ÇEVRE - 22 Ağustos 2025 Cuma 10:16

Akdeniz’in simgesi yavru carettaların çıkışı tüm hızıyla sürüyor

A
A
A
Akdeniz’in simgesi yavru carettaların çıkışı tüm hızıyla sürüyor

Nesli tehlike altında olduğu için ulusal ve uluslararası düzeyde koruma altında bulunan deniz kaplumbağalarının önemli yuvalama alanlarından biri olan Mersin sahillerinde, yavru çıkışları en yoğun döneminde tüm hızıyla devam ediyor.


Dünyada iribaş deniz kaplumbağası (Caretta caretta) ile yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) en önemli üretim merkezleri arasında Mersin de yer alıyor. Haziran ayından itibaren anaç kaplumbağalar tarafından kentteki 5 yuvalama alanı başta olmak üzere bazı sahillere de yuvalar yapılarak yumurtalar bırakıldı. Temmuz ayında başlayan yavru çıkışlarının yoğunluğu Ağustos ayıyla arttı. Yenişehir 100. Yıl Tabiat Parkı başta olmak üzere Anamur, Silifke Göksu, Erdemli Alata ve Akdeniz Kazanlı’da bu sene deniz kaplumbağası yuvasında artış gözlemlendi.


Merkez Mezitli ilçesinde bulunan 100. Yıl Tabiat Parkı sahilinde de yavru çıkışlarının takibini yapan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ekibi çalışmasını sürdürüyor. 2009-2012’li yılları arasında yuva sayısının 100’ü geçmediğini 2020 yıllarında ise 100. Yıl Tabiat Parkında bu sayının yaklaşık 200 olduğunu aktaran akademisyenler, 2025 yılında ise yuva sayısının yaklaşık 250’ye ulaştığını söyledi.


Öte yandan, sahillerde atık bırakılması ve bilinçsiz davranışlar nedeniyle kirliliğin arttığını belirten akademisyenler , yuvalardan ayakkabı, metal kutu ve plastik şişe gibi birçok atığın çıktığını kaydetti.



"Eylül sonuna kadar çıkışların olmasını bekliyoruz"


MEÜ Deniz Kaplumbağaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Görevlisi Dr. Mahmut Ergene, Mayıs ve Haziran aylarında yumurtlayan anaç deniz kaplumbağalarının yavruları hızlı bir şekilde çıkmaya devam ettiklerini söyledi. Ergene "Temmuzun ortalarında başlayan yavru çıkışlarımız Eylül ayının sonuna kadar devam etmesini bekliyoruz. Şu sıralar anaç kaplumbağa çıkışları durdu. Ağustos ayı sonuna kadar belki birkaç yuva daha olabilir. Ama yavru çıkışlarımız tüm hızıyla devam ediyor. Eylül ayının sonuna kadar çıkışların olmasını bekliyoruz" dedi.



"Yuva sayısı arttı"


Geçen yıllara oranla bu yılı kıyaslandığında yuva sayısında artış görüldüğünü ifade eden Dr. Ergene, "2009-2012 yıllarına kadar yuva sayısı 100. Yıl Tabiat Parkı’nda 100’ü geçmemekteydi. 2020’li yıllara geldiğimizde bu sayı 200’lere ulaştı, 274 rakamını gördük. Bu yıl 100. Yıl Tabiat Parkı sahilinde yaklaşık 250 tane yuva bulunmakta. Gün geçtikçe yuva sayısı artış göstermekte. Bu da yıllardır gerçekleştirdiğimiz koruma çalışmalarının bir meyvesi olarak görmekteyiz" ifadelerini kullandı.



"Yuvanın içinden ayakkabı çıktı"


Diğer koruma alanlarına göre 100. Yıl Tabiat Parkı’nda kirliliğin çok fazla olduğunu dikkat çeken Dr. Ergene, "Biraz önce gördüğünüz gibi yuvanın içinden ayakkabı çıktı ya da plastik şişeler, metal kutular. Çok sayıda katı atıkla karşılaşmaktayız. Yalnızca bu alanı kullanan vatandaşlarımızdan ya da deniz kaplumbağasıyla yolda yürüyüş yaparken karşılaşan vatandaşlarımızdan ricamız ’Lütfen kaplumbağa yuvalarını eşelemeyin.’ Son yıllarda yuvalar eşelenmeye başlandığını tespit ediyoruz. Bu da alttan çıkacak olan yavruların güneş etkisiyle ölmesine neden oluyor" diye konuştu.



"Lütfen yavruları elle taşımayın"


Yuvadan çıkan yavru kaplumbağaların kesinlikle elle taşınmaması hakkında da uyarıda bulunan Dr. Ergene, "Lütfen yavruları elle taşımayın. Elle taşıdığınız zaman yavruların yok olmasına neden olabiliyorsunuz. Ve en önemli nokta; Lütfen çevremizi temiz kullanalım. Özellikle hem plastik hem mikroplastik atıklar deniz kaplumbağaları için büyük bir risk oluşturmakta" diyerek sözlerini tamamladı.



Akdeniz’in simgesi yavru carettaların çıkışı tüm hızıyla sürüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hülya Koçyiğit: "Berrin Menderes’i canlandırmak içimde ukde kaldı" Esenler Film Festivali kapsamında düzenlenen panelde konuşan usta oyuncu Hülya Koçyiğit, Halit Refiğ’in yazdığı senaryoda Berrin Menderes’i canlandırmak istediğini ancak "Şeytan Aldatması" filminin çekilemediğini belirterek, "Bu rol içimde ukde kaldı" dedi. 6. Esenler Film Festivali; sinemanın estetik, teknik ve düşünsel boyutlarını bir araya getiren çok yönlü programıyla üçüncü gününde de sinemaseverlerden yoğun ilgi gördü. Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde "Onuruna Filmler" bölümü kapsamında bu yıl ‘Jüri Özel Ödülü’ kendisinin adına verilen efsane yönetmen Halit Refiğ’in "Bir Türke Gönül Verdim" filmi izleyiciyle buluştu. Filmin ardından düzenlenen "Bir Yorgun Savaşçı: Halit Refiğ" başlıklı panelde, usta yönetmenin sinemaya yaklaşımı ve Türk sinemasındaki yeri; usta oyuncu Hülya Koçyiğit, Gülper Refiğ ve Suat Köçer’in katılımıyla ele alındı. "Refiğ popüler kültüre hizmet etmiyordu" Halit Refiğ’i zamanın ruhuna yelken açmış bir düşünce adamı olarak tanımlayan Koçyiğit, "O sıradan bir yönetmen, günün popüler kültürüne hizmet eden bir sinemacı değildi. Hem ülkesi hem dünya için özgün fikirleri olan bir düşünce adamıydı. Ülkemizin yetiştirdiği nadide değerlerden biriydi. Sinema yoluyla insanlarla iletişime geçerek bütün erdemleri, güzel düşünceleri, saygıyı, sevgiyi vicdanı paylaşmak istedi. O yorgun bir savaşçıydı. Zamanın ruhuna yelken açmış bir düşünce adamıydı. O günlere değil, bugünlere seslenmek istedi" şeklinde konuştu. Usta yönetmenin öngörüsü sayesinde Altın Portakal aldığını anlatan Koçyiğit, ‘Karılar Koğuşu’ filminde Perihan Savaş’ın oynadığı Hanım karakterini beğendiğini; ancak usta yönetmenin Töze karakterinde ısrar ettiğini söyledi. Berrin Menderes’i canlandırmak istediğini usta yönetmen ile paylaştığını ve Refiğ’in çok güzel bir senaryo yazdığından bahseden Koçyiğit, "Muhteşem bir senaryo yazdı. Ancak o dönem, ben de sinemacı olarak çaldığım kapılardan olumlu dönüş alamadım. Bu nedenle ’Şeytan Aldatması’ filmi çekilemedi ve içimde ukde olarak kaldı" dedi. "Agresif karakterler beni rahatsız ediyor" Türk sinemasında son dönemlerde yer alan karakterleri gerçekçi bulup bulmadığı sorusu üzerine, dizi izleyicisi olmadığını belirten Koçyiğit, "Kanallar arasında gezinirken gözümün takıldığı, şaşırdığım ve beğendiğim işler oluyor. Ancak günümüzde hayat şartları, insan ilişkileri, var olma kaygıları insanları o kadar bunaltmış ki; bu karakterlere de yansımış. Agresif, kıskanç, kavgacı, sürekli gizli işler peşinde olan karakterlerin izlenmesi beni rahatsız ediyor. Böyle olmamalı bence. Toplum içinde bu tarz insanlar olabilir; ama herkes böyle değildir" ifadelerini kullandı.
Bursa Bursa Büyükşehir’den çiftçiye ‘çevreci’ destek Bursa Büyükşehir Belediyesi, tarımda verimliliği artıran suyu koruyan ve çevreye nefes aldıran projeleriyle örnek olmaya devam ediyor. Bursa’da her alanda çiftçiyi destekleyen projeleri hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, üretici maliyetlerinin düşürülmesi, suyun verimli kullanılması ve bereketli toprakların yeniden hayat bulması amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’ye örnek proje Parklardan ve terminalden toplanan plastik atıkları, Damla Sulama Boru Üretim Tesisi’nde (Tarım Plast Fabrikası) modern teknolojilerle işleyerek damla sulama borusu olarak çiftçinin hizmetine sunan Büyükşehir Belediyesi, geliştirdiği çevreci ve doğa dostu projelerle Türkiye’ye örnek olmaya devam ediyor. Hem çiftçi hem çevre dostu Tarım Peyzaj AŞ’nin hayata geçirdiği ‘Eskiyi Getir, Yeniyi Götür’ projesiyle 17 ilçede ömrünü tamamlamış plastik borular toplanarak yenisiyle değiştiriliyor. Proje çerçevesinde kilosu 10 liradan hesaplanan plastik borular, yüzde 30 fire uygulanarak yeni damla sulama hortumu alımında çiftçiye sağlanan yüzde 50 hibe desteğine ek olarak fiyattan düşülüyor. Böylece üreticilerin yeni borulara çok daha uygun ve erişilebilir fiyatlarla ulaşması sağlanıyor. 110 bin kilogram plastik geri dönüşüme kazandırıldı Böylece hem atıklar geri dönüşüm sürecine dahil ediliyor hem de üreticilere ekonomik katkı sağlanıyor. Proje kapsamında şimdiye kadar 110 bin kilogram hurda damla sulama borusu toplanarak geri dönüşüm sürecine kazandırıldı. Geri dönüşümü teşvik eden uygulamayla üreticilerde çevre bilincinin artırılması, hava ve toprak kirliliğine karşı duyarlılığın güçlendirilmesi ve modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.