POLİTİKA - 07 Ekim 2024 Pazartesi 22:55

Bakan Kacır: “Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi”

A
A
A
Bakan Kacır: “Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, savunma sanayiinde yerlilik oranının yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldiğini belirterek, “Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi’nde en büyük kazanımları savunma sanayiinde elde etti. Bu elbette tesadüf değildir. Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik Türkiye için kaçınılmaz bir hedefti” dedi.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Nevşehir’de AK Parti tarafından düzenlenen "Gençlik Buluşması"nda gençlerle bir araya geldi. Gençleri Milli Teknoloji Hamlesi’nin sahipleri olarak gördüklerini söyleyen Bakan Kacır, “Sizler Türkiye’nin tam bağımsızlık yolculuğunda, Türkiye’nin kritik teknolojilerinin yerli ve milli olarak geliştirilebilmesi ve rekabetçi şekilde dünyaya sunabilmesi yolculuğunda Allah’ın izni ile öncüler ve akıncılar olacaksınız. Bunun ispatı bu güne kadar Türk gençliğinin, Teknofest kuşağının bu milletin asil evlatlarının başarılarındadır. Türkiye, Milli Teknoloji Hamlesi’nde bugüne kadar neyi başarmış ise gençlerin ve genç evlatları sayesinde başarmıştır. Biz Milli Teknoloji Hamlesi’nde en büyük kazanımları savunma sanayiinde elde ettik. Bu elbette tesadüf değildir. Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik Türkiye için kaçınılmaz bir hedefti” dedi.


Türkiye’nin 40 yıla yakın zamandır terörle mücadele eden bir ülke olduğunun altını çizen Bakan Kacır, “İhtiyaç duyduğumuz savunma sistemlerinden mahrum kalmıştık. Bu süreçte maalesef müttefiklerimizi yanımızda göremedik. Hatta o müttefiklerimizi mücadele ettiğimiz terör örgütlerinin yanında, arkalarında gördük. Çoğu zaman ihtiyaç duyduğumuz savunma sistemlerini parasını versek dahi bize vermekten imtina ettiler, kaçındılar. Halende bunları yapıyorlar. Böyle bir durumda Türkiye 2000’li yıllara geldi. 2000’li yıllarda Cumhurbaşkanımız yerlileşme ve millileşme hamlesini başlattı. Neye ihtiyacımız var ise onu biz geliştireceğiz, biz üreteceğiz dedi. Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi. Bugün Türkiye kara araçlarında, deniz platformlarında, hava araçlarında, uzay ve uydu sistemlerinde tüm kritik ihtiyaçlarını yerli ve milli olarak üretme ve geliştirme iddiasına sahip bir ülkedir. Bugün Türkiye insansız hava araçlarında dünyada bir numara olan ülkedir. Sadece Türkiye’nin değil, 50’ye yakın ülkenin semalarını Türkiye’nin insansız hava araçları muhafaza ediyor. Bu tarihimizde ilk kez bir yüksek teknoloji sistemi ile tarih sahnesine yeniden çıkışımızın hikayesi" dedi.



“İHA deyince herkes İhlas Haber Ajansı’nı anlıyordu”


2014 yılına kadar İHA denildiğinde herkesin İhlas Haber Ajansı’nı anladığını söylenen Bakan Kacır, konuşmasına şöyle devam etti:


“2005 yılında Selçuk Bayraktar’ı tanıyan çok az kişi vardı. Selçuk Bayraktar’ı bütün Türkiye’nin tanıması on yıl sonra oldu. 2014 yılında Türkiye’de ilk kez bir SİHA’dan akıllı mühimmat atışı yapıldı. Ve o atış ertesi gün bütün medyada manşet oldu. Çünkü bu Türkiye’nin stratejik bir galibiyeti. O yıllara kadar insansız hava aracından haberdar bile değildi. İHA deyince kimse insansız hava aracını anlamıyordu, herkes İhlas Haber Ajansı’nı anlıyordu.”



"Bir yıldır İsrail bütün dünyaya canlı yayında bir soykırım izletiyor"


Sınırların ötesinde bu ülkenin 50 yıl, 100 yıl sonrasını tehdit edebilecek her türlü riski ortadan kaldıracaklarını söyleyen Bakan Kacır, “Biz bu milletin istiklalini ve istikbalini korumak için gereğini yapmaya devam edeceğiz. Bu bizim için nasıl bir mecburiyet ise, insanlık adına teknolojinin tüm alanlarında bu yarışa dahil olabilmek, bu yarışta önde olabilmek de aynı şekilde bir mecburiyet. Nihayetinde bizim için teknoloji, insanlığa hizmet ettiği ölçüde kıymetlidir. Yoksa teknolojinin felaket getirdiğini bütün dünya tarih boyunca gördü. Bugün dahi bütün dünya seyrediyor. Bugün 7 Ekim 2024, tam bir yıldır İsrail bütün dünyaya canlı yayında bir soykırım izletiyor ve bütün dünya buna seyirci. Tabii destekçileri de var. Her yıl milyarlarca dolar İsrail’e bu mezalimi sürdürebilsin diye, Filistin’in topraklarını çalabilsin diye destek veren ülkeler var. Demek ki teknoloji bir ahlaki değer üzerine gelişmiyorsa, etik değerler üzerine gelişmiyorsa hiçbir fayda getirmez. Bilakis insanlığın felaketi olur. Ama bunlar Allah’ın izni ile son bulacak. Bu mezalim, bu soykırım bunların kendi sonlarını getirecek. İnşallah Türk milleti insanlığı yeniden adaletle, merhametle buluşturacak. İnşallah sizlerin yaptığı işler Türk milletinin bileğini daha kuvvetli kılacak, iradesini daha güçlü kılacak. Tarih sahnesine yeniden çıkmış bu milletin evlatları dünyada hiçbir zalimin, böyle bir mezalime cesaret bulamayacağı bir iklimi oluşturacak” dedi.



Bakan Kacır: “Savunma sanayiinde yerlilik oranımız yüzde 20’lerden yüzde 80’lere yükseldi”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan yaylalarından köylere uzanan zorlu kış mesaisi Erzincan’da kış mevsiminin etkisini artırmasıyla birlikte, karla kaplanan köylerde besiciler zorlu şartlar altında hayvanlarının bakımını sürdürmeye devam ediyor. Yaz aylarında küçükbaş hayvanlarını yaylalarda otlatan besiciler, kar yağışının başlamasıyla birlikte köylerine dönerek kışlık besleme dönemine geçiyor. Kar kalınlığının yer yer metreleri bulduğu köylerde günün büyük bölümünü hayvanlara ayıran besiciler, yaz aylarında büyük emeklerle istifledikleri ot, yonca ve samanı kar tabakasının altından çıkarıyor. Zorlu koşullara rağmen besiciler, kızak ya da yük hayvanları yardımıyla taşıdıkları yemleri, ezdikleri kar örtüsünün üzerine sererek küçükbaş hayvanlarını besliyor. Hayvanların yeterli beslenmesi için bu zahmetli süreç günde 2 ila 3 kez tekrarlanıyor. Besiciler, yemden tasarruf sağlamak amacıyla zaman zaman koyun sürülerini karla kaplı arazilere çıkararak kuru ağaç dalları ve köklerle beslenmelerini sağlıyor. Soğuk hava, tipi ve kar yağışına rağmen hayvanların bakımını aksatmayan besiciler, gece gündüz demeden mesailerini sürdürüyor. Zor kış şartlarının hayvancılığı olumsuz etkilediğini belirten besiciler, bu dönemde hayvan sağlığının büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Erzincan’da karla kaplı köylerde devam eden bu zorlu mesai, besicilerin emek ve fedakârlıkla sürdürdüğü hayvancılık faaliyetlerinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. İlkbahar aylarının ortalarına kadar devam eden kış mesaisi, bölge hayvancılığının ayakta kalmasında önemli rol oynuyor.
Manisa Genç kardeşlerden Sarıgöl ekonomisine 700 bin fidan hamlesi Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde genç girişimci kardeşler Aytaç ve Ahmet Ünlükoç, 25 farklı üzüm çeşidinde bu yıl 700 bin fidan üretim hedefiyle hem bölge tarımına hem de istihdama güçlü bir ekonomik katkı sağlıyor. Fidan üretiminde 2 bin 500 kişiye istihdam sağlandığı öğrenildi. Manisa’nın Sarıgöl ilçesine bağlı Ahmetağa Mahallesi’nde genç girişimci kardeşler Aytaç ve Ahmet Ünlükoç, bağ fidanı üretiminde önemli bir başarıya imza atıyor. Ünlükoç kardeşler, 2 dekarı sera olmak üzere toplam 28 dekar açık alanda; 300 bin açık köklü, 300 bin tüplü ve 100 bin aşılı olmak üzere bu yıl 700 bin adet üzüm fidanı üretmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz yıl 140 bin adet fidan üretimi gerçekleştiren kardeşler, kısa sürede üretim kapasitelerini artırarak Sarıgöl ekonomisine ve bölge tarımına katkı sağlamayı amaçlıyor. "Hayalim her zaman kendi işimi kurmaktı" Üretici kardeşlerden 26 yaşındaki Aytaç Ünlükoç, üniversitede inşaat bölümünden mezun olduktan sonra yaklaşık 4 yıl çeşitli inşaat firmalarında ve farklı sektörlerde çalıştığını belirterek, "Hayalim her zaman kendi işimi kurmaktı. Abim Ahmet Ünlükoç ile düşüncemiz her zaman üretimden yana oldu. Bölgemizde bağcılık yaygın olduğu için girişimimiz bağ fidanı üretimi oldu. Geçen yıl ortalama 140 bin fidan ürettik. Bu yıl hedefimiz 700 bin fidan. Satışlarımızı ağırlıklı olarak Ege Bölgesi’ne, kısmen de Orta Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerine yaptık. Hayalimiz birkaç yıl içinde yurt dışı pazarına ulaşmak" dedi. Son 5 ayda 2 bin 500 kişiye istihdam Üretim sürecine ilişkin bilgi veren Aytaç Ünlükoç, "Aralık ve ocak aylarında fidan çelik alımı yapıyoruz. Şubat ayında tüp (kese) dolumu, mart ve nisan aylarında ise aşı ve dikim işlemleri gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 5 aylık bu yoğun üretim maratonunda toplam 2 bin 500 işçi çalıştırıyoruz" diye konuştu. Fidanlarla 25 farklı üzüm çeşidi üretiliyor Ünlükoç kardeşler; Sultaniye, K7, S1, Thomson, Mevlana, Superior, Crimson, Antep Karası, Red Globe, Alphonse, Michele Palieri, Cardinal, Şiraz, Merlot, Boğazkere, Öküzgözü başta olmak üzere toplam 25 farklı üzüm çeşidinin fidanını ürettiklerini, ayrıca talebe göre farklı üzüm çeşitlerinin de üretimini yaptıklarını ifade etti. "Vizyonumuz kaliteli ve güvenilir fidan üretimi" Kardeşlerden 29 yaşındaki Ziraat Mühendisi Ahmet Ünlükoç ise, "7 yıldır özel bir zirai ilaç firmasında Ege Bölgesi satış temsilcisi olarak çalışıyorum. Kardeşimle çıktığımız bu yolda vizyonumuz; kaliteli, sağlıklı ve güvenilir fidan üretimi yapmak. Hayal kurduk, düşündük ve hayata geçirdik. Uzun yıllardır pazarlama alanında çalışıyoruz. Doğru ve bilinçli üretim yaptığımız sürece pazarlamada sorun yaşayacağımızı düşünmüyoruz" dedi. İki mühendis kardeş, üzüm fidanının yanı sıra 20 bin adet zeytin fidanı ve çeşitli meyve fidanlarının da üretimini yaptıklarını, Türkiye’nin her yerine kargo ile fidan gönderdiklerini kaydetti.