SAĞLIK - 12 Ocak 2020 Pazar 09:48

(Özel) Boy uzatmak artık mümkün

A
A
A
(Özel) Boy uzatmak artık mümkün

Türkiye’de sayılı boy uzatma ameliyatı yapan doktorlardan olan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof.

Türkiye’de sayılı boy uzatma ameliyatı yapan doktorlardan olan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Uysal, gerilime uğrayan her dokunun buna bir cevap verdiğini ve gerilimin uzamayla sonuçlandığını söyledi.


Çocukluk çağında geçirilen hastalıklar, beslenme bozukluğu gibi nedenlerle boyu kısa kalanlar tek ameliyatla 10 santime kadar uzayabiliyor. Adatıp Sakarya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Uysal, kemik uzatmanın artık mümkün olduğunu belirtti. Prof. Dr. Uysal, “Vücuttaki bütün dokularda olduğu gibi kemik dokuyu da uzatmak mümkün. Bunun için bazı teknikler kullanıyoruz, ama genel prensip gerilime uğrayan her dokunun buna bir cevap verdiği ve gerilim sonrasında da uzamayla sonuçlanması. Kemik doku için yaptığımız işler kemikte bazı ufak kesiler yaparak belli bölgelerden bunun kontrollü bir kaynama sırasında kemiğin uzamasıyla o bölgede yeni bir kemik oluşumunu uyarmak şeklinde. Bu şekilde belli oranlarda kemik boyunun uzunluğu oranında uzatmak mümkün. Aslında kemik uzatma olarak ele almamak gerekiyor, aslında


çoğu zaman kemik eşitsizliklerinde bize çok kurtarıcı ve faydalı oluyor. Bir bacağın doğumsal kısalığında veya travmatik kısalığında diğer ekstremite ile eşitlenmesi gerektiğinde biz bu tekniklerden oldukça yararlanıyoruz. Ve hastalar için çok kurtarıcı oluyor. Ama son zamanlarda popüler olmasının bir başka sebebi de boy uzatmadaki kullanımı. İnsanlar bunu kozmetik amaçlı talep edebiliyorlar, kimi zaman haklı nedenlerle oldukça kısa boylu olup sosyal hayata uyum sağlamakta zorluk çeken hastalar bunu talep ettiklerinde durumları değerlendirilip, eğer psikososyal açıdan uygunlarsa, gerçekten bu ameliyattan fayda göreceklerine inanılıyorsa bu ameliyatlar onlar için artık günümüzde mümkün” dedi.



Hasta ile birlikte planlanıyor


Kemik uzatmanın kişiye göre değiştiğini ve 10 santime kadar uzatılabileceğini belirten Uysal, “Kemik uzatma aslında anatomik sınırlar içerisinde yani her kişiye göre değişen uzunluklar var. Ama normalde bir kemik boyunun 3’te 1’i boyu çok rahatlıkla uzatabiliriz. Bu kimi zaman 10 santime kadar yaklaşabiliyor. Ama bizi sınırlayan bazı etkenler var; bunlar dokular, yumuşak dokuların durumu, kemik dokusunun durumu, hastanın buna uyum sağlaması gibi faktörler söz konusu. Tabii biz bunu hastayla önceden oturup planlıyoruz. Aynı zamanda kozmetik bir oranda, vücutta da belli bir oranlar var ekstremitenin kollarına, gövdesine oranları var. Yani bir tarafın orantısız uzaması da çok istenen bir sonuç değil. Bunları hasta ile planlayarak ve önceden bazı radyolojik ölçümler üzerinde hesaplayarak, her şeyi matematiksel bir formül içerisinde sonuçlandırdığımız bir tedavi oluyor. Bu kimi zaman 8 santim, kimi zaman 6 santim, kimi zaman ihtiyacı 2-3 santim ise 2-3 santim şeklinde sınırlanabilir” diye konuştu.



"Esaslı çiviler kullanılıyor"


Ameliyatın teknikleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Uysal, “Çok çeşitli teknikler var, yıllar içerisinde bu kemiğin uzayabildiği fark edildikçe çeşitli metotlar geliştirilmiş. Daha eski konvansiyonel metotlar vücudun dışarısından kemiğin tutturulmasıyla gerçekleşen cerrahiler, bu hasta konforu açısından bir miktar daha sıkıntılı. Ama yıllarca başarılı bir şekilde uyguladık bu tedavileri. Sonrasında kombine tedaviler yani kemiğin içerisine konulan cihazlar ve dışarısına konulan cihazların beraber kullanımıyla birlikte kullanılan yöntemler gelişti. Şimdi son teknoloji olarakta tamamen kemiğin içerisinde, dışarıdan herhangi bir cihazın görülmediği, hastanın cilt bütünlüğüne herhangi bir zararın verilmediği ve konforunun daha fazla olduğu manyetik esaslı çiviler var, onları kullanıyoruz” şeklinde konuştu.



"Hastanın tedaviye yüzde 100 uyum sağlaması lazım"


Ameliyat sonrasında hasta ile birlikte hareket edildiği takdirde hasta konforu açısından çok ciddi bir sorun olmayacağını söyleyen Uysal, “Bu ameliyatlar oldukça komplike ameliyatlar işin doğrusunu söylemek gerekirse, yani tek seansta her şeyi bitireceğimizi söylemek hasta için hayal kırıklığı olabilir. Çünkü uzama seansı esnasında çeşitli komplikasyonlar çıkabilir. Bunlar yumuşak doku veya kemikle alakalı olabilir. Hastanın bu tedaviye yüzde 100 uyum sağlaması lazım. Hasta ile birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ve düzenli kontrollerine gelmesi gerekiyor hastanın. Eğer böyle olursa komplikasyonlar oluşmadan veya oluşur oluşmaz müdahale etme şansımız var. Başarılı sonuca çok daha hızlı ulaşırız” ifadelerini kullandı.



"Kontrol çok önemli"


Operasyon sonrasında hastanın normal hayatına dönüş süresi hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Mustafa Uysal, “Manyetik çivilerde oldukça hızlı, çünkü sadece çivinin giriş yeri açıldığından ve kilitlemek için gereken o vidaların gönderileceği yerler açıldığından dolayı çok az bir yeriniz var. En büyük problem kemiği uzatmak için kemik kesisi yaptığımız yerde oluşan ağrı. Onun için uygun ağrı kesiciler kullandıktan sonra hastanın konforu çok hızlı şekilde kendini toparlıyor. Hasta çok konforlu bir hayat sürüyor. Kemik yüklenmemesi yapmaması lazım, 3’üncü jenerasyon çiviler de var yüklenebildiği ama gene de şuanda normal yük vermesini istemiyoruz hastanın. Koltuk değneği ile tam değil ama kısmi yük vererek ertesi gün hemen harekete başlıyoruz. Ve uzama belli bir periyot, normalde hesapladığımız en fazla günde 1 milimetrelik bir uzama ve belli bir aşamaya geldiğinde uzama bittikten sonra bu uzamanın sonuçlanması ile birlikte uzama durduruluyor, yeterli uzama gerçekleştirildiğinde hastanın kemikleşmesi sağlanıyor ve tam yük verme aşamasına geçiyoruz. Teknolojinin bize sağladığı imkanlar gün geçtikçe artıyor. Kemik rekonstrüksiyonu ile ilgili tedavilerde oldukça gelişiyor, ülkemizde birçok cerrah bunu başarılı bir şekilde uyguluyor. Ülkemizde dünya ile beraber paralel olarak gelişen teknolojiler oldukça başarılı bir şekilde uygulanıyor. Hastalar için en büyük dezavantajı, şuanda yeni bir teknoloji olduğu için mali olarak biraz ücretli, pahalı ameliyatlar. Onun haricinde sık sık kontrole gidip gelmeleri lazım, doktoruyla irtibatı hiç kesmemeleri lazım, kontrol çok önemli” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Selçuklu 2. El Pazarı yeni gününde kurulacak Konya’nın merkez Selçuklu İlçe Belediyesi tarafından Yazır Kapalı Pazar Alanına her ayın ilk çarşamba günü kurulan Selçuklu 2. El Pazarı’nın günü değişti. Selçuklu 2. El Pazarı, yoğun ilgi üzerine yine aynı yerinde her ayın ilk pazar günü kurulacak. Selçuklu Belediyesi’nin sıfır atıkla ilgili örnek çalışmalarından olan ve her ayın ilk çarşamba günü Yazır Kapalı Pazar Alanında kurulan Selçuklu 2. El Pazarı’nın günü değişti. Tüketim çılgınlığının aza indirilmesi, aynı zamanda ev ekonomisine katkı sağlamak amacıyla açılan 2. El Pazarı, vatandaşlardan yoğun ilgi görmesi üzerine hafta sonunda kurulacak. Yine aynı yerinde kurulacak olan 2. El Pazarı artık her ayın ilk pazar günü süreklilik kazanacak. Selçuklu 2. El Pazarında neler satılabiliyor? Selçuklu 2. El Pazarı’nda 435’i şahsi, 5’i okul standı olmak üzere toplam 440 stant bulunuyor. Pazarda fincan takımlarından tabaklara, giysilerden çantalara, eski kitaplardan oyuncaklara, küçük elektronik eşyalardan radyolara kadar birçok ürün uygun fiyatlara bulunabiliyor. Her ayın ilk pazar günü Yazır Kapalı Pazar Alanı’nda süreklilik kazanacak pazarda ücretsiz stant açmak isteyen vatandaşlar Selçuklu Belediyesi hizmet masalarına şahsen başvuru yapabiliyor. “Sıfır atıkta 2. El Pazarımızla Türkiye’ye örnek oluyoruz” Sıfır atık konusunda bugüne kadar birçok projeyi hayatı geçirdiklerini ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, “Selçuklu Belediyesi olarak israfın önlenmesi, ülke kaynaklarının bilinçli bir şekilde kullanılması ve toplumda sıfır atık bilincinin oluşturulması adına birçok projeye imza attık. Selçuklu 2. El Pazarımız da bu projelerimizin içerisinde en çok ilgi görenlerden biri oldu. Vatandaşlarımızdan gelen bu yoğun ilgi üzerine 2. El Pazarımızı hafta sonuna aldık. Her ayın ilk çarşamba günü kurulan pazarımız artık her ayın ilk pazar günü kurulacak. Bu projemizle evlerde ihtiyaç fazlası olan eşyaların yeniden kullanılmasını sağlamayı ve tüketim çılgınlığının, israfın önüne geçilmesini amaçlıyoruz. Bu sayede aile bütçesine de katkı sağlanmış olacak. Birçok projemizde olduğu gibi bu projemizle de Türkiye’ye örnek oluyoruz. 2. El Pazarımıza gösterdiği yoğun ilgiden dolayı hemşehrilerimize teşekkür ediyorum” dedi.
Antalya Hekim adayları Akdeniz Tıp Öğrenci Günleri’nde eğlendi Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 12. Akdeniz Tıp Öğrenci Günleri gerçekleştirildi. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçesinde gerçekleşen 12. Akdeniz Tıp Öğrenci Günleri kapsamında Tıp Fakültesi öğrencileri tarafından gerçekleştirilen Toplumsal Duyarlılık ve Özel Çalışma Modülleri projelerinin sunumları yapıldı. Öğrencilere pilav dağıtımının ardından dans gösterileri ve konserler düzenlendi. Proje Sonuçlarının Değerlendirilmesi ve Ödül Töreni’nde konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, "Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olarak burada olmaktan inanın çok büyük bir heyecan duyuyorum. Çok güzel, bu kadar güzel bir günde bu kadar güzel öğrencileri görmek çok büyük bir mutluluk verdi. İyi ki varsınız. Doktor olmak sadece hasta muayene etmek değil aslında. Siz bir mesleği sabah 8 akşam 5 icra etmeyeceksiniz. Siz bir hayat tarzına doğru yol alıyorsunuz ve yaptığınız şey aslında toplumla her an iç içe olmak ve toplumun bütün sorunlarını özellikle sağlıkla ilgili elbette kulak kabartmak ve bir şekilde onlara rehberlik etmek ve çözüm bulmak" şeklinde konuştu. "Toplum için duyarlılık ve empati gerektiren bir meslek" Çok güzel projeler gördüğünü söyleyen Rektör Özkan, "Tıp bilimi sadece bilgi ve beceri değil. Aynı zaman toplum için duyarlılık ve empati gerektiren bir meslek. Bu etkinlik tıp eğitiminin bu değerde ne kadar önemli olduğunu tekrar bize hatırlatıyor. Başarılarınızın devamını diliyorum. Hakikaten çok keyifli bir ortam ben devamını diliyorum. Sadece toplumsal duyarlılık değil, birçok sanatta, festivallerde bir arada olmak üzere bir festival planlıyoruz inşallah hepiniz için. Sizi çok seviyoruz, başarılar diliyorum, hepinizi öpüyorum, sağ olun" ifadelerini kullandı. "Hedefimiz Türkiye’nin en iyi hekimlerini yetiştirmek" Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Gürpınar, "Bizim fakültenin gerçekten diğer fakültelerden ayıran en güçlü noktalarından bir tanesi toplumsal duyarlılık projeleri ve özel çalışma modülleri. Temel hedefimiz Türkiye’nin en iyi hekimlerini yetiştirmek, her zaman öğrenci arkadaşları buluştuğumuzda söylüyorum. Hastalıklara doğru tanı koyan, doğru tedavi eden, koruma yollarını bilen acil müdahaleyi doğru yapan bilimsel araştırmaları yapabilen iyi hekimler yetiştirmek ama iyi hekim sadece bu kapsamda değil. Bunun dışında sosyal, sanatsal, kültürel açıdan da kendini yetiştiren, geliştiren hekimler ancak en iyi hekimlerdir işte bu projelerin temel hedefleri aslında biraz bunlar sizlere sosyal sanatsal yönden toplumsal yönden geliştirmek ve bu alanlardaki öngörülerinizi topluma bakıcısını daha da geliştirmek. Biz aynı zamanda yaklaşık 13 yıldır akredite bir fakülteyiz. Akreditasyonda da örnek gösterilen Türkiye’de bizi diğer fakültelerden ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi” dedi. Projesini başarıyla bitiren herkesin dereceye girdiğini söyleyen Dekan Gürpınar, en iyi ilk üçe de bir ödül belgesi vereceklerini söyleyerek emek veren hocaların, öğrencilerin eline emeğine sağlık dileklerini iletti. Konuşmaların ardından dereceye girenlere ödüller takdim edildi. 12. Akdeniz Tıp Öğrenci Günleri’ne Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erol Gürpınar, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yıldıray Çete, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Levent Sarıkcıoğlu, Prof. Dr. Neval Boztuğ, Hastane Başhekim Yardımcıları Prof. Dr. Banu Nur, Doç. Dr. Muhittin Yaprak, Doç. Dr. Murat Uçar, Dr. Öğr. Üyesi Ali Ünal, Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Gökhan Ertosun, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Bitlis Ahlat’ta ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi’ başladı Bitlis’in Ahlat ilçesinde ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi’ kayıtları başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ve hafızlık eğitiminde işbirliğini amaçlayan protokol çerçevesinde bölgede ilk olarak Ahlat ilçesinde de Şehit Eren Öztürk Hafızlık Külliyesi ve Şehit Murat Sarıgül İmam Hatip Ortaokulu tarafından uygulamaya konulan ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi’ kayıtları başladı. Ahlat Şehit Eren Öztürk Hafızlık Külliyesini ziyaret eden Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, başlatılan projeye destek verip ilk kayıt olarak oğlu Osman Akif Gülmez’in ‘Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi’ne kaydını yaptı. Kayıt sonrası gazetecilere açıklamada bulunan Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Kubbet-ül İslam Ahlat’a yakışır hafızların buradan yetişeceğini söyledi. Gülmez, “Şehidimizin mekanındayız. Şehidimizin vasiyeti olan külliyedeyiz. Allah yapanlardan ve emeği geçenlerden razı olsun. Ahlatlılar olarak bu külliyenin yapılmasından mutluyduk, gururluyduk. Sabah uyandığımda bir sosyal medya paylaşımında hafızlık proje eğitiminin Ahlat Şehit Eren Öztürk Hafızlık Külliyesi’nde yapılacağını görünce hakikaten bu mutluluğumuz kat kat arttı. Çocukluktan beri benim hayalimde hafız olmaktı ama bir takım sebeplerden dolayı olamamıştım. Biz olamadıysak en azından alimizden biri olsun diye yıllarca o hasretle tutuşuyorduk. Bu projede 4. sınıfı bitirip 5. sınıfa geçen öğrencileri kapsayınca bizimde ikinci oğlumuz Osman Akif’imiz bu yıl 4. sınıfı bitirip 5. sınıfa geçiyor diye hemen Şerafettin Hocama telefon açıp, ilk kaydı biz yapalım dedim, hocamda çok sevindi. Elhamdulillah Kubbet-ül İslam Ahlat’ta bu tür faaliyetlerin olması, bu tür hafızlık proje okulunun hem ortaokulla birlikte hafızlığın yapılması hakikaten çok büyük bir nimet. Bizim gibi bu hasretle yanıp tutuşanlar içinde bir mihenk taşı oldu. Sebeplerden Allah razı olsun. İnşallah Ahlat’a yakışır hafızlar buradan yetişir. Ailemizden de yaşayan ilk hafızımızı da inşallah bu kurs vesilesiyle yetiştirmiş olacağız. Hafızlık sevdası taşıyan Ahlatlı hemşehrilerime de çocuklarını buraya yönlendirmelerini bekliyor ve istiyorum. Hakikaten güzel bir mekan. Ortaokulla birlikte böyle bir projenin yürütülmesi çok daha uygun olmuş. Ahlat’ta ortaokulda bu hizmetin olması biz Ahlatlıları gururlandırmıştır. Allah sebep olanlardan razı olsun” dedi. Kur’an Kursu-Okul İşbirliğine Dayalı Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Programı Nedir? “Kur’an Kursu-Okul İşbirliğine Dayalı Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Programı”, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz ile Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ve hafızlık eğitiminde işbirliğini amaçlayan protokol çerçevesinde hazırlanmıştır. Program, örgün eğitime devam etmekle birlikte, MEB’in ilgili mevzuatı çerçevesinde kayıt dondurma hakkından yararlanarak ya da kayıt dondurmaksızın hafızlık yapmak isteyen öğrencilerin, belirlenen süreyi etkin, verimli ve sistemli bir şekilde kullanmaları ve böylece programda belirlenen kazanımlar çerçevesinde hafız olmalarını hedeflemektedir.
Ankara Binali Yıldırım’dan Kazakistan Büyükelçisi Sapiyev’e "geçmiş olsun" ziyareti Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, 7 kişinin hayatını kaybetitği sel felaketinin ardından Kazakistan Büyükelçisi Yerkebulan Sapiyev’i ziyaret ederek, geçmiş olsun dileklerini iletti. Kazakistan’da yoğun yağışlı geçen kış sonrası eriyen kar sularının erimesi sonucunda ülkenin birçok noktasında evler su altında kalırken, 100 bine yakın insan sel bölgesinden tahliye edilmişti. Yaşanan sel felaketinin ardından Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Heyeti Başkanı Yıldırım, Kazakistan Büyükelçisi Sapiyev’i ziyaret etti. Kazakistan Büyükelçiliği’nde gerçekleşen görüşme sonrası Yıldırım, basın mensuplarına açıklamada bulundu. Kazakistan’da yaşanan sel felaketinde Türkiye’nin ilk günden itibaren aynı acıları paylaştığını ve destek talebinde bulunduğunu aktaran Binali Yıldırım, “Nisan ayının başında Kazakistan’da büyük bir sel felaketi oldu. Kardeş ülke Kazakistan’da kuzey ve kuzeybatı bölgelerinde 100 binin üzerinde insan olumsuz etkilendi. Ne yazık ki 7 Kazak kardeşimiz hayatını kaybetti. İlk günden itibaren Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız acılarını paylaşmak için mevkidaşını aradı ve destek talebinde bulundu. Ancak o dönemde Tokayev uluslararası yardım çağrısına ihtiyaç olmadığını ifade ederek, kendi imkanları ile çalışmalara başladılar. Buna rağmen Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye’den bazı sivil toplum kuruluşları ve Kazakistan’da yerleşik Türk firmaları da ellerindeki imkanlarla bu sıkıntılı günde felaketten etkilenen kardeşlerimize destek olmanın gayreti içinde oldular. Bu ziyaretimiz, yaşanan sel felaketi ve taşkın dolayısıyla fiziken gelerek geçmiş olsun dileklerimizi iletmek ve dayanışmamızı göstermek amaçlıdır” ifadelerini kullandı. Kazakistan’ın 6 Şubat’taki depremde çok hızlı bir şekilde reaksiyon göstererek kurtarma çalışmalarında yer aldığını hatırlatan Yıldırım, “Türk Devletleri Teşkilatı’nın amacı Balkanlar’dan Baykal’a kadar geniş bir coğrafyada 170 milyonun yaşadığı bölgenin refahını yükseltmek ve ekonomi, altyapı, eğitim gibi birçok alanda işbirliğini güçlendirmektir. Liderlerimiz başta olmak üzere dışişleri bakanlarımız, Aksakal Heyetimiz ve kıdemli memurlar üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yerine getiriyorlar. Bu anlamda ortak alfabe çalışmaları konusunda da uzmanlar, akademisyenler çalışmalarını sürdürüyorlar” dedi.