KÜLTÜR SANAT - 11 Mayıs 2021 Salı 13:38

‘Kültür Oskarı’ sahibi rölyef ustası bakıra can veriyor

A
A
A
‘Kültür Oskarı’ sahibi rölyef ustası bakıra can veriyor

Yapmış olduğu Ayet-el Kürsi ile Kültür Ürünleri Oscar Yarışmasında Oscar ödülü kazanan ve yaklaşık 12 yıldır bakır rölyef ustalığı yapan Necmeddin Sadıkoğlu, “Bu yapmış olduğumuz tablolar, rölyef çalışmaları, Türkiye’de tektir.

Yapmış olduğu Ayet-el Kürsi ile Kültür Ürünleri Oscar Yarışmasında Oscar ödülü kazanan ve yaklaşık 12 yıldır bakır rölyef ustalığı yapan Necmeddin Sadıkoğlu, “Bu yapmış olduğumuz tablolar, rölyef çalışmaları, Türkiye’de tektir. Benim öğrencilerim hariç, bu tabloların aynısını bulup getirene ben her zaman hediye edeceğimi söylüyorum” dedi.


Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde yaşayan ve Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olan 48 yaşındaki Necmettin Sadıkoğlu, kabartma sanatı olarak da bilinen bakır rölyef ile yaptığı eserleriyle görenleri hayran bırakıyor. 2018 yılında Sivas’ta bakıra işlemiş olduğu Ayet-el Kürsi ile Kültür Ürünleri Oscar Yarışmasında ’Kültür Oscarı’ ödülü kazanan Sadıkoğlu, yaklaşık 12 yıldır bakıra can veriyor. Bakır üzerine çekiç, ağaç ve demir kalem gibi malzemeler kullanarak rölyef eserler ortaya çıkaran Sadıkoğlu, usta-çırak ilişkisiyle gelecek nesillere bu sanatı aktarmak için eğitimler veriyor.


Bakır rölyef sanatına hobi olarak başladığını aktaran Necmettin Sadıkoğlu, yaptığı eserler hakkında bilgiler verdi. En önemli eserlerinden birisinin Hilye-i Şerif olduğunu belirten Sadıkoğlu, eserin yaklaşık 5 aylık süre zarfında çırak ve kalfalarıyla yaptığını aynı zamanda el yapımı olarak dünyada tek olduğunu dile getirdi. Bu tür sanatlarda teknolojiye yer olmadığını aktaran Sadıkoğlu, teknolojinin sanatta değil, sanayide yerinin olduğuna vurgu yaptı.



"Yarışmada oskar ödülüne laik görüldük"


12 yıl önce hobi olarak başladığı sanatta ustalaşan ve katıldığı yarışmada ’Kültür Oscarı’ ödülü kazanan Necmeddin Sadıkoğlu, “Yaklaşık 12 yıl önce hobi olarak başladım bu sanata. Daha sonra ticari olarak geri dönüşümleri oldu, kazanç sağlamaya başladık. Ama kazanç sağlamaya başladıktan sonra da sanatı tamamen kendimize indirgedik, geliştirdik. Önceden bakırı alıp çiz, kabart ve yapıştır aşamaları vardı. Biz bunu araştırdık tamamen sanatsal boyutuna geçtik ve ondan sonra baktık ki biz bunun hocası olmuşuz, kurslarını ve eğitimlerini veriyoruz. 2018 yılında İstanbul’da kültür ürünleri yarışmamız vardı ona hazırlandık Ayet-el Kürsi tablomuz ile birlikte. Bu tablo için yaklaşık 3-4 ay sürdü çalışmamız. İstanbul’a yarışmaya katıldık, bu yarışmada da Oscar ödülüne laik görüldük. Çerçeveleri de çok özel; altı ahşap, üstü deridir, içi bakır tamamen el işçiliği ile. Tablolardaki görülen siyahlık ise zırnık ile yakılan taraflarıdır” dedi.



"Tablolarımıza paha biçemiyoruz"


Yaptığı tablolara paha biçemediğini ifade eden Sadıkoğlu, “Yaptığımız bu tabloları genelde kurumlara veririz. Hediye verileceği zaman özel bir şeyler arıyoruz. Örneğin bir kuruma, ziyaretçi geliyor ve ona plaket veriyor yani o verilen plaket bence tamamen sıfır, hiçbir özelliği yok. Ben her zaman derim el sanatı yapan ustalardan hediyeler alıp, özel misafirlerimize bu hediyelerden verilmesi lazım. Hem usta ayakta kalacak hem de karşı tarafı daha da özel bir hale getirmiş oluyoruz. En başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve şu anki Meclis Başkanımız Mustafa Şentop’a takdim ettiğimiz bu tablolarımız, Türkiye’de aklınıza gelebilecek sanat ve siyaset camiasından birçok insana hediye veriliyor. Tablolarımızı paha biçemiyoruz. Benim için önce bu tabloyu alacak kişinin bunun kıymetini bilmesi lazım. Biz elbetteki bunlardan kazanç sağlayacağız ama tamamen ticari bir obje olarak görmüyoruz. Alacak kişi hem sanattan anlamalı hem de kıymetini bilmeli bunun” diye konuştu.



"Hilye-i Şerif, bakır üzerinde el yapımı olarak dünyada tektir"


Dünyada tek olduğunu belirttiği Hilye-i Şerif eserinin yaklaşık 5 aylık süre zarfında çırak ve kalfalarıyla birlikte yaptığını aktaran Sadıkoğlu, “En önemli çalışmalarımızdan biri de Hilye-i Şerif’tir. Hilye-i Şerif, bakır üzerinde el yapımı olarak dünyada tektir. Bu da yaklaşık 4-5 aylık süre zarfında çırak ve kalfalarımız ile yapmış olduğumuz bir eserdir. Hilye-i Şerif dediğimiz; Peygamber efendimizin fiziksel görünümünün yazımsal anlatımıdır. Resmi hiçbir zaman yapılmamıştır, yapılamaz ve yapılmayacakta. Dolayısı ile Peygamber efendimizin sıfatlarını sonraki nesillere anlatabilmek için Hilye-i Şerif, ilk Hz. Ali tarafından yazılmıştır. Biz bunu tamamen el işçiliği olarak işlettik, paha biçemiyoruz bu eserimizi. Ayet-el Kürsi’miz de öyle. Bu yapmış olduğumuz tablolar, rölyef çalışmaları, Türkiye’de tektir. Benim öğrencilerim hariç, bu tabloların aynısını bulup getirene ben her zaman hediye edeceğimi söylüyorum. Hilye-i Şerif’in dünyada eşi, benzeri yoktur. Bakır, kabartma olarak sadece biz yaptık. Burada en önemlisi zırnıklama sistemi dediğimiz sistem ile bakırı yakarak yaptık” şeklinde konuştu.



"Teknolojiyi sanayide kullanalım, sanatta kesinlikle yeri yoktur"


Sanatın bir ruhu olduğunu ve bu ruhu yapan ustanın el işçiliğinin gösterdiğini belirten Sadıkoğlu, “Bizim yaptığımız çalışmaların kalıbı hazırlattırılıyor ve benim yaklaşık 1 hafta uğraştığım küçük bir tablo hazırlatılan kalıp ile günde 100 tane yapılıyor. Teknolojiyi tabi kullanacağız ama sanatta teknoloji olmaz. Sanat, el inceliğidir ve benim o anda ki ruh halimdir. Baskı sistemi ile yapılan tabloların hepsi aynı, ruh yok diyorum, ruhsuz bir şekilde sana bakıyor. Bir günde 100 tane çıkartılıyor, ben bir tabloya bir hafta uğraşıyorum, aradaki fark bu ve nasır; diğerinde makinenin altına koyuyor, basıyor kalıbı 100 tane birden çıkıyor. Dolayısı ile bizimkinde ruh vardır bu çok önemlidir. Teknolojiyi sanayide kullanalım, sanatta kesinlikle yeri yoktur” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya, Türkiye’de kaplıca tatili için gidilebilecek 10 şehrinden birisi Termal zengini Kütahya’nın, Türkiye’de kaplıca tatili için gidilebilecek 10 şehrinden birisi olduğu belirtildi. Kütahya’nın termal bölgesi Ilıca’da faaliyet gösteren Harlek Termal Otel’in Genel Müdürü Mehmet Emin Ustaoğlu, termal tatilin mevsiminin olmadığını ifade etti. Ustaoğlu, "Bilindiği gibi, Türkiye’de 10 tane termal bölge var. Bu termal bölgelerinde Kütahya ayağı mevcut. Kütahya’da bu 10 termal bölgeden biri. Bunların birinci sırada, en eski, en köklü olanı Ilıca Kaplıcaları. Bunların yüz akı olma yolunda ilerlemekle devam ediyor. Şimdi ilkbaharla birlikte sezonumuzu açtık. Sezonumuzu açtık diyoruz ama bu dil alışkanlığı oldu. Biz de 12 ay sezon var biliyorsunuz. Biz misafirlerimize tüm cilt hastalıkları, romatizma, sporcu hastalıkları özellikle menisküs yırtıklarının tedavisi konusunda yardımcı oluyoruz. 43 derecelik termal suyumuzun şifası her şeyden önce böyle. Ormanın içerisindeyiz, doğa ile iç içeyiz. İşletmemiz 36 dönüm bir çam ormanı içerisinde bulunuyor. Sezona hızlı bir giriş yaptık, misafirlerimiz otelimizden memnun ayrılıyorlar. Otelimizden, suyumuzdan çok memnunlar. Termal ayağında Kütahyamızın yüz akı olmaya devam edeceğiz inşallah, bu yolda ilerliyoruz" diye konuştu. Ustaoğlu, Ilıca’daki termal suyun romatizmal hastalıklar başta olmak üzere sporcu yaralanmaları ile iç ve dış menüsküs yırtıklarına şifa olduğunu sözlerine ekledi.
Hatay Hataylı tır şoförü aşkını 2 bin 216 km uzaklıktaki Ukrayna’da buldu Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan tır şoförü Fevzi Kalkan, aradığı aşkı 2 bin 216 km ötedeki Ukraynalı Anastasia Kvasha’nda buldu. İlk görüşte aşık olan çift, depremin vurduğu Hatay’da dünya evine girdi. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşayan ve tır şoförü olan 29 yaşındaki Fevzi Kalkan, aşkını mesleği icabı sıklıkla gittiği ülke sınırları dışında buldu. Tır şoförü Kalkan, 2021 yılında Ukrayna’da tanıştığı 30 yaşındaki Anastasia Kvasha’ya ilk görüşte aşık oldu. Ukrayna’nın Odessa kentinde terzilik yapan Kvasha’da gönlünü Hataylı Kalkan’a kaptırdı. Aşkın sınır tanımadığına inanan Kalkan ve Ukraynalı Kvasha, 2 bin 216 km mesafeyi hiçe sayarak gönül ilişkisi yaşamaya başladı. Ailelerinde tanıştığı ilişkide çift, evlenme kararı aldı. Ukraynalı gelini ailesinden istemek için Ukrayna’ya giden Kalkan ailesi, tercüman ve resimler sayesinde kız isteme merasimini gerçekleştirdi. Türkiye ve Hatay’ı çok seven Anastasia, Müslüman oldu ve Hatay’a yerleşme kararı aldı. Ukraynalı gelin Kvasha ve Hataylı tır şoförü Kalkan, Antakya ilçesinde bulunan konteyner evlendirme dairesinde evlenerek resmi olarak hayatlarını birleştirdiler. “Kız isteme merasiminde tercüman sayesinde anlaştık” Aradığı aşkı 2 bin 216 kilometrede bulan Fevzi Kalkan, “Ukrayna’ya gitmiştim, gezmek için şehrin merkezine gittim. Alışveriş yapmak için markete gittim. Markette eşimi Anastasia gördüm. Aylar yıllar geçti. Aileler tanıştı. Biz de evlilik yoluna girdik. Kız isteme merasiminde tercüman sayesinde anlaştık. Kendi geleneklerimizi anlattım. Ben uzun zamandır orada çalıştığım için onların geleneklerini biliyorum” dedi. “Türkiye ve Hatay çok güzel evlendikten sonra da burada kalmak istiyorum ve burada yaşamak istiyorum” Ukraynalı gelin Anastasia Kvasha, Hatay’ın ve Türkiye’nin çok güzel olduğunu söyleyerek “Türkiye ve Hatay çok güzel evlendikten sonra da burada kalmak istiyorum ve burada yaşamak istiyorum. Onu markette gördüğümde etkilendim” şeklinde konuştu. Bir çok ülkeden Hatay’a gelen damat ve gelin adaylarının nikahlarını kıydığını belirten nikah memuru Niyazi Yalçın, “Biz Antakya’da olduğumuz için burası çok milleti barındıran bir kent. Farklı inşaları gördüğümüzde daha mutlu oluyoruz. Ben yabancı evliliklerine tamamen açığım ve daha çok olmasını isterim. Şuana kadar; Ukrayna, Rusya, Hırvatistan, Sırbistan, Almanya, Macaristan, Azerbaycan, Fas, Mısır ve birçok ülkeden bireylerin nikahlarını kıydım” ifadelerini kullandı.
Gümüşhane Gümüşhane’de 54 yılın Nisan ayı sıcaklık rekoru kırıldı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 54 yıllık kayıtlarına göre Gümüşhane’de Nisan ayının en sıcak gün rekoru 30,7 dereceyle 25 Nisan 2024 tarihinde kırıldı. Kurumun 1961 yılından bugüne kadar tuttuğu kayıtlarda Gümüşhane’de Nisan ayındaki en sıcak gün 12 Nisan 1970’de 29 dereceyle kayıt altına alınırken, bu rekor 25 Nisan günü egale edildi. Meteorolojinin kayıtlarına göre 25 Nisan 2024 Perşembe günü Gümüşhane kent merkezinde hava sıcaklığı 30,7 derece olarak ölçüldü ve yeni rekor kayıtlara geçti. Aynı tarihte Kürtün ilçesinde 34,1, Torul ilçesinde 33,5, Şiran ilçesinde 30,7, Kelkit ilçesinde 30,6 ve Köse ilçesinde 26,2 olarak ölçüldü. Yaşanan bu durum vatandaşlar arasında kuraklık endişesini artırırken, Nisan ayında bu sıcaklıklara ulaşan havanın Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında nasıl olacağı merak konusu oldu. “Küresel ısınma tüm şiddetiyle devam ediyor" Yaşanan bu durumu değerlendiren Murat Akçay, “Küresel ısınma tüm şiddetiyle, tüm hızıyla kendini gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde Gümüşhane’de yapılan ölçümlerde yaklaşık 31 derece Nisan ayı itibariyle. Geçmişte bu aylarda Gümüşhane’nin yüksekliğinde görülebilir kar, soğuk mevcuttu. Ama şu anda ortalık yeşillendi, ağaçlar açtı, çağlaya döndü. Küresel ısınmanın tehlikeli boyutları şu anda belki insanların hoşuna gidiyor ama fark edilmiyor, hızla geliyor. Bu her türlü şeye yansıyor. Ben amatör olarak arıcılık da yapmaktayım. Geçen sene bunun sıkıntısını yaşadık. Bir önceki sene kar ve mevsimler normaldi. Her türlü sebze, meyve ve arı bol oldu. Ama geçtiğimiz sene kar az yağdı. Dolayısıyla sıkıntısı bir hayli yansıdı. Bu sene hiç olmadı. Kar çok az. Yağmurda geçen sene vardı. O açığı oradan kapattık ama bu sene yağmur da yağmıyor çok az miktarlarda. Dolayısıyla yazın büyük bir ihtimalle bu kuraklık daha da artacak. Gümüşhane’de 40 dereceleri görür gibi görünüyor şu anda. Bunun yansıması da bütün çevreye fazlasıyla olacak meyvede, sebzede, içme suyunda. Dolayısıyla acil önlemler da alınması lazım. Her köye bir gölet yapılması bu en azından susuzluğu giderecek bir önlem olacak. Çevresel etkileri azaltacak bir önlem olacak. Kuraklığın bu şekilde devam etmesi insanlığın yaşamı açısından da çok büyük tehlikeler arz edecek. Hastalıkların artmasına sebep olacak. Bir başka türü de şu: Sıcaklık arttıkça sadece kuraklık olmuyor. Tropikal iklime de geçiş oluyor. Seller daha iklimsel olaylar. Bunların da tabi bugünden hesaplanıp Türkiye’ye göre önlemlerin alınması lazım. Yoksa ileride bunun sıkıntılarını çok fazla yaşayacağız” dedi. “Gümüşhane o serin havasına, meşhur yayla havasına inşallah tekrardan kavuşur” Gümüşhane’nin son zamanlarda çok sıcak olduğun ve o yayla gibi havasını özlediklerini dile getiren Hasan Can Yavuz ise “Gümüşhane ilimiz son zamanlarda çok sıcak. Normalde, normal mevsimlerde bu kadar sıcak değildi. Önceki yıllarda, Nisan ayında bu kadar sıcaklık ölçülmedi. En son 1970 yılında bir sıcaklık ölçülmüştü. Şimdi Perşembe günü 30,7 ile tekrardan bir ölçüm yapıldı ve bu rekor kırıldı. Normalde biz Haziran, Temmuz aylarında bu sıcaklığa alışkınız. Fakat Nisan ayında görmek açıkçası çok bunaltıcı oldu. Bir de çöl tozları dediğimiz olay da gerçekleşti. İnsanlar nefes darlığı çekmeye başladı. Aşırı da sıcak, bizleri bunalttı, artık güneş gözlüğü bile fayda edemez duruma geldi. Tabi bu durum aynı zamanda tarımı da etkiledi. Normalde şu anda artık çiçekler açtı. Belki bir tık erken açmış oldu. Yarın öbür gün soğuyacak olsa havalar don etkisi oluşturacak. Tabi meyve durumunu da etkileyecektir. Umuyoruz en kısa zamanda tekrardan Gümüşhane o serin havasına meşhur yayla havasına inşallah tekrardan kavuşur. Bizler de biraz daha serinler rahat ederiz” diye konuştu. “Artık su savaşları da çıkar mı çıkmaz mı onu da bilemiyorum” Ay itibariyle yağışlı hava beklerken aşırı sıcakla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Hüsamettin Kaya da “Şu anda biz yani yağmurlu hava bekliyorken şu an çok sıcak. Şu an böyleyse Ağustos ayını Temmuz ayını düşünemiyorum. Yani kavurucu sıcaklar, kuraklık her şey olabilir. Yağmur yağmadığı için barajlarımız boşalacak. Boşalmadan dolayı da artık su savaşları da çıkar mı çıkmaz mı onu da bilemiyorum. Ama inşallah yağmur yağar. Bol yağmur yağar, bol bereketli olur. 2024 bize hayırlı uğurlu olur” ifadelerini kullandı. “Bu sıcaklıklar şimdi böyleyse Haziran, Temmuz, Ağustos’ta düşünemiyoruz bile” Esnaflardan Zafer Akyıldız ise “Gümüşhane’de Nisan ayında kar yağmur beklerken bu sıcaklıklara pek alışkın olmadığımız için zor geliyor. Bu sıcaklıklar şimdi böyleyse Haziran, Temmuz, Ağustos’ta düşünemiyoruz bile. Her şey için hayırlısı olsun. Allah yardımcımız olsun” dedi.