ÇEVRE - 18 Nisan 2025 Cuma 14:02

Afrika’dan Rusya’ya göç eden yırtıcı kuşların uğrak noktası olan Rize’de kuş gözlem etkinliği düzenlendi

A
A
A
Afrika’dan Rusya’ya göç eden yırtıcı kuşların uğrak noktası olan Rize’de kuş gözlem etkinliği düzenlendi

Rize’de yeni hizmete giren Isıtlık Tabiat Parkı Kuş Gözlemevi’nde kuş gözlem etkinliği düzenlendi.


Afrika’nın güneyinden Rusya’daki üreme bölgelerine göç eden yırtıcı kuşları izlemek için Rize merkez Isırlık Tabiat Parkı’ndaki kuş gözlemevinde etkinlik düzenlendi. Etkinlikte kuş gözlemcileri bölgeden geçen yırtıcı kuşları görüntüleyerek kayıt altına aldı.


Rize Belediye Başkanı Rahmi Metin, Isırlık Tabiat Parkı’nda yapımı tamamlanarak hizmete açılan kuş gözlemevi sayesinde bölgeye gelen kuş gözlemcilerinin fotoğraf çekme imkanı bulduğunu dile getirerek, "Isırlık her geçen gün yeni aktivitelerle, bu kuş gözlemevi de yeni bir aktivite alanı. Yukarı alanımızda kuşları gözlemek için dürbünler monte edildi. Bu iş biraz daha profesyonel olduğu için ilgililer özellikle martın sonundan mayıs sonuna kadarki zaman diliminde burada 30’a yakın yırtıcı kuşu, yaklaşık 370’e yakın kuş çeşidini gözlemliyor. Bu bölgeden ilkbaharda Kafkaslara doğru geçen kuşlar, sonra tekrar sonbaharda aynı güzergahtan Afrika’ya doğru gidiyorlar. Bu güzergâh içerisinde kuş gözlemciliği de bir etkinlik alanı olduğu için turizm açısından oldukça önemli. Misafirler bu günlerde Rize’de ikamet ediyorlar, burada fotoğraflarını çekip gidiyorlar" dedi.


Yırtıcı kuşların üremek için Doğu Karadeniz Bölgesi’ne geldiğini, Rize’de şehrin en hakim noktasında kurulan kuş gözlemevi sayesinde bu göçü fotoğraflayabildiklerini dile getiren kuş gözlemcisi Birol Hatinoğlu ise, "Türkiye’de Rize, ilkbaharda yırtıcı göçü açısından çok önemli noktalardan biridir. İlkbahar yırtıcı göçünü yoğun ve tüm çeşitleri gözetleyebilme açısından İstanbul Sarıyer ormanlarından sonra ikinci nokta Rize’nin Isırlık ve Dağbaşı bölgeleridir. Yaklaşık 28 yırtıcı kuş türü bölgede gözlemleniyor. Yırtıcı göçü ve diğer türler açısından oldukça önemli bir nokta. Rusya’nın kuzeylerinden ve Asya’nın doğusundan gelen türlerin Afrika’daki türlerle üreme alanı burası. Kışın Rusya’dan, yazın ise Hindistan’dan, Sri Lanka’dan bir sürü tür geliyor üremek için. Yırtıcı gözlem kulesi şehrin en hakim noktasında yer alıyor. Burada kurduğumuz teleskoplarla, dürbünlerle birçok türü rahatlıkla görebiliyoruz. Bölgede Isırlık Tabiat Parkı da tesis olarak birçok şeyi içerisinde barındırdığı için insanların keyifle zaman geçirebileceği bir alan haline geliyor" ifadelerini kullandı.


Rize’de leylek görmenin zor olduğunu ancak etkinlikte 18 leyleği havada görüntülediklerini kaydeden Hatinoğlu, "Kartalların sayıları biraz düşüktü. Bozkır kartalı, küçük orman kartalı ve büyük orman kartalı gördük. Çok sayıda, 3 bin-5 bin civarında karaçaylak kuşu vardı. Şahinler, atmacalar vardı. Rize’de leylek görmek biraz zordur. Bu sabah şansımıza 18 tane leyleği havada göç ederken gördük ve çok sevindik. Birçok yırtıcı kuş türü geçiyor. Mayısa kadar devam edecek. Göç en son arışahini dediğimiz türle son bulacak" şeklinde konuştu.


Trabzon’dan Rize’ye gelerek etkinliğe katılan Hakan Kahraman da, "Boş zamanlarımda kuş fotoğrafçılığı ve kuş gözlemi yapıyorum. Rize’de böyle bir gözlem evinin yapılması oldukça değerli ve önemli. Bunun için başkana teşekkür ediyorum. Bizler buna yakın yerler olmadığı için gidip gözlem yapamıyorduk. Burası bizim için oldukça değerli ve güzel oldu" şeklinde konuştu.



Afrika’dan Rusya’ya göç eden yırtıcı kuşların uğrak noktası olan Rize’de kuş gözlem etkinliği düzenlendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.