YEREL HABERLER - 13 Ocak 2012 Cuma 21:17

SGK SAKARYA İL MÜDÜRÜ KENAN TANDOĞAN’DAN GENEL SAĞLIK SİGORTASI AÇIKLAMASI

A
A
A
SGK SAKARYA İL MÜDÜRÜ KENAN TANDOĞAN’DAN GENEL SAĞLIK SİGORTASI AÇIKLAMASI

Sakarya Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürü Kenan Tandoğan, Sakarya’da yeşil kartlı ve hiçbir sağlık güvencesi olmayan kişilerin 1 Ocak’tan itibaren Genel Sağlık Sigortası kapması altına alındığını söyledi.
Sakarya SGK İl Müdürü Kenan Tandoğan 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası Kapsamına alınanlarla ilgili bir açıklama yaptı. SGK’nın yeni düzenlemelerle nüfusun yüzde 100’üne hitap eder hale geldiğini belirten Tandoğan, “01.01.2012 tarihi itibariyle yeşil kartlı ve sağlık güvencesi olmayan 211 bin kişi, Genel Sağlık Sigortası kapsamı altına alındı. Yani bize devredildi. Bu devredilen 211 bin kişi aylık belli bir ücret karşılığı sigortadan yararlanmaya devam edebilecek. Bu miktar, kişilerin aldığı maaşın asgari ücrete oranıyla belirlenecek. Aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı asgari ücretin 3’te birinden az ise primler devlet tarafından ödenecek. Aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı 295 TL-886 TL arasında ise aile reisi aylık 35,36 TL ödeyecek. Aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı 886 TL-1772 TL arasında olanların aile reisleri 106,38 TL prim ödeyecekler. Aile içindeki kişi başına düşen gelir miktarı 1773 TL’den fazla ise aile reisi 212,76 TL prim ödeyecek. 35, 106 ve 212 lira olacak olan prim miktarlarının belirlenmesi için bu kişilerin 1 ay içinde gelir testi yaptırması gerekiyor. Eğer bu kişiler 1 ay içinde bu testi yaptırmazlarsa en yüksek prim olan 212 lira 76 kuruş ödemek zorunda kalacaklar” şeklinde konuştu.
Yeni sistemle genel sağlık sigortası kapsamına alınanların üç ayda bir gelir testi yaptıracağını, bunun da sistemdeki haksızlıkların önüne geçeceğini dile getiren Tandoğan, “Bu sistemle birlikte gelir düzeyi yüksek olduğu halde yeşil karttan yararlananlar ayıklanacak ve haksızlıkların önüne geçilecek. Gelir miktarına göre prim ödemesinden, gelirleri asgari ücretin 3’te birinden az olanlar için geçerli olmayacak. Onlar prim ödemeden bu haktan yararlanabilecek. Bu nedenle yeşil kartlı ve herhangi bir sosyal güvenliği olmayanlar mutlaka gelir testi yaptırmalı ve 3 ayda bir bu testi yaptırmaya devam etmelidir” şeklinde ifade etti.
Aynı aileden birden fazla kişinin gelir testine tabi tutulacak kişi olması halinde aynı form ile başvuru yapılabiliyor. Aynı aile üyelerinden biri veya birkaçı başvuruda bulunsa bile başvuru formunda hanede yaşayan tüm fertlere ait bilgilerin yer alması gerekiyor. Gelir testine tabi tutulacak kişilerden, aile içinde kişi başına düşen gelirinin asgari ücretin iki katından fazla olduğunu beyan edenler için gelir testi yapılmaksızın, beyan edilen gelir esas alınarak genel sağlık sigortası tescili yapılacak. Gelir tespiti yapılması için başvuracak kişiler, gelir tespitine esas teşkil edecek göstergeleri içeren başvuru formu ile müracaat edecekler. Başvuru işleminin kanun” temsilciler tarafından yapılması halinde mahkemeden alınmış karar örneği, vekil tarafından başvuru yapılması halinde vekâletname örneği başvuru formuna eklenecek. Başvuru, kişinin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde kayıtlı ikametgahının bulunduğu il veya ilçe sınırları içindeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına yapılacak.
Eğitime devam etmeyen 18 yaşından büyük erkek çocuklar için, kişi başına düşen gelir durumuna göre genel sağlık sigortası primi ödenecek.
9 milyon 100 bin kişi civarındaki yeşil kartlı 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren genel sağlık sigortası kapsamına alındılar. Ancak bir yıllığına verilen yeşil kartın süresi dolana kadar bunlar sağlık yardımı almaya devam edecekler. Yeşil kartın süresi dolduğunda gelir testi yaptırmaları gerekecek. Yapılacak gelir testine göre aile içindeki kişi başına düşen gelir tutarı asgari ücretin üçte birinden az olursa, primleri devlet tarafından karşılanmak suretiyle sağlık hizmeti alacaklar. Kişi başına düşen gelir tutarının asgari ücretin üçte birini aşması halinde, herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında olmadığı için genel sağlık sigortası kapsamına alınanlarla aynı genel sağlık sigortası primi ödemek suretiyle sağlık hizmeti alabilecekler.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Avrupa’nın elektrikli otomobilde en hızlı büyüyen pazarı Türkiye oldu Avrupa elektrikli otomobil pazarına ilişkin güncel veriler, Türkiye’nin 2025 yılı Ocak-Kasım döneminde tam elektrikli otomobil satışlarında en hızlı büyüyen pazar olduğunu ortaya koydu. Türkiye, 11 ayda 164 bin 665 adet satış rakamı ile Avrupa’da 32 ülke içerisinde 4. sıradaki yerini sağlamlaştırdı. EBS Danışmanlık tarafından Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) verileri esas alınarak hazırlanan rapora göre Türkiye, yıllık satış artış hızında da Avrupa’nın en hızlı büyüyen pazarı oldu. Verilere göre Avrupa genelinde (Türkiye dahil) elektrikli otomobil satışları söz konusu dönemde yüzde 30,87 oranında artarken, Türkiye’de bu artış oranı yüzde 111,40 seviyesine fırladı. Türkiye böylece, kendi yerli markası Togg’un da başarılı üretim planlaması ile büyüme hızında tüm Avrupa ülkelerini geride bıraktı. Kasım ayı satışlarında ise Türkiye, 17 bin 892 adet elektrikli otomobil satışı ile Avrupa 5. sırada yer aldı. Kasım ayındaki yıllık artış oranı yüzde 37,95 olarak kaydedildi. Elektrikli otomobillerin toplam otomobil satışları içindeki payına bakıldığında Türkiye’de Ocak-Kasım döneminde pazar payı yüzde 17,55 olarak tespit edildi. Bu oranla Türkiye, Avrupa’daki 32 ülke arasında 17. sırada konumlandı. Avrupa ortalaması ise yüzde 18,81 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye’de 2026 yılında elektrikli araç tercihinin yüzde 20’lerin üzerine çıkması bekleniyor. Raporda Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa toplam satışlarda ilk üç sırayı alırken, Türkiye’nin toplam adet bazında bu ülkeleri takip ettiği belirtildi. Pazar payında ise Norveç, Danimarka ve İzlanda gibi ülkeler yüksek penetrasyon oranlarıyla listenin üst sıralarında yer aldı. Uzmanlar, Türkiye’de elektrikli otomobil satışlarının güçlü artışında, yerli üretim etkisi, genişleyen model çeşitliliği, teşvik yapısı ve kullanıcı ilgisinin yükselmesinin etkili olduğuna dikkat çekti.
Samsun OMÜ’de hizmet içi eğitim programı düzenlendi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nca kalite yönetimi çalışmaları kapsamında planlanan hizmet içi eğitim programı düzenlendi. OMÜ Merkez Kütüphane’de gerçekleştirilen ve kullanıcı geri bildirimleri doğrultusunda düzenlenen eğitimlerle, kütüphane hizmetlerinin daha etkin, sürdürülebilir ve kullanıcı odaklı yürütülmesi hedeflendi. Eğitim programının açılış konuşmasını yapan OMÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Uğur Donbay, hizmetlerin etkinlik ve verimlilik esasına göre yürütülmesinin, birim içi iş akışlarının iyileştirilmesinin ve hizmet kalitesinin artırılmasının önemine vurgu yaptı. Programın ilk oturumunda ’Kullanıcı Hizmetleri Süreci’ eğitimi, Kullanıcı Hizmetleri Birim Sorumlusu Kütüphaneci Yeliz Yılmaz Akal tarafından verildi. Eğitimde, kütüphanede sunulan kullanıcı hizmetleri ve bu hizmetlere ilişkin süreçler bütüncül bir yaklaşımla ele alındı. Ardından düzenlenen ’Otomasyon Sistemi ve Kişisel Verilerin Korunması’ eğitimi, Teknik Hizmetler Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Şengül Hayırcı tarafından sunuldu. Oturumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında kütüphane otomasyon sistemleri, bilgi ve iletişim teknolojileri ile veri yönetimi süreçleri hakkında bilgilendirme yapıldı. Programın devamında, ’Akademisyen ve Öğrenciyle İletişim’ eğitimi, Kullanıcı Hizmetleri Akademik Danışmanı Öğr. Gör. İbrahim Ethem Olukcuoğlu tarafından gerçekleştirildi. Bu bölümde, akademisyen ve öğrenci profilleri, iletişim biçimleri ve kullanıcı karakter analizleri üzerinden kütüphane hizmetlerinin daha etkili sunulmasına yönelik yaklaşımlar paylaşıldı. Eğitimlerin son bölümünde ise ’Protokol ve Nezaket Kuralları’ eğitimi, Daire Başkanı Uğur Donbay tarafından verildi. Oturumda, kurumsal temsil, hizmet sunumunda iletişim dili ve davranış standartları üzerinde duruldu. Eğitim programının sonunda yapılan değerlendirmede, personelin farkındalığının artırılması, hizmet süreçlerinin geliştirilmesi ve kalite yönetimi anlayışının kurumsal düzeyde güçlendirilmesinin amaçlandığı ifade edildi.