YEREL HABERLER - 07 Mart 2012 Çarşamba 13:08

CAN YÜCELİN MEZAR DURŞMASIIDAN SONUÇ ÇIKMADI

A
A
A
CAN YÜCELİN MEZAR DURŞMASIIDAN SONUÇ ÇIKMADI

Dünyaca ünlü ozan Can Yücel’in Datça’da bulunan anıt mezarının tahrip edilmesi olayı ile ilgili duruşma Datça Adliyesi’nde başladı. Duruşmaya Türkiye Komünist Partili bir grup izlerken, Can Yücel’in eşinin rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılmadığı belirtildi. Olayın şüphelilerinden bir askerde olduğu için katılmazken, diğer şüpheli 72 yaşındaki Tayfur K. suçlamaları kabul etmedi.
Bilindiği gibi 19 Ağustos 2011 tarihinde Ünlü Sanatçı Can Yücel’in mermerden özel olarak yapılmış mezarı kırılmış ve olayla ilgili de soruşturma başlatılmıştı. Mezarı kırdığı iddia edilen 21 yaşındaki Ş.K. ile 72 yaşındaki amcası T.K.’nin yargılamasına Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. “İbadethanelere ve Mezarlıklara zarar verme” nedeni ile açılan kamu davsı kapsamında yeğen Ş.K. askerde olduğu için duruşmaya katılmazken, 72 yaşındaki amca T.K. suçlamaları kabul etmedi. TKP’li bir gurubun da izlediği duruşmada polis yoğun güvenlik önlemi alırken, TKP’li gençler adına Alper Burak Çan isimli bir kişi duruşma sonunda adliye önünde açıklama yaptı.
Müşteki sıfatıyla mahkemeye başvuran Can Yücel’in eşi Güler Yücel’in rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılamadığı belirtilirken Yücel’i avukatı Cihat Uzar temsil etti. Duruşmada; kendisine iftira atıldığını belirten 72 yaşındaki T.K. “O mezarlıkta eşim de dahil 7-8 yakınım yatmaktadır. Sık sık mezarlığı ziyaret ederim. Ben 72 yaşındayım. İki kez hacca gittim. Yeğenim alkol alıyor, eve geç geliyor ve uygunsuz davranışlarda bulunuyordu. Onu 3-4 kere dövdüm. Bana kırgındı. Daha sonra mezar kırma olayı olunca bana iftira attı. Ben akşamları hava karardıktan sonra dışarı çıkmam. Yaşlıyım zaten ve bu halimle ben o mezarı nasıl kırayım. Mezarın sahipleri ile bir husumetimiz yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Sanık Avukatı Çetin Sargın ise olay yaşandığı günün meteoroloji raporunu ve olay yerinde keşif yapılmasını istedi.
Yücel Ailesi’nin avukatı , T.K.’nin olayları çarpıttığını iddia derken olayın tek tanığı olan Recep Arslan ise poliste verdiği ifadeyi kabul etmeyerek, hiçbir olayın tanığı olmadığını söyledi.
Mahkeme 16 Mayıs 2012 tarihine ertelendi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.