KÜLTÜR SANAT - 13 Ağustos 2020 Perşembe 12:35

Tyana Antik kentinde kazılara devam ediliyor

A
A
A
Tyana Antik kentinde kazılara devam ediliyor

Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki Tyana Antik Kenti’nde kazı çalışmaları devam ediyor.

Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki Tyana Antik Kenti’nde kazı çalışmaları devam ediyor.


Kapadokya’nın güney kenti olan Tyana, bölgenin en eski yerleşimlerinden biri. Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Kemerhisar, Hititler döneminde Tuwanuva, Roma döneminde ise Tyana olarak tanınıyor. I., II. ve III. dereceli arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınan antik kent, saraylarla, tapınaklarla, su kemerleriyle ve yerleşim birimleriyle büyük bir kent konumunda. Roma Çağı’nda iki kez Güney Kapadokya Krallığının başkentliğini yapan bölge Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlaması sebebi ile her dönem stratejik öneme sahip olmuş. Günümüze kadar kesintisiz yerleşim özelliği ile bilinen antik kent, Filozof Apollonius’un doğum yeri olması nedeniyle de dikkat çekiyor. Tarihi antik kentte 6 üniversitenin işbirliği ile yürütülen kazı, bu yıl tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle belirlenen kurallara göre yapılıyor.


Yürütülen kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Kazı Başkanı Aksaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Doğanay amaçlarının bölgeyi bütün görkemi ve güzellikleri ile Kapadokya turizm destinasyonları içerisine dahil etmek olduğunu söyledi. Doğanay; "2016 yılından beri Tyana Antik Kenti’nde kazı çalışmaları yapıyoruz. Buradaki kazılar 2016-2019 yılları arsında Niğde Müze Müdürlüğü başkanlığında şahsımın bilimsel danışmanlığında devam etti. 2020 yılı itibariyle de Cumhurbaşkanlığı kararı ile kazı statüsüne kavuştu. Tyana Antik Kenti Niğde ili Bor ilçesi Kemerhisar beldesinde yer alıyor. Beldenin kurulu olduğu alan antik kentin üzerinde. Burası Gülek Boğazı’nın İç Anadolu’ya açılan bir kapısı. İç Anadolu’dan Akdeniz kıyılarına ve Mezopotamya havzasına açılan yolların tam stratejik bir konumunda yer alıyor bu sebeple 4 bin yıldır burada kesintisiz bir yerleşim söz konusu" dedi.


Arazide malzemelerin ve kalıntıların büyük bir çoğunluğunun Roma ve Bizans dönemlerine ait olduğunu belirten Doğanay, "Başta Aksaray Üniversitesi öğretim elemanları olmak üzere Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Nevşehir ve Konya Teknik Üniversitesinden öğrenciler ve hocalar kazılarımıza iştirak ediyor. Bu yıl kazıda, malum pandemi sebebi ile küçük bir ekiple dönüşümlü olarak çalışıyoruz. Amacımız buradaki antik bütün görkemi ile, güzellikleri ile Kapadokya turizm destinasyonları içerisine sokmak ve bilimsel açıdan da bilinmezleri veya bazı merak edilen hususları gün yüzüne çıkartmak, aydınlatmak olacak" dedi.


Anadolu’da az örneği bulunan sekizgen planlı bir kilisenin gün yüzüne çıkarılacağını söyleyen Doğanay, "Tyana kenti denilince akla ilk su kemerleri geliyor. Kentin en görkemli yapıları bu su kemerleri. Kemerlerden su gelmesini sağlayan sistemler, rezervuarlar bir roma hamamı var olimpik ölçülerde bir havuz var ve bugün kazısını yapmakta olduğumuz yerde sekizgen planlı bizim octagon dediğimiz bir kilisenin içerisinde çalışmalar yapıyoruz. Bu kilise plan itibariyle Anadolu’da çok az örneği olan bir yapı ve biz bunu 4 yıldır devam eden kazılarda aşağı yukarı tahmin ediyorduk ama geçen yılki kazılarımızda bulunan sikkeler ve diğer yazılı materyallerle M.S 4. yüzyıl kilisenin en erken evresinin inşa edildiğini biliyoruz. Daha sonraki yıllarda da yapım evreleri geçirmiş kilise şu anda bildiğimiz kadarıyla 4 yapım evreli bir kilise. Kesintisiz bir yerleşim olması sebebiyle kamulaştırılan alanlarda günümüz yapılarını yıkıyoruz ve altındaki kültür tabakasına ulaşarak çalışmalarımıza devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.