Son Dakika
|
Depremde ailesinden 6 kişiyi kaybeden yaşlı kadının acısı dinmiyor
Tuzla’da kauçuk fabrikasında korkutan yangın
İBB davasında yeni karar: Tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi
Futbolda Bahis Soruşturmaları'nda ikinci dalga operasyon: 35 gözaltı
Ziraat Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu
Bakan Yılmaz Tunç: " Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz"
Bodrumda sokaklar göle döndü araçlar sular altında kaldı
İstanbul’da çete operasyonu: 12 gözaltı
İmralı tutanağı okundu
Adliyedeki emanet deposu soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
The Voice of the Steppe Lives On in Kyrgyz Craftsmanship
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Bayraktaroğlu, Suriye Devlet Başkanı eş-Şara ile görüştü
Tavuk eti yüklü tır kaza yaptı: Tavuklar çevreye dağıldı
Beykoz’da milyon dolarlık otel tinercilere ev sahipliği yapıyor
Fidan: "Trump’ın yapmak istedikleri, Türkiye’nin çıkarlarıyla büyük ölçüde örtüşüyor"
Sancaktepe’de asansör yangını: Anne-çocuk ve 2 itfaiye eri dumandan etkilendi
‘Bahis ve şike’ soruşturmasında gözaltına alınanlar sağlık kontrolünden geçirildi
Kapadokya’da balon uçuşlarına 4 gündür izin yok
POLİTİKA
CHP Genel Başkanı Özel: "İlk seçim sandığında hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için iktidarı birlikte kurmalıyız"
06 Aralık 2025 Cumartesi - 18:01:33
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan Meydanı’nda düzenlenen ’Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı Mitingi’ne katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, "Bütçe hakkı, insanlığın en önemli kazanımıdır. Bütçe hakkı öyle Meclis’te bir komisyon kurulmuş, bütçeler orada konuşulmuş, öyle bir yer değil. Bütçe Meclis’ten doğmaz, Meclis bütçe hakkından doğar" şeklinde konuştu. "Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır" Özel, demokrasinin adil bir sandık istediğini belirterek, "Demokrasi sadece 5 yılda bir oy kullanıp vatandaşın çekildiği, onun bildiğini yaptığı, sandıkta kazanırsa geçmişini aklayıp geleceğini meşrulaştırdığı bir düzen değildir. Demokrasi, adil sandık ister, doğru bir seçim sistemi ister, ardından hakkaniyetle yönetmek ve sürekli hesap vermek ve denetlenmek ister. O yüzden birileri, ’oyu aldım, beş yıl ben bilirim. Sen beni seçtin, gerisini ben seçerim. Rektörü ben atarım, valiyi ben atarım, emniyet müdürünü, bakanı, bürokratı ben atarım. Beş yıl keyfime bakarım’ diyen bir anlayışa karşı işte madem Meclis anlamsızdır, madem bütçe hakkı artık tanınmamaktadır o zaman Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır" ifadelerini kullandı. "39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, bunu verecek esnaf için 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteği teklifimizi ilan ettik" Asgari ücret için verdikleri teklifi hatırlatan Özel, "Bu ülkede hiçbir yurttaşın geleceği güvende kalmamaktadır. Onun için elbette biz 39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, bunu verecek esnaf için 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteği teklifimizi ilan ettik, savunduk, mücadeleye devam edeceğiz. Ancak hepimizin barınma sorunundan, iyi bir yaşam sürme hakkından, karnını doyurmasından, çocuğunun eğitiminden, geleceğe dair tüm beklentilerinin karşılanması bir şeye bağlıdır. Emekliler ve emekçiler 8 çeyrek altınla başlayan hikayeyi, bugün 1,5 çeyrek altınla, artık sefalet noktasında sürdürmeye çalışıyor" açıklamasında bulundu. "Hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" Özel, "Bir şey, kaybedildiği yerde bulunur. Biz, nerede kaybettiysek orada bulacağız ve önümüze gelen ilk seçim sandığında haktan yana, hukuktan yana, adaletten yana, emekliden ve emekçiden yana, hepimizin ortak geleceğini kurtarmak için birlikte mücadele etmekten yana bir iktidarı birlikte kurmalıyız" diyerek konuşmasını tamamladı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 16:42
MHP Lideri Bahçeli: "Terörsüz Türkiye hedefinin siyaset mantığı milli birlik ve kardeşliğin tahkimine odaklıdır"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Terörsüz Türkiye hedefinin siyaset mantığı milli birlik ve kardeşliğin tahkimine odaklı. Bazı provokatif çıkışlara rağmen aşama aşama sonuca gidiyoruz" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Siyaset ve Liderlik Okulu 22. Dönem Sertifika Töreni’ne katılarak açıklamalarda bulundu. Genel Başkan Bahçeli burada yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: "Yalan, dolan ve iftiradan medet umarak insanlarımıza haysiyet cellatlığı yapmak, siyasi diyalogları tıkamak, habaseti hamasetle, hakareti ucuzlamış haysiyet pozlarıyla kapatmaya çalışmak bir ahlak krizi değil midir? Belediyeleri kasıp kavuran rüşvet, irtikap ve yolsuzluk iddiaları yaygın ve yoğun bir ahlak krizi değil midir? Yüzyılın yolsuzluğu olarak tanımladığımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi soygunu, her tarafa sıçramış gayri meşru ve gayri hukuki ilişkiler manzumesi milli hafızaya mıh gibi yerleşen, bıçak gibi saplanan bir ahlak krizi değil midir? Buna karşı adaletin devreye girmesine bühtanla saldırmak, yargı mensuplarımızı itibarsızlaştırmaya kalkışmak hem adalet hem de ahlak krizi değil midir? Yeni nesil çetelerin etrafa korku salması, çocuk yaştaki tetikçilerin sahaya sürülmesi, uyuşturucu kullanım yaşının inanılmaz şekilde düşmesi, ailelerin dağılıp umutların sönmesi bir ahlak krizi değil midir? Büyükçekmece Adliyesi emanetindeki altın ve gümüşleri çalıp yurt dışına kaçmak, her düzey ve derecede emanete ihanet etmek bir ahlak krizi değil midir?." "Göz kamaştıran gelişmelerin muhatabı olmanın eşiğindeyiz" Siyasetin basit, müstakil, durağan ve tek katmanlı bir süreç olmadığını dile getiren Bahçeli, "Özünde insana dair her şey vardır. "Terörsüz Türkiye" hedefinin siyaset mantığı milli birlik ve kardeşliğimizin tahkimine odaklıdır. Bazı provakatif çıkışlara, Siyonist-emperyalist tazyik ve telkinlere, abuk sabuk ifadelere, tahrik ortamını canlandırmaya dayalı küstah ve kumandalı söylemlere rağmen aşama aşama, kademe kademe sonuca doğru gidiyoruz. Göz kamaştıran gelişmelerin muhatabı olmanın eşiğindeyiz, kıyısındayız. Sistemli ve şiddetli dedikodu anaforuna kapılmadan, yakamızı kaptırmadan, cesaret ve hamiyet izlerine basa basa yolumuzda ilerliyoruz. "Terörsüz Türkiye" hedefini akıl, ahlak ve adalet aydınlığının ikram ve imkanıyla okuyor, küresel ve bölgesel tehditler karşısında tek yürek olmaktan başka seçenek görmüyor, tanımıyoruz" ifadelerine yer verdi. "Ecel aman verdiği müddetçe Bozkurt olacağım" Çatışma ve gerilim çıkmazında kalan pek çok coğrafyanın aksine ülkenin adil, hakkaniyetli, ahlaki temelli ve akılla bezeli bir barış mimarisini hayata geçirmekte olduğunu ifade eden Bahçeli, "Kim ki bunun önüne geçmeye yeltenirse iki cihanda da altından kalkamayacağı bir vebali omuzlamış demektir. Cizre provokasyonu, Kandil’den yapılan bazı sorumsuz ve sakat açıklamalar bizi yıldıramayacaktır. Bizim hidayete erip ermediğimizin takdirini bir fani değil, Cenab-ı Allah bilecek, adalet ve ihsanıyla hakkımızdaki ezeli hükmü de verecektir. Bozkurtluğuma gelince, ben elbette bir Bozkurtum, ecel aman verdiği müddetçe Bozkurt olacağım, öyle de göçüp gideceğim. Barış kuşunun ikinci kanadı inşallah takılacak ve uçuşunu herkes görecektir. Siyaseti bir rekabet ve çatışma alanı olarak tevil edenler olduğu kadar, işbirliği ve dayanışma halinde tanımlayan düşünürler de pek çoktur. İşbirliğinden yanayız. Dayanışmanın taltif ve teminden tarafız. Konuşmayla, anlaşmayla, empati yapmakla, sabırlı olmakla, sağduyu içinde, birbirimizin açığı aramakla değil, kapatmakla meşgul olmalıyız" dedi. "Bugünkü çağımız, makine gıcırtısıyla, dijital devrimin ahlak sedasını susturduğu çağdır" Türkiye’nin geleceğini karanlık görenlerin, unutulacağına değinen Bahçeli, "Parçalanmak istenen kardeşlik hukukumuzun ince ipliklerinden bir anlam, kalıcı bir birlik ve karşılıklı ahlaki sorumluluk örmenin gayesindeyiz. Bugünkü çağımız, makine gıcırtısıyla, dijital devrimin ahlak sedasını susturduğu çağdır. Bizim müşterek ahlakımız, hürmet, hizmet ve merhamet ilkelerini kendinde birleştiren aşk, akıl ve adalet ahlakıdır. Bu ahlakın etrafında toplanmanın vakti gelmedi mi? Bu ahlakın potasında hep beraber erimenin vakti gelmedi mi?" ifadelerinde bulundu. "Uyanık ve uzak görüşlü olmaktan vazgeçmeyiniz" Sertifika almaya hak kazananlara seslenen Bahçeli, "Tereddüt gerçeğin idrakini engeller, yanlışa sürükler. Bu nedenle tereddüt göstermeyiniz. Zekaya sınır çizilmez. Hayallere söz geçmez, gem vurulamaz. Hayal etmekten, hedeflerinizi yüksek tutmaktan korkmayınız. Uyanık ve uzak görüşlü olmaktan vazgeçmeyiniz" diye konuştu. Bahçeli, Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 22. döneminin tamamlanmasında emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. Plaket takdiminin ardından program sonlandı.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 16:41
Başkan Yılmaz’dan Değirmiçem ve Sarıgüllük’e ziyaret
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, sabahın erken saatlerinde başladığı mahalle ziyaretleri kapsamında Değirmiçem ve Sarıgüllük Mahalleleri’nde esnaf ve vatandaşlarla bir araya geldi. Çat kapı gerçekleştirdiği ziyaretlerde, mahalle sakinlerinin memnuniyetini ölçen Yılmaz, bölgenin ihtiyaçlarını yerinde tespit ederek notlar aldı. Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, mahalle muhtarlarıyla birlikte yürüttüğü programda özellikle yol, temizlik, park alanları, sokak düzenlemeleri ve sosyal belediyecilik hizmetlerine ilişkin görüş alışverişinde bulundu. Yılmaz, Şehitkamil’in tüm mahallelerinde olduğu gibi bu bölgelerde de kapsayıcı, hızlı ve öncelikli bir hizmet anlayışının devam edeceğini vurguladı. Anında talimat verdi Esnafa "Hayırlı işler" dileyerek dükkânlara tek tek giren Yılmaz, esnafın beklentilerini dinledi. Vatandaşlarla sokak aralarında sohbet eden Yılmaz, kendisine iletilen talep ve önerilerin çözüme kavuşturulması için ilgili birimlere talimat verdi. Her yaş grubundan vatandaşın yoğun ilgisiyle karşılanan Yılmaz, samimi sohbetlerde hem mevcut hizmetleri değerlendirdi hem de yeni projeler hakkında bilgiler paylaştı. "Şehitkamil için koşmaya devam edeceğiz" Birlik ve beraberlik içerisinde Şehitkamil’in tüm sorun ve ihtiyaçlarını gidereceklerini belirten Yılmaz, "Muhtarlarımızla yol haritamızı konuştuk, esnafımızın derdini dinledik, vatandaşlarımızla samimiyetle kucaklaştık. Bu şehirde her adım, her planlama, her proje hemşehrilerimizin hayatını daha iyi hale getirmek içindir. Biz, Şehitkamil’de yaşayan herkesin sesine kulak vererek çalışma yürütüyoruz. Her adımda daha güçlü bir Şehitkamil için çalışmaya, üretmeye, koşmaya devam edeceğiz" dedi. Yılmaz, mahalle ziyaretlerinin belirli bir program dahilinde ilçenin tüm noktalarında sürdürüleceğini belirterek, halkla iç içe yönetim anlayışının kararlılıkla devam edeceğini ifade etti.
06 Aralık 2025 Cumartesi - 16:12
UCLG Başkanı Altay, UCLG Mercociudades Zirvesi’ne katıldı
Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı (UCLG) ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, UCLG Mercociudades Zirvesi’ne katıldı. UCLG’nin Latin Amerika yerel yönetimlerinin ağı olan Mercociudades’in yıllık toplantısı olan Mercociudades Zirvesi, Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletindeki Niteri kentinde 30’uncu kez düzenlendi. UCLG ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, "Dayanıklı, Huzurlu ve Sürdürülebilir Şehirlere Giden Yollar" temasıyla düzenlenen 30. Mercociudades Zirvesi’ne katılarak Latin Amerika ülkelerinden belediye başkanları ile yerel ve bölgesel liderlerle bir araya geldi. Programda konuşan Başkan Altay, güzel ve sıcak ev sahipliği dolayısıyla Niteri Belediye Başkanı ve Mercociudades Başkan Yardımcısı Rodrigo Neves’e, Genel Sekreter Lorenzo Lautaro’ya ve organizasyonun ortaya çıkmasında emek veren tüm paydaşlara teşekkür etti. "Brezilya’dan devraldığımız bayrağı daha ileriye taşıyacağız" Başkan Altay, bu yıl Brezilya’nın Belém kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nin (COP30), önemli çıktılarından birinin de COP31’in Türkiye’nin dönem başkanlığında ve ev sahipliğinde gerçekleştirilmesine yönelik alınan karar olduğunu vurgulayarak, "Bu karar, bizler için ayrı bir anlam taşımakta; Brezilya’dan devraldığımız bu bayrağı daha ileriye taşımak ve yerel yönetimlerin iklim eylemlerine katkı sunmaya devam etmek konusunda kararlılığımızı güçlendirmektedir" dedi. "Barış odaklı şehir diplomasisini ilerletmeye kararlıyız" İklim meselesinin, UCLG için kritik bir öncelik olmaya devam ettiğine değinen Başkan Altay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Gezegenimizin geleceği için dayanıklı ekonomik modelleri geliştirmeye, kapsayıcı kent politikalarını desteklemeye, iklim uyumu stratejilerini güçlendirmeye, katılımcı yönetişim anlayışını yaygınlaştırmaya ve barış odaklı şehir diplomasisini ilerletmeye kararlıyız. Bu nedenle teşkilatımızı güçlendirecek her türlü adım bizler için çok kıymetli. UCLG Latin Amerika’nın önemli ülkelerinden birisi olan Brezilya’nın ve Mercociudades’in tecrübelerinden faydalanmamız gerekmektedir. Ayrıca, 2026-2029 dönemi için belirlenecek UCLG yönetim organlarında bölge teşkilatlarımızın rolünün ne kadar kritik olduğunu vurgulamak isterim. UCLG’nin küresel bir liderlik misyonu varsa, bu misyonun temelinde bölgelerin güçlü katılımı, temsil adaleti ve şehirlerimizin gerçek ihtiyaçlarını yansıtan demokratik mekanizmalar yatmaktadır. Mercociudades’in bu süreçte oynayacağı rolün UCLG’nin geleceğini, vizyonunu ve küresel etkisini belirlemede çok önemli olduğuna inanıyorum." "UCLG’nin yeni dönemde güçlü, kapsayıcı, vizyoner ve etkili bir liderlikle temsil edilmesi hepimiz açısından büyük önem taşıyor" "Güçlü şehirler güçlü bölgeleri; güçlü bölgeler ise daha barışçıl, daha müreffeh ve daha sürdürülebilir bir dünyayı mümkün kılar" diyen Başkan Altay, "Yerel yönetimlerin öncü rolünün her geçen gün güçlendiği bu dönemde, UCLG’nin de yeni dönemde güçlü, kapsayıcı, vizyoner ve etkili bir liderlikle temsil edilmesi hepimiz açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz her temas, her fikir alışverişi ve attığımız her adım, sadece kendi şehirlerimizin değil, hep birlikte kurmakta olduğumuz ortak geleceğin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Sizlerin enerjisi, kararlılığı ve vizyonu bizlere güç veriyor; geleceğe dair umutlarımızı tazeliyor" sözleriyle konuşmasını tamamladı. Başkan Altay Brezilya Dışişleri Bakanı Vieira ile de görüştü Başkan Altay, zirve kapsamında Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ve zirveye katılan liderlerle de bir araya geldi. Başkan Altay yaptığı görüşmelerde, daha adil ve daha yaşanabilir şehirler inşa etmek için kararlı oldukları vurgusunda bulundu.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
04 Aralık 2025 Perşembe- 12:37
Adalet Bakanı Tunç Bayburt Valiliğini ziyaret etti
2
04 Aralık 2025 Perşembe- 22:01
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin İmralı ziyaretine ilişkin tutanak özeti okundu
3
05 Aralık 2025 Cuma- 12:11
Bakan Yılmaz Tunç: " Hep beraber soruşturmanın seyrini takip edeceğiz"
4
05 Aralık 2025 Cuma- 10:59
Bakan Göktaş’tan Anıtkabir’e ziyaret
5
06 Aralık 2025 Cumartesi- 14:28
500 bin sosyal konut projesine 5 milyon 440 bin başvuru yapıldı
03 Aralık 2025 Çarşamba - 00:57
Dışişleri Bakanlığı’ndan Barzani Karargahı Sözcülüğü adına yapılan açıklamaya kınama
Dışişleri Bakanlığı Barzani Karargahı Sözcülüğü adına Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi hedef alan açıklamanın kabul edilemez olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, "Barzani Karargahı Sözcülüğü adına bugün yayımlanan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef alan açıklama, içerik ve üslup bakımından kabul edilemez niteliktedir. KDP liderliğinden, mesnetsiz iddialar barındıran bu saygısız ve provokatif açıklama konusunda izahat istenmiş ve sorumluları hakkında gerekli işlemlerin derhal yapılması talep edilmiştir" ifadelerine yer verildi.
02 Aralık 2025 Salı - 22:31
Bakan Göktaş: "Engelli bireylerin hayatın her alanına katılımı için adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Engelli bireylerin üretken ve etkin birer özne olarak hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur" dedi. Memur-Sen Engelliler Komisyonu tarafından işitme, görme, konuşma bozukluğu, fiziksel, zihinsel, duygusal, otizm, çoklu engel durumu gibi tüm engel gruplarındaki engelli bireyleri ve aileleri akademisyenlerle bir araya getirerek, 1 Aralık’ta ‘Eşit ve Tam Katılım İçin Güçlü Aile’ başlığıyla ‘2025 Aile Çalıştayı’ düzenledi. Çalıştayda engelli bireylerin ve ailelerinin günlük yaşamda karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri tespitinin yapılması amaçlandı. Çalıştayda çıkan sonuç ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımı ve Memur-Sen ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda sunuldu. Açılış konuşması gerçekleştiren Bakan Göktaş, Memur-Sen’in sosyal politikalara yön veren önemli paydaşlarından biri olduğunu belirtti. Göktaş, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli hakları konusunda farkındalığın güçlenmesine ve politikalarının daha geniş kesimlere vesile olmasını diledi. Ailenin bireyin kimlik kazandığı ilk yer olduğunu aktaran Göktaş, "Bu nedenle aileyi güçlendirmek sosyal bir tercih olmanın ötesinde geleceğimizi koruyan stratejik bir adımdır. Çünkü engelli bir bireyin hayatına değer katan en önemli güç ailedir. Ailenin sevgisi, sabrı, desteği, engelli evlatlarımızın ve kardeşlerimizin hayatında çoğu zaman en önemli dönüştürücü güçtür. Devlet olarak bizler tam da bu nedenle sosyal politika yaklaşımımızın merkezine aileyi yerleştiriyoruz. Bu kapsamda engelli vatandaşlarımızın eğitimden istihdama, sosyal yaşamdan bakım desteklerine kadar her alanda desteklenmesini önceleyen politikalar yürütüyoruz" diye konuştu. "2. Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın hazırlıklarını tamamladık" Engelli vatandaşlar için hayata geçirdikleri çalışmaların temelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vizyonunun bulunduğunu aktaran Göktaş, "Bu vizyon doğrultusunda 2026-2028 dönemini kapsayan 2. Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın hazırlıklarını tamamladık. Eylem planımızı çok yakın bir zamanda kamuoyuna paylaşacağız" ifadelerini kullandı. "Engelli bireylerin hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur" Göktaş, açıklanan Çalıştay Sonuç Bildirgesi’nin engelli politikalarını daha ileri taşıma yolunda önemli bir yol haritası olacağını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: "Hiç kimsenin geride bırakılmadığı bir toplum inşa etmek güçlü aile ve güçlü Türkiye vizyonumuzun ayrılmaz bir parçasıdır. Biraz önce açıklanan çalıştay sonuç bildirgesi engelli politikalarımızı daha ileri taşıma yolunda bizler için değerli bir yol haritası olacak önemli bir kaynaktır. Bakanlık olarak bildirgede yer alan önerileri büyük bir titizlikle değerlendireceğimizi özellikle ifade etmek isterim. Sadece değerlendirmekle kalmayacağız. Bunları tabii ki politikalarımızı hayata geçirmek adına da önemli bir aslında yapı taşı olarak görüyoruz. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki engelli bireylerin üretken ve etkin birer özne olarak hayatın her alanına etkin katılımı yönünde adımlar atmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Engelli bireylerimizin yüzündeki tebessüm, ailelerimizin huzuru, güveni ve mutluluğu bizim en büyük motivasyon kaynağımızdır. Bu doğrultuda tüm paydaşlarımızla iş birliğini çok kıymetli görüyoruz." Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, 3 Aralık Dünya Engeller Günü’nde engelli bireylerin hak ve onur mücadelesine dikkat çektiklerini ifade ederek 3 Aralık’ın toplumsal farkındalığın arttırılmasına ve zihinlerdeki engellerin aşılmasına vesile olmasını diledi. Yalçın, hakları ayrıcalık ya da ayrımcılık olarak değil, hak ve adalet temelli bakış açısıyla değerlendirdiklerini ve bu yapılan çalışmada da insanların birbirlerini daha iyi anlamasını ve birbirlerinin hayatını kolaylaştırmasını amaçladıklarını sözlerine ekledi. "Engellilerin özlük haklarında tüm sosyal diyalog alanlarını zorlayarak gayretimizi hiçbir zamana esirgemedik" Engelli vatandaşlara yönelik ortaya konulan kuşatıcı çalışmalardan ötürü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden Yalçın, şu ifadelere yer verdi: "Rehabilitasyon merkezlerine götürme, okula erişim, özel destekler gibi çalışmalarla o ailelerin de yükünü hafifletti. Hatta bazı aileler engelli çocuğunun olması vesilesiyle kendini değersiz hissetmek yerine çok daha değerli hissedebildi. Bu açıdan bu politikalar son derece kıymetliydi. Biz Memur-Sen ailesi olarak kamuda özgür mücadelesi veren, ülkenin demokratikleşmesi konusunda gayret gösteren, vesayetin millet iradesi üzerinden düşmesi konusunda gayretiyle bu konuda Millet iradesinin yanında duran sorumlu bir teşkilat olarak biz de engelli vatandaşlarımızın kamudaki engelli çalışma arkadaşlarımızın sorunlarının çözülebilmesi, kurumların erişilebilir olması konusunda gayretler gösterdik. Yine gibi özlük alanlarında da bazı katkılar sunmak için kamu personeli danışma kurulu, toplu sözleşme masası, kurum idare kurulu, ikili diplomatik temaslar başta olmak üzere tüm sosyal diyalog alanlarını zorlayarak bu konuda gayretimizi hiçbir zamana esirgemedik." Program, konuşmaların ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın Bakan Göktaş’a hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından son buldu.
02 Aralık 2025 Salı - 21:59
Niyazi Nefi Kara: "Külçe altınları televizyonda gördüm"
Manavgat 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlayan duruşmada belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırılan tutuklu sanık Niyazi Nefi Kara, yeğenine herhangi bir görev ve talimat vermediğini, olaylardan bilgisinin olmadığını belirterek beraatını istedi. Duruşmanın görüldüğü salonun küçük olması nedeniyle sanık avukatlarının yanı sıra tutuklu yakınlarından sadece 1 kişinin alındığı duruşmada kimlik tespitinin yapılmasının ardından iddianame okundu. Mahkeme Başkanı, iddianamede yer alan olayları tek tek sorarken, görevden uzaklaştırılan örgüt yöneticisi sıfatıyla hakim karşısına çıkan Niyazi Nefi Kara, yeğeni Hüseyin Cem G.’ye herhangi bir görev ve talimat vermediğini, olaylarla ilgili ilgi ve bilgisinin olmadığını, baklava kutusuyla algı operasyonu yapıldığını, külçe altınları ise televizyonda gördüğünü anlattı. Niyaz Nefi Kara, suçsuz olduğunu belirterek beraatını istedi. Duruşmaya ise ara verildi.
02 Aralık 2025 Salı - 19:02
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Ülkemiz doğurganlık hızı en fazla azalan 5’inci ülke konumundadır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Ülkelerin son 7 yıldaki doğurganlık hızı değişimleri incelendiğinde; Çin, Güney Kore, Arjantin ve Kuveyt’ten sonra ülkemiz doğurganlık hızı en fazla azalan 5’inci ülke konumundadır" dedi.
02 Aralık 2025 Salı - 18:09
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti kabul etti
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti makamında kabul etti. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Suriye Türkmenlerinden oluşan heyeti makamında kabul etti. Topçu, Suriye’nin toprak bütünlüğünün vazgeçilmez bir unsur olduğunu ve İsrail’in yaptığı hain saldırılarla dünyayı hedef aldığını belirtti. İsrail’in saldırılarının sadece Gazze ile sınırlı kalmadığını, Suriye’nin toprak bütünlüğüne de göz diktiğini belirten Topçu, "Türkiye için 877 kilometrelik ortak sınırımızın ötesinde; tarihi, kültürel, kan, can ve din bağlarımız bulunan komşu Suriye’nin istikrarı, birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması vazgeçilmez bir önceliktir. Günümüzde İsrail’in Siyonist soykırım suçlusu Netanyahu hükümeti, Suriye’yi parçalamak amacıyla çeşitli etnik, mezhepsel ve dinsel temelli terör örgütlerini desteklemekte; uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler kararlarını açıkça ihlal etmektedir. İsrail, Suriye’nin sivil yerleşim yerlerini hedef alarak çocuk katliamlarına bu ülkede de devam etmektedir. Başta Gazze olmak üzere Lübnan, Suriye, İran ve Yemen’e yönelik işgal, ilhak ve hukuksuz saldırılara sessiz kalan tüm aktörler; İsrail’in Siyonist, bebek katili, soykırım suçlusu Netanyahu hükümetinin suç ortağı konumundadır. Suriye’deki Arap, Kürt, Türkmen ve farklı din-mezhep mensuplarının ortak düşmanı; Suriye’yi parçalayarak kendi kontrolünde terör devletçikleri kurmayı hedefleyen İsrail’in Siyonist Netanyahu hükümetidir. Suriye halkı; ülkesinin geleceği için bu ortak düşmana ve onun beslediği tüm ayrılıkçı terör örgütlerine karşı omuz omuza ve yan yana durmalı, vatanına ve geleceğine sahip çıkmalı; siyonist provokasyonlara karşı daima uyanık olmalıdır. Türkiye, devleti ve milletiyle, kardeş Suriye devletinin ve halkının yanındadır" ifadelerini kullandı. Ziyaret heyetinde Hacı Muhammed Emin (Suriye’de okul müdürü, Gaziantep’te muhasebeci), Bekir İlbeğli (Türkmen Dernekleri Federasyonu üyesi), Muhammed Ahmet (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üretim tesisi sahibi), Talat Kahya (Suriye Türkmeni, Gaziantep’te oto galerici), Ahmet Taha (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi), Muhammet Halil (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi), Alaaddin Çamur (Suriye’de zabıta müdürü, Gaziantep Devlet Hastanesi’nde tercüman), Abdullah Mustafa (Suriye ve Gaziantep’te ayakkabı üreticisi) yer aldı.
02 Aralık 2025 Salı - 18:02
DEM Parti heyeti İmralı’dan döndü
DEM Parti heyeti, İmralı’dan döndü. DEM Parti İmralı heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar Faik Özgür Erol, İmralı’dan döndü. Heyet öğle saatlerinde İmralı’ya gitmişti.
02 Aralık 2025 Salı - 16:48
Su sıkıntısı yaşanan Yalova’da belediyenin önlem almadığı iddiası
AK Parti Yalova İl Başkanı Umut Güçlü, su sıkıntısı yaşanan kentte, Yalova Belediyesi’nin DSİ’nin 11 Nisan 2025’teki yazısına rağmen hiçbir önlem ve çalışma yapmamasını eleştirdi. AK Parti İl Başkanı Umut Güçlü, doluluk oranı yüzde 6’ya kadar düşen Yalova’da yaşanan su sıkıntısıyla ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi. AK Parti Merkez İlçe Başkanlığı Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplantıda konuşan Güçlü, Yalova’da planlanan yeni barajla ilgili bilgi verdi. Gökçe Barajı’nın üstünde bir baraj yapımı için daha 2021 yılında sürecin başladığını ifade eden Güçlü, "Şu andaki durumu planlama raporu onaylandı. 2026 yılında proje ihalesi yapılacak. Allah kısmet ederse de 2027 yılında da yapım ihalesine çıkacak" dedi. Güçlü, Armutlu, Altınova, Çınarcık, Çiftlikköy, Esenköy, Kocadere, baraj, gölet projelerinin sürdürüldüğünü dile getirdi. "Kuyular devrede olsaydı 2 aylık daha suyumuz vardı" Güçlü, Yalova’da yaşanan susuzluktan Yalova Belediyesi’nin de sorumlu olduğunu belirtti. DSİ’nin 11 Nisan 2025 tarihinde yaşanacak su sıkıntısını öngörerek Yalova Belediyesi’ne gönderdiği yazıyı okuyan Güçlü, yazıda belediyeden Kurtköy Derivasyonu ve 24 adet derin kuyunun sondajına ait bilgiler ve susuzluğa karşı devreye alınmasının talep edildiğini belirtti. Buna rağmen Yalova Belediyesi’nin konuyla ilgili hiçbir adım atmadığını ifade eden Güçlü, şöyle konuştu: "11 Nisan’da DSİ Yalova’da yaşanacak durumu öngörüp bu kuyuların ne durumda olduğunu ve bunların reaksiyon içine alınmasını Yalova Belediyesi’ne bildiriyor. o günden itibaren de Yalova Belediyesi şu geldiğimiz güne kadar, geçen hafta valilikte yapılan toplantıya kadar, hiçbir hareket içinde bulunmuyor. 2014 senesinde yaşadığımız bu susuzluk aynısını bir daha yaşamıştık. Hatta o dip suyunu çekmeye kadar gitmiştik orada. O süreçte bu kuyuları açıyor ve bu kuyuları Yalova Belediyesi’ne devrediyor. 11 Nisan 2025’te de bunları ne durumdadır kontrol edin ve bunları devreye alın diye belediye iletiyor. Bunun hakkında herhangi bir çalışma yapılmıyor. Eğer 11.04.2025’te bu kuyularla ilgili gerekli çalışmaları yapıldı, tadilatları yapıldı. Aktif kuyular, hadi bir ay sonra devreye aldınız. Bu kuyular devrede olsaydı bizim şu an 2 aylık daha Yalova’da suyumuz vardı. Bu kuyularımızın çıkan su saniyede 245 litre. Yani 1 saniyede 245 litre su Yalova barajına gelecek. Bu kuyular devreye alınsa, bizim şu an susuzluk diye hiçbir sıkıntımız kalmayacak, kesintilere gidilmeyecekti." Tedbirlerle 20 günlük su var Güçlü, Gökçe Barajı’nın doluluk oranının yüzde 6 olduğunu ifade etti. Alınan tedbirlerle günlük 100 bin metreküp tüketimin 59 bin metreküpe düştüğünü kaydeden Güçlü, "Aşağı yukarı bir 20 günlük civarında bir su durumu mevcut. Bu kuyular ve derelerde devreye alındığında bu biraz daha bizi idare edecek. Zaten Meteoroloji de bir ağır bir yağış bekliyor" dedi. "Hiçbir cevap verilmiyor" Yalova Belediyesi’nin bu olayı uyarıya rağmen önemsemediğini belirterek, "Olayı önemsediklerini zannetseler şu an bu durumu yaşamazdık zaten. Yani Nisan’ın 11’inde yapılmış bir uyarı var. Bunları devreye alın, bunların bakımlarını yapın, kuraklık gelecek. Yani iklim durumu bu durumda diye açıklamalar yapılıyor. Yazı da gönderiliyor. Bununla alakalı hiçbir çalışma yapılmıyor. Hiçbir cevap da verilmiyor. Yani basına çıkıp, işte böyle böyle dendi de biz bunları bunları, kuyuları devreye alamadık, bundan dolayı alamadık, şöyle oldu, böyle oldu diye de bir açıklama da yapılmıyor" ifadesini kullandı. Güçlü, kendisi ve partinin milletvekillerin Ankara’da susuzlukla alakalı gerekli kurumlarla çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekledi.
02 Aralık 2025 Salı - 16:09
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek "dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28’inci Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18’inci Dönem İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kura töreninin hayırlı olmasını dileyerek, "Eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak bugün mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 Hâkim, 492 Cumhuriyet Savcısı, 147 İdari Hâkim kardeşimizi tebrik ediyor; adalet yolundaki mesailerinde kendilerine kolaylıklar, üstün muvaffakiyetler diliyorum. Onları bugünlere getiren ailelerine, hocalarına ve meslek büyüklerine emek ve çabaları için ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. Halihazırda ülke genelinde, 2 bin 415’i idari yargıda olmak üzere, toplam 25 bin 449 Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı’nın görev yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," 25 bini aşkın Hâkim ve Cumhuriyet Savcımızın, 9 bin 812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18’inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5’inin kadın olması, ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum. Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça, hamdolsun, çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık-kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki; kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz" diye konuştu. "Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda, edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz" diyen Erdoğan, "Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek; ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı "Yeni Türkiye’yi" inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların, kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan, ülkemizin dört bir yanında, en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yâd ediyorum. Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’la birlikte yargı camiamızın tüm şehitlerine Rabbim’den gani gani rahmet diliyorum" dedi. Kura çekimi bekleyenlere seslenen Erdoğan, "Sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için, vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en faziletlisi, adalet uğruna verilen mücadeledir. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak, bu mücadelenin kalbindesiniz. İbn-i Haldun’un veciz ifadesiyle "Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir." İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan, vicdanınızın rehberliğinde kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır. Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin yolu; çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin, bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki; meslek hayatınız boyunca, fikriniz de, zikriniz de, hükmünüz de daima adalet olsun. Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun." İfadelerini kullandı. "Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir" Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin, devlet ve toplum düzeninin mihveri olduğunu belirterek" Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami, adaletin hayatımızdaki yerini bakınız nasıl tarif ediyor: "Memleketin direği adalettir her zaman, adalette nasibin saadettir her zaman". Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak "mülk, Allah’ındır" diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet, mülkün temeli olduğu gibi, dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzladığımızda; Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür bu sözümüzün arkasında durduk" dedi. Geride bırakılan 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptıklarını, en büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Âdil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla, takvime dayalı süreli hedefler haline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken, diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız, yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den, 391’e yükseldi. 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e; idarî yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda, adli ve idari yargıda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk" açıklamasını yaptı. Yargıda dosyaların kapatılma süresinin kısaltıldığını, bu alanda pek çok Avrupa ülkesinin geride bırakıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz, davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum: Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre, ülkemizde idarî yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum; bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür. Bölge İdare Mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken; İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür. Türkiye, bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen, önümüzde halen uzun bir yol var. İnşallah, sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz" diye konuştu. "Hakimlik cüppesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez" diyen Erdoğan, "Hakimler-savcılar, yanılgı nedir bilmeyen "hakikat avcıları" da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan, varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte, hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin "merkezi figürü" haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devleti ve toplumsal düzeni korumanın, adaleti tesis etmekle mümkün olacağını dile getiren Erdoğan yargı mensuplarının hedef alınmasına ilişkin," Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlettir, güçlü millettir, özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil, herkesin saygı göstermesi gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu konuda yeterince özenli davranılmıyor. Özellikle son aylarda, yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun, siyasete hâkim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir" dedi. Yargının siyasallaştırılmasını tehlikeli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için, kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların, öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya "siyasallaştı" ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek, yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor .Bunu, son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüs’el değildir. Hukuk devletinde, suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak, meşru çıkarı ve "Hakkın âli hatrını" korur. Bizim de sorumluluğumuz; hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz, tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç kardeşlerimin, meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum" şeklinde konuştu. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Programa, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çok sayıda yargı mensubu ve davetli katıldı. Programda dönem birincileri plaketlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldı. Daha sonra kura çekimi yapıldı.
02 Aralık 2025 Salı - 15:25
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "2002 yılında 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kurallarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek "dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28’inci Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18’inci Dönem İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreninde konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, kura töreninin hayırlı olmasını dileyerek,"Eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak bugün mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 Hâkim, 492 Cumhuriyet Savcısı, 147 İdari Hâkim kardeşimizi tebrik ediyor; adalet yolundaki mesailerinde kendilerine kolaylıklar, üstün muvaffakiyetler diliyorum. Onları bugünlere getiren ailelerine, hocalarına ve meslek büyüklerine emek ve çabaları için ayrıca teşekkür ediyorum" dedi.Halihazırda ülke genelinde, 2 bin 415’i idari yargıda olmak üzere, toplam 25 bin 449 Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı’nın görev yaptığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," 25 bini aşkın Hâkim ve Cumhuriyet Savcımızın, 9 bin 812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18’inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5’inin kadın olması, ayrıca takdire şayandır, ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum. Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça, hamdolsun, çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık-kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki; kadınlar, kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı.Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz" diye konuştu."Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda, edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz." Diyen Erdoğan, "Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek; ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı "Yeni Türkiye’yi" inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların, kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak. Buradan, ülkemizin dört bir yanında, en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum. Bu vesileyle, bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yâd ediyorum.Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’la birlikte yargı camiamızın tüm şehitlerine Rabbim’den gani gani rahmet diliyorum" dedi.Kura çekimi bekleyenlere seslenen Erdoğan,"Sizler birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız. Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için, vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en faziletlisi, adalet uğruna verilen mücadeledir. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak, bu mücadelenin kalbindesiniz. İbn-i Haldun’un veciz ifadesiyle "Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir." İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan, vicdanınızın rehberliğinde kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır. Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin yolu; çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçiyor. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin, bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki; meslek hayatınız boyunca, fikriniz de, zikriniz de, hükmünüz de daima adalet olsun. Cenab-ı Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun." İfadelerini kullandı.- Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir.Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaletin, devlet ve toplum düzeninin mihveri olduğunu belirterek" Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Genceli Nizami, adaletin hayatımızdaki yerini bakınız nasıl tarif ediyor: "Memleketin direği adalettir her zaman, adalette nasibin saadettir her zaman". Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak "mülk, Allah’ındır" diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet, mülkün temeli olduğu gibi, dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzladığımızda; Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür bu sözümüzün arkasında durduk" dedi.Geride bırakılan 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptıklarını, en büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan," Âdil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla, takvime dayalı süreli hedefler haline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken, diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız, yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den, 391’e yükseldi. 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e; idarî yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda, adli ve idari yargıda 3 bin 470 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk" açıklamasını yaptı.Yargıda dosyaların kapatılma süresinin kısaltıldığını, bu alanda pek çok Avrupa ülkesinin geride bırakıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz, davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum: Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre, ülkemizde idarî yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum; bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür. Bölge İdare Mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken; İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür.Türkiye, bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen, önümüzde halen uzun bir yol var.İnşallah, sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz" diye konuştu."Hakimlik cüppesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez. "diyen Erdoğan, "Hakimler-savcılar, yanılgı nedir bilmeyen "hakikat avcıları" da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan, varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz. Bununla birlikte, hakim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin "merkezi figürü" haline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü, adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir" açıklamasını yaptı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devleti ve toplumsal düzeni korumanın, adaleti tesis etmekle mümkün olacağını dile getiren Erdoğan yargı mensuplarının hedef alınmasına ilişkin," Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlettir, güçlü millettir, özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum. Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil, herkesin saygı göstermesi gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu konuda yeterince özenli davranılmıyor. Özellikle son aylarda, yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun, siyasete hâkim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir." dedi.Yargının siyasallaştırılmasını tehlikeli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için, kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların, öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya "siyasallaştı" ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek, yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor .Bunu, son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir. Bakınız her fırsatta vurguluyorum, bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüs’el değildir. Hukuk devletinde, suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak, meşru çıkarı ve "Hakkın âli hatrını" korur. Bizim de sorumluluğumuz; hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk sadece mahkemelerin kararlarıyla değil, toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz, tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz. Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç kardeşlerimin, meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum" şeklinde konuştu.Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Programa, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çok sayıda yargı mensubu ve davetli katıldı.Programda dönem birincileri plaketlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldı. Daha sonra kura çekimi yapıldı.
02 Aralık 2025 Salı - 15:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni Türkiye’yi herkes kabullenecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi inşallah herkes kabullenecek "dedi.
02 Aralık 2025 Salı - 15:15
Bakırhan: "Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir"
DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "4 Aralık’ta komisyon yeniden toplanacak. Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir" dedi. Bakırhan, partisinin grup toplantısında konuştu. Bakırhan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeye değinerek, "4 Aralık’ta komisyon yeniden toplanacak. Görüşme tutanaklarının yalnızca üyelerle değil kamuoyuyla da paylaşılması, şeffaflık sağlanması ve toplumun rahatlaması için gereklidir. Bu toprakların yaralarını saran, özgürlüğü inşa eden demokratik raporlar bekliyoruz; çözüm odaklı raporların hızla yasalara dönüşmesi için ilk ve tarihi sorumluluk Sayın Kurtulmuş’ta ve komisyondadır" diye konuştu. Bakırhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ’Stockholm sendromu’ söylemine ilişkin, "Biz Meclis’te barış için yasa konuşurken, sokaklarda barışı toplumsallaştırırken siz kürsüden neden bir halkı aşağılayıcı sözler kullanıyorsunuz? Biz bu coğrafyada halklar, inançlar, devrimciler, ezilenler olarak celladı mezarlıklarımızdan, faili meçhullerden, yakılmış köylerimizden, direndiğimiz o zindanlardan iyi biliriz. Cellatlığımıza soyunan çok oldu ama bizi kurban yapmaya kimsenin gücü yetmedi ve yetmeyecek. Cellat defterini açacaksak, geçmişi konuşacaksak hepiniz borçlu çıkarsınız" şeklinde konuştu. Bakırhan, Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminin yönetim arayışını sürdürdüğünü belirterek, "Kuzey ve Doğu Suriye’den özellikle Türkiye’ye uzanan bir dostluk eli var, artık bu elin tutulması gerekir. DEM Parti’nin bu hafta sonu düzenleyeceği uluslararası konferansa Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı İlham Ahmed davet edildi. İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelip gelemeyeceği konusunda henüz bir dönüş sağlanmadı. Bırakın gelsin, sorusu olan sorusunu sorsun, endişesini getirsin, diplomasi bunun için var. Çözümden kaçmak, Kürtlerin Suriye’de elde edeceği kazanımlardan kaçmak kimseye kazandırmaz; getirin, oturun, konuşun, anlaşın" diye konuştu.
02 Aralık 2025 Salı - 12:30
DEM Parti:"DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya hareket etti. "
DEM Parti:"DEM Parti İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya hareket etti. "
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder