Son Dakika
|
AKOM uyardı: İstanbul’da İzlanda soğuk hava dalgası etkili olacak
Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne ’yolsuzluk’ operasyonu: 10 gözaltı
Çin elektrikli otomobillere enerji tüketim sınırı getirdi
Zelenskiy’den Ukrayna’da barış açıklaması: "Yeni yıl öncesinde birçok karar alınabilir"
MİT yeni yılda eylem hazırlığında olan DEAŞ sempatizanını yakaladı
'Futbolda Bahis Soruşturması'nda yeni dalga!
Bahis soruşturması kapsamında 30 gözlemci, PFDK’ya sevk edildi
Sultangazi’de kuyumcu vurgunu: Altınları alıp kayıplara karıştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Başbakanı Dibeybe ile görüştü
İtalya Başbakanı Meloni: "Bu sene zordu ama endişelenmeyin, 2026 daha da zor olacak"
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Radon Thermal Springs Near Bishkek Attract Visitors Year-Round
Bursa’da iş yeri yangını: 4 işletme zarar gördü
Polisten kaçan araç takla attı: 3 yaralı
Başakşehir Atatürk Oto Sanayi Sitesi’nde korkutan yangın
Gazze'de ateşkesten bu yana can kaybı 410'a yükseldi
İnşaat işçilerini taşıyan minibüs devrildi: 16 yaralı
Beşiktaş’ta Necip Uysal ve Mert Günok ile yollar ayrılıyor
Zelenskiy: "Hafta sonu Florida'da Trump ile görüşeceğim"
SAĞLIK
Batıdan doğuya şifa yolculuğu: Şah damarı tümörü Van’da tedavi edildi
27 Aralık 2025 Cumartesi - 10:43:22
Lokman Hekim Van Hastanesi’nde şah damarı (glomus) tümörü nedeniyle ameliyat edilen İzmirli ve Adıyamanlı iki hasta, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel ve ekibinin başarılı müdahalesiyle sağlığına kavuştu. Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, zorlu ve hayati risk taşıyan şah damarı tümörü ameliyatlarında edindiği yüksek tecrübe sayesinde Türkiye’nin farklı illerinden gelen hastaları başarıyla tedavi ediyor. Boyun bölgesinde yer alan ve hayati damar-sinir yapılarına yakınlığı nedeniyle en riskli cerrahi işlemler arasında gösterilen şah damarı tümörü ameliyatları, ileri düzey deneyim gerektirmesi nedeniyle Türkiye’de sınırlı sayıda merkez ve hekim tarafından uygulanabiliyor. Lokman Hekim Van Hastanesi’nde görev yapan Prof. Dr. Halil Başel ise yıllar içinde edindiği tecrübeyle hem bölgeden hem de Türkiye’nin farklı illerinden gelen hastaların tercih ettiği isimlerden biri hâline geldi. Bu kapsamda İzmir’den gelen 2 çocuk annesi Seda Leyla Çağlar (53) ile Adıyaman’dan gelen 5 çocuk annesi Fatma Toprak (63), şah damarı tümörü tanısıyla Lokman Hekim Van Hastanesi’nde ameliyat edildi. Her iki hastanın da operasyonlarının başarıyla tamamlandığı ve kısa sürede taburcu edilmelerinin planlandığı bildirildi. "Saatler süreceği söylenen ameliyatları burada çok daha kısa sürede tamamladık" Konuya ilişkin konuşan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, her iki hastayı da şah damarı tümörü nedeniyle ameliyat ettiklerini belirtti. Prof. Dr. Başel, "Van olunca hastalarımızın ve çevrelerinin bazı tereddütleri olabiliyor. ‘Herkes batıya giderken siz neden Türkiye’nin en doğusuna gidiyorsunuz’ gibi uyarılarla karşılaştıklarını ifade ettiler. En büyük endişeleri ise hastane imkânlarının yeterli olup olmadığı ve bu kadar zor bir ameliyatın burada yapılıp yapılamayacağıydı. Ancak, hastalarımız geldiklerinde gördüler ki her türlü imkân burada mevcut. Kendilerinin konforunu sağladık, ameliyatlarını da başarıyla gerçekleştirdik. Saatler süreceği söylenen ameliyatları burada çok daha kısa sürede tamamladık. Hatta Adıyaman’dan gelen hastamızı geldiği gün ameliyata aldık. İnşallah yarın, 5 gün içinde de taburcu etmeyi planlıyoruz. Zor ve riskli iki ameliyatı başarıyla tamamlayarak hastalarımızı bu sıkıntıdan kurtardık. Allah’a şükür, sonuçlarımızda herhangi bir sorun da gelişmedi" dedi. "Şifayı Van’da bulduk" İzmir’den gelen hasta Seda Leyla Çağlar, boğazında beze şeklinde bir kitle fark etmesiyle sürecin başladığını belirterek, yapılan tetkiklerde bunun şah damarı tümörü olduğunun anlaşıldığını söyledi. Hastalığın nadir görülmesi nedeniyle detaylı bir araştırma yaptıklarını ifade eden Çağlar, "Bu süreçte Prof. Dr. Halil Başel hocamızla tanıştık. Tümörün hızla büyümesi beni çok endişelendirdi. Bu hastalıkta vakit kaybetmeden doğru ellere teslim olmak gerekiyor. Biz o şifayı Van’da, Lokman Hekim Van Hastanesi’nde bulduk. Hocamıza ve tüm hastane personeline teşekkür ediyorum" diye konuştu. Adıyaman’dan gelen hasta Fatma Toprak da ilk olarak tansiyon hastalığı şüphesiyle Kahta’ya gittiklerini belirterek, "Yapılan kontrollerden sonra bunun farklı bir hastalık olduğu söylendi. Hemen araştırma sürecine girdik ve Halil Başel hocamızla tanıştık. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Allah onun gibi hekimleri başımızdan eksik etmesin" şeklinde konuştu.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 10:42
60 yaşındaki kadının şişen karnından 6 kiloluk kitle çıkarıldı
Amasya’da karnının 6 aylık hamile gibi büyümesi üzerine hastaneye başvuran 60 yaşındaki kadının içinden 6 kilo ağırlığında kitle çıkarıldı. Amasya’nın Taşova ilçesinde yaşayan Hanım Doğan’ın (60) şişlik oluşan karnı giderek büyüdü. Bunun üzerine Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Yapılan kontrollerde karnın içini saran bir kitle tespit edilerek ameliyata karar verildi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Osman Fadıl Kara ile ekibinin gerçekleştirdiği başarılı operasyonda kadının karnından 6 kiloluk kitle çıkarıldı. Sağlığına kavuşan Doğan, "Hiç ağrım yoktu. Sadece karnımda şişlik hissettim. Yapılan ameliyatta karnımdan bu kitle çıkarıldı" dedi. "Sinsi tehlike geç fark ediliyor, erken teşhis hayat kurtarır" Yumurtalık ya da rahimde oluşan kitlelerin geç fark edilmesinin hayati riskler oluşturduğunu belirterek 6 ay ya da yılda 1 kez kadın doğum uzmanına genel kontrol yaptırılmasını tavsiye eden Prof. Dr. Kara, "Yumurtalık kistleri karın boşluğunda büyüdükleri için geç fark edilir. Biz buna ‘sinsi tehlike’ diyoruz. Hastamız şanslıydı. Bütün vücuda yayılmamış bir tümörle karşılaştık. Erken teşhis hayat kurtarır" diye konuştu.
27 Aralık 2025 Cumartesi - 10:40
Dahiliyeye başvurular artıyor: Metabolik ve kronik hastalıklar ön planda
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özgür Kılıç, iç hastalıkları polikliniklerine başvurularda son yıllarda belirgin bir artış yaşandığını belirterek, "Özellikle metabolik ve kronik hastalıkların son yıllarda belirgin şekilde arttığını görüyoruz" dedi. İç hastalıkları polikliniklerine en sık halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, çarpıntı ve nefes darlığı şikâyetleriyle başvurulduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, "Mide-bağırsak şikâyetleri, tansiyon yüksekliği, kan şekeri düzensizlikleri, kilo değişiklikleri, tiroit yakınmaları ve enfeksiyon bulguları da sık gördüğümüz başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Son yıllarda obezite, insülin direnci, metabolik sendrom ve karaciğer yağlanmasıyla ilişkili başvurularda da belirgin bir artış var. Kronik hastalığı olan bireyler ise düzenli kontrol ve tedavi planlaması amacıyla sık başvuruyor" dedi. 2025 yılında öne çıkan hastalıklara değinen Kılıç, metabolik ve kronik hastalıkların ön planda olduğunu belirterek, "Diyabet ve prediyabet, hipertansiyon ve kalp-damar risk faktörleri, tiroit hastalıkları, obezite ve buna bağlı komplikasyonlar, karaciğer yağlanması, solunum yolu ve viral enfeksiyonlar ile stres ve kaygı ilişkili bedensel yakınmalar en sık karşılaştığımız başlıklar arasında yer alıyor. Toplumda hareketsizlik ve düzensiz beslenmenin artması bu tabloyu belirgin şekilde etkiliyor" diye konuştu. Başvuruların yaş gruplarına göre dağılımına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, toplam başvuru sayısının hâlâ orta yaş ve ileri yaş grubunda daha fazla olduğunu söyledi. Kılıç, "Ancak son yıllarda genç yetişkinlerde de belirgin bir artış görüyoruz. Gençlerde daha çok insülin direnci, obezite, reflü ve mide şikâyetleri, tiroit fonksiyon bozuklukları, stres ve uyku düzensizliği öne çıkıyor. İleri yaş grubunda ise diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve çoklu kronik hastalıkların takibi ön planda" şeklinde konuştu. Dahiliyeye başvuruların artış nedenlerine de değinen Kılıç, bu durumun birçok faktöre bağlı olduğunu belirterek, "Yaşam süresinin uzaması, kronik hastalıkların artması, hareketsiz yaşam ve beslenme bozuklukları, obezite ve metabolik sendromdaki yükseliş, pandemi sonrası sağlık farkındalığının artması, rutin kontrollerin yaygınlaşması ile yoğun stres ve uyku düzensizliği başvuruların artmasında etkili oluyor" ifadelerini kullandı. "Masa başı yaşam, kronik stres, uyku bozukluğu" Beslenme alışkanlıkları, stres ve yaşam tarzının hastalıkların görülme sıklığını doğrudan etkilediğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Kılıç, "Hazır ve yüksek kalorili gıda tüketimi, düşük fiziksel aktivite, masa başı yaşam, kronik stres, uyku bozukluğu ile sigara ve alkol kullanımı; diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması ve kalp-damar hastalıklarının artmasına neden oluyor. Bu da dahiliye başvurularını yükseltiyor" açıklamasında bulundu. Topluma mesaj da veren Kılıç, şunları söyledi: "Düzenli egzersiz, dengeli beslenme, stres yönetimi ve rutin sağlık kontrolleri; bugün sık gördüğümüz metabolik ve kronik hastalıkların önemli bir kısmını önleyebilir. Sağlık başvurularının artması, toplumun kendi sağlığını daha çok sahiplenmeye başladığının da bir göstergesidir."
26 Aralık 2025 Cuma - 21:02
Bakan Memişoğlu: "Türkiye Yüzyılı’nda sağlık sistemimizi güçlendirmeye devam edeceğiz"
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı’nda bu güveni daha da büyütmeye, sağlık sistemimizi güçlendirmeye ve insanımızın sağlığını her şeyin önünde tutmaya devam edeceğiz" dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, İstanbul’da Medistate Çekmeköy Hastanesi Açılış Töreni’ne katıldı. Bakan Memişoğlu, törende yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hayata geçirilen sağlıkta dönüşüm süreciyle İstanbul’un her ilçesinde güçlü ve erişilebilir bir sağlık altyapısı oluşturduklarını ifade ederek, son 10 yıl içinde İstanbul’da 26 yeni hastane ile 5 yeni Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi inşa ettiklerini belirtti. Türkiye genelinde 334 Sağlıklı Hayat Merkezi ile vatandaşlara sunulan hizmetler hakkında bilgi paylaşan Bakan Memişoğlu, "Bu merkezler aracılığıyla vatandaşlarımızı erken tanı ve tarama programlarına yönlendiriyor, hastalıklar ortaya çıkmadan önce önlem almayı hedefliyoruz. Aile hekimlerimizin sahadaki etkin çalışmalarıyla yalnızca son bir yıl içinde 35 milyon kronik hastalık taraması gerçekleştirdik" dedi. Bakan Memişoğlu, sağlık sistemini daha etkin ve erişilebilir kılmak amacıyla son bir yıl içinde 91 mevzuat düzenlemesini hayata geçirdiklerini vurguladı. Memişoğlu, "Hayata geçirdiğimiz Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği ile özel sağlık yatırımlarının sahadan elde edilen bilimsel veriler ışığında Anadolu başta olmak üzere bölgesel ihtiyaçlara göre planlanmasını sağlıyor, sunulan sağlık standartlarını daha da yukarı taşıyoruz. Bu yaklaşım sayesinde özel sektör, kamu hastaneleri ve üniversite hastanelerinin aynı kalite anlayışıyla vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmetini sunabilmesi için bütüncül bir çerçeve oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. Sağlık Bakanı Memişoğlu; ilaçtan aşıya, tıbbi cihazdan biyoteknolojiye kadar her alanda Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırarak sağlıkta tam bağımsız bir Türkiye hedefine kararlılıkla ilerlediklerinin altını çizerek, "Sağlık sistemimizin erişilebilirliği, kapsayıcılığı ve dirençliliği uluslararası alanda takdir edilmekte, hatta diğer ülkelere model olarak önerilmektedir. Bu başarının arkasında fedakârca görev yapan sağlık çalışanlarımızın alın teri ve milletimizin sağlık sistemimize duyduğu güven vardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı’nda bu güveni daha da büyütmeye, sağlık sistemimizi güçlendirmeye ve insanımızın sağlığını her şeyin önünde tutmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
26 Aralık 2025 Cuma- 11:09
Elazığ’da estetik ameliyatta şaşırtan olay, burundan taş çıktı
2
09 Ocak 2013 Çarşamba- 11:20
"Kadın huzur, erkek heyecan arar"
3
26 Aralık 2025 Cuma- 12:28
Sünnet, birçok hastalığın önüne geçiyor
4
25 Temmuz 2021 Pazar- 15:18
Kedi ve köpeklerin yuttuğu yabancı cisimler hayatlarını riske edebilir
5
26 Aralık 2025 Cuma- 13:40
Uzm Dr. Elmas, gribal enfeksiyonlarda antibiyotik kullanımı konusunda uyardı
02 Şubat 2024 Cuma - 08:18
Artan grip vakalarına dikkat
Denizli Özel Egekent Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ramazan Kenan Arıcan, son günlerde artan enfeksiyon hastalıklarına karşı maske kullanımı, mesafe ve hijyeninin önemine dikkat çekti. Dr. Ramazan Kenan Arıcan, hastaların sağlık durumuna göre gereksiz antibiyotik kullanılmaması ve gerekli doz ve sürede kullanılmasını önerdi. Dr. Arıcan, “Grip, hasta bir insanın öksürükle havaya yaydığı enfekte damlacıkların sağlam kişiler tarafından solunum yolu ile alınması ile bulaşır. Kalabalık ortamlarda bulaşması kolaylaşır. Özellikle kış aylarında salgınlar ortaya çıkar, bu yüzden maske kullanımına önem vermeliyiz. Yetişkin bir hasta, grip semptomları başlamadan bir gün önce ve semptomların başlamasından 3-5 gün sonrasına kadar etkeni çevresindeki insanlara bulaştırabilir. Çocuklarda ise bu süre 7 güne kadar uzayabilir” dedi. Grip hastalığında belirtilere değinen Dr. Ramazan Kenan Arıcan, şu uyarılarda bulundu: “Grip, 1-2 günlük bir kuluçka döneminden sonra birden bire başlar. Sık görülen belirtiler; ateş (38 - 41C), baş ağrısı, yorgunluk hissi, kuru öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve kas ağrıları gibi yakınmalardır. Ateş, genellikle 3-5 gün sürer. Yorgunluk ve halsizlik daha uzun sürebilmesine rağmen, sağlıklı kimselerde grip semptomları yaklaşık bir hafta sürer. Altta yatan hastalığı, bağışıklık yetmezliği olanlarda, küçük çocuklar ve yaşlılarda yaşamı tehdit edici komplikasyonlar gelişebilir.”
01 Şubat 2024 Perşembe - 16:06
Iğdır’da hayvan aşılama çalışmaları devam ediyor
Iğdır Tarım İl Müdürlüğü ekipleri şehrin farklı noktalarında hayvan aşılama çalışmalarına devam ediyor. Tarım Bakanlığının talimatlarıyla sınır İllerinde gerçekleştirilen aşılama çalışmaları çerçevesinde LSD (sığırların çiçek hastalığı) aşılaması ve sığırların şap aşılama çalışmaları devam ediyor. Ekipler şehirde hayvan sahiplerinin hastalıklara karşı duyarlı olmaları hayvanlarında herhangi bir belirti olması durumunda yetkililere haber verilmesini istedi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 15:58
Dünyada en sık görülen kanser türü
Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Dr. Yunus Özcan, deri kanserinin dünyada en sık görülen kanser türü olduğunu belirterek “Çoğu deri kanseri, deneyimli bir cilt doktoru tarafından kolayca tanınabilir” dedi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı’nda hasta kabulüne başlayan Dr. Öğretim Üyesi Yunus Özcan, cilt (deri) kanseri riski ve korunma yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Deri kanserinin dünyada en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Dr. Özcan, “Ancak deri kanserlerinin çok sık görülmesi, çeşit çeşit olması ve bazılarının iç organlara yayılım göstermemesi gibi nedenlerden dolayı kanser istatistiklerine dahil edilmez. Bununla beraber melanom gibi erken yaşta ölümcül olabilen deri kanserleri de vardır. Bunların ortak özellikleri ise deri muayenesi ile tespiti genelde kolay olmasıdır. Çoğu deri kanseri, deneyimli bir cilt doktoru tarafından kolayca tanınabilir” diyerek doktor kontrolünün önemine dikkat çekti. “Solaryum kullanımı risklidir” Güneşten gelen ultraviyole ışınlarının deri kanserinin başlıca nedenleri arasında olduğunun altını çizen Özcan, “Solaryum kullanımı da risklidir. Açık tenli olup kolayca yanan kişiler bu ışınlardan daha kolay etkilenir. Ultraviyole ışınlara bağlı hasarın deride birikici etkileri vardır ve yaş ilerledikçe deri kanseri oluşma riski artmaktadır. Bir defa deri kanseri geçiren veya farklı bir organda kanser hastalığı olanlarda da ikincil deri kanserlerinin gelişme riski artmaktadır. İlaç, hastalık veya herhangi bir nedenle bağışıklık sistemi zayıflayan kişilerde de risk artmaktadır. Bu kişilerin, deri kanseri gelişme riskine karşı uyanık olmaları ve ciltlerinde oluşan değişiklikleri takip etmeleri gerekmektedir” dedi. “Korunmak için neler yapabiliriz?” Doktor kontrollerinin ve korunmanın önemini yineleyen Yunus Özcan, “Ultraviyole ışınlardan korunmamız ve bunu hayatımız boyunca yapmamız gerekiyor. Tercihen ultraviyole A ve B koruması olan, SPF’si en az 30 olan bir güneş koruyucuyu düzenli olarak kullanmalıyız. Cildimizin tamamını en azından yılda bir defa kontrol edip yeni oluşan, şekil veya renk değiştiren şüpheli oluşumlar için cilt doktoruna başvurmamız gerekiyor. Deri kanserleri erken teşhis edilebilir. Yeter ki şüpheli bir durum olduğunun farkına varılsın ve hekime başvurulsun” ifadeleri ile açıklamasını sonlandırdı.
01 Şubat 2024 Perşembe - 15:53
Yenidoğan bebek helikopterle Van’a sevk edildi
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde metabolik asidozu tanısıyla tedavi gören yenidoğan bebek, ambulans helikopterle Van’a sevk edildi. Şemdinli’de dünyaya gelen 8 günlük bebeğin metabolik asidozu tedavisi için Van’a sevk edilmesine karar verildi. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığına ait ambulans helikopter havalandı. Şemdinli’ye ulaşan ambulans helikopter, yenidoğan bebeği alarak Van Ferit Melen Havalimanına taşıdı. Burada hazır bekletilen ambulansa alınan bebek tedavisi için Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledildi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 15:28
PAÜ Hastanesi, Yenidoğan Canlandırma Programına ev sahipliği yaptı
Denizli İl Sağlık Müdürlüğü ile Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri işbirliği ile düzenlenen Yenidoğan Canlandırma Programı (NRP-Neonatal Resusitasyon Programı) eğitimine PAÜ Hastanesi ev sahipliği yaptı. Kurs sorumlusu Dr. Mehmet Değirmenci’nin sunumu ile başlayan eğitim programına PAÜ Hastanesi Dekanı Prof. Dr. Osman Özdel, Başhekim Prof. Dr. Onur Birsen, Başhekim Yardımcıları, Başmüdür Dr. Süleyman Gökmen, Çocuk Sağ. Ve Hastalıkları A.D. Başkanı ve Neonatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özmert M.A. Özdemir, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Aytekin Polat, Başkan Yardımcısı Mehmet Burdurlu, ÇEKÜS Birim Sorumlusu Uzm. Dr. Emel Dikbaş katıldı. Açılış konuşmasında Başhekim Prof. Dr. Onur Birsen NRP eğitiminin hem yeni doğan bebekler için hem de aileler için ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu söyledi ve bu eğitimlerin verilmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmasında PAÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Özdel NRP eğitiminin önemini vurguladı ve PAÜ Hastanesi olarak birçok eğitime ve toplantılara ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğunu belirtti. Tüm doğumların yüzde 10’unda doğum salonunda değişik düzeylerde canlandırma basamaklarının gerektiğini vurgulayan uzmanlar, “Bir yenidoğanın postnatal hayata sorunsuz geçiş yapabilmesi, fetal evreden başlayan ve özellikle doğum sonrası ilk dakikalara uzanan dikkatli bir izlem ve doğru yaklaşımlar gerektirir. Tüm doğumların yüzde 10’unda bebeğe, doğum salonunda değişik düzeylerde canlandırma basamakları, yüzde 1’inde ise ileri canlandırma uygulamak gerekir. Etkili bir canlandırmanın birinci şartı hazırlıklı olmaktır. Doğum öncesi öngörülemeyen, doğum sırasında ani gelişen ve bebekte canlandırma gerektiren durumlar için, herhangi bir risk faktörü bildirilmese bile her doğumda canlandırmanın başlangıç basamaklarını ve PBV uygulamayı bilen NRP sertifikalı bir kişinin doğum salonunda bulunması gereklidir” ifadelerini dile getirdi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 14:13
‘Çözünebilir lifler kolesterolü düşürebilir’
Kalp sağlığı için beslenme önerilerinde bulunan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yunus Amasyalı, “Kırmızı et yerine balık, derisi hariç kümes hayvanları ve az yağlı etleri tercih edin. Günde en az 5 kez sebze ve meyve tüketin. Günde en az 8-10 bardak su için. Liften zengin tahıl, kepek, fasulye, meyve ve sebzeleri düzenli tüketin. Çözünebilir lifler kan kolesterolünü yüzde 15 kadar düşürebilmektedir” dedi. Kalp sağlığı için sağlıklı bir beslenme alışkanlığının edinilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Amasyalı, “Kalp hastalıkları için risk oluşturan yüksek kan basıncı (hipertansiyon), fazla kilo ve yüksek kolesterol durumlarına karşı sağlıklı beslenme alışkanlığı ile mücadele edilebilir. Kan dolaşımındaki kolesterolün yüzde 75’i karaciğerde, yüzde 25’i ise aldığımız gıdalardan emilir. Gıdalarla aldığımız yağın miktarı ve türü, kan kolesterol düzeyine önemli ölçüde etki eder. Dolaşımdaki fazla kolesterol, kalbi besleyen damarların iç yüzeylerinde ’plak’ adı verilen birikimler yapar. Bu plaklar da büyüyerek kan dolaşımını engeller. Ancak kalp hastalığına yol açan asıl etken yağın miktarından ziyade yağın türüdür. Ayrıca günde 6 gramdan fazla tuz tüketilmemelidir" diye konuştu. “Doymuş ve trans yağlar tüketmeyin” Yapılması gerekenin günlük kalorinin en fazla yüzde 30’unu yağlardan almak ve ’kötü’ yağları ’iyi’ yağlarla değiştirmek olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Amasyalı, şu bilgileri paylaştı: “Doymuş ve trans yağların tüketimi ’kötü kolesterol’ olarak bilinen LDL kolesterol düzeyini, dolayısıyla kalp hastalığı riskini artırır. Bu tip yağlardan alınan kalorinin, günlük toplam kalorinin yüzde 10’nunu aşmaması gerekiyor. LDL kolesterolü yüksek ya da kalp hastası olanlarda ise bu oran yüzde 7’nin altına, kolesterol alımı ise günde 200 miligramın atına inmelidir. Margarin, kırmızı et, yumurta sarısı, tam yağlı süt ve ürünleri, kızarmış gıdalar, hamburger ve benzerleri, ticari unlu mamuller bu tür ’kötü’ yağların başlıca kaynaklarıdır. Doymamış yağlar ise LDL kolesterol düzeyini düşürürken, ’iyi kolesterol’ olarak adlandırılan HDL kolesterolü artırır. Zeytinyağı, fındık yağı, mısırözü yağı, balık, ceviz, soya fasulyesi bu ’iyi’ yağların kaynaklarıdır ve günlük kalorinin en fazla yüzde 30’u olması gereken yağ tüketiminde bunlara ağırlık verilmelidir.” “Haftada 4 yumurtayı aşmayın, kırmızı et yerine balık tercih edin” Kalp sağlığını korumak için yapılması gerekenlerden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Amasyalı, “Orta derecede karbonhidratlar, proteinler ve az miktarda ancak sağlıklı yağlardan oluşan dengeli öğünlerle beslenin. Tam yağlı süt ve ürünleri yerine yağı azaltılmış olanları tercih edin. Haftada 4 yumurtadan fazlasını yemeyin. LDL kolesterolü yüksek kişiler yumurta sarısı bakımından daha da dikkatli olmalıdırlar. Kırmızı et yerine balık, derisi hariç kümes hayvanları ve az yağlı etleri tercih edin. Günde en az 5 kez sebze ve meyve tüketin. Bunlarda önemli vitamin ve mineraller mevcuttur. Günde en az 8-10 bardak su içmelisiniz. Liften zengin tahıl, kepek, fasulye, meyve ve sebzeleri düzenli tüketin. Çözünebilir lifler kan kolesterolünü yüzde 15 kadar düşürebilmektedir" şeklinde konuştu.
01 Şubat 2024 Perşembe - 14:12
Artan solunum yolu vakaları sonrası uzmanından uyarı: “Okulların açılması ile vakalar artabilir”
Son günlerde acil servis ve polikliniklerde yoğunluğa neden olan solunum yoluyla bulaşan enfeksiyon hastalıklarına karşı Kovid-19 döneminde olduğu gibi maske, mesafe ve hijyen önerilirken, uzmanlar okulların açılması ile birlikte salgın hastalıklarda artış yaşanma ihtimalinin yükselebileceği uyarısında bulundu. Yaşanan salgın sebebi ile hastanelerin acil servislerinde artış gözleniyor. Salgın hastalıklar hakkında Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Dr. Öğretim üyesi Cihan Yeşil, kalabalık ortamlarda, yakın temasın olduğu ortamlarda, toplu taşıma araçlarında, kreşlerde, kapalı alanlarda bulaşın daha sık görüldüğünü açıkladı. Dr. Öğretim üyesi Yeşil yaptığı açıklamada, “Üst solunum enfeksiyonları burun, boğaz, hava yollarının, sinüsleri tutan bakteriyel hastalıklardan oluşur. Özellikle kış aylarında sık sık karşımıza çıkar. Daha sıklıkla viral enfeksiyonu hastalıkları poliklinikte karşımıza çıkar. Bunların bulaş yolu özellikle kalabalık ortamlarda, yakın temasın olduğu ortamlarda, toplu taşıma araçlarda, kreşlerde, kapalı alanlarda ceza evleri gibi kahvehaneler gibi ortamlarda çok kolay bulaşır. Bulaş yollarından birisi de sıkı temas ile birlikte öksürük gibi partiküllerin havaya kolay yayıldığı şekilde meydana gelir. Bu hastalıklara önlem almak için ellerimizi bol sabunlu su ile yıkamamız ve kalabalık ortamlardan uzak durmamız gerekir ve cerrahi maske kullanmamız gerekmekte. Yine viral solunum enfeksiyon olduğunu bildiğimiz kişiler ile yakın temastan kaçınmalı hasta ziyaretlerini ertelemeliyiz. Bunun yanında tedavide antibiyotik kullanmamızı gerektirecek durumlar çok sınırlıdır özellikle doktorlarımıza antibiyotik yazılması için ısrarcı olmamalıyız. Hem yanlış kullanım, hem insanlarda meydana getirdiği zararlar ile destek tedavisi stenotip tedavi çok daha ön plandadır bağışıklığımızı kuvvetlendirecek davranışlarda bulunmak, yiyecekler yemek çok daha tedavide ön plana çıkmaktadır. Spor yapmak, yağlı yiyeceklerden uzak durmak, C vitamini, bol su tüketimini arttırmak mutlaka eğer vitamin eksikliğimiz var ise bağışıklığımızı kuvvetlendirecek ilaçlardan faydalanmak bizi viral enfeksiyonlarına karşı çok daha dirençli ve korunaklı hale getirecektir” dedi. “Okulların açılması ile vakalar artabilir” Tüm Türkiye’de vakaların arttığını belirten Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Yeşil, “Tüm Türkiye’de vakaların artmış olduğu bilgisi hepinizin malumu. Özellikle Muğla’da da çok ciddi bir artış var. Polikliniklerimize, acil servislerimize yoğun miktarda bir viral bulguları ile başlıyor hastalarımız mevcut. Özellikle önümüzde yakın dönemde okul başlıyor. Okullarımızın açılması ile beraber vakaların daha da artacağını ön görüyoruz. Bunun da katkısı ile beraber özellikle yaşlı bakım evinde kalan şeker hastaları, böbrek yetmezliği rahatsızlıkları, karaciğer hastalıkları, kalp rahatsızlıkları, çeşitli nörolojik yakınmaları hastalıkları olanlar özellikle bu hasta grupları bağışıklık yönünden çok daha düşkün oldukları için çok daha dikkatli olmalılar. Özellikle hematolojik, onkolojik, kemetoropi alan, organ nakli yapılmış hastalarımız bu hastalıkları diğer sağlıklı bireyleri oranında ayakta atlatmak yerine yoğum bakımda destek alınması gerektirecek tablolar ile karşımıza gelmektedir. O yüzden bu hastalıkların çok dikkatli olması gerekiyor ”dedi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 13:20
Fatih Karagümrük, Fenerbahçe’den 26 yaşındaki futbolcu Emre Mor’u sezon sonuna kadar kiralık olarak kadrosuna kattı.
Fatih Karagümrük, Fenerbahçe’den 26 yaşındaki futbolcu Emre Mor’u sezon sonuna kadar kiralık olarak kadrosuna kattı.
01 Şubat 2024 Perşembe - 13:03
Meyve parçaları kışın su içme farkındalığını arttırıyor
Acıbadem Kayseri Hastanesi Uzman Diyetisyeni Burcu Akbeyaz, günde en az 2 litre su içmenin yazın olduğu kadar kışın da önemli olduğunu belirterek, “Kışın su içme isteği azalıyor ama sularımıza küçük elma, limon, armut dilimlerini ekleyerek renklendirmek ve tatlandırmak su içme isteğimizi artırır” dedi. Akbeyaz, ayrıca geleneksel siyah çay yerine de antioksidan bakımından zengin bitki çaylarının tüketilmesini tavsiye etti. Kışın hastalıklardan korunmak için bağışıklık sisteminin güçlü tutulması ve mevsim gıdalarının tüketilmesi gerektiğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Akbeyaz mevsime uygun beslenme önerileri verdi. Kış döneminde soğuk algınlığı ve gripten korunmak için meyve sebze tüketimini artırmak gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Akbeyaz kış meyvelerinden elma, armut, nar, portakal, kivi, mandalina ve greyfurt; kış sebzelerinden ise brokoli, balkabağı, maydanoz, kereviz, lahana, pırasa gibi besinlerin yeterli ve dengeli tüketilmesi gerektiğini belirtti. Elmanın, içeriğindeki E ve C vitamini gibi antioksidan vitaminler ile bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artırdığını ve içindeki lifler ve kabuğu sayesinde de bağırsak hareketi için çok fayda sağladığını dile getirdi. “Somon, sardalya ve hamsi yiyin” Ispanağın bağışıklık sisteminin en iyilerinden A, B, C ve E vitamini içerdiğinin, demir bakımından zengin olduğunun ve enfeksiyonları önleyerek bağışıklığı güçlendirdiğinin altını çizen Diyetisyen Akbeyaz “Havuç bildiğimiz üzere A vitamininin öncü maddesi olan beta karoten içerir. Güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Suyunu ya da normal rendelenmiş halini tüketebiliriz. Maydanoz C vitamini açısından çok zengindir ve güçlü ödem söktürücüdür. Tabi kış aylarında en önemli ve unutmamamız gereken, antioksidan içeriği yüksek olan, Omega 3 yağ asitlerinden zengin somon, sardalye ve hamsi gibi balıkların da tüketimini artırmamız gerekiyor” dedi. Akbeyaz, yazın olduğu gibi kışın da su içmenin önemine değinerek, “Kuru ve soğuk hava su içme isteğini azaltabilir fakat günde en az 2-2,5 litre su içmemiz gerekir. Sularımızı meyvelerle renklendirmek ve tatlandırmak su içme farkındalığımızı artırmamızı sağlar. Bunu küçük elma, limon, armut dilimlerini suyun içerisine ekleyerek de yapabiliriz” diye konuştu. “Şerbetli tatlı yerine kabak tatlısı tercih edin” Gecelerin uzaması, hareketin azalması, evde geçirilen zamanın da süresinin artmasıyla birlikte abur cubur tüketiminin arttığına ve kış aylarında belirgin şekilde kilo artışı yaşandığına işaret eden Diyetisyen Akbeyaz “Sürekli yeme isteği, özellikle de basit karbonhidrat, tatlı, hamur işi gibi besinlere karşı yönelimimiz artar. Tatlı ihtiyacımızı şerbetli tatlı yerine mevsim meyvelerinden ayva, elma, armut, kabak tatlısı şeklinde giderebiliriz. Akşam yemekten sonra alacağımız sıcak tarçınlı veya zencefilli süt de tatlı ihtiyacımızı baskılayacaktır, hem de çok besleyici olur” dedi. Diyetisyen Akbeyaz geleneksel siyah çay yerine bitki çayı tüketilmesini önerdi; özellikle ıhlamur, kuşburnu, limonlu yeşil çay, ahududu gibi bitki çaylarının antioksidan içeriğinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Narın özellikle kanser hastalıklarına ve birçok solunum yolu hastalığına karşı koruyucu niteliği bulunduğunu belirten Diyetisyen Akbeyaz “Kış aynın en güzel meyvelerinden biri olan narın da antioksidan içeriği çok yüksektir. Yediğimiz narın kabuklarını kuruttuktan sonra bitki çayı gibi demleyerek tüketmemiz de çok güzel bir antioksidan kaynağı sağlar” dedi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 12:58
Çankırı Yakınkent OSB Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu binası yapım ve kullanım protokolü imzalandı
Çankırı Yakınkent Organize Sanayi Bölgesine Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu Binası yapım ve kullanımına yönelik protokol imzaları atıldı. Çankırı Yakınkent Organize Sanayi Bölgesi’nde Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu binası yapımı ve yürütülecek olan sağlık hizmetlerini Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar başkanlığında İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, Yakınkent O.S.B. Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Soydaş, Yakınkent O.S.B. Müdürü Ahmet Usta katılımı ile toplantı gerçekleştirildi. Protokol imzalarının atıldığı toplantı sonrası açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, “Sağlık Bakanlığı’mızın desteği ile Acil Sağlık Hizmeti ihtiyacı olan tüm hastalarımıza 24 saat kesintisiz, ücretsiz ve etkin hizmet verme gayreti ile her türlü coğrafi ve iklim şartlarında en kısa sürede ulaşılabilirlik için ilimizde Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu konumlandırılması ve personel planlamasının en üst düzeyde yapılması gayreti içerisindeyiz. İlimiz sağlık hizmeti sunumuna katkılarından dolayı başta Sayın Bakanımız Fahrettin Koca olmak üzere, Sayın Valimiz Mustafa Fırat Taşolar’a ve emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 12:57
SBB’den ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti
Samsun Büyükşehir Belediyesi(SBB) Samsun Aile Danışma ve Eğitim Merkezi’nde (SADEM) görevli psikolog, sosyolog ve diyetisyen tarafından 2023 yılında toplam bin 10 kişiye 5 bin 314 seans danışma desteği sağlandı. Samsun Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki SADEM’de görevli 3 psikolog, 1 sosyolog ve 1 diyetisyen ile vatandaşlara ihtiyaç duydukları konularda danışma hizmeti veriliyor. Her yaş grubundan vatandaş bireysel psikolojik, diyet ve çift psikolojik danışma hizmeti almak için merkezimize başvuruda bulunabiliyor. Bu kapsamda merkezde 2023 yılında, bin 10 kişiye toplam 5 bin 314 seans psikolojik danışma hizmeti verildi. Randevu esasıyla gerçekleştirilen danışma hizmetlerinde, bireylerin yaşadıkları sorunlara odaklanılıyor. SADEM bünyesinde görev alan uzman personeller, bireysel psikolojik sorunlar, travmatik olaylar, çift uyum sorunları, iş stresi, duygu durum sorunları, sınav dönemi sorunları, çocuk ebeveyn çatışmaları, ayrılık/boşanma sorunları, öğrenme güçlüğü ve okul uyum sorunları gibi birçok konuda vatandaşlara hizmet sunuyor. SADEM’de yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Kadın, Aile ve Toplum Hizmetleri Şube Müdürü Bekir Söylemez, “SADEM’de meslek elemanlarımız vatandaşlarımız için çok önemli bir hizmet veriyor. Uzman personellerimiz vatandaşlarımıza çocuklar için okul uyum sorunları, sınav kaygıları, ya da aile içi uyum sorunları ile ilgili konularda, yetişkinlerde ise iş ile ilgili sorunlar, aile içi sorunlar gibi birçok konuda psikolojik destek hizmeti veriyor. 2023 yılında, bin 10 kişi toplam 5 bin 314 seans psikolojik danışma hizmetinden yararlandı. Büyükşehir Belediyemize ait Aile Yaşam Merkezlerimizde ve farklı kurumlarda aile içi ilişkiler ve yaşam, anne-baba tutumları, sınav kaygısı, teknoloji bağımlılığı, stres ve stresle başa çıkma, öfke ve öfke kontrolü, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam gibi konularda düzenlenen 31 eğitim ve atölye çalışmasına toplam 2 bin 506 vatandaşımız katıldı. Yine merkezimizde 2023 yılında hizmete sunulan beslenme ve diyet danışmanlığı ile diyetisyenimiz tarafından 34 vatandaşımız toplamda 91 seans ile merkezimizde verilen hizmetten faydalandı. Merkezimize Samsun’da ikamet eden tüm hemşehrilerimiz ihtiyaçları doğrultusunda başvurup buradaki uzman personellerimizden gerekli desteği gizlilik ilkesi içerisinde gönül rahatlığıyla alabiliyorlar” dedi. Ayrıca mesai saatleri içerisinde SADEM Samsun Aile Danışma ve Eğitim Merkezini vatandaşların arayarak randevu esasıyla danışma hizmeti alabilecekleri belirtildi. SADEM’in 2023 yılı Şubat ayından itibaren İlkadım ilçesi Kadıköy Mahallesi Cemal Safi Sokak’taki yeni hizmet binasında hizmet verdiği ifade edildi.
01 Şubat 2024 Perşembe - 12:11
İnmede erken müdahale hayati önem taşıyor
Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Akçay, inme ile ilgili merak edilen soruları Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesinin hazırladığı ’Sağlık İçin’ programında cevapladı. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Halil İbrahim Akçay, inmede erkeklerin daha fazla risk altında olduğunu söyledi. Dr. Öğretim Üyesi Halil İbrahim Akçay, inme ile ilgili merak edilenleri Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İletişim Fakültesinin hazırladığı ’Sağlık İçin’ programında anlattı. İnmeyi beyni besleyen damarların tıkanma şeklinde etkilenmesi, dokusunun tahribatıyla tutulduğu yere göre hasar oluşturması olarak tanımlayan Dr. Akçay, inmeyi tetikleyen risk faktörlerinin neler olduğunu da açıkladı. Akçay, "Değiştirilebilen ve değiştirilemeyen faktörler var. Şeker, yüksek tansiyon, kolesterol, sigara, alkol gibi faktörler var. Değiştirilemeyen faktörler arasında da planda yaş geliyor. Yaş ilerledikçe inme geçirme riski artıyor. Erkekler biraz daha konuda talihsiz, erkeklerde biraz daha yüksek oranda inme görülebiliyor. Değiştirilebilir risk faktörleri içerisinde ise karşımıza çıkan hipertansiyon dediğimiz yüksek tansiyon var ve ortalama altı kat inme riskini artırıyor. Onun dışında şeker hastalığı, kötü kolesterol, sigara ve alkol kullanımı da riski artırıyor. Sigarada pasif içici olmak da inme riskini artırıyor. Kişi sigara içmiyorum dese bile yoğun içilen ortamda bulunuyorsa riski artar" dedi. İnme geçiren bir hastaya erken yapılacak müdahalenin hayati önem taşıdığını söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Halil İbrahim Akçay, "İlk 4,5 saat çok önemli" dedi. Akçay, "Tedavide 3 farklı yaklaşımımız var. Biri akut müdahale dediğimiz tablo. Bu tedavide damar açısı tedaviler uygulanıyor onun dışında da kişi inme geçirmeden hastalığa karşı koruyucu önlemler alınması. Yaşam tarzı değişikliği gibi süreçleri kapsıyor. İkincil koruma olarak geçen yöntemde ise hasta inme geçirdikten sonra tekrarlamasın diye bazı tedavilerimiz var. Bu da inmenin nedenine göre süreç değişiyor. Mümkün mertebe zaman kaybetmemek bu süreçte çok önemli. Genelde halkımızda bizim gördüğümüz özellikle yaşlı insanların biraz dinlenmesi gerektiği, geçeceğinin düşünülmesi. Bizim için kritik saatlerde hasta maalesef acile getirilmediği için tedavisi gecikebiliyor. Bundan dolayı hasta yakınlarının bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. İnmeyi biz ikiye ayırıyoruz. Yüzde 15’i beyin kanaması, yüzde 85’i ise damar tıkanıklığı dediğimiz tablo. İlk 4,5 saatte gelen bir hastaya damar açıcı tedavi uyguluyoruz. İlk 6 saatte geldiyse ve ana damarlar bir tıkanıklık varsa beyin anjiyosu yaparak pıhtıyı direkt beyinden çıkarabiliyoruz ve böylece hastamız tutmayan kolunun tutmaya başladığını görebiliyoruz. O anlamda biz zamanla yaşıyoruz. Ne kadar erken müdahale edersek o kadar kurtaracağımız hücre ve o kadar da sağlıklı bir süreç karşımıza geliyor" ifadelerine yer verdi.
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder