edebiyat Festivali başladı

A
A
A
2. Uluslararası Mersin Edebiyat Festivali başladı

Mersin Büyükşehir Belediyesince bu yıl ’Yenileşmeler’ temasıyla ikincisi düzenlenen ve konuk ülkenin Fransa olduğu ‘Uluslararası Edebiyat Festivali’ başladı. 4 gün sürecek festivalde hem Türk hem de Fransız edebiyatı üzerine önemli bilgi paylaşımları yapılacak.


Kongre ve Sergi Sarayında ‘Edebiyatın Kimliği’ konu başlığı ile başlayan Edebiyat Festivalinin ilk gününde, edebiyat alanında birbirinden önemli yazar ve şairler Mersinlilerle buluştu. Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen festivalin açılış konuşmaları Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Koordinatörü, Opera Sanatçısı Bengi İspir Özdülger ve Festival Direktörü Cemal Sakallı ve tarafından yapıldı.



“Yaptığımız çalışmalarda her zaman sanatın ve sanatçının destekçisi olduk”


Özdülger, Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak kültürel ve sanatsal çalışmaların ne kadar önem taşıdığının ve bu çalışmaların halka her şekilde yayılması gerektiğinin bilincinde olduklarını vurguladı. Özdülger, “Sanat bizim vazgeçilmezimiz. Yaptığımız çalışmalarda her zaman sanatın ve sanatçının destekçisi olduk, olmaya da devam edeceğiz. Sanatın en önemli dinamiklerinden ve disiplinlerinden bir tanesi olan edebiyatla bir araya gelmiş olmanın ayrı coşku ve heyecanını duyuyoruz. Uluslararası Mersin Edebiyat Festivali bizim çok önemsediğimiz bir çalışma” dedi. Mersin’in kültür ve sanat dolu bir şehir olduğuna işaret eden Özdülger, “Mersinimiz; sanatsal değerler anlamında gerçekten çok zengin, çok değerli sanatçılara ev sahipliği yapan, bu topraklarda büyüyen birçok önemli şair ve yazarı yetiştirmiş bir şehir. Bu bakımdan şanslı şehirlerden biriyiz. Böyle bir festivali şehrimize kazandırmanın da gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.



"Biz bu festivalle arınmayı, yenileşmeyi murat ettik”


Açılışta konuşan Festival Direktörü Cemal Sakallı, “Bu festivalle edebiyatımızda yeni olanın ne olduğunu ya da olup olmadığını anlamaya çalışacağız. Konuşulanlar, söylenenler üzerine düşüneceğiz. Çünkü anlatılar bir düşünme ortamı oluşturur. Yazarlarımız, buradaki sözleriyle bize düşünme fırsatı verecekler. Onların söyledikleri üzerine düşüneceğiz. Festivalimize katılarak hayatımıza ışık düşüren, zihnimize zindelik katan, bakışımızı, görüşümüzü çoğaltan yazarlarımıza şükran duygularımı sunuyorum. Davetimizi çekincesiz kabul eden, yazı masalarından kalkıp bize gelen yazar dostlarımıza çok teşekkür ediyorum. Edebiyat ve sanat bir arınmadır. Biz bu festivalle arınmayı, yenileşmeyi murat ettik” diye konuştu.


Festivalde Fransız şair ve yazar Michel Cassir, ‘Şiir; köklerden sıradan yüceliğe’ konu başlıklı konferansı ile bilgiler paylaştı. Ardından yazar Sema Kaygusuz ise ‘Tekneyi sırtlanmak’ konu başlıklı konferans verdi.



Festival, keyifli ve bilgi dolu söyleşilerle başladı


‘Edebiyatın kimliği’ konu başlığı altında gerçekleştirilen ilk söyleşi yazar ve şair Celal Soycan’ın ‘Edebiyat ve dil üzerine poetik notlar’ oldu. ‘Bir kalemin topografyası’ konu başlığında söyleşi gerçekleştiren bir diğer yazar da Mesut Varlık’tı. Ardından çevirmen, araştırmacı yazar Tuncay Birkan, ‘Türk yazarının muhalifliği öğrenmesi’ konu başlığında gerçekleştirdiği sohbetle katılımcılardan tam not aldı.


Festivalin ‘Mersin’den poetikalar ve şiirler’ başlığıyla gerçekleşen ‘Okumalar’ bölümü de birbirinden değerli şairlerin şiirlerini okumasıyla sürdü. Şair Yonca Yaşar’ın moderatörlük yaptığı, şair Aydan Yalçın, Sadık Yaşar, Mitat Çelik ve Yonca Yaşar’ın şiirlerini okuduğu bu bölümü de katılımcılar ilgiyle dinledi. Söyleşinin ardından gerçekleştirilen ‘Mersin: sanatın ve sanatçının kenti’ sergisinde de Mersinli şair ve yazarların eserlerinin yer aldığı fotoğraflar sunuldu. Festivalin ilk günü gerçekleştirilen piyano dinletisi ile sürdü. Festivalde katılımcılara plaket ve çiçek taktimi yapıldı.



2. Uluslararası Mersin Edebiyat Festivali başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara BTK personeline ilişkin hükümler içeren kanun teklifi yasalaştı BTK personeline ilişkin hükümler içeren teklif Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edildi ve yasalaştı. TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen bazı kanunlar ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun teklifi kabul edilerek yasalaştı. Kanunla birlikte, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı Anayasa Mahkemesince kendi üyeleri arasından seçilecek. Vergi incelemesinde yetkili olanlar, görevlerinden ayrılış tarihinden itibariyle üç yıl boyunca inceleme yapılan mükellefler veya bu mükelleflerin veya ortaklarının idaresi, denetimi veya sermayeleri bakımından doğrudan veya dolaylı bağlı bulunduğu ya da nüfuzun altında bulundurduğu kurumlarda görev alamayacak. Bilgi Teknolojiler ve İletişim Kurumu üyelerinin Türk vatandaşı olmaları, kamu haklarından mahrum olmama, bir yıl veya daha fazla ceza almama, askerlik yapmış olama, görevi yapmaya engel bir durum olmama, herhangi bir siyasi partinin yönetim ve denetim organlarında görev almamış veya görevlerinden ayrılmış olma zorunluluğu getirilecek. TRT’de düzenlemeler Kanun ile birlikte, TRT Yönetim Kurulu, kurumun amaçlarına uygun olmak üzere özel hukuk hükümlerime tabi şirket kurabileceği gibi yerli ve yabancı gerçek ve tüzel kişilerle ortaklık kurabilecek. TRT istihdam fazlası personel olarak nakle tabi tutulan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanan personele aylık, ikramiye, ek gösterge ödemeleri devam edecek. Kamu İhale Kurulu üyeleri geçmişte ve halen bir siyasi parti ile aday gösterilme dahil üyelik ve görev alma ilişkilerinin bulunmaması gerekecek.
İstanbul Oğuz Murat Aci’nin anne ve babasının avukatı konuştu Eyüpsultan’da 17 yaşındaki Timur Cihantimur’un çarparak ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Aci’nin babası ve annesi ise davadan şikayetlerini çekmediklerini belirtti. Oğuz Murat Aci’nin eşinin davadan feragat etmesi üzerine açıklamalarda bulunan aile avukatı Hacı Orhan, "Bu olay aileyi derinden yaraladı. Aslında Oğuz’un kemikleri bugün sızlamıştır" dedi. Eyüpsultan’da 1 Mart 2024 tarihinde Timur Cihantimur’un çarparak ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Aci hakkında yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturmada Aci’nin dosyada müşteki olarak bulunan eşi Şükriye Aci ve kazada yaralanan 4 müşteki, maddi ve manevi zararlarının giderildiğini gerekçe göstererek şikayetlerinden vazgeçtiğine dair dilekçe sundu. Kazada hayatını kaybeden Aci’nin anne ve babasının Avukatı Hacı Orhan, konuya ilişkin İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Orhan, "15 yıldır Oğuz’u tanıyan, babasının avukatlığını yapan birisiyim ve Oğuz’la da eskiden beri arkadaşlığımız var. Davaya başlarken hepinizin takip ettiği üzere önce ailenin avukatı olarak başladık ve Şükriye Hanım’ın yani rahmetli Oğuz’un eşinin de avukatı olarak Özer Bey’in eşinin ve kızının avukatı olarak davaya başladık. Süreç içerisinde Şükriye Hanım’ın hep bize serzenişleri oldu. Biz kendisine her zaman gerekli bilgileri verdik. Ne yazık ki bugün öğrendiğimiz dosyaya baktığımızda kendisinin aileden, şikayetçi olan diğer kişilerden habersiz olarak kayınvalidesinden, kayınbabasından ve diğer şikayetçi kişiden habersiz bir şekilde davadan feragat ettiğini gördük. Bu olay aileyi derinden yaraladı. Aslında Oğuz’un kemikleri bugün sızlamıştır" dedi. Ailenin parayla ilgili bir taleplerinin olmadığını söyleyen Orhan, "Bu olaydan niçin feragat ettiklerini az çok kendileri de ifade ettiler. Maddi zararlarını kendileri karşılayarak, bugün bir feragat gerçekleştirdiler. Evet bu olayın en acı tarafıdır. Şükriye Hanım, genç yaşta kaybettiği eşinin kan parasına tenezzül etmiştir, ne yazık ki. Bu aşamadan sonra artık Şükriye Aci olarak anılmasını kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz. Bu aşamadan sonra Şükriye Aslan’dır. Bu saatten sonra ‘Aci’ soyadını kullanmaması gerekir. Burada Şükriye Hanım’ın avukatı bir açıklamada bulundu. Kendisinin zor durumdu olduğunu söyledi. İlk günden beri müvekkilimiz Özer Aci, şunu söylüyor, ‘Benim parayla işim yok’ diyor. Para konusunda bir talebin olmadığını söylediler. Şimdi Şükriye Hanım, bir villada oturuyor. Bir villa kendisine tahsis edilmişti, rahmetli Oğuz ile beraber orada oturuyorlardı. Oğuz’un ölümünden beri kendisi orada oturuyordu. Ama ne ilginçtir ki, kendisi son aylarda aileyle görüşmemeye başladı ve eve gelmemeye başladı. Annesine, kayınpederinden habersiz bir şekilde yerleşti. Rahmet Oğuz, ölmeden bir hayat sigortası yaptırmıştı. Bu hayat sigortasında yaklaşık 6 milyon tazminat geldi. Bu 6 milyonun tamamı diğer aile fertleri bir şey almadan, kendisine takdim ettiler ve kendi kira gelirleri var, kendi taksi plakası var. Bunların hepsi, kendi açıklamalarına göre, kendi ihtiyacını karşılayamadı. Ailenin desteği vardı, bunların hepsini tepti, ailenin kendisine sahip çıkmasını istemedi. Onlardan ayrı bir yola girerek, sırtını dönerek bu yola girdi. Ne yazık ki, kendi tabirleriyle, ‘para karşılığında’ bu şikayetten vazgeçtiler" diye konuştu.