EĞİTİM - 25 Şubat 2021 Perşembe 15:38

İSEFAM’da salgın süreci ve çözüm arayışları konuşuldu

A
A
A
İSEFAM’da salgın süreci ve çözüm arayışları konuşuldu

Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) çalıştaylarının 14’üncüsü “İslam İktisadı Çerçevesinde Covid-19 Salgın Süreci ve Sonrası: Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla, 24 Şubat 2021 Çarşamba günü geniş bir katılımla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) çalıştaylarının 14’üncüsü “İslam İktisadı Çerçevesinde Covid-19 Salgın Süreci ve Sonrası: Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla, 24 Şubat 2021 Çarşamba günü geniş bir katılımla çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.


Çalıştayın açılış oturumunda konuşmasını yapan Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı ve İSEFAM Müdürü Prof. Dr. Mustafa Çalışır, Covid-19 salgınının küresel etkisine vurgu yaparak konuya dair yürütülen akademik çalışmaların arttığına işaret etti. Çalışır, bu önemli konuyu gündeme taşıyan İSEFAM araştırmacılarına ve çalıştaya teveccüh gösteren katılımcılara teşekkür etti. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan da açılış konuşmalarında İSEFAM’ın İslam ekonomisi alanında yaptığı çalışmaları takdirle karşıladıklarını ve bu tür çalışmaların artarak devam etmesi gerektiğini ifade etti.


Çalıştayın ilk oturumuna başkanlık eden Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Faruk Aysan, İslam ekonomisinin insanlığın içinde bulunduğu krizlerin çözümüne yönelik söyleyeceği çok şey olduğunu belirtti. Bu bağlamda İslami finansın önemine değinen Aysan, İslami finansın İslam ekonomisi düşüncesini günümüze taşıdığını ifade etti. “Ekonomi” konulu oturumda ilk tebliği sunan Prof. Dr. Mustafa Çalışır, Covid-19 salgınının dünya ekonomisine etkisini ele aldı. Çalışır, salgının, diğer ekonomik krizlerle kıyaslandığında dünya çapında ekonomik anlamda ciddi tahribatlara yol açtığını ifade etti. Salgının ekonomik etkisinin arz ve talep şoku ile finansal şoklar şeklinde kendisini gösterdiğini belirten Çalışır, söz konusu olumsuz etkilerin önüne geçmek için devletler tarafından alınan önlemlere değindi. Çalışır, Türkiye’nin salgını avantaja dönüştürmeye imkan verecek sektörlere yönelmesi durumunda bu süreçten kazançlı bir şekilde çıkabileceğine işaret etti. Oturumda ikinci konuşmayı yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomik Programlar ve Araştırmalar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Dr. Ömer Faruk Tekdoğan, salgının eğitim, sağlık, gelir adaleti, yoksulluk gibi alanlarda ne gibi sonuçlar ortaya çıkardığını anlattı. Tekdoğan, bu çerçevede salgının sonuçlarının bertaraf edilmesine yönelik İslam iktisadının rolüne değindi.


Programın “sektörler” konulu ikinci oturumuna İstanbul Ticaret Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Ekonomik Sistemler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Necdet Şensoy başkanlık etti. İkinci oturumdaki ilk konuşmayı yapan bir bankanın Başekonomisti Dr. Ömer Emeç, katılım bankalarının salgın dönemindeki durumundan ve rolünden bahsetti. Kriz ortamında ülkelerin maliye politikalarını yoğun bir biçimde kullandığını ifade eden Emeç, Türkiye’nin öncelikli olarak para politikalarına ağırlık verdiğini belirtti. Bu bağlamda Türkiye’de para politikalarının devreye girmesiyle birlikte hızlı bir şekilde kredi büyümesinin görüldüğüne değinen Emeç, ilave olarak katılım bankalarının söz konusu kredi büyümesinden ve bu dönemde yaşanan faiz dalgalanmalarından farklı şekillerde etkilendiğine işaret etti.


Salgının tekafül sigortacılığına etkisi ile ilgili konuşmalarını yapan Neova Katılım Sigorta’dan Dr. Yunus Emre Gürbüz ve Katılım Emeklilik’ten İsmail Aydemir, hayat dışı alanda ve hayat sigortasında salgın döneminde meydana gelen değişimlerden bahsettiler. Yunus Emre Gürbüz hayat dışı alanda trafik kazası, hırsızlık, gasp gibi durumlara yönelik sigorta işlemlerinde ciddi düşüş olduğunu ifade etti. İsmail Aydemir ise Covid-19 sebebiyle yaşanan vefatların hayat sigortası kapsamına alındığından, katılım sigortacılığının salgın dönemindeki gelişmelere hızlı şekilde ayak uydurduğundan bahsetti. Programın ikinci oturumunda salgının perakende sektörüne etkisini ele alan Dr. Osman Eminler, talep azlığı, likidite sıkıntısı ve yüksek borçluluk gibi sebeplerle perakende sektörünün bu süreçte olumsuz etkilendiğini belirten Eminler, kısa çalışma ödeneği gibi desteklerden birçok perakendecinin istifade etmesine rağmen, sektörün ciddi şekilde yara aldığını belirterek, problemlerin İslam iktisadı perspektifinden karz-ı hasen, yerel esnaf sandıkları ve zekat fonu gibi uygulamalarla aşılabileceğinin veya hafifletilebileceğinin altını çizdi.


Çalıştayın öğleden sonraki ilk oturumuna Bandırma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir başkanlık etti. Covid-19’un sosyal politika ile ilgili boyutunun ele alındığı oturumda İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Taşçı, olağanüstü dönemlerde uygulanacak sosyal politikaları İslam iktisadı perspektifinden değerlendirdi. Taşçı, sosyal politikaların, İslam’ın korunmasını önerdiği beş temel değer kapsamında uygulanmasına yönelik genel bir çerçeve çizdi. Sosyal politikalar kapsamındaki bir diğer tebliğ, İSEFAM araştırmacıları Arş. Gör. Dr. Salih Ülev ve Arş. Gör. Ali Can Yenice tarafından sunuldu. Sunumda, salgın döneminde Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakıfları tarafından ihtiyaç sahiplerine sağlanan sosyal yardımlar değerlendirildi. Covid-19 salgını sürecinde uluslararası öğrencilerin yaşadığı sorunlar ise İSEFAM bünyesinde çalışmalarını yürüten Arş. Gör. Abdullah Talha Genç ile doktora öğrencileri Hasan Durmuş ve Öznur Ak tarafından değerlendirildi. Bu çerçevede salgının öğrenciler üzerinde oluşturduğu ekonomik, psiko-sosyal etkiler ve eğitim anlamındaki etkiler ele alındı. Oturum sonunda yaptığı değerlendirmede Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Fatih Aysan, sosyal politika bağlamında devletlerin, İslami anlamda alması gereken tedbirlerden bahsetti. Aysan, bu çerçevede İslami bir devletin sosyal adaleti, beşeri sermayeyi ve yaşam memnuniyetini artırmak yönünde kararlar alması gerektiğini belirtti.


Çalıştayın “fıkıh” konulu son oturumu, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kaya başkanlığında yürütüldü. Fıkıh oturumunda konuşmasını yapan Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hamdi Çilingir, Covid-19 salgınının fıkhî anlamda ortaya çıkardığı temel meseleleri ve tartışma konularını ele aldı. Dr. Öğr. Üyesi Çilingir salgının, özellikle süreli akitler üzerine etkisinin değerlendirilmesinde “beklenmeyen hal” veya “mücbir sebep” durumlarından hangisine dahil olduğuna bağlı olarak değişebileceğine vurgu yaptı. Oturumda ikinci konuşmayı yapan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ULIFAM) Müdürü Doç. Dr. Abdurrahman Yazıcı ise beklenmeyen hal olarak kabul edilen salgının finansal işlemlere etkisini cezai şart bağlamında değerlendirdi. Oturum sonunda Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hacı Mehmet Günay değerlendirmelerde bulundu. Günay, salgın döneminde fetva makamına gelen meseleler ve fetva vermede benimsedikleri yaklaşım hakkında bilgi verdi.


Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Göçer’in başkanlığında gerçekleştirilen kapanış oturumunda Bilim ve Sanat Vakfı’ndan Dr. Mustafa Özel, “roman diliyle salgın” konusunu ele aldı. Göçer, salgın konusunu işleyen romanlardaki salgına dair bakış açısını değerlendirdi. Dr. Mustafa Özel’in konuşmasıyla son bulan programa Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Din İşleri Yüksek Kurulu ve Türkiye Katılım Bankaları Birliği gibi çeşitli kurumsal temsilcilerin ve lisansüstü öğrencilerin yer aldığı yoğun bir katılım olduğu görüldü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde karla mücadele için tedbirler alındı Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi yönetimi, kar ve buzlanmaya karşı kapsamlı bir hazırlık süreci yürüterek tedbirler aldı. Kentte yarın ve perşembe günü yaşanması öngörülen kar yağışına karşı ekiplerin hazır şekilde beklediği, bu gece de dâhil olmak üzere tuzlama ve buzlanmaya karşı önleyici çalışmaların planlı ve koordineli biçimde sürdürüldüğü bildirildi. Özellikle gece ve sabah saatlerinde oluşabilecek buzlanmalara karşı yol güvenliğinin sağlanması amacıyla sahada kesintisiz çalışmalar yapılacağı ifade edildi. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Mustafa Fidan, OSB sınırları içerisinde bulunan yaklaşık 45 kilometrelik yol ağının tamamının açık ve güvenli tutulmasının öncelikleri olduğunu söyledi. Başkan Fidan, bu amaç doğrultusunda 15 araç ve 25 kişilik karla mücadele ekibiyle sahada teyakkuz hâlinde olduklarını, tüm hazırlıkların tamamlandığını vurguladı. Fidan, bu gece boyunca buzlanmaya karşı tuzlama ve önleyici çalışmaların aralıksız devam edeceğini, yarın ve perşembe günü beklenen kar yağışı süresince de ekiplerin sahada aktif görev yapmayı sürdüreceğini ifade etti. Karla mücadele sürecinde sanayicilerin, çalışanların ve OSB’yi kullanan tüm sürücülerin can ve mal güvenliğinin öncelikli olduğunu dile getiren Fidan, sürücülere de dikkatli ve tedbirli olmaları çağrısında bulundu.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. İki lider görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Somali’yle her alanda gelişmeye devam eden ilişkilerimizin temelinde köklü, tarihi, beşeri ve kültürel bağlarımız vardır. 2026’da Somali ile diplomatik ilişkilerimizin tesisin 60’ıncı senesini idrak edeceğiz. Bu sağlam temel üzerinde ilişkilerimizi ilerletmeye ve Somali’nin güvenlik ve istikrarına destek vermeye devam edeceğiz. 2011 yılında Başbakanlığım döneminden kuraklık felaketiyle mücadele eden Somali ziyaretimin özellikle ardından kapsamlı bir insani yardım kampanyası başlatmıştık. Tüm dünyanın Somali’den ümidi kestiği bir dönemde Türkiye tarafından uzatılan dostluk eli iki ülke arasındaki kardeşlik duygularının pekişmesine vesile oldu. Aradan geçen süre zarfında Somali, eşine az rastlanır bir ilerleme kaydetti" diye konuştu. "Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor" "Somali’nin yeniden ayağa kalkmasını istemeyenlerin çeşitli sabotajlarına rağmen Somali’de güvenlik açısından ciddi bir iyileşme sağlandı. Bizler bu süreçte Somali’nin terörle mücadelesine kapsamlı desteğimizi sürdürdük sürdürüyoruz" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Somali ulusal ordusuna verdiğimiz eğitimler ve ekipman desteğimizle teröre karşı Somali’nin yanında olduğumuzu gösterdik. Somali ordusunun terörle mücadelesinde son dönem de önemli başarılar elde ettiğini memnuniyetle müşhade ediyoruz. Güvenlik ortamındaki iyileşme Somali siyasetinde reform adımlarını beraberinde getirdi. 25 Aralık tarihinde başkent Mogadişu’nun da dahil olduğu Benadir idari bölgesinde uzun sürenin ardından yerel seçimler düzenlendi. Seçim sonuçlarının Somali halkı için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Somali ile enerji alanındaki işbirliğimiz günden günde güçleniyor. Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz Somali deniz alanlarında 9 ay süren araştırma faaliyeti yürüttü. 4 bin 465 km karelik bir alanda yürütülen bu çalışmalar ile ülke tarihinde bir ilke imza atıldı. Gelinen noktada 2026 yılında sondaj faaliyetlerine başlamayı planlıyoruz. Bu faaliyetlerimiz Somali halkının refahına önemli katkılar yapacaktır" dedi. "Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz" Türkiye’nin 4’üncü büyük filoya sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada şu müjdeyi de sizlerle ve Somalili kardeşlerimle paylaşmak isterim. Türkiye olarak filomuza 2 yeni derin deniz sondaj gemisi dahil etmiş bulunuyoruz. İsimlerini Çağrı Bey ve Yıldırım olarak belirlediğimiz bu iki gemimizden ilki Somali açıklarında diğeri Karadeniz’de görev yapacak. Çağrı Bey ve Yıldırım’ın da eklenmesiyle bu alanda dünyanın 4’üncü büyük filosuna sahip olduk. Her iki güzel haberimizin de hayırlı uğurlu olmasın diliyorum. Diğer taraftan balıkçılık alanında Somali ile imzalanan anlaşma ile işbirliğimiz yeni bir boyut kazanmıştır. Bu anlaşma kapsamında Somali’nin teknik kapasitesinin geliştirilmesine destek olurken, kaçak avlanma ile mücadelesine de katkı sağlayacağız" diye konuştu. "Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz" "Somali Cumhuriyeti ile tarihi nitelikte bir işbirliğini uzay alanında hayata geçiyoruz" diyen Erdoğan, "İmzaladığımız anlaşmalar çerçevesinde Somali’de bir uzay limanı kurmayı ön görüyoruz. 3 fazdan oluşan projenin ilk fazının projelendirilmesini tamamlayıp Türkiye Uzay Ajansı eliyle yapımına başladık. Projemizle uzay fırlatma ve uzay uydu teknolojileri alanında önemli bir alt yapı oluşturmayı hedefliyoruz. Tüm bu projeleri hayata geçirirken Türk Kızılay, TİKA ve AFAD başta olmak üzere ilgili kuruluşlarımızla Somali’ye destek olmayı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. "Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz" Sözlerine devam eden Erdoğan, "Somali’nin birlik ve bütünlüğünün her şart altında muhafazası bizim için öncelikli meseledir. İsrail’in Somaliland’i tanıma kararı gayrimeşrudur ve kabul edilemez. Elinde 71 bin Filistinli kardeşimizin kanı olan Netanyahu hükümeti Gazze, Lübnan,Yemen, İran, Katar ve Suriye’ye yönelik saldırılarının ardından şimdi de şimdi de Afrika boynuzunu istikrara sürüklemektedir. Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa Birliği İslam İşbirliği Teşkilatı, ve Arap ligi de İsrail’in kararını reddeden açıklamalar yaptı. Amerikan Başkanı Trump’ın konuya dair ilk beyanatı da gayet anlamlıydı. Kendisinin göreve geldiğinden itibaren ortaya koyduğu bizimde destekliğimiz küresel barış vizyonunu teyit eder nitelikteydi. Somali’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine vurgu yapan bütün bu açıklamaları oldukça kıymetli buluyoruz. Bizim buradaki tavrımız tamamen ilkeseldir. Çözüme hizmet etmeyen her adım sorunu daha da büyütür derinleştirir. Somali Federal Cumhuriyeti ve Somaliland bölgesinin geleceğine ilişkin kararlar tüm Somalilerin iradesini yansıtacak şekilde alınmalıdır. Biz bu süreçte Somali’nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini kararlılıkla desteklemeye ve Somali halkının yanında durmaya devam edeceğiz. Somalili kardeşlerimizin de birlik, beraberlik ruhu içinde hareket edeceklerine yürekten inanıyoruz" dedi.