EĞİTİM - 16 Mayıs 2022 Pazartesi 09:56

KOSTÜ Rektörü Elmas: “Değişimin anahtarı yalın bir sistem kurmak”

A
A
A
KOSTÜ Rektörü Elmas: “Değişimin anahtarı yalın bir sistem kurmak”

SUBÜ Konuşmaları’nın 31’inci konuşmacısı olan KOSTÜ Rektörü Prof.

SUBÜ Konuşmaları’nın 31’inci konuşmacısı olan KOSTÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Siz ‘hadi değişelim’ demek yerine yalın ve basit bir sistem kurabilirseniz, o zaman değişim karşıtlarını zayıflatmış olursunuz. Böyle bir sistem kurduğunuzda insanlar çok çabuk dönüşür ve adapte olur” dedi.


Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 31’inci konuşmacısı ‘Yükseköğretimde Değişim Yönetimi ve Öğrencinin Rolü’ başlıklı söyleşiyle Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi (KOSTÜ) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Kalite Koordinatörü Öğr. Gör. Dr. Selcen Vodinalı’nın üstlendiği söyleşide; milenyumla birlikte ivme kazanan değişimin kurumsal boyutta takip edilebilirliği, değişim talebinde öğrencilerin rolü, üniversitelerin ve rektörlerin izlemesi gereken yollar, değişimi takip edebilmenin ve bu takibi sağlayabilecek basit sistem oluşturabilmenin önemi gibi konular konuşuldu. Yöneticilik tecrübelerini paylaşan Elmas, tavsiyelerde de bulundu.



“Günümüzün yetkinliklerini kazandırmalıyız”


Söyleşinin başlangıcında ‘Değişim ve Etkileri’ başlıklı bir sunum gerçekleştiren KOSTÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “2000’li yıllarda ivme kazanan teknolojik değişimler, 2015’ten sonra hızını daha da artırdı. Ancak şu anda kurumların ve üniversitelerin bu hıza ayak uyduramaması ile ilgili bir sorun yaşanıyor. Bu sorunu ortadan kaldırmanın yollarından biri herkese analitik düşünme, inovasyon, aktif öğrenme stratejileri ve karmaşık problem çözme gibi yetkinlikler kazandırmak. Diğeri ise bunu bilişim destekli olarak yönetmek. Bunları yapamayanlar geride kalıyor. Şu an üniversitelerde uygulanan standart ders dönemleri ve standart ders sayıları hızla terk edilmeye başlandı. Onun yerine daha kısa kurslar, interdisipliner çalışmalar, yetkinlik ağırlıklı sertifikalar, mikro krediler ve akademisyenlerin zihniyet dönüşümü gibi kavramlar eğitimin içine girdi. Biz ülke olarak bunları maalesef biraz geciktirdik. Bu da eğitim-öğretim programlarımızın istediğimiz kadar esnek hale gelememesine neden oldu. Biz üniversiteler olarak elbette öğrencilerimize diploma vereceğiz. Ancak bunun yanında onları hayata hazırlayacak, dönüşümlerini ve kolay adaptasyonlarını sağlayacak yetkinlikler de vermemiz lazım. Bunları ya sertifika, ya mikro kredi ya da esnek kısa kurslarla eğitim içinde ve dışında verebiliriz” dedi.



“Öğrencilerimizi anlamamız gerekiyor”


Değişim istemekle değişimin olmayacağını ve buna karşı muhakkak bir direnç ortaya çıkacağını kaydeden Elmas, “Çünkü insanlar rahatını bozmak istemez. Ancak siz ‘hadi değişelim’ demek yerine yalın ve basit bir sistem kurabilirseniz, o zaman değişim karşıtlarını zayıflatmış olursunuz. Üniversitelerin değişememesindeki en önemli nedenin liderlik ile basit ve anlaşılır bir sistem kuramamaktan geçtiğini düşünüyorum. Böyle bir sistem kurduğunuzda insanlar çok çabuk dönüşür ve adapte olur. Biz bunu bizzat gördük. Aslında rektör yatay bir yönetim biçimi sergileyerek öğrencinin tam yanında olmalı. Günümüzde liderlik anlayışının özelliği de budur. Biz öğrenciyle etkili iletişimi onlara değer katmanın bir yolu olarak gördük ve çok önemsedik. Ki zaten onlar da kendilerine eğildiğinizi gördüklerinde sizin tarafınıza geçiyorlar. Bunları yapabildiğinizde köprüyü hemen kurabiliyorsunuz. Günümüzde sadece twitter yeterli değil. Başka mecralar üzerinden de öğrencilerle birlikte olmak gerekiyor. Eğer öğrencilerimize bir değer katacaksak önce onları anlamamız gerekiyor. Öğrenciler kulüpleriyle, projeleriyle, araştırmalarıyla ve diğer aktivitelerle üniversitenin her yerindeler. Mantalite de hızlı bir şekilde değişiyor” diye konuştu.



“Esnek bir sistem oluşturulmalı”


2005 yılında 4-5 yetkinlik olduğunu vurgulayan Elmas, “Sonra değişimin hızı arttıkça yetkinlikler de değişmeye ve artmaya başladı. 2020’de de yetkinlikler arttı. Mesela aktif öğrenme becerileri yetkinliği, inovasyon yetkinliği ve dijital yetkinlik gibi yetkinlikler öne çıkmaya başladı. Bunlar aslında sabit değil. Önümüzdeki yıllarda da farklı yetkinlikler ortaya çıkacak. Biz geleceğin meslekleri diye bir fikre kapılarak yanılgıya düşüyoruz. Hâlbuki bugünün yetkinlikleriyle donatılmış bir insan gelecekteki mesleklere kolay adapte olabilir. Biz bir mesleği önemli görüp, o bölümü açıp mezun verene kadar başka bir şey önemli hale geliyor. Mesela Gen Mühendisliği, Biyomekanik Mühendisliği, Polimer Mühendisliği, Otomotiv Mühendisliği ve Enerji Mühendisliği vs. dedik. Öğrencilerimiz bu bölümleri bitirdiler ama iş bulamaz oldular. Çünkü başka yetkinlikler ön plana çıktı. Biz esası koruyup bunlara yetkinlikleri artıracak esnek bir eğitim sistemi kurabilsek hiçbirisine ihtiyaç kalmayacak. İşin fantastik taraflarında geziniyoruz. Teknolojiyi dengeleyecek etik ve ahlaki yetkinlikleri de ön plana almamız lazım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’nin enfeksiyon hastalıkları haritası çıkarılıyor Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi önderliğinde Türkiye’nin dört bir yanından 80’e yakın uzman bilim insanı, ülkemizde enfeksiyon hastalıklarında mevcut durumun saptanmasını, yapılacak analizlerle yeni hipotezlerin ve hedeflerin belirlenmesini amaçlayan Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu hazırlığı için bir araya geldi. Dünyayı derinden etkileyen Covid-19 salgını döneminde kurulan Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi (KUISCID), enfeksiyon hastalıklarına ilişkin bilimsel ve akademik faaliyetlere katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu amaçla Tekirdağ’dan Erzurum’a pek çok şehirden uzman bilim insanları Türkiye’nin enfeksiyon hastalıklarındaki durumunu ortaya koymak, alandaki sorunlara yerel olarak üretilmiş bilgiler ışığında çözüm üretilmesini sağlayacak bir rehber oluşturmak hedefiyle Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu için çalışıyor. Nihai hali bu yılın sonunda kamuoyu ile paylaşılacak rapor için daha önce Kasım 2023’te ve Şubat 2024’te bir araya gelen uzman doktorların yarıyıl değerlendirme toplantısı ise İş Kuleleri’nde gerçekleştirildi. Toplantıya İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Önder Eryiğit’in yanı sıra raporun hazırlanmasında önemli rol oynayan uzman bilim insanları katıldı. “Kendi sorunlarımıza kendi çözüm önerilerimizi geliştirmek istiyoruz” KUISCID Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, rapora ilişkin değerlendirmesinde, enfeksiyon hastalıklarında bilgi, teknoloji ve inovasyonu harmanlayarak bir yol haritası oluşturmayı hedeflediklerini belirterek, “Antibiyotik direnci başta olmak üzere enfeksiyon hastalıkları alanında Türkiye, Avrupa bölgesinde en çok sorun yaşayan ülkelerden biri. Bu tür sorunlara çözüm önerilerinin, bu ülkenin son derece yeterli uzmanları tarafından getirilmesi gerekir. Ülkemizin uzman kadroları yetkin. Kendi sorunlarımıza Amerika ya da İngiltere’de hazırlanmış rehberler üzerinden tedavi uygulamakla yetinmek istemiyoruz. Sorun bizde, çözümün de bizde olmasını istiyoruz” dedi. Yapılacak çalışmalar sonucunda ulaşılacak bulguların uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmasını; daha sonra tüm çalışmaların bir araya toplanmasını ve hem sağlık çalışanlarına hem de genele hitap edecek bir rapor haline getirilerek kitaplaştırılmasını hedeflediklerini söyleyen Prof. Dr. Ergönül, sözlerini şöyle sürdürdü: “KUISCID olarak Dünya Sağlık Örgütü’nden Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği’ne kadar pek çok önemli kurumla iş birliklerimiz var. Koç Üniversitesi’nde İş Bankası’nın desteğiyle artık nihayet güçlü bir araştırma merkezine sahibiz. Buradan çıkacak sonuçlarla yapılacak araştırmaların da devamıyla raporumuz ilerleyen yıllarda yenilenip geliştirilerek sürdürülecek. Böylece meslektaşlarımız, mesleklerini daha güvenle ve bilinçle yapacak. Bu çalışma, Merkezimizin kuruluşunda önemli role sahip olan İş Bankası’nın 100. yılında olması nedeniyle de ayrı bir anlam kazanıyor. Cumhuriyetimizin bir yaş küçük kardeşi olan İş Bankası’nın desteği bize güven veriyor, bu güvene dayanarak güçlenen merkezimizde ulusal ve uluslararası çalışmalarımızla Türkiye’de ve dünyada bilimsel üretime devam ediyoruz.” Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Raporu hazırlık toplantısında ülkemiz için tehdit oluşturan enfeksiyon hastalıklarında tanı, tedavi ve korunma alanlarında yeniliklerle birlikte son durum değerlendirildi. Sağlık alanında hizmet veren veya bu alanda bilimsel çalışma yürüten araştırmacıların doğru karar almalarında ve yönlendirmelerinde yararlı olacak raporda çalışmalar solunum yolu enfeksiyonları, üriner sistem enfeksiyonları, gastrointestinal sistem enfeksiyonları, sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlar, antimikrobiyal yönetim, vektörlerle bulaşan enfeksiyonlar, HIV enfeksiyonu, Covid-19, bağışıklama, sinir sistemi enfeksiyonları ve Tüberküloz başlıkları altında yürütülüyor. Çalışma gruplarının öne çıkardığı bulgular şöyle: "Ülkemizde bağışıklama konusunda içlerinde 5 binden fazla hasta verisi içeren geniş ölçekli çalışmalardan ortaya çıkan verilerin bir araya getirilmesiyle ülke fotoğrafının net bir şekilde ortaya konulması ve sistematik bir derleme çalışması yapılması hedefleniyor. Ayrıca erişkin yaş grubunda da aşılamanın önemi ve zorunluluğunun anlatılması gerekiyor. Türkiye’de HIV enfeksiyonunun geç tanısı önemli bir sorun; HIV ile yaşayan bireylerin yalnızca yüzde 41 ila 50’sinin tanı alıyor ve endikatör hastalıklar başta olmak üzere birçok HIV testi fırsatı kaçırıyor. En acil sorunlardan biri olan tanı testi imkanlarının artırılarak saptanmamış olguların belirlenmesi gerekiyor. Bu amaçla belediyelerle iş birliği artırılarak sürdürülecek. Ayrıca, tedaviye ulaşamayan kesimler ve risk grubunda olan bireylere yönelik yoğunlaşan çalışmalar planlanıyor. Türkiye’de üriner enfeksiyonlarının klinik takibi, özel hasta gruplarında enfeksiyonların izlemi ve antibiyotik direncinin izlenmesi konusunda ciddi bir veri eksikliği olduğu görülüyor. Tedavide en sık kullanılan antibiyotiklerin bölgesel direnç oranlarında farklılıklar nedeniyle ulusal tedavi algoritmaların yanı sıra bölgesel tedavi algoritmalarının da düşünülmesi gerektiği ve uluslararası kılavuzların tercümesi yerine ulusal kılavuzların oluşturulması ihtiyacı belirlenerek önemli bir aşama kaydedilmiş oldu. Toplantıda ülke bazında bir milyon kültür sonucu değerlendirilerek önemli ipuçları elde edildi. Analizler tamamlanarak kullanıma hazır hale getirilecek. Türkiye, sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlarda bir dönem önemli gelişmeler kaydetmiş olsa da bir duraklama dikkati çekiyor. Enfeksiyon kontrolünde yaşanan sorunlara yönelik çok merkezli ve daha derin araştırmaların planlanabilmesi için inovasyon, teknoloji ve insan gücü eksiği ön plana çıkıyor. Sağlık bakımıyla ilişkili enfeksiyonlarda, izlemin (sürveyans) daha etkin yapılması ve salgınların zamanında önlenmesi ve bu enfeksiyonlara bağlı kayıpların azaltılması için var olan insan gücünün akılcı bir şekilde değerlendirilmesi ve yüksek kaliteli eğitimlerle desteklenmesi önem taşıyor. Solunum yolu enfeksiyonlarında ise dirençli bakterilerin ne sıklıkta olduğu konusunda yeterli veri olmayışı ön planda. Bunun çözümü için antibiyotik direnç çalışmaları yapılarak pratiğe dönük çözümler sunulmalı. Çalışma grubu bu konuda yayınlanmış verileri bir araya getirerek, hekimlerin tercihlerini doğru yönde yapmalarını sağlayacak sonuçlara ulaştı. Bu tür yaklaşımlarla antibiyotik tüketiminin ciddi olarak azalması bekleniyor. Antimikrobiyal yönetiminde antibiyotik tüketiminde son durum ve en acil yapılması gerekenler hakkında kapsayıcı bir rapor hazırlanması gerekiyor. Birinci basamakta antibiyotik tüketimini artıran nedenleri derlemek için uzmanlardan destek alınmalı. Ayrıca antibiyotiklerin tarımsal kullanımlarının takip edilmesi, hastanelerde antibiyotik tüketim sürveyansları ve cerrahi profilaksinin kontrolünün takibi de antimikrobiyal yönetiminde önemli rol oynuyor. Kenelerle ve sineklerle bulaşan (vektör kaynaklı) enfeksiyonların mücadelesinde, Türkiye’nin risk haritaları tamamlanmalı, hekimlerin tanı koyabilme kapasiteleri geliştirilmeli. Ayrıca tedavi, tanı ve koruyucu önlemler için araştırma çalışmaları desteklenmeli."
İzmir Ege İhracatçı Birliklerinden Mayıs ayında 1 milyar 686 milyon dolarlık ihracat Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Mayıs ayında yüzde 8 artışla 1 milyar 686 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. EİB’nin 2024 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatı 7 milyar 696 milyon dolar olurken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 18 milyar 349 milyon dolara ilerledi. 207 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği zirvedeki yerini korurken, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği yüzde 4 artışla 146 milyon dolarlık döviz getirisiyle ikinci ve Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği yüzde 18 artışla 139 milyon dolarlık ihracatla üçüncü sıranın sahibi oldu. Ege Maden İhracatçıları Birliği Mayıs ayında en fazla artış gösteren sektör olarak ihracatını yüzde 37 artışla 135 milyon dolara taşıdı. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise Mayıs ayını yüzde 11 artışla 100 milyon dolar ihracatla geride bıraktı. Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, yüzde 1 artışla 85 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 2024 yılı Mayıs ayında ihracatını yüzde 15 artışla 81 milyon dolara çıkardı. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Mayıs ayında yüzde 3 artış hızıyla 78 milyon dolarlık ihracat rakamını kayda aldı. Ege Tütün İhracatçıları Birliği ihracatını 74 milyon dolara, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ihracatını 56 milyon dolara taşıdı. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Mayıs ayında 33 milyon dolarlık, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise ihracatını 12 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırmayı başardı. 103 ülke ve bölgeye ihracatımızı artırmayı başardık Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan sanayi ürünleri ihracatı yüzde 11 artışla 922 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tarım sektörlerinin ihracatı 629 milyon dolara yükseldi. Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi performansını aştı. EİB 2024 yılı Mayıs ayında 187 farklı ihraç pazarına ulaştı ve 103 ülke ve bölgeye ihracatını artırmayı başardı. EİB’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı 2024’ün Mayıs ayında 723 milyon dolarlık hacme ulaşırken toplam ihracatında Avrupa kıtasının payı ise yüzde 50 olarak kayıtlara geçti. EİB’nin ihracatındaki ilk beş ülke; Almanya’ya 162 milyon dolar, ABD’ye yüzde 104 milyon dolar, Birleşik Krallık’a yüzde 15 artışla 90 milyon dolar, İtalya’ya 88 milyon dolar, İspanya’ya 81 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ege Bölgesi’nin ihracatı 2 milyar 714 milyon dolar Ege Bölgesi, 2024 yılının Mayıs ayında ihracatını 2 milyar 714 milyon dolara taşıdı. İzmir, Ege Bölgesi ihracatına 1 milyar 494 milyon dolarlık katkı sağlarken, bu ihracatın 285 milyon dolarlık dilimi Ege Serbest Bölgesi ve İzmir Serbest Bölgesi’nden geldi. 2024 yılı Mayıs ayında Manisa, 484 milyon dolarlık performans ortaya koyarken, Denizli 416 milyon dolarlık ihracatla Manisa’yı takip etti. Muğla ihracatını 105 milyon dolara ilerleterek Ege Bölgesi illeri arasında dördüncü sıraya adını yazdırdı. Ege Bölgesi ihracatına, Balıkesir ise 71 milyon dolarlık katkı sağladı. Ege Bölgesi illerinden Aydın 88 milyon dolarlık, Kütahya 38 milyon dolarlık ihracat yaparken, Uşak Mayıs ayında 25 milyon dolar, Afyonkarahisar 29 milyon dolar ihracata imza attı.