POLİTİKA - 05 Kasım 2018 Pazartesi 17:58

Kurtulmuş: "Ambargonun İran ile ticaretimizi etkilememesini arzu ediyoruz”

A
A
A
Kurtulmuş: "Ambargonun İran ile ticaretimizi etkilememesini arzu ediyoruz”

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ABD’nin İran’a yapacağı ambargodan Türkiye’nin etkilenmemesini arzu ettiklerini ifade ederek, “Bu ambargonun İran halkını olumsuz yönde etkilememesini temenni ederiz.

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ABD’nin İran’a yapacağı ambargodan Türkiye’nin etkilenmemesini arzu ettiklerini ifade ederek, “Bu ambargonun İran halkını olumsuz yönde etkilememesini temenni ederiz. Daha doğrusu hiçbir ülkenin hiçbir ülkeye uygulayacağı ambargonun o ülkenin halklarına zarar vermemesi esas olmalıdır” dedi.


AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Nevşehir İl Başkanlığını ziyaret etti. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, ABD’nin İran’a yapacağı ambargodan Türkiye’nin etkilenmemesini arzu ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, “Şimdi tabi bu konudaki beklentiler ABD kaynaklarından da dünya kamuoyu ile paylaşıldı. Türkiye’nin hangi konular ne tür muafiyetlere sahip olacağı önümüzdeki zaman dilimi içerisinde ortaya çıkacaktır. Zaten Türkiye başta petrol ve doğalgaz anlaşması olmak üzere İran’a o malları almasa bile ödeme yapma mecburiyetinde olmayı gerektiren anlaşmayı çoktan imzaladı. Dolayısıyla bizim İran ile ikili ticaretimizin böyle bir ambargodan etkilenmemesini arzu ederiz. Doğrusu budur. Hatta en doğrusu bir takım siyasi farklılıklar üzerinden ortaya çıkan bu tür ambargoların o ülkeyi siyaseten etkilemekten öte doğrudan doğruya o ülkenin halklarını etkilediği bir gerçektir. Bu ambargonun İran halkını olumsuz yönde etkilememesini temenni ederiz. Daha doğrusu hiçbir ülkenin hiçbir ülkeye uygulayacağı ambargonun o ülkenin halklarına zarar vermemesi esas olmalıdır” diye konuştu.



“31 Mart seçimleri AK Parti’nin yeni zafer seçimi olacaktır”


Bugün başlayan aday adaylık başvurularının hayırlı olması temennisinde bulunan Kurtulmuş, 31 Mart seçimlerinin AK Parti’nin yeniden zaferle çıktığı bir seçim olacağını söyledi. Kurtulmuş, “Öncelikle 5 Kasım 12 Kasım arasındaki başvurularımız hayırlı olsun. Bu süreçte AK Parti İl, ilçe, belde belediye adayları, belediye meclis üyesi adaylarını başvurularını kabul edecektir. Bu kabul ediş Genel Merkeze olacağı gibi illere ve ilçelere de olması mümkündür. Biz bu süreçte yerel seçimin önemli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle bu yerel seçimin en önemli unsurunun adaylar olduğu kanaatindeyiz. Adaylarının her birisinin kendisinin gücünün olmasını, toplumsal karşılığının olmasını yani partinin gücü üstünde yükselecek değil. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasından yükselecek isim değil bizzat partiye bir şeyler katabilecek, partinin oyunu yukarıya çıkarabilecek, toplumun bütün kesimleri tarafından bir şekilde takdir toplayacak arkadaşlarımızın olmasını ön görüyoruz. Bunun içinde başvurular herkese açıktır. Bu başvurulardan da beş temel kriteri taşıyan arkadaşlarımızın seçilmesi için bir eleme olacaktır. Nedir, mütevazi insan olacaklar, ehliyet sahibi, liyakat sahibi, adalet sahibi ve millete sadakat sahibi olacaklar. Bu dört temel kişisel özelliği barından toplumda kişisel karşılığı olan insanlarla inşallah milletin karşısına çıkacağız. Bunu sadece belediye başkan adayları için söylemiyorum belediye meclis üyesi adayları içinde söylüyorum. Aynı şekilde bu vasıflardaki hanım kardeşlerimizin ve genç kardeşlerimizin de aday olmalarının önünü açacağız. Her ilde her ilçede her belde de helal olsun AK Parti yine buldu çıkardı, toplumun en değerli en çok oy alabilecekler isimleri ile seçime giriyor, bizi de bu insanlar temsil edebilecek diyecekleri adaylarla seçime gireceğiz. 31 Mart 2019 seçimleri AK Parti’nin yeniden zaferle çıktığı önemli seçimlerden birisi olacaktır” şeklinde konuştu.


Kurtulmuş’un açıklamasının ardından AK Parti İl Başkanı Mustafa Rauf Yanar, Kurtulmuş’a ziyaretlerinden dolayı bir hediye takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kadın kooperatifleri sayısı 43’e ulaştı Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ile Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in özel önem vererek gerek büyükşehir gerek valilik gerekse diğer kurum ve kuruluşların destek verdikleri Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı 43’e ulaştı. Kayseri’de, kadın girişimcilerin gelişmesi, girişimlerinin desteklenerek kentte üretim ile ticaretin birer halkası haline gelmesi için kurularak yaygınlaştırılması sağlanan Kayseri Kadın Kooperatifleri, sayısını arttırıyor. Kayseri Valiliği koordinasyonunda başta Kayseri Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kentteki kurum ve kuruluşlar tarafından da desteklenen Kayseri Kadın Kooperatifleri, hem sayısını hem de üretimlerini çoğaltıyor. Vali Gökmen Çiçek önderliğinde kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri Koordinasyon Merkezi’nde faaliyetlerini yürüten ve Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi olmak üzere kurum kuruluşların destek verdiği Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin sayısı başta 22 iken, aradan geçen yaklaşık 2 yıllık süreçte ortalama iki kat artış göstererek 43’e ulaştı. Büyükşehir Belediyesi ile Kayseri Valiliği iş birliğinde kadın girişimini desteklemek ve kadın istihdamını arttırmak amacıyla kurulan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün büyürken pek çok alanda da üretim gerçekleştiriyor. Gıdadan el işlerine, giyimden ev eşyasına kadar pek çok konuda kadın eli üretimde söz sahibi olurken, istihdam da gerçekleştirilmiş oluyor. Kayseri Valisi Gökmen Çiçek’in önderliğinde kurulan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatları doğrultusunda ise Büyükşehir Belediyesi tarafından kuruluşunda yer tahsisinden, malzeme, ekipman ve pazarlama desteğine, ürün desteğinden bütçe desteğine kadar önemli desteklerin sağlandığı Kayseri Kadın Kooperatifleri’nin üyeleri ise her fırsatta Vali Çiçek ve Başkan Büyükkılıç’a söz konusu irade ve desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletiyor. Sayıları artan Kayseri Kadın Kooperatifleri, her geçen gün üretimini de arttırarak ürün yelpazesini genişletiyor.
Ankara Kanserle savaşta DNA rehberliği: "Tümörün DNA’sı belirleniyor, kişiye özel tedavi uygulanabiliyor" Sigara kullanımı, alkol, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının kanserin en önemli nedenlerini oluşturduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Medikal Onkoloji Uzmanlarından Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, yeni gelişmelerle birlikte tümör DNA’larının belirlenebildiğini ve kişiye özel kanser tedavileri kapsamında hastaya uygun olan en doğru ilacın verilebildiğini söyledi. Tarihi milattan önce 2500’lü kadar dayanan kanser hastalığı, günümüzde dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl dünya genelinde yaklaşık 10 milyon kişi kansere yakalanırken, yaklaşık 6 milyon kişi de kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. En sık görülen kanser türleri arasında ise meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri ve kolorektal kanser yer alıyor. Dünya genelinde ölümlerin önde gelen nedenlerinden birinin kanser olduğunu açıklayan Medicana International Ankara Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, kanser nedenlerini ve geliştirilen yeni tedavi yöntemlerini anlattı. "Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur" Kanserli hücrelerin oluşmasının birçok sebebi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, genetik nedenlerin sanılanın aksine en sık sebeplerden birisi olmadığını söyledi. Doç. Dr. Şeker, “Tüm kanser hastalarının yaklaşık yüzde 90’ında sebepler sigara, alkol, fazla kilo (obezite), hareketsiz yaşam ve bazı enfeksiyonlardır. Tek başına genetik nedenler tüm kanser hastalarının sadece yüzde 10’luk bir kısmını oluşturur. Bu sebepleri düşününce kanserin yeni bir hastalık olmadığını, insanlık tarihi ile benzer bir tarihe sahip olacağını tahmin edebiliriz. Elbette ki saydığımız nedenlere bağlı olarak kanser sıklığı da zamanla artmaktadır” dedi. "Kanser hastalığının geçmişi milattan önce 2500’lere dayanıyor" Kanser hastalığının ve tedavisinin eldeki yazılı kanıtlara göre milattan önce 2500 yılına kadar uzandığını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, “19’uncu yüzyılın sonlarında anestezideki ve cerrahi yöntemlerdeki gelişmeler sayesinde daha başarılı kanser ameliyatları yapılmaya başlandı. Bu süreçte hastaların yaşam süreleri uzadı ancak birçok hastada ameliyat sonrası kanser yeniden oluştu. 20’nci yüzyılın başlarında ise radyoaktivitenin keşfi ile kanser tedavisinde yeni bir döneme geçildi ve radyoterapi kanser tedavisinde kullanılmaya başlandı. Bu sayede hastaların tedavi başarılarında artış sağlandı. O tarihten günümüze kadar radyoterapide de çok önemli gelişmeler yaşandı ve radyoterapinin kanserli bölgede çok daha etkin kullanımı sağlandı. Ayrıca gelişen teknolojik cihazlar ile radyoterapinin yan etkileri de çok ciddi düzeyde azaltıldı” diye konuştu. "Hedefe yönelik ilaçlar yaşam süresinin uzamasını sağladı" Kanser tedavisindeki esas gelişmenin ise kemoterapi ilaçların bulunması ile birlikte olduğunu ve artık günümüzde birçok kanser türlerinde ameliyat olmaksızın tam iyileşme sağlandığının görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Şeker, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu durum, ilaç araştırmalarının önünü açtı ve bu sayede birçok kanser türünde ve kanserin tüm evrelerinde etkili olan ilaçlar keşfedildi. 1990’lara kadar bulunan ilaçlar sadece kanserli hücrelere değil sağlıklı hücrelere de zarar veriyordu ve bulantı, kusma, saç dökülmesi, kan değerlerinde düşme gibi birçok yan etkiye sebep oluyordu. 2000’lerin başında yan etkileri çok daha az olan hedefe yönelik ilaçlar (akıllı ilaç) önce lenfoma, meme kanseri ve lösemilerde sonrasında ise tüm kanserlerde kullanılmaya başlandı. Hastaların yaşam sürelerinde çok ciddi uzamalar elde edildi ve o güne kadar ölümcül kabul edilen bu hastalıklar artık birer kronik hastalığa dönüşmeye başladı. O günden günümüze kadar kansere özgü yüzlerce hedef tespit edildi ve bu hedeflere yönelik ilaçlar geliştirildi." "İmmünoterapi kişinin bağışıklık sistemini çalıştırıyor" Kanser tedavisinde devrim niteliğinde olan immünoterapi tedavisinin son 14 yıldır kullanılmaya başlandığının altını çizen Doç. Dr. Mehmet Metin Şeker, "İmmünoterapi, kendisi doğrudan kansere saldırmayan, ancak kişinin bağışıklık sistemini çalıştıran ve bağışıklık hücrelerinin kanserli hücrelere saldırmasını sağlayan ilaçlardır. Bu keşif ile zaten hedefe yönelik ilaçlarla çok iyi noktalara gelen kanser tedavisi çok daha başarılı noktalara ulaştı" açıklamasını yaptı. "Tümör DNA’sı sayesinde hasta için en doğru ilaç belirlenebiliyor" Kanser tedavisinde gelinen son noktada ise insan DNA’sının daha iyi tanınması ve genetik testlerin daha ulaşılabilir hale gelmesiyle birlikte “Kişiye yönelik kanser tedavileri”nin mümkün hale gelmeye başladığına dikkati çeken Şeker, bu yöntemle hastaların tümör DNA’larının elde edilebildiğini vurguladı. Doç. Dr. Şeker, “Tümör DNA’ları elde edildikten sonra o kişiye faydalı olabilecek veya o kişiye fayda sağlamayacak ilaçlar tedavi öncesinde saptanabiliyor. Kişiye özgü kanser tedavileri, hastaların tedavilerinin daha etkili ve kişiselleştirilmiş olmasını sağlayabiliyor. Tümör DNA’sının kullanılmasıyla, hastaların tedaviye nasıl yanıt verebilecekleri daha önceden belirlenebilir, böylece gereksiz ilaç denemeleri ve yan etkilerin önlenmesi mümkün olabilirken, zaman ve maddi kayıpların da önüne geçilebilir. Bu yaklaşım, kanser tedavisinde önemli bir ilerleme olurken, hastalar için de umut verici bir gelecek sağlayabilir” dedi.