ÇEVRE - 20 Ağustos 2025 Çarşamba 11:14

Mersin’de yönünü şaşıran yavru kaplumbağalar genç gönüllüler tarafından denize ulaştırılıyor

A
A
A
Mersin’de yönünü şaşıran yavru kaplumbağalar genç gönüllüler tarafından denize ulaştırılıyor

Mersin’de Avrupa Birliği tarafından finanse edilen proje kapsamında yönünü şaşırıp yolunu kaybeden yavru deniz kaplumbağaları, gönüllü gençler tarafından toplanarak Akdeniz’in mavi sularıyla buluşturuluyor. Yavru kaplumbağaların denizle buluşması ise adeta bir şölene dönüşüyor.


Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Türkiye Ulusal Ajansı’nın da desteklediği gönüllülük projesi kapsamında farklı ülkelerden gelen gençler, Mersin’in Kazanlı sahilinde nesli tükenme tehlikesi altındaki Chelonia Mydas ve Caretta Caretta türü deniz kaplumbağalarını korumak için görev yapıyor. Sahilde yuvalayan kaplumbağaların yaklaşık yüzde 80’ini Chelonia Mydas türü oluştururken, proje özellikle bu türün neslini korumaya odaklanıyor. Gençler, yaz aylarında 3,5 kilometrelik sahil boyunca gece devriyeleri gerçekleştirerek, suni ışıklardan etkilenip yanlış yöne giden yavru kaplumbağaları yeniden denize ulaştırıyor. Yavru kaplumbağaların denizle buluşması ise adeta bir şölen havasında gerçekleşiyor. Attıkları her adımda yaşama daha sıkı tutunan yavruların verdiği mücadele izleyenlere büyük heyecan yaşatıyor. Doğal denge içinde av olan kaplumbağalara ise müdahale edilmiyor.



"18-30 yaş arası bütün gençlere açık bir projedir"


Proje hakkında bilgi veren Akdeniz Üçüncü Göz Eğitim ve Gençlik Derneği Başkanı Seyhan Akdoğan, "Bu proje Avrupa Birliği projeleri kapsamında, Türkiye Ulusal Ajansı tarafından finanse edilen, Avrupa Dayanışma Platformu (European Solidarity Corps) bünyesinde yürütülüyor. 18-30 yaş arası bütün gençlere açık bir projedir. Dil bilme zorunluluğu yoktur. Tüm masraflar ve cep harçlığı Avrupa Birliği tarafından karşılanmaktadır. Yaz aylarında deniz kaplumbağalarını koruyor, diğer dönemlerde ise okul ziyaretleri ve eğitimlerle farkındalık çalışmaları yapıyoruz" dedi.


Akdoğan, Kazanlı sahilinde yüzde 80 oranında Chelonia Mydas türünün yuvaladığını, bu nedenle özellikle bu türün korunmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirterek, "Suni ışıklardan dolayı ters yöne giden yavru kaplumbağaları toplayıp tekrar denize ulaştırıyoruz. Ancak doğal denge içinde hareket eden kaplumbağalara müdahale etmiyoruz. Eğer yengeçlere, martılara ya da balıklara yem olacaklarsa bu sürece karışmıyoruz" diye konuştu.


Akdoğan, şu anda sahada Slovenya, Slovakya, Fransa, İtalya, Macaristan ve Rusya’dan gelen 10 gönüllü ile yerel gönüllülerin görev yaptığını, projenin 1 Ağustos’ta başladığını ve 13 Eylül’e kadar süreceğini kaydetti. Yerel halkı da bilinçlenmeye çağıran Akdoğan, sahilde kurulan koruma filelerine zarar verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, haftada bir kez gönüllülerle filelerin onarıldığını söyledi.



Mersin’de yönünü şaşıran yavru kaplumbağalar genç gönüllüler tarafından denize ulaştırılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.