EKONOMİ - 17 Ocak 2022 Pazartesi 09:32

Tropik yağmur ormanlarından gelen doğallık Bambi Yatak ile buluştu

A
A
A
Tropik yağmur ormanlarından gelen doğallık Bambi Yatak ile buluştu

Türkiye’nin öncü ve inovatif yatak üreticilerinden olan Bambi Yatak, 2 milyon TL’lik Ar-Ge yatırımı ile tropik yağmur ormanlarının mucizesi kapok ağacı liflerini kullanarak Kapok Naturel Yatak’ı üretti.

Türkiye’nin öncü ve inovatif yatak üreticilerinden olan Bambi Yatak, 2 milyon TL’lik Ar-Ge yatırımı ile tropik yağmur ormanlarının mucizesi kapok ağacı liflerini kullanarak Kapok Naturel Yatak’ı üretti. Türkiye’de ilk ve tek olan yeni nesil ürün 20 ülkede 200 noktada satışa sunulacak. Uyku sırasında vücut ısı dengesini koruyan ve kullanıcıların en yorgun günün sabahına dahi dinlenmiş bir şekilde uyanmasını sağlayan yatak ile Bambi, 150 milyon TL artış hedefliyor.


Türkiye’nin öncü ve inovatif yatak üreticilerinden Bambi Yatak, Ar-Ge çalışmalarına verdiği hızla, hikayesi olan ürünlerini kullanıcılarıyla buluşturmaya devam ediyor. Türkiye yatak sektörü 2020’de 261 milyon, 2021’in 10 aylık döneminde ise 316 milyon dolarlık ihracatıyla her geçen gün ülke ekonomisine güç katıyor. Bambi Yatak da sektörün ülke ekonomisine olan katkısını artırmak için ürün yatırımlarını aralıksız sürdürüyor. 2 milyonluk Ar-Ge yatırımı ile Türkiye’nin ilk kapok lifli yatağı Kapok Naturel Yatak’ı ürün gamına ekleyen, yastık ve yorganlarda da kapok liflerini kullanan Bambi, 2022 büyüme hedeflerini de yeni ürünlerine odaklıyor. Bambi Türkiye’nin yanı sıra 20 ülkedeki 200 noktada, yeni ürünü ile yıllık 150 milyon TL’lik satış hedefliyor. Şirket, kapok ile oluşturacağı ekonomik değeri yurt içinde 110 yeni mağaza açma hedefini hızlandırmak için de kullanacak. Bambi ayrıca, kapok lifleriyle sektörün sürdürülebilirliğini ve sektörde doğal malzemelerin kullanımını da yaygınlaştırmayı hedefliyor.



Bambi için 2022 yılının en önemli yatırımı ve atılımı


Hikayesi olan inovatif ürünlerle sektörde fark oluşturduklarını vurgulayan ve kapok lifli ürünleri ile alakalı bilgiler veren Bambi Yatak Yönetim Kurulu Üyesi Emre Gökmen, “Kapoku yataklarımızda kullanmak için 6 aylık Ar-Ge çalışması yaptık. Bu dönemde yaklaşık 2 milyonluk Ar-Ge yatırımı gerçekleştirdik. Tüm çalışmalarımız sonunda da Kapok Naturel Yatak doğdu. İnsan kaynağı, ürün tedariki, stok yönetimi gibi tüm kanallarda sadece bu yatağımıza özel yeni bir yapılanma kurguladık. Başarılı sonuçlar elde edeceğine inandığımız kapoklu ürünlerimizi 20 ülkede bulunan 200’ü aşkın noktada satışa sunacağız. Aynı şekilde Türkiye’deki tüm mağazalarımızda kullanıcılarımızla buluşturacağız. 2022 yılının en önemli yatırımı ve atılımı olarak gördüğümüz kapok ile bu yıl ki birçok hedefimize başarıyla ulaşacağımızı ön görüyoruz” dedi.



2022 yılında yüzde 40 büyüme ön görülüyor


Bambi Yatak olarak 2021 yılında yüzde 40 büyüdüklerini söyleyen Gökmen, “2021 yılı ciddi anlamda hem ürün hem üretim hem de lojistikte yatırım atağına geçtiğimiz bir yıl oldu. İnsan kaynağımızda iki kattan fazla büyüyerek çalışan sayımızı 420’den 1000’e çıkardık. Tüketicilerimizin bekleme süresini minimize etmek için Türkiye’nin çeşitli noktalarında 10 adet bölge deposu oluşturduk. 2021’de birçok yeni ürüne hayat verdik, birçok yeni mağaza açtık, birçok yeni ülkeye açılmayı başardık. Bugün üretim ve ihracatta oldukça başarılı bir noktadayız ve ihracatımız, ciromuzun yüzde 15’ini oluşturuyor. 2022 yılında yine yüzde 40’lık bir büyüme ön görüyoruz. İhracatta ise minimum yüzde 50 büyüme hedefliyoruz. Bu yıl hedeflerimizin büyük bölümüne de kapok’u konumlandırdık. Çok inandığımız, sektörde sürdürülebilirlik, doğallık ve saflık gibi birçok kriteri değiştireceğini düşündüğümüz kapok, tüm hedeflerimize ulaşmamızda ki en büyük kozumuz olacak” diye konuştu.



Mağaza sayısını 700’e çıkarmayı hedefliyor


Kapok lifli ürünlerden yıllık 150 milyon TL’lik satış beklediklerini de kaydeden Gökmen, “Yurt içinde bugün 590 mağaza ile hizmet veriyoruz. 2022 yılında 110 yeni mağaza açarak, Türkiye’deki mağaza sayımızı 700’e çıkarmayı hedefliyoruz. Günlük üretim kapasitemizin yaklaşık yüzde 10’luk kısmını kapok’a ayırdık ve yıllık 50 bin adet kapoklu yatak üretmeyi hedefliyoruz. Uyku kalitesi ve konforu açısından; ısı dengesi, nefes alabilirlik ve vücut sağlığında oluşturduğu pozitif etki ile kullanıcılarına farklı bir deneyim yaşatacak yatağımız Bambi’nin sektöre kazandırdığı yeni bir başarı hikayesi olacak. Kapok lifli ürünlerimiz ayrıca sektörün sürdürülebilirliğine de yeni bir soluk getirecek. Kullanım sonrası geri dönüşüm ve doğaya karışması için de herhangi bir müdahale gerektirmeyen lifli ürünlerimiz, sektörde birçok üreticiyi doğal liflerle üretime yöneltecek. Tüm ürünlerimizde sektörümüz ve kullanıcılarımızın yanı sıra dünyamıza olan sorumluluk bilincimizle hareket ediyoruz. Doğalı ve safı ürünlerimize taşımak için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.



Türkiye yatak sektöründeki başarılarıyla dünya çapında konuşulacak


Kullanıcıların her alanda olduğu gibi yataklarında da sıradanlıktan çıktığını, hikayesi ve duygusu olan ürünlere yöneldiğini belirten Emre Gökmen, “Dünya yatak sektörü geçen yıl 31 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşırken Türk yatak sektörü 408 milyon dolarlık hacmi ile dünyanın 14. sırasında yer aldı. Çin’in 9,3 milyar dolarla birinci, ABD’nin 7,7 milyar dolarla ikinci, Hindistan’ın 1 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldığı sektörde ülkemizin ulaştığı rakamlar gideceğimiz çok fazla yol, yapmamız gereken çok fazla iş olduğunu gösteriyor. Bambi olarak sektörümüzü, önem verilmesi gereken milli bir sektör olarak görüyoruz. Yatırımlarımızın altında da ülke olarak dünya yatak sektöründen daha fazla pay almak yatıyor. Tüm Ar-Ge, insan kaynağı, teknoloji ve üretim yatırımlarımızı da bu çerçevede gerçekleştiriyoruz. Bugün Türkiye, birçok sektör başarısıyla dünyada adını duyurduğu gibi gelecekte yatak sektöründe elde ettiği başarıyla anılacak. Bu başarının mimarı olarak Bambi hatırlanacak. Tüm enerjimizi bu amaçtan alıyoruz ve hiç durmadan ülkemiz, sektörümüz ve geleceğimiz için yatırım yapmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.



Kapok Naturel Yatak hakkında


Bambi Yatak’ın tropik yağmur ormanlarının doğallığını yatakla buluşturduğu, Türkiye’de ilk ve tek olan yeni nesil ürünü Kapok Naturel Yatak, uyku sırasında vücut ısı dengesini koruyor. Yüzde 80 hava içeren kapok lifleriyle üretilen, sıcak günlerde vücut ısısının dışarı atılmasına, soğuk günlerde vücudu sıcak tutmaya yardımcı oluyor. Kapokun sunduğu üstün ses yalıtımı ve ultra hafiflik, kullanıcıların en yorgun günün sabahına dahi dinlenmiş bir şekilde uyanmasını sağlıyor. Bambi, kapok lifleriyle ürettiği yastık ve yorganlarıyla da kapokun doğallığını, uykunun her anında hissettiriyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yılbaşı öncesi sahte alkol uyarısı Tadı, kokusu ve rengi etil alkolle birebir aynı olan metil alkol, vücuda girdiği andan itibaren sessizce öldürüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, sahte alkole karşı yılbaşı öncesi hayati uyarılarda bulundu. Yılbaşı döneminde alkol tüketiminin artmasıyla birlikte, piyasaya sürülen sahte içkiler yeniden gündeme geldi. Özellikle metil alkol içeren ürünler, ilk saatlerde belirti vermeden ilerleyip kalıcı körlük ve ölüme kadar uzanan ağır tablolara neden olabiliyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Selim Kocabora, Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Vedat Göral ve Medipol Üniversitesi Esenler Hastanesi’nden Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Erkan Temizkan, vatandaşları hayati risklere karşı uyardı. İlk belirti gözlerde ortaya çıkıyor Sahte alkol olarak bilinen metil alkolün, halk arasında tüketilen etil alkolden tamamen farklı ve son derece tehlikeli bir madde olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocabora, metil alkolün vücutta metabolize edilemediğini belirtti. Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle vücutta formik asit adı verilen toksik bir maddenin biriktiğini söyledi. Bu maddenin özellikle sinir hücrelerinin enerji üretimini bozduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocabora, "Metil alkol zehirlenmesinde ilk bulgular genellikle gözlerde ortaya çıkar. Kişiler, alkolü tükettikten sonra kendilerini bir süre iyi hissedebilir ancak yaklaşık 12 ila 24 saat içinde görme bulanıklığı, görmede sislenme ve ışık hassasiyeti gibi şikâyetler başlar" dedi. Bu belirtilere dikkat Görme şikayetlerinin ilerleyen süreçte merkezi sinir sistemini de etkileyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kocabora, yürüme bozukluğu, konuşma güçlüğü ve bilinç bulanıklığı gibi ciddi nörolojik tabloların da gelişebileceğini belirtti. Erken müdahale edilmediği takdirde görme kaybının kalıcı körlüğe kadar ilerleyebileceğini söyleyen Prof. Dr. Kocabora, bu nedenle şüpheli alkol tüketimi sonrası ortaya çıkan en ufak görme değişikliğinde bile vakit kaybetmeden acil sağlık kuruluşlarına başvurulması gerektiğini vurguladı. "Katil alkol" tüm organlarda hasara yol açıyor Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Göral, alkolün başlı başına sağlık açısından önerilmediğini vurgulayarak, özellikle yılbaşı dönemlerinde piyasaya sürülen sahte alkolün çok daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Metil alkolün, halk arasında "katil alkol" olarak anıldığını belirten Prof. Dr. Göral, bu maddenin sanayide kullanılan, insan sağlığı açısından hiçbir faydası olmayan son derece toksik bir kimyasal olduğunu söyledi. Metil alkolün vücuda alındıktan sonra formaldehit ve formik aside dönüştüğünü ifade eden Göral, bu maddelerin hücresel düzeyde yaygın hasara yol açtığını ve neredeyse tüm organları etkilediğini dile getirdi. Ayırt edilemiyor Metil alkolün etil alkolden görünüş, koku ve tat açısından ayırt edilemediğini vurgulayan Prof. Dr. Göral, bu durumun insanların kolayca kandırılmasına neden olduğunu söyledi. Ucuz olması nedeniyle piyasaya sürülen sahte alkolün, birçok insanın hayatını kaybetmesine yol açtığını belirten Prof. Dr. Göral, "Bu durum sadece bir sağlık sorunu değil, açıkça insan hayatıyla oynanan bir cinayettir" dedi. Metil alkol zehirlenmesinde belirtilerin hemen ortaya çıkmayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Göral, kişilerin ilk saatlerde kendilerini iyi hissedebileceğini ancak 6-8 saat sonra ya da ertesi gün gün bulantı, kusma, karın ağrısı, karaciğer iltihabı, sarılık, pankreas yetmezliği ve solunum yetmezliği gibi hayati risk taşıyan tabloların gelişebileceğini söyledi. Prof. Dr. Göral, bu nedenle özellikle sahte alkol riskinin olduğu dönemlerde alkol tüketiminden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladı. Tüm vücudu zehirliyor Metil alkolün, etil alkol yerine kullanılan ancak temizlik maddeleri ve antifriz üretiminde yer alan son derece zehirli bir madde olduğuna dikkat çeken Acil Tıp Uzmanı Dr. Temizkan, bu maddenin vücutta toksik etki gösterdiğini ve ölümcül sonuçlara yol açabildiğini söyledi. Metil alkol zehirlenmesinin en tehlikeli yönlerinden birinin, belirtilerin geç ortaya çıkması olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Temizkan, sahte alkolden korunmanın tek yolunun alkolün yalnızca bilinen, güvenilir ve denetimli satış noktalarından temin edilmesi olduğunu vurguladı. Temizkan, kaçak ve kaynağı bilinmeyen alkol tüketiminin her zaman bu tür zehirlenme risklerini barındırdığına dikkati çekti.
İstanbul YÖK 2025 raporu açıklandı: İGÜ’nün çok boyutlu akademik başarısı tescillendi Yükseköğretim Kurulu tarafından hazırlanan "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025" yayımlandı. Rapor, Türkiye’deki üniversitelerin akademik üretimden uluslararasılaşmaya, erişilebilirlikten kalite güvencesine kadar pek çok başlık altında performanslarını ortaya koydu. Rapora göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurularında Türkiye genelinde 1’inci sırada yer alarak önemli bir başarıya imza attı. Raporda ayrıca İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin; akredite lisans programı sayısı, uluslararası öğretim elemanı istihdamı, uluslararası ödüller ve engelli dostu kütüphane kaynakları gibi başlıklarda da ilk 20 üniversite arasında yer aldığı görüldü. Patent başvuruları sayısında zirve İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu-2025’te yer alan verilere göre İstanbul Gelişim Üniversitesi, "Patent, Faydalı Model veya Tasarım" başvurusu sayısı bakımından Türkiye genelinde 1’inci oldu. Bu sonuç, üniversitenin araştırma, yenilikçilik ve ticarileşebilir akademik çıktı üretme kapasitesinin yüksekliğini ortaya koydu. Vakıf üniversiteleri arasında en fazla akredite lisans programına sahip üniversite 2024 YKS kılavuzu verileri esas alınarak hazırlanan değerlendirmede, akredite lisans programı sayısı en yüksek üniversiteler sıralandı. İstanbul Gelişim Üniversitesi, sahip olduğu 44 uluslararası akredite lisans programı ile bu alanda Türkiye genelinde 3’üncü sırada konumlanırken, vakıf üniversiteleri arasında ise 1’inci sırada yer aldı. Raporda bu tablo, akreditasyonun hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için giderek daha belirleyici hâle geldiğini gösteren önemli göstergelerden biri olarak değerlendirildi. İGÜ’den çok boyutlu performans Rapora göre 2024 yılı itibarıyla en fazla uluslararası öğretim elemanı istihdam eden üniversiteler arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi de yer aldı. 49 uluslararası öğretim elemanı ile İGÜ, bu kategoride Türkiye genelinde 11’inci, vakıf üniversiteleri arasında ise 5’inci sırada konumlandı. Uluslararası alanda kazanılan ödüller açısından yapılan değerlendirmede ise İGÜ, 14 uluslararası ödül ile Türkiye genelinde 15’inci, vakıf üniversiteleri arasında 9’uncu sırada yer aldı. Üniversite kütüphanelerinde bulunan sesli kitap ve engelli dostu dijital kaynaklara ilişkin verilerde İstanbul Gelişim Üniversitesi, 329 bin 6 kaynak ile bu alanda Türkiye genelinde 20’nci, vakıf üniversiteleri arasında 8’inci sırada yer aldı. Raporda, özellikle milyon ve yüz binler düzeyinde kaynağa sahip üniversitelerin erişilebilirlik ve kapsayıcılık açısından stratejik birer merkez hâline geldiği vurgulandı. "Sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ediyoruz" İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, YÖK tarafından yayımlanan raporda elde edilen sonuçlara ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Yükseköğretim Kurulu tarafından yayımlanan bu raporda elde edilen sonuçlar, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin araştırma üniversitesi hedefini bütüncül bir ekosistem anlayışıyla hayata geçirme gayreti içinde olduğunu ortaya koymaktadır. Patent başvurularında Türkiye genelinde birinci sırada yer almamız; üniversite-sanayi iş birliğini merkeze alan, araştırmayı ticarileşebilir çıktılara dönüştüren stratejik yaklaşımımızın somut bir sonucudur. Akreditasyon, uluslararasılaşma ve erişilebilirlik göstergelerinde ilk 3 üniversite arasında yer almamız ise kalite güvencesi, küresel akademik etkileşim ve toplumsal sorumluluk alanlarını birlikte ele alan sürdürülebilir bir yükseköğretim modeli inşa ettiğimizi göstermektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak önümüzdeki dönemde de araştırma, yenilikçilik ve uluslararasılaşma ekseninde şekillenen bu ekosistemi daha da güçlendirerek ülkemizin yükseköğretim ve Ar-Ge kapasitesine katkı sunmayı sürdüreceğiz."
Erzurum Lisede teknolojik dönüşüm Oltu MTAL’de teknolojik dönüşüm başladı, atölyeler yeni nesil makinelerle donatıldı. Erzurum’un Oltu ilçesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Metal Teknolojisi ile Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarında yaptığı büyük teknolojik yatırımla dikkat çekti. Okul bünyesindeki atölyeler, yeni nesil makinelerle yenilenerek öğrencilerin sektör standartlarında eğitim almasına imkân sağladı. "Çelik gibi irade, teknolojiyle buluştu" anlayışıyla hareket eden okul yönetimi, öğrencilerin hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini güçlendirdi. Toplam 13 yeni nesil makinenin kazandırıldığı atölyelerde artık ahşap ve metal alanlarında her türlü üretim yapılabiliyor. Okulda gerçekleştirilen yenileme çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla Oltu Kaymakamı Mustafa Çelik, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhami Şahin ve Okul Müdürü Anıl Demircan atölyeleri ziyaret etti. Ziyaret sırasında meslek öğretmenlerinden makinelerin teknik özellikleri ve eğitimdeki kullanım alanları hakkında bilgi alındı. Yetkililer, yapılan yatırımlar sayesinde öğrencilerin iş hayatına daha donanımlı şekilde hazırlandığını belirterek, okulun üretken, geliştiren ve geleceği inşa eden bireyler yetiştirmeye devam edeceğini vurguladı. Öte yandan Bilişim Teknolojileri Alanı atölyesi de yenilenerek 10 adet yeni nesil bilgisayar okul bünyesine kazandırıldı. Oltu MTAL geleceğin yükselen değeri Atölyelerin modern makinelerle donatılmasında emeği geçenlere teşekkür edilirken, Metal Teknolojisi Alanı için alınan makineler şu şekilde sıralandı: Lazer Kaynak Makinesi, Argon (TIG) Kaynak Makinesi, Plazma Kesme Makinesi, Punta Kaynak Makinesi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı Alanı için alınan makineler ise şöyle: Kenar Yapıştırma Makinesi, Planya Makinesi, Şerit Testere Makinesi, Yatay Delik Makinesi, Kalınlık Makinesi, Freze Makinesi, Sütunlu Dikey Matkap, Çoklu Delik Makinesi, Ahşap Lazer Kesim Makinesi, Okul Müdürü Anıl Demircan yapılan 4,5 milyona alınan ve Yapılan yatırımlarla Oltu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, bölgenin mesleki eğitimdeki önemli merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İzmir Gazeteci Yazar Gökhan Çelik’ten yeni roman: ’Hilal Birliği’ Gazeteci ve yazar Gökhan Çelik, aynı zamanda Türkiye Atıcılık Federasyonu As Başkanı olarak görev yaparken, edebiyat alanındaki üretkenliğini de yeni romanıyla sürdürüyor. Çelik’in dokuzuncu romanı olan "Hilal Birliği" okurla buluşarak raflardaki yerini aldı. 42. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı ile birlikte satışa çıkan Hilal Birliği, tarihin gölgelerinde kurulmuş, varlığı hiçbir zaman kayıtlara geçmemiş gizli bir teşkilatın izini sürüyor. Roman, bir milletin hafızasında saklı kalmış, susarak hükmeden ve her dönemde varlığını koruyan bir aklın hikâyesini merkezine alıyor. 1990’lı yılların karanlık sokaklarında bir müzisyenin cebine bırakılan gizemli bir mektupla başlayan hikâye; geçmiş ile geleceği, birey ile devleti, hakikat ile sırrı iç içe geçirerek ilerliyor. Alparslan Türkeş’ten Turgut Özal’a, Muhsin Batur’dan Adil Erdem Bayazıt’a, Barış Manço’dan Necip Hoca’ya uzanan gerçek isimler, romanda tarih sahnesinin perde arkasındaki taşıyıcılar olarak yer alıyor. Yeni eserini okuyucularının beğenisine sunmanın heyecenını yaşadığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Hilal Birliği, hayal ile gerçeğin arasındaki en ince çizgide yürürken, okuru yalnızca bir hikâyeye değil bir sorgulamanın içine davet ediyor. İlk satırdan itibaren okur, sanki kendi cebine bırakılmış bir mektubun çağrısıyla baş başa kalıyor ve şu soruyla yüzleşiyor: ’Ben gitmeli miyim?’ " Yeni romanıyla tarihsel derinliği, politik arka planı ve güçlü kurgusuyla, okuru hem düşünmeye hem de hatırlamaya çağıran Çelik, bunu "Çünkü bazı sırlar anlatılmaz; ancak hak edenin kulağına fısıldanır." şeklinde ifade ediyor. Önceki romanları Gökhan Çelik, daha önce "Türk Mülkünün Nizamı: Nizamülmülk", "Ahi Evran", "Denizlerin Tufanı: Piri Reis", "Çaka Bey - Beni Denizlere Gömün", "Fatih Zamanı: Veladet", "Şahzade - Hükümdarlık Satracı", "Kurt Gecesi: İmparatoryum" ve "Kıbrıs Baskını" adlı romanlara imza atmıştı.