GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 09:59

Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Can, "Avusturya’da en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi çifte vatandaşlık"

A
A
A
Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Can, "Avusturya’da en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi çifte vatandaşlık"

Son zamanlarda Avrupa genelinde olduğu gibi Avusturya’da da yaşanan ırkçılık konusuyla alakalı açıklamalarda bulunan Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Ali Can, "Suriye savaşından sonra mülteci akımının başlaması ile yaşanan göçler sonrasında ırkçı saldırıların arttığını görüyoruz.

Son zamanlarda Avrupa genelinde olduğu gibi Avusturya’da da yaşanan ırkçılık konusuyla alakalı açıklamalarda bulunan Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Ali Can, "Suriye savaşından sonra mülteci akımının başlaması ile yaşanan göçler sonrasında ırkçı saldırıların arttığını görüyoruz. Maalesef son yıllarda özellikle Avrupa’da ırkçı yapılanma, devleti yönetir hale geldi" dedi.


Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Ali Can son zamanlarda Avrupa genelinde giderek artan ırkçılık ve ’Avrupa Baharı’ adı altında başlayan eylemler hakkında bir takım açıklamalarda bulundu. Avusturya’da Türk Federasyonunun neler yaptığı hakkında bilgiler veren Can, Avusturya genelinde yaşanan çifte vatandaşlık problemine de değindi. Can, "İlk olarak Türk toplumunun ihtiyacına hasıl olan özellikle sosyal-kültürel yaşam içerisindeki eksiklikleri görerek Avusturya’da 1990 yılında bir STK’da görev aldım. Türk toplumundan 1964 yılında resmi olarak Türkiye ile Avusturya’nın yapmış olduğu anlaşma gereği ilk iş göçü yaşanmış. 1974 yılında Avusturya ile resmi anlaşmalı ilk STK kurulmuş. Çatı bir kuruluş olarak ise biz 1994 yılında Avusturya Türk Federasyonu’nu kurduk. Avusturya’nın bir parçası olduk artık kendimizi orada misafir işçi olarak görmüyoruz. Avusturya’nın bir gerçeğiyiz. Çünkü o ülkenin kalkınması adına emek verip, katma değer kazandırmışız. Avusturya’da sadece sosyal yaşam içerisinde değil, siyasi alanda da Türk toplumundan ülkede yönetici pozisyonunda olan yani tavandan tabana her meslek dalında olan insanlarımız var. Sadece Viyana ile alakalı söylemek istiyorum 4 bin civarında iş verenimiz var" dedi.


Avrupa genelinde olduğu gibi Avusturya’da da ırkçılığın olduğunu ve federasyon olarak yapılan ırkçılığa karşı olduklarını belirten Can, "Son yıllara baktığımız zaman Avrupa’da tekrar ırkçılığın arttığını görüyoruz. Bizlerde Avrupa’da adımız Türk Kültürü Dernekleri olduğu için günümüzde Avusturya’nın ırkçı partileri de bizi radikal sağda gösteriyorlar. Bunun nedeni, ismimizin Türk Kültürü Derneği veya Türk Federasyonu olması. Yani bir İslam Federasyonu için bunu söylemiyor ama Türk Federasyonu için böyle bir yaklaşım içerisindeler. Ben de çok açık ifade ile kendilerine, hem genele yapılan toplantılarda hem basın yoluyla yapmış olduğum açıklamalarda faşizmin, nazizmin yani ırkçılığın bir insan suçu olduğunu dolayısıyla insanlığa acı verdiğini bu manada her şeyden önce Türk milliyetçiliğine inanmış insanların, inancımız gereği ırkçı olamayacağını söylüyorum. Bu ithamda bulunanlara ise; beyin dağarcıklarının arkasında kendi ırkçı, faşist yapılanmalarını Türk toplumu üzerinde bir baskı unsuru ile uygulamaya çalıştıklarını dolayısıyla ırkçılık yaptıklarını kendilerine çok açık olarak söylüyorum" diye konuştu.



"Biz yapılması gereken neyse onu yapıyoruz"


Can, "Avusturya’da Türk toplumuna okuma konusunda ciddi baskılar zaten uygulanıyordu. İnsanımız geçmişte bir takım kazanımlar için Avusturya’ya giderek kazanımlarını Türkiye’ye yönlendirirlerdi. Ancak 3’üncü jenerasyon yetişirken artık aileler oraya yatırım yapmaya başladılar. Yani çocuklarına yatırım yapmaya, okutmaya başladılar. 20-25 sene öncesinde sadece Viyana için söylüyorum; bir tane Türk doktoru yokken şuanda 70-80 tane bildiğimiz Türk doktoru var. Bir tane mühendisimiz yokken bugün birçok mühendisimiz var. Dolayısıyla bunu görüyorlar ve gözlemliyorlar. Orada ki eğitim sistemi Türkiye’ye göre biraz farklı, çocukların gelişimine bağlı olarak yönlendirmeleri ona göre yapıyorlar. Türk çocuklarına kasti olarak sadece meslek edinebilsinler anlamında eğitimlerini tamamlatıyorlar. Daha ileriye gidememeleri için maalesef farklı yönlendirmeler yapıyorlar. Buna rağmen bilinçli aileler çocukları ile ilgili gereken hassasiyeti gösteriyor. Bu manada Avusturya’da ki STK’larımızın etkinliği çok fazla. Bizim gençlerimiz ve çocuklarımız ile ilgili öğrenci derneklerimiz var. Onları sahipsiz bırakmıyoruz, sürekli yönlendiriyoruz. Biz yapılması gereken neyse onu yapıyoruz" şeklinde konuştu.



"Avrupa’da ırkçı yapılanma devleti yönetir hale geldi"


Yaşanan göç olayları sonrasında ırkçı saldırıların arttığını gördüklerini söyleyen Can, "Son yıllarda özellikle Avrupa’da ırkçı yapılanma, devleti yönetir hale geldi. Özellikle merkez sağ dedikleri Hıristiyan demokratlar, muhafazakar parti ve onun yanında radikal uçlu olan aşırı sağ Avrupa’nın genelinde etkin olmaya başladı sadece Avusturya ile alakalı değil. Bu küresel bir olay diye düşünüyorum. Avusturya’da özellikle merkez ve aşırı sağın iktidar olmasının dönemi Suriye savaşı sonrasında mülteci akımı ile başladı. İlk göçler başladığı zaman köprü Avusturya idi. Bu göçler sonrasında maalesef Avrupa’nın genelinde olduğu gibi Avusturya’da da ırkçı saldırıların arttığını görüyoruz. İktidarların daha çok merkez sağ ve aşırı sağ partilerine geçtiğini görüyoruz. Avusturya’da son 2 yıldır merkez ve aşırı sağda ki parti koalisyon yaptılar ve şuan iktidarlar. Bunda ne var diyeceğiz; merkez ve aşırı sağın koalisyon kurduğu bu iki siyasi parti bütün seçim öncesi, seçim propaganda döneminde yabancı düşmanlığı üzerinden Avusturya’dan oy aldı, işin kötü tarafı bu" ifadelerini kullandı.



"İnancımız her şeyden önce insana yardımdı"


En medeni toplum olarak bilinen Avrupa’nın savaştan kaçan binlerce insana kapılarını açmadığının bir insanlık dramı olduğunu ve Türk Federasyonları olarak gerçekleştirdikleri çalışmalar hakkında da bilgiler veren Ali Can, "Mülteci akımı başladığında Macaristan’a gelindiği zaman kapılar açılmadan önce Viyana Büyükşehir Belediye Başkanı bizleri davet etti. Muhtemel yakın bir zamanda kapıları açmak durumunda kalacakları söylendi o toplantıda. Bizlere STK’lar olarak bu duruma yardım edip edemeyeceğimiz soruldu. Bizde gereken neyse yaparız dedik. Bizim gibi birkaç STK daha onayladı bu durumu. Yaklaşık 3 ay gibi dönemde günlük olarak yaklaşık bin kişiyi misafir ettik biz genel merkezimizde. Bu noktada inancımız her şeyden önce insana yardımdı. Bunun dini, dili, ırkı çok önemli değil. Gelenlerin içerisinde Hıristiyan olanlar da vardı. İçlerinde sadece Suriyeliler değil bakıldığı zaman Dünya’nın çok farklı noktalarından gelen insanlar da vardı. Biz orada renk ayrımı yapmış değiliz. Gelen insanlar içerisinde çok trajik olayların yaşanmış olduğunu gözlemledik. Sonuç itibari ile biz yapmamız gerektiğine inandığımız olayı yaptık. Yani insana yardımdır asıl olay. Bu süreç yaşandı geçti tabi ama hala o dönemden kalma federasyonumuzda şuan hizmetli olarak çalışan arkadaşlar var" dedi.



"Avusturya’da en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi çifte vatandaşlık"


Avusturya genelinde yaşanan çifte vatandaşlık problemine de değinen Can, "Çifte vatandaşlık problemi şuanda Avusturya’da ki en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi. Şuan Fransa, Hollanda’da çifte vatandaşlık olayı yasal ve uygulanıyor. Almanya ve Avusturya’da bu manada ciddi sıkıntılar yaşıyor insanımız. Geçmişte Avusturya vatandaşlığı alınırken Türk vatandaşlığından çıkış şart koşulmuyordu. Bir zaman sonra Avusturya çifte vatandaşlığı kabul etmediğini söyledi. Çifte vatandaş konumunda olan insanlarımız var. Şuan Avusturya diyor ki; ben çifte vatandaşlığı kabul etmiyorum, bu konumda olan insanlara açık davet yapıyor, mektup gönderiyor. Kendi basın kuruluşlarında çıkanı söylüyorum, yaklaşık 30 bin kişinin Avusturya vatandaşlığından çıkartılacağı ile alakalı sıkıntılar yaşıyoruz. Toplumumuz da ciddi manada gergin, psikolojik sıkıntılar yaşanıyor. Nasıl aşılır bilemiyorum ama Türk toplumunda çok ciddi sıkıntılar oluşturacak bir döneme girdik" diye konuştu.



"Durum sosyal bir patlamaya doğru gidiyor"


Son olarak Avrupa Baharı adı altında Fransa’da başlayan eylemler hakkında konuşan Avusturya Türk Federasyonu Başkanı Ali Can, "Avrupa genelinde özellikle Avrupa’da sanayinin gelişmesi ile birlikte çok fazla iç göç almış. Şuanda olayların yaşandığı ülkelerin çoğunda da çok fazla dışarıdan iç göç almış ülkeler. Özellikle Fransa; Cezayir ve Fas gibi ülkelerden çok göç almış bir ülke. Dolayısıyla geçmişte bu daha önce denendi Fransa’da varoşlarda denendi, Türkiye’de gezi parkı olayları gibi orada da denenmişti. Fakat bu 3-4 yıl geriye dönük olarak bunlar yaşanmıştı, şimdi sözde zamları protesto etme adına insanlar sokakta. Ben bu olayın sadece Fransa ile kalacağına inanmıyorum. Avrupa genelinde toplumda çok ciddi bir gerginlik var. Bunun sebebi ise Dünya’da bir doymuşluk diye düşünüyorum. Ürettiklerini satamama yani ekonomik manada bir daralma var. Almanya her zaman Gayri Safi Milli Hasıla da sürekli artı veren bir ülke buna rağmen orada bile çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Avusturya örneğinden söylemek istersem Avusturya’da şuan insanların aylık geliri sosyal yaşamlardan insanları uzaklaştırıyor. Nedeni ise asgari ücretin yeterli olmaması. Askeri ücretin 1200 euro olduğu yerde ev kiralarının 600-700 euro olduğu bir yerde yaşıyoruz. Bu gerginlik küresel diye düşünüyorum. Bunun merkezinde de yine Amerika vardır diye düşünüyorum. Sosyal bir patlamaya doğru gidiyor durum yani" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil köprü korkuluklarına çarparak durabildi Gümüşhane’de sürücüsünün yağmur nedeniyle kayganlaşan zeminde kontrolünü kaybettiği otomobil köprüdeki köprülüklere çarparak durabildi. Şoför hastanede tedavi altına alınırken kaza yapan otomobilin tekerleği metrelerce öteye savruldu. Kaza, öğleden sonra Gümüşhane merkez Pirahmet Köyü’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Erzincan’dan Gümüşhane istikametine hareket halindeki 42 YD 504 plakalı Fiat Marea markalı otomobilin sürücüsü Ahmet Baş (28) Pirahmet Köyü geçişinde yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil ters istikamete dönerek köprüdeki korkuluklara çarparak durabildi. Kazanın etkisiyle ise otomobilin sol ön tekeri metrelerce uzağa fırladı. İhbar üzerine olay yerine 112 acil sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Otomobilin hava yastığının açılması nedeniyle hayata tutunan sürücü sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalesinin ardından Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olay yerinden başka bir vakaya giden ambulansın kazayı görerek müdahale ettiğini söyleyen görgü tanığı İsmail Çilenk, “Ben evimin kapısının önünde oturuyordum bir ses duydum, köprüden araba gittiğini düşündüm koştum geldim bu araba bu hale gelmiş. Demirlere vurarak durmuş ve ters dönmüş. Şans eseri başka bir hastaya giden ambulans gördü de müdahale etti. Şoförün durumu iyiydi sadece kaburgalarım ağrıyor diyordu” dedi. Kaza nedeniyle Gümüşhane - Erzincan Karayolu’nda trafik kontrollü olarak verilirken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Bursa Bursa’yı "Bidaa Dükkan" tutkusu sardı Bursa’da ’bidaa dükkan’ların ilk konsept mağazası, Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde hizmete girdi. Tüketicilerden büyük ilgi gören bidaa dükkanlar, ev dışında yemek yeme alışkanlıklarının değiştiği günümüzde, gençler, çalışan ebeveynler, çekirdek aileler, bekarlar, ofis çalışanları ve evde yemek yapmaya vakit harcamak istemeyen herkese; koruyucusuz ve hijyenik ortamda üretilmiş, hızlı, pratik yiyecekler sunmayı hedefliyor. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Dönmez, Yankı Gıda ile birlikte grup firması olan Doybox Gıda’nın, bidaa Markası ile EDT pazarında yeniliklere devam ettiğini, perakende pazarında da bidaa dükkan konseptleri ile yoluna devam edeceğini söyledi. Toplumun tüketim alışkanlıklarının yeni konseptleri ile uyumluluğunu görmek için açtıkları tanıtım standının büyük ilgi gördüğünü belirten Coşkun Dönmez, “Buradan aldığımız cesaretle Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde ‘bidaa dükkan’ı açtık. Buradaki konseptimizi tüm Türkiye’de uygulayacağız. Ev yemeği lezzetinde hizmet verecek ‘bidaa dükkân’ların Bursa’mızdan başlayarak kısa zamanda tüm Türkiye’ye yayılmasını hedefliyoruz” dedi. Yankı Yemek A.Ş olarak, sektörde 35 yıllık bir deneyime sahip olduklarını ve gurup şirketleri olan Doybox’un bidaa markası ile geleneksel ev yemeği lezzetinde, tüketicilere tamamen doğal ve hızlı hazırlanabilen ekonomik fiyatlı yiyecekler sunmayı hedeflediğini belirten Coşkun Dönmez, "Belirlediğimiz, ‘Geleneğin Pratik Tadı’ sloganımız, bu vizyonun bir yansıması olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu. Coşkun Dönmez, 2 yılı aşkın süredir restoranlar ve fast food işletmeleri için çözüm ortağı olduklarını belirterek, bunun yanı sıra, tam otomatik çorba makineleri olan ‘Doymatikleri’ geliştirerek tüketicilere sunmanın gururunu yaşadıklarını da vurguladı. Dönmez, "Bidaa dükkânların yanı sıra bir yandan da ‘Doymatik’lerimizi halkımızın kolay ulaşacağı noktalarda hizmete sunacağız” dedi. Coşkun Dönmez, dünya genelinde sağlıklı, koruyucusuz güvenli hızlı tüketim ürünlerinin, hızla yükselen bir eğilim haline geldiğini, özellikle 35 yaş altındaki gençlerin, yoğun iş temposu ve hızlı yaşam tarzları nedeniyle ev dışında yemek yeme alışkanlığını benimsediklerini söyledi. Dönmez, “Pratik, hızlı, sağlıklı ve güvenli yemek seçeneklerine olan talep her geçen gün artıyor. Biz de hızla büyüyen bu talebi karşılamak ve geleneksel lezzetleri modern ve hızlı bir şekilde sunmak için yeni yollar arıyoruz. Hızlı tüketim pazarındaki büyümeye hızla adapte olmak ve genişlemek istiyoruz. Bursalıları oldukça ekonomik ve tamamen doğal lezzete sahip olan menülerimizi tatmaya bekliyoruz” diye konuştu.