TEKNOLOJİ - 27 Aralık 2025 Cumartesi 09:52

Yapay zeka tehlikesi büyüyor: "Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor"

A
A
A
Yapay zeka tehlikesi büyüyor: "Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor"

Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte sosyal medyada yer alan video ve fotoğraflardan oluşan içeriklerin gerçek ile kurgu olup olmadığının belirlenmesi zorlaşırken uzmanlardan uyardı gelmeye başladı. Yapay zeka ile üretilen içeriklerin çok hızlı yayıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Ahmet Taylan:" Kişilerin hiç söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşamadığı olayların yaşanmış gibi sunulması söz konusu olabiliyor, bu durum, doğrudan itibar suikastı anlamına geliyor" dedi.


Son yıllarda yapay zeka destekli video üretimi, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal medya platformlarının en dikkat çeken trendleri arasında yer alıyor. Gerçek görüntülerin üzerine yapay zeka ile ses, mimik ve yüz hareketi eklenerek hazırlanan videolar, çoğu zaman gerçeğinden ayırt edilemeyecek kadar yüksek doğrulukla üretiliyor. Bu durum, kullanıcıların izledikleri içeriklerin gerçekliği konusunda tereddüt yaşamasına neden oluyor. Dijital iletişim uzmanları, yapay zekanın eğlence ve içerik üretimi açısından önemli avantajlar sunduğunu ancak bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımın ciddi riskleri beraberinde getirdiğini belirtiyor. Özellikle ‘deepfake’ olarak adlandırılan yapay zeka destekli sahte görüntülerin, kamuoyunu yanıltma ve manipüle etme potansiyeline dikkat çekiliyor.



"Hangi videonun gerçek, hangisinin yapay olduğunu ayırt etmek çok zor"


Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Taylan, "Günümüzde özellikle yapay zekayla üretilen videoların sosyal medyada çok hızlı bir şekilde yayıldığını görüyoruz. Yazılımlar o kadar gelişti ki, kullanıcıların hangi videonun gerçek, hangisinin yapay zeka aracılığıyla üretildiğini ayırt etmesi giderek güçleşiyor. Çoğu zaman izlediğimiz içeriğin gerçek mi yoksa kurgu mu olduğu konusunda ciddi bir belirsizlik oluşuyor" şeklinde konuştu.



"Dezenformasyon ve manipülasyon riski çok ciddi boyutlarda"


Bu durumun toplumsal etkilerine dikkat çeken Doç.Dr.Taylan, yapay zeka destekli içeriklerin özellikle hassas dönemlerde tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Taylan "Bu tür görüntülerle dezenformasyon ve manipülasyon yapmak çok daha kolay hale geliyor. Özellikle seçim dönemlerinde, kriz zamanlarında, toplumsal afetler ya da gerilimlerin yaşandığı süreçlerde toplumun yanlış yönlendirilmesi, yanlış bilgilendirilmesi mümkün oluyor. Yapay zeka ile üretilmiş sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor" ifadelerini kullandı.



"Dolandırıcılık ve itibar suikastı için kullanıldığını görüyoruz"


Yapay zeka destekli videoların bireysel mağduriyetlere de yol açtığına dikkat çeken Taylan, "Dolandırıcılık vakalarında bu tür kurgulanmış içeriklerin kullanıldığına tanık oluyoruz. Bunun yanında, kişilerin hiç söylemediği sözleri söylemiş gibi gösterilmesi ya da hiç yaşamadığı olayların yaşanmış gibi sunulması söz konusu olabiliyor. Bu durum, doğrudan itibar suikastı anlamına geliyor ve mağduriyetleri beraberinde getiriyor" diye konuştu.



"Mahremiyet ihlali ve hukuksal sorunlar ortaya çıkıyor"


Deepfake içeriklerin en önemli risklerinden birinin mahremiyet ihlali olduğunun altını da çizen Taylan, "İnsanların rızası olmadan fotoğraflarından ya da görüntülerinden yapay içerikler üretilmesi, mahremiyet alanının ihlali anlamına geliyor. Bu yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda ciddi hukuksal ve ahlaki sorunları da beraberinde getiriyor. Kişiler hiç bulunmadıkları ortamlarda bulunmuş gibi ya da hiç görüşmedikleri insanlarla görüşmüş gibi gösterilebiliyor" diyerek tehlikeyi gözler önüne serdi.



"Teknoloji çok hızlı gelişiyor, mağduriyet riski de artıyor"


Yapay zeka alanındaki hızlı değişimi aktaran Taylan, "Son 10 yılda bu alanda inanılmaz bir hızla gelişim yaşandı. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde çok daha baş döndürücü gelişmelere tanık olacağız. Teknoloji geliştikçe bu tür içerikleri üretmek de çok daha kolay hale geliyor. Bu nedenle bireylerin bu konuda daha bilinçli olması gerekiyor. Medya okuryazarlığı ve teknoloji okuryazarlığı, yani dijital okuryazarlık becerilerinin mutlaka geliştirilmesi gerekiyor. İzlenen içeriklerin kaynağını sorgulamak, güvenilir olup olmadığını araştırmak en temel adım. Ayrıca yapay zeka ile üretilmiş videolarda zaman zaman dudak hareketleriyle ses uyumsuzluğu, göz kırpma, el ve parmak anatomisi gibi görsel tutarsızlıklar da görülebiliyor. Kullanıcılar bu tür detaylara dikkat ederek içerikleri daha sağlıklı değerlendirebilir" diyerek sözlerini tamamladı.



Yapay zeka tehlikesi büyüyor: "Sahte içerikler kamuoyunun algısını çok hızlı bir şekilde şekillendirebiliyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Balıklı Rum Hastanesi ihbarda bulunmuştu: "Sahte reçete" soruşturması tamamlandı İstanbul’da bulunan Balıklı Rum Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi bölümünde, usulsüz reçete düzenlenerek, muayene olmayan hastaların tedavi edilmiş gibi gösterip, SGK’nın ve hastanenin zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin, yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, bir sanık hakkında, 46 yıla kadar, 4 sanık hakkında ise 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Balıklı Rum Hastanesi’nde, çocuk psikiyatri doktoru Prof. Dr. A.E. ve tıbbi sekreter N.D. ile bir eczanede kalfa olarak çalışan R.Ç. başta olmak üzere 16 şahsın, sahte reçete düzenleyerek Balıklı Rum Hastanesini zarara uğratıldığı, konun ise hastane tarafından yapılan iç denetimde ortaya çıktığı olaya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Soruşturma kapsamında geçtiğimiz günlerde yapılan operasyon neticesinde, 6 şüpheli gözaltına alınmış, bu şüphelilerden 3’ü tutuklanmıştı. Konuya ilişkin, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan 157 sayfalık iddianamede; Balıklı Rum Hastanesi Vakfı ‘müşteki’, 18 kişi ‘mağdur’, 16 kişi ‘müşteki’, 5 şahıs ise ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede, tıbbi sekreter N.D. ve eczacı kalfası R.Ç. diğer sanıkların da içinde olduğu sahte reçeteler düzenlenmek suretiyle resmi evraklarda sahtecilik yapıldığı, müşteki hastane başta olmak üzere bir çok kişi ve kuruma zarar verdiği, Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’nın kendi kurum bünyesinde yapmış olduğu iç denetim sonucunda; hastanede "Çocuk Psikiyatristi" olarak görev yapan sanık Prof.Dr. A.E. ve tıbbi sekreter sanık N.D.’nin, dışarıdan eczacılar ile anlaşarak, kimlik kontrolü yapmadan hastayı muayene ettikleri, resmi evrak düzenledikleri, hastaneye gelen kişi adına SGK sisteminde sorun olmadığı halde "Sistemde Problem Var"mazeretiyle kayıt açmadan işlem yaptıkları ve yeşil ile kırmızı reçete düzenledikleri, bunun sonucunda da kamu kurumlarını zarara uğrattıkları belirtildi. "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak SGK zarara uğratıldı Protokol numaralarının çoğunda muayene olan hastanın değil, başkalarının kayıtlı olduğunun belirtildiği iddianamede, hastaların kayıtlı oldukları tarihte hastaneye hiç gelmedikleri, dolayısıyla hastaların hastanenin resmi sisteminde hiç bir kaydı olmadığı, dolayısıyla o kişi adına hastanede kaydı olan başka bir kişinin protokol numarasına yazılarak adına sahte reçete düzenlendiği, sisteme kaydedilmeyen hastalara usulsüz reçete verildiğinde; "Kişinin ne kadar ilaç alıp alamayacağı, sistemin buna izin verip vermediğinin görülmediği, "kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçların fazla miktarda ve kayıtsız alındığının tespit edildiği, bazı hastaların belirli bir tarihten sonra hastane sistemine hiç kayıt olmadıkları, ancak bu hastalar adına yeşil ve kırmızı reçete düzenlenmeye devam edildiği aktarıldı. İddianamede, hastanenin maddi zarara uğradığı gibi hastaneye gelmeyen bu hastaların adına kendilerinden habersiz reçete düzenlenmesi sebebiyle bu kişilerin kimlik bilgilerinin izinsiz kullanıldığı, birçok hastaya hastanenin yoğun olduğu söylenerek, sanık Doktor A.E. tarafından, anlaşmalı olduğu bazı psikiyatristlere yönlendirilme yapılarak hastanenin maddi kayba uğradığı, hastane ve sağlık çalışanlarının normalde "dışarıda başka eczane, sağlık kurumu gibi yerler ile resmi ve uygun olmayan ilişki içine girmesi" yasak olduğu halde sanık Doktor A.E’nin sürekli olarak eczane kalfası R.Ç. tarafından reçete edilen ilaçlar getirildiği, bunun sonucunda da her ikisi arasında menfaat ilişkisi olduğu bilgisi yer aldı. Hazırlanan iddianamede, bazı hastalara "SİSTEM YOKTUR" kaşesi vurularak sisteme kayıt edilmeden çokça yeşil ve kırmızı reçeteye tabi ilaçların hastane adına reçete edildiği, SGK’nın maddi kayba uğramasına sebep olunduğu bilgisi yer aldı. İlaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri belirtildi Hazırlanan iddianamede, Doktor A.E.’nin, 2020 yılından beri hastanede çalıştığı, bir psikolojik danışmanlık merkezine yüzde 50 ortağı olduğu, bu merkezin 3 yöneticisinden de biri olduğu, ayrıca Doktor A.E.’nin eylemlerini hastane çalışanı N.D. ile birlikte hareket ederek gerçekleştirdikleri, sanıkların Balıklı Rum Hastanesine kayıt yaptırmayan ancak özel polikliniğe giden hastaların reçetesini hastane aracılığı ile SGK’ya fatura ettikleri, fatura edilen ve kırmızı ve yeşil reçetelere mahsus edilerek alınan ilaçları el altından farklı kişilere yüksek fiyatlardan satarak haksız kazanç elde ettikleri, yazılan usulsüz ilaçlardan dolayı temin edilen haksız kazancı diğer sanıkların aralarında paylaştıkları, bu ilaçları temin ederken Eczacı sanık A.H. ile ilaç mümessili sanık C.K.’nin iletişim kurarak ilaç temini yönünde birlikte hareket ettikleri, işlenen suç yönünden dosyadan bulunan tüm sanıkların iş birliği içerisinde hareket ettikleri aktarıldı. Sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis talebi İddianamede, sanık A.H. hakkında, 5 suçtan 21 yıldan, 46 yıla kadar, sanık A.E. başta olmak üzere diğer sanıklar C.K., N.D. ve R.Ç. hakkında ise 11’er yıldan 26’şar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. Hazırlanan iddianame Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Muş Muş’ta dolandırıcılık operasyonu: 5 tutuklama Muş’ta yatırım vaadiyle dolandırıcılık yaptığı belirlenen şüphelilere yönelik Muş’ta düzenlenen siber operasyonda 5 kişi tutuklandı. Muş İl Emniyet Müdürlüğüne yapılan müracaat üzerine başlatılan soruşturmada, müştekinin kendisini arayan şahıslar tarafından yatırım vaadiyle dolandırıldığı belirlendi. Müştekinin, iki ayrı şirkete ait banka hesaplarına 26 işlemde toplam 2 milyon 352 bin 382 TL para gönderdiği tespit edildi. Soruşturma kapsamında yapılan incelemelerde, söz konusu paraların farklı şahıslara ait banka hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan kripto para platformlarına yönlendirilerek kripto varlık alımı yapıldığı ve kripto cüzdanlara transfer edildiği belirlendi. Muş İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 25.12.2025 tarihinde gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonlarda, çeşitli illerde toplam 10 şüpheli yakalandı. Şüphelilerden 7’si adli işlemlerinin tamamlanması amacıyla ile getirilirken, 3 şüpheli ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Bazı şüphelilerin adreslerinde bulunamadığı, bir kısmının ise yurt dışında olduğu tespit edildi. Şüphelilerin ikametlerinde yapılan aramalarda 13 cep telefonu, 6 SIM kart, 2 hard disk ve 1 hafıza kartı ele geçirildi. İle getirilen 7 şüpheli, 26.12.2025 tarihinde mevcutlu olarak adli makamlara sevk edildi. Şüphelilerden 1’i savcılıktan serbest bırakılırken, 1 şüpheli yurt dışı yasağı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 5 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine teslim edildi.
Bayburt Bayburt’ta ’Liseler Arası Münazara Yarışması’ devam ediyor Bayburt İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen Liseler Arası Münazara Yarışması kapsamında ikinci münazara Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi ile Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında gerçekleştirildi. Öğrenciler, eğitimde teknoloji ve insan ilişkisinin önceliğini tartıştı. Yarışmada, Aydıntepe Çok Programlı Anadolu Lisesi öğrencileri ’Eğitimde teknolojik araçlar öncelikli olmalıdır’ tezini savunurken, Bayburt Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisi öncelikli olmalıdır’ tezi üzerinden görüşlerini dile getirdi. Belirlenen tezler doğrultusunda gerçekleşen münazarada öğrenciler; eleştirel düşünme, etkili ifade ve akademik tartışma becerilerini sergileyerek nitelikli bir tartışma ortaya koydu. Öte yandan, yarışmanın ilk münazarası ise Bayburt Lisesi ile Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri arasında Çoruh Kültür Merkezi’nde düzenlenmişti. İlk münazarada Bayburt Lisesi öğrencileri ’Eğitimin öncelikli amacı değerler eğitimidir’ tezini savunmuş, Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ise ’Eğitimin öncelikli amacı bilgi aktarımıdır’ tezi üzerinden görüşlerini paylaşmıştı. Liseler Arası Münazara Yarışması ile öğrencilerin kendini ifade etmesine ve akademik gelişimlerine katkı sunulması amaçlanıyor.