YEREL HABERLER - 03 Haziran 2014 Salı 15:15

Sakarya’da ‘geçmişten Günümüze Çevre Ahlakımız’ Konulu Konferans

A
A
A
Sakarya’da ‘geçmişten Günümüze Çevre Ahlakımız’ Konulu Konferans

Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Geçmişten Günümüze Çevre Ahlakımız’ konulu konferansa katılan Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu, “Dinine ve diline duyarlı olmayanların çevreye duyarlı olması mümkün değildir. Biz adeta boş vermişliğin tadını çıkarıyoruz. İnsana saygılı bir neslin çevreye duyarlılığı yüksek olacaktır. Bu duyarlılığın bir ucu dini bir ucu da milli kültürümüzdendir” dedi.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Çevre Haftası Etkinlikleri ‘Geçmişten Günümüze Çevre Ahlakımız’ konulu konferans ile başladı. Adapazarı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Fatih Turan, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Yılmaz Çiğdem, Fen İşleri Dairesi Başkanı Ali Oktar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Tarihçi Yazar Yavuz Bahadıroğlu çevre eğitimini tarihsel duyarlılıklar çevresinde ele aldı, tarih ve çevre arasındaki ilişkileri katılımcılar ile paylaştı.
Çevrenin gelecek nesillerden ödünç alındığının altını çizerek konuşmasına başlayan Yavuz Bahadıroğlu, tüm insanlığın bu duyarlılığı kendisine ilke edinmesi gerektiğini ifade etti. Bahadıroğlu, “Bizim dinimiz tam çevreci bir dindir. Peygamber Efendimiz, ‘Kıyamet koparken bile ağaç dikiniz’ diye bizlere öğütlemiştir. İnsan güzeldir ve her zaman güzele layıktır. ‘Çevre bize Allah’ın emanetidir’ diye kabul edilen Osmanlı kültüründen geliyoruz. Bu kültür padişah fermanlarında dahi hayvan hayatının öneminden bahsetmiş, bu konuda emirler vermiştir. Fatih Sultan Mehmet’in, ‘Yaş ağacın dalını kesenin, kolunu keserim’ demesinden bu konuya verilen öneminin farkına varabiliriz” diye konuştu.
Tarihçi Yazar Bahadıroğlu, “Tarih ve çevreyi birbirinden ayırmak mümkün değildir. Tarih, çevre bilincini beraberinde getiren bir bilimdir. Tüm bunlardan sonra söylenebilir ki, dinine ve diline duyarlı olmayanların çevreye duyarlı olması mümkün değildir. Biz adeta boş vermişliğin tadını çıkarıyoruz. İnsana saygılı bir neslin çevreye duyarlılığı yüksek olacaktır. Bu duyarlılığın bir ucu dini bir ucu da milli kültürümüzdendir. Çevreye olduğu kadar hayvanlara da aynı duyarlılığı beslemeliyiz. Osmanlı’da hayvanların yaşama hakkına daima saygı duyulmuştur. Dünya’nın ilk hayvan hastanesi yine Osmanlı döneminde Şam’da açılmıştır” şeklinde konuştu. Gerçekleştirilen konferansın ardından Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Turan, Bahadıroğlu’na teşekkür ederek, günün anısına plaket takdim etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yağmurlu havalarda ıslanmak istemeyen depremzede Meriç’in sesini duyan sağlıkçı Havva’dan afetzede aileye sıcak yuva Hatay’da depremin ilk günlerinde enkaz altındaki vatandaşları yaşatmak amacıyla görev alan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, yağmurlu havada bir daha ıslanmak istemeyen 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesini sıcak yuvasına kavuşturmayı başardı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşları hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Kitap Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine 21 çadır okul açtı ve 7 bin 700’den fazla öğrenciye 100 binden fazla kitap ulaştırdı. ATT Ertuğrul, depreme Antakya ilçesi Karaali Mahallesi’nde yakalanan 9 yaşındaki Meriç Altunay ve ailesinin isteği üzerine afetzede aileye yuva yapabilmek için çalışma başlattı. Dernek aracılığıyla Altunay ailesine ev yaptırmayı başaran Ertuğrul, 2 odası ve 1 salonu olan evi Altunay ailesine teslim etti. "Yeterli maddi destek sağladığında yıl sonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz" Ülkem Okuyor Derneği olarak 2’nci evi teslim ettiklerini ifade eden Ertuğrul, "Depremin 37’nci gününde çadır okul açmıştık. Bugün ev yaptığımız öğrencimiz de o çadır okula gelen ilk öğrencilerimizden biriydi. Talent ve Meriç okulu açtığımızda koşa koşa gelmişti. Bu enkazlar bir gün kalkıp Hatay normale dönecek dememize neden oldular. Biz 2 aydır ev yapıyoruz. Öğrencilerimiz ve depremzede çocuklarımızın yaşam koşullarını düzeltmeye dert edindik. Çadırda ve barakada yaşayan öğrencilerimize ev yaparak hak ettikleri yaşamları sürmelerini istiyoruz. Bu depremden en çok çocuklar etkilendi. 15 aydır baktıklarında enkaz görüyorlar. Çadırda yaşıyorlar. Deprem üzerine oyunlar kuruyorlar. O yüzden buradaki çocukların daha iyi yaşam koşullarından yaşamaları için emek veriyoruz. ‘Ülkem Okuyor Derneği’ olarak ev yapmaya devam edeceğiz. Haftaya 4 ve 5’inci evlerimizin temelini atacağız. Durmadan yorulmadan Hatay’daki son çocuğun yüzünü güldürene kadar güldürmeye devam edeceğiz. Yeterli maddi destek sağladığında yılsonuna kadar 12 ev yapmayı istiyoruz” dedi. "Yeni evim için çok heyecanlıyım ve çok mutluyum" Yeni evlerine kavuşan anne Esmeray Altunay, "Depremde evimiz yıkıldı. Çok kötü bir durumdaydık. Havva abla çocuklara mont ve ayakkabı getirmişti. Okula çağırdı. Oğlum Meriç’in doğum günüydü. O esnada Havva ablayı tanıdım. Eşimle beraber çadırdan suları dışarı atmaya çalışıyorduk. Ellerimiz, ayaklarımız ve çocuklar berbat bir haldeydi. Çocuklar sırılsıklamdı. Çocukların ayaklarında ne ayakkabı ne de çorap vardı. Yeni evim için çok heyecanlıyım. Çok mutluyum" ifadelerini kullandı.