ASAYİŞ - 24 Haziran 2025 Salı 21:27

Marmaris’te 15 düzensiz göçmen ve bir göçmen kaçakçısı yakalandı

A
A
A
Marmaris’te 15 düzensiz göçmen ve bir göçmen kaçakçısı yakalandı

Muğla’nın Marmaris ilçesi Kumlu Burun mevkiinde bir göçmen kaçakçılığı şüphelisi ve 15 düzensiz göçmen yakalandı.

Marmaris ilçesi Kumlu Burun mevkiinde görevli Sahil Güvenlik Gemisi tarafından kara üzerinde tespit edilen 14 düzensiz göçmen (beraberinde 1 çocuk) ve 1 göçmen kaçakçısı şüphelisi yakalandı.

Bekir Tosun - Güldemet Kızıl

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İşitme kaybı beyindeki olumsuz etkileriyle nörolojik sonuçlar doğurabiliyor İşitme kaybının beynin yapı ve işlevselliği etkileyerek nörolojik sonuçlar doğurabileceğini belirten Si-Ser İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Başkanı, Pedeakustiker, Nöro-M Uzmanı Mehmet Emin Ağaç, "İşitme kaybına erken müdahale, yalnızca işitsel değil; bilişsel sağlığı da korumak açısından hayati önemdedir" dedi. İşitme kaybının nörolojik etkisi hakkında önemli bilgiler paylaşan Ear Technic-Si-Ser İşitme Cihazları Yönetim Kurulu Başkanı, İşitme Cihazları Akustik ve Audiology Derneği (İCAAD) Başkanı Pedeakustiker, Nöro-M Uzmanı Mehmet Emin Ağaç, "Nörolojik açıdan işitme kaybının etkisi incelendiğinde, yalnızca sesi işitmemekten ibaret olmadığı; çok daha derin etkiler bıraktığı ve daha ağır sonuçlara yol açtığı yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. İnsanları yaşama bağlayan ve onları hayata entegre eden işitme duyusunun yaşamsal önemi her geçen gün daha fazla dikkat çekmektedir. İşitme duyusunun ve sosyal etkileşimin önemini genellikle odyoloji, psikoloji, psikoakustik gibi disiplinler incelerken, teknolojinin gelişimiyle birlikte nörobilimciler de işitmenin beyindeki yansımalarını ve bu duyunun işlevsel boyutunu farklı cihazlarla derinlemesine araştırmaya başlamıştır. Nörobilimciler, işitme kaybının yalnızca sonuçlarıyla değil; beyinde gerçekleşen işlevsel değişimlerle de ilgilenmeye başlamıştır" diye konuştu. İşiten ve işitmeyen kişiler arasındaki fark İşiten ve işitemeyen kişilerin beyin aktiviteleri arasında farklar bulunduğunu anlatan Nöro-M Uzmanı Mehmet Emin Ağaç, "Nörobilimci bir araştırma grubu tarafından yayımlanan yeni bir çalışmada, gürültüye bağlı işitme kaybı yaşayan bireylerle normal işitme yetisine sahip bireyler arasında beyin aktivitesi ve bağlantısallık açısından önemli farklılıklar olduğu ortaya koyulmuştur. Gürültüye bağlı işitme kaybı, tüm gelişmiş ülkelerde hem ciddi bir halk sağlığı sorunu hem de sağlık ekonomisi açısından büyük bir yük oluşturmaktadır. Bu tip işitme kaybı; zamanla, yüksek seslere uzun süre maruz kalınması sonucu ortaya çıkar ve genellikle çınlama (tinnitus) ile algı sorunlarını da beraberinde getirir" ifadelerini kullandı. "İşitme kaybı yaşayanlarda beynin ağ gücü ve verimliliğinde azalma oluyor" İşitme kaybının beyinde değişimlere neden olduğunun altını çizen Mehmet Emin Ağaç, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Araştırma kapsamında tüm katılımcılara florodeoksiglukoz (FDG) ile yapılan pozitron emisyon tomografisi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) taramaları uygulanmıştır. Bu taramalar sayesinde, beyindeki glikoz metabolizması haritalandırılarak beyin hücrelerinin aktivitesindeki ve bağlantılarındaki ince değişiklikler izlenmiştir. Gürültüye bağlı işitme kaybı yaşayan bireylerde, beyinde ses ve dil işlemeden sorumlu bölgeler olan özellikle insula ve sağ üst temporal girusta beyin aktivitesinde azalma tespit edilmiştir. İnsula bölgesi; işitme, konuşma, duyma ve tanıma gibi birçok karmaşık işlevde rol oynar. Beyindeki belirli bölgelerdeki değişimlere ek olarak, işitme kaybı yaşayan bireylerde metabolik bağlantısallığın genel olarak bozulduğu gözlemlenmiştir. Normal işitme yetisine sahip bireylerle karşılaştırıldığında, hem bölgesel hem de genel beyin ağlarının gücünde ve verimliliğinde belirgin bir azalma olduğu tespit edilmiştir. Gürültüye bağlı işitme kaybında, sesi beyne ileten işitme sinirlerinin hasar görmesi nedeniyle algılama sorunları oluşmakta; bu durum, işitme cihazı kullanan bireylerde dahi cihazdan alınan faydayı sınırlayabilmektedir" "Beyninizi korumak için kulaklarınızı koruyun" "İşitme kaybı, yalnızca sesin daha az duyulması ya da iç kulakta oluşan fiziksel hasar gibi yüzeysel etkilerle sınırlı değildir" diyen Mehmet Emin Ağaç, şu uyarılarda bulundu: "Aynı zamanda, beynin yapısal ve işlevsel düzeyde ciddi şekilde etkilendiği, nörolojik sonuçlar doğurabilecek bir sağlık sorunudur. Bu nedenle işitme kaybına erken müdahale, yalnızca işitsel değil; bilişsel sağlığı da korumak açısından hayati önemdedir. İşitme sağlığınız sadece kulağınızla ilgili değildir. Beyniniz, yaşam kaliteniz ve geleceğinizle doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden lütfen ertelemeyin. Si-Ser İşitme Merkezleri, sizleri ücretsiz işitme kontrolü yaptırmaya davet ediyor. Kendiniz için bir adım atın; kulaklarınıza, beyninize ve hayatınıza yatırım yapın"
İstanbul 71 yaşındaki kadının karnından 9 kiloluk kitle çıkarıldı Karın şişliği, yemek yiyememe, yoğun gaz gibi şikayetlerle hastaneye başvuran 71 yaşındaki kadın hastanın karnında 35 santim boyunda, 9 kilogram ağırlığındaki kitle tespit edildi. Yumuşak doku tümörü olduğu belirlenen kitle, yapılan başarılı operasyonla çıkarıldı. Son bir yıldır karın şişliği, yoğun gaz, büyük abdest yapamama, idrar kaçırma, yemek yiyememe şikayetleri yaşayan ve bu süreçte yaklaşık 10 kilo kaybeden 71 yaşındaki kadın hasta Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde geçirdiği operasyonla sağlığına kavuştu. Gerçekleştirilen tetkiklerde, hastanın karın boşluğunu tamamen dolduran yaklaşık 35x40 santimetre büyüklüğünde kitle tespit edildi. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, Genel Cerrah Doç. Dr. Ali Özant ve ekibi tarafından gerçekleştirilen operasyonda kitle başarılı bir şekilde çıkarıldı. Sorunsuz geçen ameliyatın ardından ilk gün idrar ve gaz problemi düzelen hasta, beslenmeye başlamasının ardından üçüncü gün sağlığına kavuşarak taburcu edildi. Yurtdışından gelerek Yakın Doğu Üniversitesi’ne yatan 71 yaşındaki kadın hastanın operasyonunu gerçekleştiren Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, yumuşak doku tümörlerinin tıbbi ve toplumsal boyutuna dikkat çekerken, Genel Cerrah Doç. Dr. Ali Özant ise tedavi sürecindeki noktalara vurgu yaptı. Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan: "Dünyada her yıl yaklaşık 100 bin yeni yumuşak doku sarkomu vakası teşhis ediliyor" Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, sarkomların vücudun destek ve yapısını oluşturan yağ, yumuşak doku, kan damarları, bağ ve lifli dokulardan kaynaklanan kötü huylu tümörler olduğunu söyledi. Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, dünyada her yıl yaklaşık 100 bin yeni yumuşak doku sarkomu vakası teşhis edildiğini ifade etti. Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, "Sarkomların oluşumunda bazı genetik hastalıklar ve çevresel faktörlerin etkili olabileceği biliniyor. Ancak sarkomların çoğu sporadik yani rastlantısal ve idiopatik yani nedeni bilinmeyen vakalardır" dedi. Sarkomların patolojik sınıflamalarında ise 100’den fazla farklı doku yapısı ve genetik alt tip tanımlandığını vurgulayan Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, "Her alt tipin klinik seyri birbirinden farklı olabiliyor" ifadelerini kullandı. Yumuşak doku tümörlerinin sınıflandırılmasında, hücrelerin şekli, bağışıklık sistemi tepkileri ve genetik özelliklerin de dikkate alındığını belirten Prof. Dr. Salih Müjdat Balkan, "Tümörün bulunduğu bölge, büyüklüğü ve yumuşak doku sarkomunun doku yapısına göre de hastalığın seyri ve tedavi sonucu hakkında önemli bilgiler elde edilir" diye konuştu. Doç. Dr. Ali Özant: "Erken tanı ve hastalığın seyri tedavi başarısını doğrudan etkiliyor" Yumuşak doku sarkomlarının tanı ve tedavisinin uygun şartlarda ve alanında uzman hekimlerce yapılması gerektiğinin altını çizen Genel Cerrah Doç. Dr. Ali Özant ise "Tümörün ameliyatla geniş şekilde çıkarılmasının yanı sıra, hastalığın tekrarlama riskini azaltmak için ameliyat öncesi ve sonrasında radyoterapi ve kemoterapi gibi ek tedavi yöntemleri uygulanır" dedi. Aynı zamanda, farklı uzmanların bir arada çalıştığı bir yaklaşımın bu süreçte büyük önem taşıdığını da vurgulayan Doç. Dr. Özant, erken tanı konulmasının ve hastalığın tanı anında yayılmamış olmasının tedavi başarısını doğrudan etkileyen kritik faktörler olduğunu ifade etti.
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: "İçinde bulunduğumuz hasat döneminde çiftçilerimiz kuraklıkla nedeniyle yüzde 85’lere varan oranda verim düşüklüğüyle yüzleşmiştir" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "İçinde bulunduğumuz hasat döneminde çiftçilerimiz kuraklıkla nedeniyle yüzde 85’lere varan oranda verim düşüklüğüyle yüzleşmiştir" dedi. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, içinde bulunduğumuz hasat döneminde yaşanan tarımsal kuraklıkla ilgili açıklamalarda bulundu. Bayraktar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "İçinde bulunduğumuz hasat döneminde çiftçilerimiz tarımsal kuraklığın sonuçlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Hasat başlamadan önce Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere birçok bölgede kuraklık yaşanabileceğini ifade etmiştim. Nitekim içinde bulunduğumuz hasat döneminde çiftçilerimiz kuraklıkla nedeniyle yüzde 85’lere varan oranda verim düşüklüğüyle yüzleşmiştir. Kuru tarım yapılan tahıl alanlarında verimler dekara 50 kilogramlara kadar düşmüştür. Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu başta olmak üzere birçok bölgemizde çiftçilerimiz maliyetini kurtarmayacağından tarlasına biçerdöver sokamamaktadır. Yalnızca kuru tarım alanlarında değil, sulanabilen alanlarda da verimler önemli ölçüde düşmüştür." Önümüzdeki dönemde hasadı başlayacak ayçiçeği üzerinde de kuraklık tehdidi bulunduğuna dikkat çeken Bayraktar, "Trakya bölgesi, Türkiye ayçiçeği ekim alanlarının yüzde 46’sını, ayçiçeği üretiminin ise yüzde 35’ini karşılayan önemli bir bölgemizdir. 1 Ekim 2024 - 30 Haziran 2025 dönemini kapsayan 2025 tarım yılı yağışları Marmara Bölgesi’nde yüzde 29 oranında azalmıştır. Haziran ayında Marmara Bölgesi son 54 yılın en düşük yağışını almıştır" değerlendirmesini yaptı. Bayraktar şunları dedi: "Kuraklıkla ilgili bir diğer önemli gösterge de sıcaklıklardır. 2025 yılı haziran ayı ülkemizde son 55 yılın en sıcak 4’üncü haziran ayı olmuştur. Marmara Bölgesi’nde ise ortalama sıcaklıklar Haziran ayında normalinin 1,5 derece üzerinde seyretmiştir. Önümüzdeki dönem ayçiçeği için kritiktir. Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre yağış azlığıyla birlikte aşırı sıcaklıkların ayçiçeği bitkisini strese soktuğu ve bunun verimde düşüşe sebep olmasından endişe duyulduğu bildirilmiştir. Yağışın olmadığı durumda ayçiçeğinde de verim kayıpları yaşanabilecektir. Nisan ayındaki zirai don meyve üretimimize, kuraklık ise buğday, arpa ve mercimek gibi stratejik ürünlerimize zarar vermiştir. Yani 2025 yılı tarım sektörü açısından şimdiden doğal afet yılı haline gelmiştir. Bu durum çiftçilerimizin gelirlerine yansımaktadır. Ülkemizin gıda arzının sürdürülebilirliği adına, doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin Ziraat Bankası’na ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizsiz olarak en az 1 yıl ertelenmesini talep ediyoruz. Ayrıca nisan ayında yaşanan zirai don olayından zarar gören çiftçilere sigortaları olmasa da yapılacak olan yardımın kuraklıktan zarar gören çiftçilerimize de yapılmasını istiyoruz."
Antalya Özgür Özel’den Antalya’da miting CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tutuklu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i cezaevinde ziyaret etti. Ziyaretin ardından belediye binası önünde düzenlenen mitingde konuşan Özel, "Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum. 2 Kasım’da o sandık gelecek" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antalya programı kapsamında ilk olarak partisinin İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Ardından, ’rüşvet’ soruşturması kapsamında tutuklanan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i Döşemealtı L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda ziyaret etti. Cezaevi ziyaretinin ardından Özel, belediye binası önünde partililerin katılımıyla gerçekleşen mitingde konuştu. Belediye önündeki kalabalık, ellerinde Türk bayrakları ve parti flamalarıyla alanı doldurdu. Mitingde Özel’e, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir ile Başkan Böcek’in abisi ve yengesi de eşlik etti. "İlk kez üst üste kazanan başkan" Konuşmasında Böcek’in siyasi geçmişine değinen Özel, "Torosların evladı Muhittin Böcek, 26 yıldır belediye başkanı. İlkinde Konyaaltı, belde belediyesi. Konyaaltı’nı beldeden ilçe yapan belediye başkanı. Dört dönem Konyaaltı’nda, Konyaaltı’nı bugünlere getiren belediye başkanı. Sonra Antalya Büyükşehir. İlkinde her iki kişiden birinin oyunu alarak rekor kırarak seçiliyor ama işi zor. Cumhuriyet tarihi boyunca hem büyükşehirken hem öncesinde Antalya’yı iki kez üst üste kazanan yok. Niye? Bu kentin zorlukları var. İşte böyle bir süreçte iki dönem üst üste ilk kez hem turizmde rekorlar kıran hem de şehirdeki herkesin gönlünü kazanan Muhittin başkan, bugün bir kumpasla içeride tutuluyor. Ona sahip çıkmaya geldik" ifadelerini kullandı. Konuşması sırasında Böcek’in abisi ve yengesiyle yan yana olan Özel, zaman zaman onlara sarılarak duygusal anlar yaşadı. Böcek’in hastanede kaldığı COVID sürecini hatırlatan Özel, "Benim Muhittin Başkan’la ayrıca özel, duygusal da bir ilişkim var, 108 gün Covid’den yoğun bakımda yattı. Kapısının önünde kardeşi bekliyordu ve her gün kardeşiyle telefonda görüşüp, Muhittin Başkan’ın sağlığını soruyordum. Bir gün ümit yok dediler. Sadece dua edebiliriz dediler. Ben dua ettim, Antalya dua etti. Türkiye dua etti. Allah Muhittin başkanı bize ailesine geri verdi. O günlerde o kapıda olan kardeşini Covid’den kaybettik. Yenge hanım bize emanettir. Diğer biraderi burada, kardeşine yapılana karşı yüreği buruktur" diye konuştu. "Suç isnadı oğluna; baba nasıl sorumlu olur?" Özel, Böcek’e yöneltilen rüşvet suçlamasına ilişkin de şunları söyledi: "Bugün Muhittin Böcek’e diyorlar ki; ‘Senin oğlun ilk eşinden ayrıldı, boşanmak için eşi daire istedi, ona verilen dairenin parasını müteahhite vermediniz, bu rüşvettir.’ Oysa Muhittin Başkan’ın oğlu kendi apartman yapıyor, site yapıyor, 70 tane daire yapılıyor. Ama daha o zaman yeni başlıyor. Bir başkasına diyor ki; "Bir daire senden alıp vereyim, burası bitince ben sana vereyim.’ Veren kişi bunu mahkemede böyle anlatmış. Borç olarak istedi, verdim, bitirince ondan geri alacaktım diye. Muhittin Başkan’ın oğlu gelip ifadesini verecek, bu durumu söyleyecek. Tut ki bir yanlışlık var. Yok ama diyelim ki var. Yahu oğlan suç işledi diye baba mesul olur mu? Oğlan suç işledi diye baba belediye başkanlığından alınır mı?" "Bir daireye tenezzül edecek biri değil" "Antalya’da Muhittin Böcek’in her yıl en çok bağış yapan hayırsever olduğunu bilmeyen yok" diyen Özel, "Bir daireye tenezzül ettiğini söyleyenlere söylüyorum, bütün Antalya şahit. Sadece okul yapımı için 16 dönüm arazi bağışladı. O arsayı müteahhite verseydi, oğluna atfedilen dairenin 200 katını alırdı" ifadelerini kullandı. "Montaj değilse tamamını atacağız partiden dedim" Manavgat’ta partililerle ilgili olduğu öne sürülen görüntülere de değinen Özel, "Bir yandan Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde bunlar olurken bir yandan da Manavgat’ta hepimizin yüzünü öne eğen, canını sıkan görüntüler ortaya çıktı. Yalan yok, gördüm. Montaj değilse tamamını atacağız partiden dedim. İki tane muhakkik görevlendirdim, gönderdim, çalıştılar. Raporları geldi. Önümüzdeki günlerde raporun gereğini yapacağız. Cumhuriyet Halk Partililerden de yanlış yapan, milleti zarara uğratan kim varsa Özgür Özel sözü. İlk günden beri söylüyorum, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağım, söz veriyorum. Partinin genel başkanı diyor ki; hile yapan, hırsızlık yapan, rüşvet alan çıkarsa partiden gözünün yaşına bakmayacağım diyor. Herkes alkışlıyor, işte CHP budur" şeklinde konuştu. "Sandığı getir, adayım belli" Erken seçim çağrısını yineleyen CHP Genel Başkanı Özel, "Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum. 2 Kasım’da o sandık gelecek" dedi. Mitingde Böcek’in mektubu da okundu CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşmasından önce tutuklu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in miting alanına gönderdiği mektup okundu. Böcek, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "Sizlere 8 m’lik hücremden sesleniyorum. Bu hücrenin bir duvarında sizlerin yüzlerini görüyor, sizleri duyuyorum; bir duvarında bir Türk bayrağının kim ne yaparsa yapsın şanla şerefle dalgalandığını görüyorum; bir duvarında benimle birlikte yol yürüyen belediyedeki ekip arkadaşlarımı görüyorum. Dört duvarın son duvarında ise hiçbir şartta vazgeçmemeyi, yılmamayı, yorulmamayı öğrendiğim mavi gözlü devin gözlerini görüyorum. Bu duvarlar bizleri tutsak etmiş gibi gözükse de meydanlarda yüz binler, milyonlar olmamızı sağladı; bunu da biliyorum. Ben Torosların, şu dağların, hemen yanı başınızdaki köylerinde doğmuş, büyümüş bir Yörük çocuğuyum. Vatan diye ektiğim toprakta, cumhuriyet sayesinde, milletin oylarıyla uzun yıllardır Antalya’da belediye başkanlığı yapıyorum. Çok zorlu dönemler gördüm. Acıları, sıkıntıları, hatta sizlerin dualarıyla sağ çıktığım COVID dönemini yaşadım. Ama ben bugüne kadar hukukun ve vicdanların bu derece keyfi hale geldiğini ilk kez görüyorum. Bizler belediye başkanlarıyız; hesap vermenin bir vazife, bir sorumluluk olduğunu biliriz. Çok şükür ne Antalya’ma ne de vatanıma veremeyeceğim hiçbir hesabım yok. Ben tüm partilerin oyuyla, desteğiyle seçilmiş; altı kez mazbata almış olduğum için buradayım, bunu biliyorum."