GENEL - 01 Temmuz 2022 Cuma 17:21

Seydikemer’de üreticilere makine ve ekipman dağıtıldı

A
A
A
Seydikemer’de üreticilere makine ve ekipman dağıtıldı

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Yatırımlarının desteklenmesi projesinde çiftçilerin yüzü gülüyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kırsal Kalkınma Yatırımlarının desteklenmesi projesinde çiftçilerin yüzü gülüyor. Proje çerçevesinde Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 1056 üreticiye 1056 makine-ekipman dağıtımı Muğla’nın Seydikemer ilçesinde de yapıldı. Seydikemer’den 111, Fethiye’den 109 olmak üzere 120 üreticiye makine ve ekipmanları teslim edildi.



Makine ve ekipman teslimini yapmak amacıyla Seydikemer’e gelen Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, ilk olarak Seydikemer Belediye Başkanı Yakup Otgöz’ü makamında ziyaret etti. Ziyarette, Seydikemer’de verimliliği arttırmak amacıyla ‘Mera Islahı İş Birliği Protokolü’ Başkan Otgöz ve Tarım ve Orman İl Müdürü Saylak tarafından imzalandı.



Daha sonra Seydikemer Kaymakamlığı önünde düzenlenen törene geçildi. Makine ve ekipman dağıtım törenine Seydikemer Belediye Başkanı Yakup Otgöz, Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, Seydikemer Belediye Başkan Yardımcıları Mustafa Karakuş, Ramazan Kaynak ve Mustafa Ali Türkan, Adnan Menderes Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Sürmen, Fethiye İlçe Tarım ve Orman Müdürü Şaban Sarıkaya, Seydikemer Ziraat Odası Başkanı Muhsin Gümüş, Fethiye Seydikemer Süt Üreticileri Birliği Başkanı Turgut Tokmak, Seydikemer İlçe Tarım ve Orman Müdür Vekili Hasan Sarıtekeli, Kadıköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Ömer Kılınç, Seydikemer Muhtarlar Derneği Başkanı Mehmet Güven, Belediye Meclis Üyeleri, muhtarlar ile üreticiler katıldı.



Program saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı’mızın okunmasıyla başladı. Programda destek alan üreticilerin adına Osman Ceylan konuşma yaptı. Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne teşekkür eden Ceylan; “Destek ve katkılarınızdan dolayı milletimiz adına teşekkür ediyorum. 2’nci sefer desteklemeden yararlandık. Daha öncede yararlanmıştık. Bütün halkımızın desteklemelere katılmasını isterim” dedi.



Seydikemer Ziraat Odası Başkanı Muhsin Gümüş; “Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak’ın bizlere çok katkısı oldu. Yayla Çobanisa Mahallesi’nde OSB gerçekleşti. Artık yer kayıtlarına başlama aşamasına geldi. Bu konuda Valimiz, Belediye Başkanımız ve kendisi çok koşturdu. Bunların emeği karşılanamaz. Bütün çalışmaları ve destekleri için çok teşekkür ediyorum. Toprak Mahsulleri Ofisi Kadıköy’de bu sene alımları erken başlattık. Bu konuda da İl Müdürümüzün desteğini talep ettik, Genel Başkanımızla birlikte hemen devreye girdiler ve çiftçilerimizin ürünleri 1 Lira fazla bedelle alınmaya başlandı. Bugünden itibaren buğday fiyatları 6.45 kuruşa, arpa fiyatlarını da 5.70 kuruşa kilogramda çıktı. Bundan daha önce teslim eden çiftçilerimizde faydalanacak. Artı 1 Lira desteği ile birlikte şu anda buğday fiyatımız 7.45 kuruş TL’ye çıktı. Bu konudaki desteklerinden dolayı bize yeri tahsis etti. Seydikemer’den 165 çiftçimizden 110’u müracaat edip almaya hak kazandı. Keşke tüm çiftçilerimiz müracaat etseydi çünkü hibe başta yüzde 50 hibeyle açıklandı ama ülkemizdeki ekonomik durumlardan dolayı yüzde 40 seviyesinde gerçekleşti. Ama ne olursa olsun önemli bir destektir. Bu konuda hükümetimize de çok teşekkür ediyorum. Bu desteklerin artarak devam etmesini istiyoruz. Biz hangi şartta olursa olsun üretmeye devam edeceğiz. Yeterki hükumetimiz ve Tarım ve Orman Bakanlığımız bizi desteklesin. Bizim boş tarla bırakma niyetimiz yok. Üretmeye devam edeceğiz, çünkü başka yapacak bir işimiz yok. İnşallah alan çiftçilerimiz gelecek yıllarda da müracaat eder. Ekipmanı tamamlanan bir çiftçimiz her zaman üretime hazırdır” diye konuştu.



Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak; “Seydikemer, Muğla’nın parlayan kutup yıldızı olmaya aday bir ilçe. Gelişime, değişime açık. Memleketinize, kırsalınıza sahip çıkın. Gelen her yatırımcıya elimizden gelen desteği gösteriyoruz. Ama lütfen üreticilerim, köylülerim; kendi üretim alanlarınıza, arazileriniz sahip çıkmanızı rica ediyorum. Böyle yerler bulmak artık çok zorlaştı. Seydikemer’in sosyo-ekonomik hayatına, sosyo-kültürel hayatına ve bölgeye çok önemli katkı sağlayacak Seydikemer Süt Sığırcılığı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi projemiz ete kemiğe büründü, artık yola çıktı. Bu yol geri döndürülemez bir noktada. Bir diğer tespitte Seki Barajını ivedilikle bu tesisle birlikte bitirmek zorundayız. Çataloluk Barajını da 2023-2024 yılı yatırım programına mutlaka sokmak durumundayız. Çünkü bu OSB’nin kaliteli yem de yem bitkilerine de ihtiyacı olacak. Aynı zamanda Seydikemer’deki meraları sürat le ıslahını hep birlikte yapmak zorundayız. Belediye binamızda Sayın Başkanımla birlikte bir protokole daha imza attık. Muğla Tarım Orman İl Müdürlüğü Çayır, Mera Yem Bitkileri Şube Müdürlüğü ve Seydikemer Belediyesi ile. Yine Belediyemiz ile birlikte üreticilerimiz için hayvan yetiştiricilerimiz için, sürü sahiplerimiz için Seydikemer’in Yaylalarının meralarının ıslahını devam etmekte son derece kararlıyız. Ve bunu da hep birlikte başaracağız” diye konuştu.



Saylak konuşmasının devamında “Tarım ve Orman Bakanlığı en son 8 yıl önce alet ve ekipman desteği vermiş. Geçtiğimiz yıl Temmuz sonu Ağustos başında ilimizi ve ülkemizi üzüntüye boğan yangın fırtınasında, milli felaketten sonra üreticilerimizin yaralarını saralım diye gerek bakanlığımızın gerekse Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleriyle arka arkaya 11 ilçede 59 kırsal mahallede terzi usulü projeleri yaşama geçirdik. Arıcılarımız dan, hayvan yetiştiricilerimizden, maddi zararlarını karşıladığımız gibi yem desteğinden tutunda üre desteğine, yem bitkisi tohumundan tutunda meyve fidanına kadar her şeyi dağıttık. O dönemde bakanlık yetkililerimizden özellikle makine ekipman desteği konusunda istirham etmiştik. Tarım Reformu Genel Müdürümüz Kerim Üstün Bey, Muğla’dan ne kadar talep gelirse hepsini karşılayacağız demişti. Kerim Bey sözünü tuttu. 1342 tane üreticimizin başvuran hepsine proje desteği çıktı. Ancak 1056 üreticimizde bunu ete kemiğe büründürdük, sözleşmelerini imzaladık. Seydikemer ilçemizden 111 üreticimize, Fethiye’den 109 üreticimize alet ekipmanlarını teslim edeceğiz” dedi.



Konuşmaların ardından Seydikemerli ve Fethiyeli çiftçilere makine ve ekipmanları teslim edilip, eğitimleri tamamlayıp başarılı olan çiftçilere de sertifikaları takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana İşçiler 1 Mayıs’ta da çalışıyor Adana’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü olmasına rağmen bazı işçiler ekmek parası için çalışmaya devam ediyor. Tüm Türkiye’de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle birçok etkinlik düzenlenirken, Adana’da birçok işçi ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ediyor. Kimileri fırında ekmek üreterek vatandaşlara hizmet verirken kimileri tarlada hasat yapıyor, kimileri de park ve caddelerde ürün satarak ekonomiye katkı sunuyor. “Bizim durma şansımız yok” Ekmek parasını fırında ekmek üreterek kazanan fırıncı esnafından Salih Gülağacı, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Gülağacı, gerçek işçilerin 1 Mayıs’ta dahi çalıştığını vurgulayarak, “İnsan vücudunda kan dolaşımı durursa insan ölür. İşçiler durursa da dünya durur. Bugün gelişen dünyada ne kadar çağa ayak uydurmaya çalışsak da işçiler işi bitiriyor. İşçilere alın teri kurumadan hakkını ödeyelim. Bizim bayramımız işimiz bitince. Hizmet sektörü olduğumuz için bizim durma şansımız yok. Çalışmaya devam” ifadelerini kullandı. “Bizim bayramımız hasat bittikten sonra” Tarlada çalışan Yılmaz Deme (30), “1 Mayıs’ta işimizin başındayız. 1 Mayıs İşçi Bayramı ama bizler bu kadar bu tarlalara emek veriyoruz o nedenle tatil yapamıyoruz. Gerçek işçiler her zaman sahada. Bizim iznimiz, bayramımız hasat bittikten sonra” dedi. “Masa başı iş yapanlar 1 Mayıs’ta izinli” Dönerci esnafından Samet Eker ise, “Bize 1 Mayıs yok. İzin günlerimiz haftada 1 gün. Normal günlerdeki gibi işimizin başındayız. Özel günler daha yoğun oluyor, bizim gibi çalışanlar izin yapmıyor. Devlet memurları, masa başı iş yapanlar 1 Mayıs’ta izinli. Bizler hep çalışıyoruz” diye konuştu.
Gümüşhane Gümüşhane’de kaya düşme riski bulunan dağlar çelik ağlarla kafese alınıyor Taş ve kaya düşmesi sonucu ölümlerin de yaşanması nedeniyle özellikle yağışlı günlerde Türkiye’nin en tehlikeli yollarından birisi olarak kabul edilen Gümüşhane-Kürtün karayolunda uzman ekipler tarafından dağ ve yamaçlar çelik ağlarla kafese alınıyor. Gümüşhane ile Giresun illerini birbirine bağlayan Gümüşhane-Kürtün Karayolu’nda kaya düşme riski bulunan dağlar ve yamaçlar endüstriyel dağcılar tarafından çelik ağlarla örülüyor. Özellikle ilkbahar dönemlerinde yağışların da etkisiyle sık sık heyelanların, kaya ve taş düşmelerinin meydana geldiği, ölümlü ve yaralanmalı kazalara sebep olan bölgede vatandaşların güven içerisinde seyahat edebilmesi için Karayolları tarafından çalışma başlatıldı. Geçtiğimiz yıllarda dağcılar tarafından kaya düşürme çalışması yapılan alanda bu kez uzman ekipler tarafından belirlenen kayalar çelik ağlarla kafese alınarak risk minimuma indiriliyor. İki ay önce başlayan ve şimdiye kadar 3 noktada gerçekleştirilen çalışmalarda her bir yamaç yaklaşık 7 bin metrekare çelik ağla örülürken, Kürtün ilçesine bağlı Özkürtün Beldesi Karaçukur Mahallesi geçişinde bulunan dağ yamacında çalışmalarını sürdüren 9 kişilik uzman ekip 50 metrelik vinç yardımıyla çelik tel ağ ve halka marifetiyle adeta dağı kafes içine alıyor. Zorlu çalışmada karayolunda trafik kontrollü olarak tek şeritten sağlanırken özel eğitim almış uzman ekip halatlar yardımıyla kendilerini bağladıkları dağın yamacına kafesi serip 1 metreden fazla deldikleri kayaya bağlıyor. Çalışmayı yapan ekibin şefi İpli Erişim Uzmanı Tanju Demirel alanında uzman 8 personelle birlikte yürüttükleri çalışmada yerde birleştirdikleri çelik ağları 50 metrelik vinç yardımıyla dağ yamacına sererek yolu güvenli hale getirdiklerini söyledi. “Bu yol için her zaman bir risk söz konusu” Bölgede çok az bir yağışta bile taş dökülmelerinin meydana geldiğini aktaran İpli Erişim Uzmanı Tanju Demirel, “Yaptığımız çalışmada karayollarının güvenliğini tehlikeye atan ve taş düşme riskli bulunan alanları güvenli hale getiriyoruz. Bunun iki yöntemi var birisi kayaların temizlenmesi birisi de tel ağlarla örtüleme. Bu riskli alanları Karayolları belirliyor ve biz de bu süreçten sonra gerekli çalışmaları yapıyoruz. Amacımız burada yol ve vatandaşın güvenliğini sağlamak bu noktada Karayolları ve emniyet birimleriyle birlikte çalışıyoruz. Yaklaşık 2 ay önce bu bölgede çalışmaya başladık ve bu çalışmalar 20 gün daha devam edecek. Haziran ve Ağustos ayları içerisinde de Karayolları’nın uygun gördüğü noktalarda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Şu ana kadar 3 noktada çalışma yaptık Kirazlık bölgesi ve Karaçukur bölgesinde. Bu bölgede şu an için başka çalışma görülmüyor Burada yaptığımız çalışmada 7 bin metrekarelik bir alanı örtülüyoruz. Arkadaşlarımız iple erişim sertifikasına sahip, bu uluslararası bir sertifika tüm dünyada geçerli. Belirli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra burada çalışabiliyorlar. Şu anda toplamda 9 kişilik bir ekiple çalışıyoruz ve 50 metrelik bir vinç kullanıyoruz. Yamaçtan yola düşebilecek farklı ebatlardaki taşları tutacak kapasite bu teller. Burası riskli bir bölge olduğu için halka ağlar da kullanıldı. Çalışmalar bittiğinde vatandaşlarımız bu alandan güvenli bir şekilde geçebilecekler. Burada en ufak bir yağmurda çok fazla dökülme meydana geliyor bu yol için her zaman bir risk söz konusu” dedi. “Dağ kafese alınıyor ve taş düşmeleri engelleniyor” Gümüşhane-Kürtün karayolunu sürekli olarak kullandığını dile getiren sürücü Selçuk Çelik, “Ben diyaliz teknisyeniyim yıllardır bu yolu kullanırım. Tabi ki buradan korkuyorum başımıza sürekli küçük küçük kazalar geliyor, taş düşüyor hele ki yağmurlu havalarda. Kışın daha kötü oluyor. Bu yapılan çalışmada görüldüğü üzere dağ kafese alınıyor ve taş düşmeleri engelleniyor bu da bizim sağlığımızı koruyacaktır diye düşünüyorum” diye konuştu.
Trabzon Arap turistlerin konaklamada otel yerine ’ev’ tercihi kayıt dışına neden oluyor Son yıllarda Trabzon’a yoğun olarak gelen Arap turistlerin oteller yerine konaklamak için ’ev’leri tercih etmesi kayıt dışı tehlikesini de beraberinde getirdi. Kentte 280’e yakın resmi otel bulunurken, ev ve apart olarak kayıt dışı işletmecilik yapanların sayısı ise 2 bin 800’e yükseldi. Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, 3 yıldır turizmde kayıt dışılığı önlemek amacıyla çalışma yaptıklarını ve büyük bir liste hazırladıklarını belirterek "Elimizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında kayıt dışı konaklama yapılıyor, her şey elimizde var, hepsini tespit ettik" dedi. Karadeniz Bölgesi’nin turizm merkezi olma yolunda ilerleyen Trabzon, yaklaşan turizm sezonunda Körfez ülkelerinden gelecek misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Haziran ayından itibaren turizm yoğunluğunun başlayacağı kente gelen turistler özellikle yüksek kesimlerdeki yaylaları tercih ederken, doğal güzellikleri ile ünlü Uzungöl turistlerin konaklama listesinde ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda artan turizm hareketliliği kayıt dışı turizm sorununu da beraberinde getiriyor. Bölgeye gelen Arap turistlerin özellikle konaklama için ev ve apartları tercih etmesi bunda önemli rol oynuyor. Her yıl 2-3 milyon turistin geldiği belirtilen Trabzon’da 280’e yakın resmi otel işletmesi bulunurken, 480’e yakın da gayri resmi otel bulunduğu tespit edildi. Günübirlik kiraya verilen evlerde birlikte bu sayının 2 bin 800’e çıktığı belirtilirken, turizmciler yaklaşan turizm sezonu öncesi kentte denetleme yapılmasını istiyor. "Kayıt dışı turizm işletmeciliği yapanların büyük çoğunluğu yabancı uyruklu" Turizmde yaşanan kayıt dışı tehlikesinde önlem alınması gerektiğini belirten Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, yabancı uyruklu kişilerinde kentte kayıt dışı işletmecilik yaptığını da belirtti. Aksu, "Artan turizm sektöründe sayı değerleri olarak yıllarca yanlış bilgiler verildi. Yani şehrimize 2-3 milyon turist gelmiyor. Zaten bu şehir onu kaldıramaz. Vergi sistemine baktığımız zaman kayıt dışının yaklaşık 400 milyon dolarlara kadar çıkan bir para döndüğü görülüyor. Birincisi şehir kaybediyor. Çünkü vergi vermediği sürece sektör olarak da gerekli yatırımı alamıyoruz. Ikincisi de gelen misafirlerimizin memnuniyeti. Eğer bir insan evimize geliyorsa bir daha gelmek istemiyorsa bir sorun var. Bizler resmi oteller, kanunun el verdiği her şeyi yapmaktayız. Ama bakıldığı zaman bizler bu kadar kanunun üzerinden ve kanuni çalışırken, bu kadar bizim iki katımız, üç katımız olan kayıt dışlarını yaptıkları ve bu vergi sistemine verdikleri üzere büyük bir zarar. Biz bu konuda sadece Trabzon’a özel demiyoruz. Kanun bir kere 1 Ocak itibarıyla çıktı. Evrağın, işletme belgen, ruhsatın olmadan bu turizmi yapamazsınız. Biz her yer kapansın, oteller kapansın insanlar sokakta kalsın mantığında değiliz. Resmi olabilecek, vergisini veren biz ciromuzun binde 75’ini TGA vergisi olarak veriyoruz. Konaklama vergisi olarak da dünyanın parasını veriyoruz. Ama bu verdiğimiz vergi sistemde baktığımız zaman, gelen misafir ya da sayı olarak çok düşüklerde kalıyor. Bizler daha iyi hizmet vermek istiyoruz. Resmi olarak devletimize vergimizi vermek istiyoruz ve eşit olmak istiyoruz. Şimdi bakıldığı zaman bizlerin maliyeti, resmiyete bakma vergilerle inanılmaz büyük bir mevla geliyor. Mevduat hesaplarına bakılsa insanlarımız hiçbir mal varlığı üzerinde yokken inanılmaz mevduat hesapları var. Ve bu kesinlikle bu şehre zarar veren bir şeydir. Para geliyor, şehir kullanıyor diye bir şey yok. Bakıldığı zaman kayıt dışı olanların da birçoğunun da yabancı uyruklu insanların olduğu" dedi. "Kayıt dışı tesislerin listesini tuttuk, gerekli mercilere verdik" 3 yıldır çalışma yaptıkları ve büyük bir liste oluşturduklarını kaydeden Aksu, "Aşağı yukarı yaklaşık 280’e yakın resmi bir işletme var Trabzon’da. Yaklaşık 480’e yakın da gayri resmi oteller var. Evlerle beraber 2 bin 800’e yakın kayıt dışı işletme var. Hiçbir kontrollleri yok. Onlar şikayet edildiği zaman biz denetleniyoruz. Ama bir Ocak’ta çıkan kanun bizi ümitlendirdi. Çünkü artık kanun diyor ki belgen olmadan hiçbir turizm sektöründe hizmet edemezsin. Yüzde 17 memnuniyet oranı inanılmaz büyük bir zarar. Yani evinize gelen 100 kişinin sadece 17 kişisi memnun kalmış ve ’Bir daha gelmeyeceğim’ diyor. Yani 83 kişi gelmeyeceğini beyan ediyor. Bu şehre zarar. Şehir merkezi bile turizm sektörüyle ayakta kalabiliyor. Kasım ve Aralık ayında gerçekten kötü durumda oluyoruz. 1,5 ay çalış 10 ay bu çalıştığından yaşa bu olmaması gereken bir şey. 3 yıldır çalışma yapıyoruz. Tüm arkadaşlarımız sağ olsun ve büyük bir liste topladık. Bunları üçlü çapraz sorgulamayla online kanallardan ve hepsinin adresi hepsi elimizde. Biz de bunları gerekli mercilere de verdik. Yani biz şu anda devletin vergisinin peşindeyiz. Devletin parasının peşindeyiz. Bizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında konaklama yapılıyor her şey elimizde var. Bu konuda bütün çalışmalarımız yaptık" ifadelerini kullandı.