SPOR - 15 Ekim 2020 Perşembe 10:08

Fernando Boldrin: "Türkiye alt yapıya biraz daha yatırım yapmalı”

A
A
A
Fernando Boldrin: "Türkiye alt yapıya biraz daha yatırım yapmalı”

Çaykur Rizespor’un Brezilyalı futbolcusu Fernando Boldrin, Brezilya’nın futbol alt yapısının iyi olduğunu, Türkiye’nin de alt yapıya daha fazla özen göstermesi halinde daha iyi bir seviyeye ulaşabileceğini söyledi.

Çaykur Rizespor’un Brezilyalı futbolcusu Fernando Boldrin, Brezilya’nın futbol alt yapısının iyi olduğunu, Türkiye’nin de alt yapıya daha fazla özen göstermesi halinde daha iyi bir seviyeye ulaşabileceğini söyledi.


Çaykur Rizespor’un Brezilyalı orta saha oyuncusu Fernando Boldrin açıklamalarda bulundu. 31 yaşındaki futbolcu, Türk Milli Takımı’nın oynadığı futbolu beğendiğini belirten Boldrin "Brezilya’da tüm takımlar alt yapıya normal takımdan daha fazla para harcıyor, daha fazla yatırım yapıyorlar. Bu yatırımın karşılığını da futbolcu satarak alıyorlar. Brezilya’da böyle bir durum var ve bu gelişerek devam ediyor. Brezilya hiçbir zaman vazgeçmiyor, daha da fazla yapmaya çalışıyor. Türkiye’de diğer alt yapıları takip edemiyorum. Burada da çalışmalar var görüyorum. Eğer Türkiye’de de Brezilya’da ki gibi alt yapıya yatırım yapılır, önem verilirse birçok şey başarılır diye düşünüyorum. Baktığında Türk Milli Takımı iyi gidiyor, Türkiye’de bununla ilgili çalışmalar var biliyorum. Sadece biraz daha gelişebilir diye düşünüyorum. Son Almanya maçına baktım, yenebilirdi Türkiye, Rusya maçına baktım yenebilirdi Türkiye. İyi bir milli takım var. Bir şeyler yapılıyor Türkiye’de de ama Brezilya gibi alt yapıya daha fazla ilgi, daha fazla yatırım yapılırsa bence Türkiye bundan daha iyi geri dönüşler alabilir" şeklinde konuştu.



"Yeni gelen arkadaşlarımızın alışması, süre alacak"


Transfer sezonunun ardından takıma yeni kazandırılan oyuncuların adaptasyon sürelerinin kısalması halinde Çaykur Rizespor’un daha da erken başarı elde edebileceğini ifade eden Boldrin, "Sizde biliyorsunuz bu transfer döneminde en çok transfer yapan takım Çaykur Rizespor. Şu anda birçok yeni oyuncumuz var. Bu tür durumlarda bir alışma süresi oluyor. Yeni gelen arkadaşlarımızın bize alışması, bizim onlara alışmamız bir süre alacak. Tabi kendi yöneticilerimiz ve hocamız bu süreyi kısaltmaya çalışıyorlar, biz de elimizden geleni yapıyoruz. Bu süre kısalırsa ve alışma süreçleri iyi bir şekilde geçirebilirsek galibiyetlerin geleceğine inanıyorum" diye konuştu.



"Seyirci en kısa sürede statlara dönsün"


Karşılaşmaların pandemiden dolayı seyircisiz oynandığı için maç havası olmadığını ifade eden Boldrin, "Maçların seyircisiz oynanması tabi ki etkiliyor. Çaykur Rizespor özellikle iç saha maçlarında taraftarıyla bütünleşen ve taraftarıyla çok iyi oynayan bir takım. Biz taraftarımızı özellikle Rize’deki maçlarda arkamızda hissediyoruz. Maçların çok iyi bir havası oluyor, gerçekten daha iyi oynuyoruz, daha üstün oynuyoruz ve bunu hissediyoruz. Şimdi de onun eksikliğini hissediyoruz. Deplasmanlardaki maçlarda da bir maç havası olmuyor. En kısa sürede seyirci tekrar statlara dönsün istiyorum" şeklinde konuştu.


Kendi istatistiklerine baktığında kötü bulmadığını dile getiren Boldrin, "Hem geçen yıl için hem bu yılın başından şu ana kadar istatistiklerime baktığınız zaman istatistiklerim kötü görünmüyor. Bir futbolcu her maçta kendini biraz daha geliştirmelidir. Ben her zaman performansımın ne kadar arttığına bakıyorum. Taraftarımızın beni sevmesi çok güzel ama bazı maçlarda ben gol attıysam, yüceltilmesi gereken ben değil takımdır" ifadelerini kullandı.



"Rize ideal şehir"


Rize’nin bir futbolcunun işine odaklanması için ideal bir şehir olduğunu sözlerine ekleyen Boldrin “Ben son 2 yıldır hep aynı cevabı veriyorum. Bu kulüp her yıl ilk 8’e oynamayı hak eden bir kulüp. Bütün koşullarıyla, bütün şartlarıyla, fiziki olsun, diğer şartları olsun, ben hep bunu size söyleyebilirim. Burası gerçekten bir futbolcu için çok ideal bir yer. Bizim tek yapmamız gereken buraya geldiğimizde futbola odaklanmak. Zaten buranın yapısı o kadar iyi ki, futbolcunun futbola odaklanma dışında yapacağı başka bir şey de yok. Bizim tek yapmamız gereken sözleşmemizin gereğini layıki ile yerine getirmek" dedi.



"Rize ile ailecek bütünleştik"


Rize halkının kendisini ve ailesini çok sevdiğini, sürekli bir yere davet edildiğini ve sokakta olumlu tepkilerle karşılaştığını dile getiren Boldrin, şu ifadelere yer verdi:


"Rize halkı ile aile olarak bir bütünleşmemiz oldu. Beni seven ailemi de seviyor. Bunun sebebi ise bence gerçekten sahanın içerisinde takıma kendini adayan futbolcuya Rize halkı değer veriyor. Nereye gidersem çok iyi davranıyorlar. Hatta beni davet ediyorlar. Rize halkı ile gerçekten aramızda iyi bir bağ oluştu. Bu da karşılıklı bence. Ben de onları çok seviyorum. Umarım bu sevgi de burada bulunduğum sürece devam eder."


Bir çok işletmenin kendisinden ücret almadığını ve zor durumda kaldığını dile getiren Boldrin “Hem restoran sahibi ücret almıyor, bazen de taraftarlarla denk geliyoruz onlar ödüyor hesabı. Beni zor durumda bırakıyorlar. Aslında ben ödemek istiyorum. Bazen karşılık bekleyen de oluyor ‘Senin hesabı ödemiştik bize bir forma yollar mısın?’ diye" dedi.



"Türk yemeklerini çok beğeniyorum"


Türk yemeklerini çok beğendiğini, Karadeniz yemeklerinden de en çok balık yemeklerini tercih ettiğini sözlerine ekleyen Boldrin Ayder’e gittim ve Rize’de doğal güzellik olarak neresi varsa tavsiye edilen oralara gittim. Herkesin bilmediği ama Rizeliler’in bildiği yerlere de gittim. Karadeniz yemeği demeyelim ben çok beğeniyorum Türk yemeklerini. Türkiye’de nereye gitsem çok lezzetli yemekler yiyorum. Brezilya’dan önce Romanya’daydım. Romanya’da bu kadar lezzetli değildi. Karadeniz mutfağı ile ilgili özellikle bir şey söylemek gerekirse balık yemekleri ciddi anlamda çok beğendiğim bir yemek. Arkadaşlarımla dışarıya çıktığım zaman özellikle balık yemeye gidiyoruz. Eşim de yapıyor ama restoranlarda daha iyi yapıyor" şeklinde konuştu.



"VAR’ın bozulduğu maç bize rastladı"


2018-2019 futbol sezonunda Beşiktaş ile oynadıkları maçta VAR sisteminin bozularak olfsayt çizgisi çekilememesi olayını hiç unutamadığını sözlerine ekleyen Tecrübeli oyuncu, "Okan hoca ile geçirdiğimiz bir ligin 2. yarısı var. Orada gerçekten çok iyi maçlar çıkardık, müthiş oynuyorduk. Galip geldiğimiz her maçta çok mutlu oluyorduk. Baskı kuruyorduk, üstün oynuyorduk, gerçekten mutlu anlarım oluyordu. Aynı sezonun ikinci yarısında bir Beşiktaş maçı oynadık, 7-2 yenildik. En çok üzüldüğüm maç diyebilirim. Yine müthiş bir maç çıkarıyorduk ama futbolda hiçbir zaman duymadığım VAR’ın bozulması gibi bir şey söylendi bize. Böyle bir şey ben hiç duymamıştım, bize denk geldi. Berabere giden maç VAR bozulduğu için gol oldu, Beşiktaş sonrasında gol atıp devamını getirdi. Üzüldüğüm maçtı. Çok iyi oynadığımız maçta tarihi bir fark yedik. O yüzden en çok üzüldüğüm maçtı diyebilirim” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.