KÜLTÜR SANAT - 15 Ocak 2020 Çarşamba 16:25

Cevat Ayhan Fen Lisesinde söyleşi düzenlendi

A
A
A
Cevat Ayhan Fen Lisesinde söyleşi düzenlendi

Adapazarı Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından Cevat Ayhan Fen Lisesi’nde Prof.

Adapazarı Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından Cevat Ayhan Fen Lisesi’nde Prof.Dr.Mehmet Yaşar Ertaş’ın katılımı ile “Beylikten Devlete Orhangazi ve Osmanlı’nın Kurumsallaşması”konulu söyleşi düzenlendi.



Cevat Ayhan Fen Lisesi’nde düzenlenen programı, Adapazarı Belediyesi Başkan Yardımcısı Fatih Çelikel, Adapazarı Belediyesi meclis üyeleri Nilgün Akman, H. Metin Müftüoğlu veKültür İşleri Müdürü Hazan Kardaş, Cevat Ayhan Fen Lisesi Müdürü Harun Doğan, Alandüzü Mahallesi Muhtarı Erdem Yılgınve okul öğrencileri takip etti. Başkan Yardımcısı Çelikel, program sonunda Prof.Dr. Mehmet Yaşar Ertaş’a teşekkür ederek günün anısına hediye takdim etti.



Fen Lisesi öğrencilerine tarihle ilgili bilgi veren Prof.Dr.Mehmet Yaşar Ertaş yaptığı açıklamada, “Büyük bir kısmınız Fizik, Kimya, Matematik, Biyoloji gibi alanlarda kendinizi geliştirdiniz. İleride hayallerinize kavuşabilmeniz için de bu derslere odaklanıyorsunuz. Bu açıdan konuşmam ilginizi çekmeyebilir, konuşmamı zorlaştırabilir. Aynı zamanda kolaylaştırır. Tarihle ilgili vurgulamak istediğim şu; tarih tahmininizden daha fazla fizikle, kimyayla yakından ilgilidir. Bizim tarihe bakış açımız evrene bakış açımızla aynıdır. Sizi diğer canlılardan ayıran en önemli şey geçmiş, bugün ve gelecek arasında var olduğumuzu idrak edebilmemizle alakalıdır. Biz millet olarak varsak eğer tarihten vazgeçmemiz mümkün değildir. O halde tarihle bağımızı sağlam tutmalıyız. Bunun için gayret göstermeliyiz.” dedi.



Tarihi bir şehirde yaşıyoruz


Prof.Dr. Ertaş sözlerinin devamında, “Fizik, kimya, biyoloji alanında büyük başarılar elde eden birileri olarak bu sıralardasınız. Mutlaka geçmişinizle sağlam bağlar kurmanızı öneriyorum. Bundan yaklaşık 700 sene evvel önce Batı Anadolu’da Bizans sınırlarında küçük bir beylik olarak kurulmuş Osmanlı Devleti, dünya tarihinin az sayıdaki büyük medeniyetlerden birini oluşturmuştur. Osmanlı Devleti, coğrafi alanın genişliği, ömrünün uzunluğu, ülkesindeki kültürlerin çeşitliliği itibariyle dünya tarihinde benzersiz bir devlettir. Osmanlı asırlarca ayakta kaldı ve aynı zamanda içerisinde farklı dinden insanlara da sahip çıkarak liyakatle yönetti. Tek bir hanedan tarafından yönetilmiş. Sadece sınırları içerisinde değil. Sınırları dışında da etkili olan bir devlettir. Yaşadığımız şehir tarihi bir şehirdir. Orhangazi Mekece Boğazına gelmiştir. Bizim şehrimiz açısından Orhangazi’nin önemi farklıdır. Hem Osmanlı devletinin kurucu ilan edilen birisi hem de bu coğrafyanın fatihidir. Yaşadığımız şehir onun döneminde fethedilerek yine onun döneminde Türkleştirilen şehirdir” diye konuştu.



Osmanlı köksüz bir millet değildir


Osmanlı Devleti’nin ne yazıkki sömürgeci devlet olarak görenlerin olduğunu kaydeden Ertaş, “Osmanlı’yı Avrupa merkezli tarih yazıcıları yıkıcı, despot, durağan, modernlikten uzak, akla ve bilime önem vermeyen, sevk ve sefaya düşkün, haremiyle öne çıkan bir devlet olarak öne çıkarır ki; Türkiye’de de maalesef bu söylemlere inanan Osmanlı’yı böyle gören azımsanmayacak sayıda bir çevre var. Osmanlı üç kıtaya yayılmış, tek bir hanedan tarafından idare edilen dünyanın en uzun ömürlü devletidir. Türk-İslam tarihinin zirve çağıdır. Osmanlı bir anda ortaya çıkmış köksüz bir devlet değil, aksine OrtaAsya Türk devlet geleneğine sahip, İslam coğrafyasından beslenen bir devlettir. Mimari, sanat, dil, din noktasında Müslüman, Hıristiyan, Şia, yerleşik, göçebe birçok topluluğu barış içerisinde idare eden sistemin adıdır Osmanlı Medeniyeti. Avrupa’da farklı mezhepten olanların bile öldürüldüğü yıllarda, Osmanlı’da her dinin mensubu kendi inancını rahatlıkla yaşamaktaydı. Ayrıca; Osmanlı Devleti kendisinden önceki Türk devletlerinin devamı olduğu gibi, birçok kurumsal yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlı Devleti’nin devamıdır”ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Garanti BBVA, yıla güçlü başladı Türkiye Garanti Bankası ilk çeyrek finansal tablolarını açıkladı. Bankanın konsolide finansal tablolarına göre, yılın ilk 3 ayında, net kârı 22 milyar 479 milyon 583 bin TL oldu. Aktif büyüklüğü 2 trilyon 462 milyar 474 milyon 815 bin TL seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Garanti Bankası A.Ş., 31 Mart tarihli finansal tablolarını açıkladı. Bankanın konsolide finansal tablolarına göre, yılın ilk 3 ayında, net kârı 22 milyar 479 milyon 583 bin TL oldu. Aktif büyüklüğü 2 trilyon 462 milyar 474 milyon 815 bin TL seviyesinde gerçekleşirken, ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek ise 1 trilyon 853 milyar 956 milyon 245 bin TL oldu. Fonlama bazını dinamik bir şekilde yöneten Garanti BBVA’nın fonlama kaynakları içindeki en büyük ağırlığı yüzde 71 ile müşteri mevduatları oluşturmaya devam etti. Müşteri mevduat tabanı yılın ilk 3 ayında yüzde 9,3 büyümeyle 1 trilyon 750 milyar 964 milyon 135 bin TL oldu. Güçlü sermaye odağını koruyan Bankanın sermaye yeterlilik oranı yüzde 15.4, özkaynak kârlılığı yüzde 36.0, aktif kârlılığı ise yüzde 3.9 seviyelerinde gerçekleşti. Konuyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “2024, ekonomide bir önceki yıl başlayan dengelenmenin devamı niteliğinde olurken, yılın ilk üç ayında parasal sıkılaştırma politikalarının doğal sonuçları bilançoyu etkiledi. Kredi büyümeleri regülasyonun belirlediği sınırlar içinde kalırken, fonlama maliyetleri üzerindeki baskı devam etti. Yılın geri kalanı enflasyonla mücadele ve sadeleşmelerin daha ön plana çıktığı bir dönem olacak. Enflasyonla mücadele ortamında yüksek faiz oranları devam etse de doğru ve sağlıklı politikaların sonuçlarının özellikle yılın ikinci yarısında görülmesini bekliyoruz. Enflasyonun, Merkez Bankası’nın hedeflediği seviyelere düşmesi durumunda mevcut sıkılaştırma adımlarının kontrollü şekilde gevşetilebileceğini düşünüyoruz. Ekonomide atılan doğru adımlar neticesinde artan öngörülebilirlik yabancı yatırımcı ilgisini de olumlu etkiliyor. Bilançolarımızda önemli bir ağırlığa sahip olan KKM’deki çözülmenin, TL mevduat faizlerindeki yüksek getiri ve kurdaki makul seviyeler sayesinde artarak devam edeceğini düşünüyoruz” dedi. Recep Baştuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Şubat ayında uluslararası yatırımcılardan büyük ilgi gördüğümüz 500 milyon dolarlık sermaye benzeri tahvil ihracını gerçekleştirdik. Bu işlem; ABD tahvili + 409 bps (yüzde 8,375) seviyesine gelen fiyatlamasıyla son yıllarda bir bankanın gerçekleştirdiği en uygun maliyetli ‘sermaye benzeri borçlanma’ oldu. Türkiye’deki diğer bankaların da artan yurtdışı borçlanmalarını ve yabancıların taleplerini sektör açısından pozitif bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Banka olarak, sürdürülebilirlik konusuna odaklanıyoruz ve bu alanda iki ana başlık öne çıkıyor: iklim kriziyle mücadele ve kapsayıcı büyüme. Yeşil dönüşümü teşvik etmek ve bu alandaki farkındalığı artırmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığımız kümülatif finansman tutarı 6 milyar doları aşarken, bugün her 4 rüzgar enerji santralinden biri bankamız tarafından finanse ediliyor; bu da bizi bu alanda pazar lideri konumuna getirdi. 2006’dan bu yana kadın girişimcileri destekleme kararlılığımız, bankacılık sektöründe ve diğer endüstrilerde yeni programların ilham kaynağı oldu. Kadın girişimcilere yönelik programlar kapsamında sağladığımız finansman desteği son 5 yılda 200 milyar TL’yi aştı. Stratejik önceliklerimizden biri olan girişimcilik alanına büyük önem veriyoruz ve bu alan kadın girişimciliğinden teknoloji girişimciliğine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Sürdürülebilirlik stratejimizi, dijitalleşmenin desteğiyle toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Aktif dijital müşterilerimizin sayısı 15.5 milyona ulaşırken, ana işlem adetlerinde şube dışı kanalların payı yüzde 98’e kadar yükseldi. Gelecekte ise yapay zekânın sektörü müşteri odaklı ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunma noktasında daha güçlü bir konuma taşıyacağını öngörüyoruz. Güçlü sermaye yapımız ve sürdürülebilir büyüme stratejimizle, Garanti BBVA olarak Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Bankamızın yılın ilk çeyreğinde ulaştığı sonuçlarda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma, bize güvenen ve destekleyen tüm paydaşlarımıza teşekkür ederim.” Hesap dönemine ait faaliyet sonuçlarına ilişkin özet finansal bilgiler şöyle açıklandı: Ortalama aktif kârlılığı yüzde 3.9 oldu. Ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 36.0 seviyesinde gerçekleşti. Ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek 1 trilyon 853 milyar 956 milyon 245 bin TL oldu. Toplam canlı krediler, TL krediler ve YP krediler pazar payları sırasıyla yüzde 10.8, yüzde 11.4 ve yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşti. Yılbaşından bu yana toplam müşteri mevduatları yüzde 9.3 büyüdü ve pazar payı yüzde 10.8 seviyesine geldi. Vadesiz mevduatların, toplam mevduatlar içindeki payı yüzde 43 olarak gerçekleşti. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 12.1 olan yasal limitlerin üzerinde yüzde 15.4 seviyesinde gerçekleşti. Donuk alacak oranı yüzde 1.9 seviyesinde gerçekleşti.
Trabzon Karları eriyen Sis Dağı misafirlerini ağırlamaya başladı Trabzon’un Şalpazarı ilçesine bağlı Sis Dağı Yaylasında kış aylarında yağan yoğun karın erimesiyle birlikte yayla misafirlerini ağırlamaya başladı. Baharın gelmesiyle eriyen karların ardından yaz mevsimine doğru yayladaki turizm faaliyetlerinin artması bekleniyor. Trabzon’un Şalpazarı ilçesi ile Giresun’un Eynesil ilçesi sakinleri tarafından yoğun olarak kullanılan ve deniz seviyesinden 2 bin 182 metre yüksekteki Sis Dağı Yaylası üzerindeki kar örtüsünü büyük ölçüde attı. Yayla yoğun yapılaşmayla gündeme gelse de her mevsim farklı bir güzellik ile ziyaretçilerini ağırlıyor. Trabzon-Giresun sınırında yer alan Sis Dağı yaylası Nisan ayının son günlerinde vatandaşların ilgisini çekmeye başlayarak adeta sezona "Merhaba" dedi. Her yıl Temmuz ayının dördüncü cumartesi günü Sis Dağı Şenlikleri’nin de yapıldığı yayla ziyaretçilerini bekliyor. 41 yıl sonra yeniden Sis Dağı’nda Yaylada karların erimeye başlaması ile yaylaya çıkan vatandaşlar arasında yer alan Ramazan Akat, 41 yıl sonra Sis Dağı’na çıktığını söyledi. Akat "Daha önce de gelmiştim buraya gençliğimde. 1983 yılında bu bölgeye gelip ilk elektrik trafosunun açılışında bulunmuştum. O günden beri bildiğim ve beğendiğim bir bölge burası. Doğal güzellik çok güzel bir şey, tertemiz hava, güzel tabiat. Herkesin içine bir sıcaklık ve güzellik duygusu aşılıyor. Deniz kenarlarında yanmaktansa bu yaylalarda efil efil esen bir rüzgarın altında yanmak çok daha güzel bence" dedi. Ankara’dan ilk defa Sis Dağı’na geldiğini ifade eden Emine Akat, "Trabzonluyum ancak Ankara’da yaşıyorum. Buraya ilk defa geldim. Çok beğendim gerçekten ve çok güzel. Anlatılmaz yaşanır derler ya tam olarak öyle işte. İnsan çok duygulanıyor. Şehir merkezinde sıcacık hava var ama buraya geliyorsunuz bu kar, toprak ve suyu görünce çok mutu oldum. Kesinlikle bir daha gelmek isterim. Zaten çocuklarım da artık bu tarafa taşınmayı düşünüyorlar. Ben son zamanlarda Karadeniz belgeselleri izliyorum. Herkesi buraya gelmeye davet ediyorum. Bu tarihlerde bu karı burada görmek çok güzel" diye konuştu. Sahilden 40 dakikada Sis Dağı’na çıkabilirsiniz Vakfıkebir’den geldiğini belirten Yavuz Cömert ise "Çocuklarla birlikte geldik, onları böyle dağlara ’Çıkaralım’ dedik. Tepelerde parça parça kar olsa da artık onlar da 5-10 gün içinde erir. Bu vakitten sonra burası Trabzonluların, Giresunluların bir numaralı yeri. Burası olsun, tepe tarafının olsun her hafta sonu ziyaretçileri oluyor. Sis Dağı 2 bin 182 rakımlı bir yayla. Bu civarın en yüksek dağı. Burada hafta içi, hafta sonu, özellikle yaz aylarında çayınızı içecek, mangalınızı yapacak yer bulamıyorsunuz. Gelecek olanlar sahilden yaklaşık 40 dakikada buraya gelebilir ve yayla havasını alabilirler. Günübirlik çok rahat gelinip gidilebilecek bir yer" ifadelerini kullandı.