ASAYİŞ - 11 Mart 2025 Salı 10:17

Okul müdürünün boğazını kesen bipolar hastası adliyede

A
A
A
Okul müdürünün boğazını kesen bipolar hastası adliyede

Sakarya’nın Ferizli ilçesinde okul zilinden rahatsız olduğu gerekçesiyle okul müdürünün boğazını kesen bipolar bozukluğu olan 40 yaşındaki şahıs, emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edildi.

Ferizli ilçesinde dün meydana gelen olayda, Rüveyde Güneş İlk-Ortaokulu’nun karşısında yaşayan ve bipolar bozukluğu olan M.H. (40) isimli şahıs, okulun zil sesinden rahatsız olduğu gerekçesiyle okula gitti. Müdürün odasına kadar giden M.H. elindeki bıçakla 37 yaşındaki okul müdürü Emrah Coşkun’un boğazını kesti. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerinde yapılan ilk müdahale sonrasında yaralı müdür, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Şüpheli ise polis ekiplerince gözaltına alındı. Bipolar bozukluğu olan şüpheli, emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edildi. Öte yandan, hastanede tedavisi süren okul müdürünün sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.

Okul müdürünün boğazını kesen bipolar hastası adliyede

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Su uzmanı profesör: "Su problemleri nedeniyle 1 milyara yakın insan göç edebilir" Su uzmanı Prof. Dr. Yusuf Demir, "Günümüzde 2.5 milyardan fazla insanın su sıkıntısı yaşadığı, her gün 6 bine yakın çocuğun su yetersizliği veya suyun oluşturduğu hastalıklardan öldüğü dünyamızda, böyle devam etmesi halinde önümüzdeki çeyrek yüzyılda, su problemleri nedeniyle 1 milyara yakın insanın ülkelerini terk etme ve göç riski bulunmaktadır" dedi. 1993 yılında Birleşmiş milletlerin aldığı karar ile her yıl 22 Mart "Dünya Su Günü" olarak kutlanıyor. 2025 yılının teması ’Buzulların Korunması’ olarak tespit edildi. Bu vesile ile küresel iklim etkisine ve buna bağlı ısınmaya dikkat çekilerek su kaynaklarını korunması hedeflendi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir ise "Dünya Su Günü" öncesi önemli açıklamalarda bulundu. "Son yüzyılda küresel su kullanımı 6 kat arttı" Boşa akan her damlanın herkesin geleceğini tehdit ettiğini belirten Prof. Yusuf Demir, "Hayatımızı idame ettirebilmemiz için olmazsa olmaz, aynı zamanda dünya için en kıymetli ve en stratejik kaynaklardan biri sudur. Ancak su, sınırsız bir kaynak değildir. Bir damlasını bile boşa harcamamamız gerekiyor, çünkü boşa akan her damla hepimizin geleceğini tehdit etmektedir. Artan nüfus, sanayileşme, plansız kentleşme ve endüstriyel tarıma geçişle birlikte son yüzyılda küresel su kullanımı 6 kat artmıştır. Son yıllarda karşı karşıya kalınan çevre kirlilikleri özellikle su kaynaklarını etkilemektedir. Temiz suya erişim giderek zorlaşmakta, bu nedenle suyun değerini bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekmektedir. Yeryüzü ekosistemi içinde suyun döngüsel varlığı, insanlar ve diğer canlılar için suyun önemi, teminindeki zorluklar, su tüketimi, su ayak izi, suların kirlenmesi, arıtılması ve bunların maliyeti gibi konularda bireysel ve toplumsal bilinç kazandırmak bu sürecin en önemli aktiviteleri olmalıdır. Bireylerin su, su kaynakları ve suyu kapsayan tüm konular hakkındaki temel bilgiyi, suyun sürdürülebilir bir şekilde kullanımı, yönetimi, hayat için önemi ve gerekliliği anlatılmalı, su ile ilgili bilimsel bilgileri kullanılarak karşılaşılan problemlere çözüm üretebilme çalışmaları geliştirilmelidir" diye konuştu. "Dünyanın yüzde 40’tan fazlasının su krizi ile karşı karşıya" Prof. Dr. Yusuf Demir şunları söyledi: "Yenilikçi teknolojiler kullanılarak suyun korunması, tasarrufu için yeni yöntemler geliştirilmesi, kirletilen suların doğal yollarla temizlenmesi, bilinçlendirme çalışmaları, suyla ilgili konuların anlaşılmasında disiplinler arası yaklaşımlara dayalı etkinliklerin üretilmesi ve kullanımı, buna benzer çalışmaların yapılması ve suyla ilgili sorunlara karşı gerçekleştirebilecek çözümler bu sürecin önemli adımları olacaktır. Kısaca bu sürecin başarısı toplumu eğitmekten ve bilinçlendirmekten geçmektedir. Bu amaçla aileden başlayan eğitim, ilkokulda ve yaşam boyu devam eden bir eğitim anlayışına dönüştürülerek sürdürülmelidir. Suyu tanımadan, anlamadan suya sahip çıkmak ve korumak mümkün değildir. Dünyanın yüzde 40’tan fazlasının su krizi ile karşı karşıya olması, her geçen gün artan küresel iklim etkisi ve bağlı doğal afetler bizleri ana kaynağımız olan suya sahip çıkma noktasında daha da sorumlu hale getirmektedir. Özellikle günümüzde suyun kıymetini bilme ve koruma, bu amaçla su ayak izi, karbon ayak izi gibi kavramları anlama ve uygulama noktasında hepimize önemli sorumluluklar düşmektedir. Su tüm insanlığın meselesidir. Suyu tanımak ve anlamak, insanı tanımak ve anlamak ile eş anlamlıdır. Önümüzdeki yüzyılda tüm Dünya’da suya göre bir düzen kurulacak, küresel mücadelelerin odak noktasında su olacaktır. Türkiye de artık su zengini bir ülke değil, aksine su stresi yaşayan ve su fakirliği sınırına gelen bir ülkedir. Ülkemiz son yıllarda küresel iklim ve kuraklıktan etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. 2025 yılı ocak ve şubat aylarında düşen yağışlar uzun yıllık ortalamaların altında kalmış, Ocak ayında geçen yıla göre %60’ın üzerinde şubat ayında ise yüzde 40’lara varan azalmalar yaşanmıştır. Son üç aylık verilere göre ülkemizin 4’te 3’ü ciddi kuraklık yaşamaktadır. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda önümüzdeki aylarda yağışlarda azalma ve kuraklık riskinin devam etme ihtimali ve yaz aylarında bu riskin oldukça yüksek olduğu gözükmektedir. Gelecek nesillere sürdürülebilir bir yaşam ve Dünya bırakabilmek için devletlerin yapabilecekleri kadar bireylerinde yapacakları bu süreçte oldukça önemlidir. Özellikle mevcut sularımızı korumak, su kullanımını düzenlemek, sürdürülebilir su anlayışını hayata geçirebilmek hepimizin sorumluluğundadır. Bu amaçla aile eğitimleri, ilköğretim ve yükseköğretim eğitimleri ayrı öneme sahiptir. Yerel yönetimlerin sorumluluğu bu süreçte her kesim ve kurumdan daha önemli ve önceliklidir. Her bir yerel yönetim bir su ve çevre birimi oluşturmak ve suyu anlama ve anlatma noktasında sorumluluk almak zorundadır. Ülkesel politikalara paralel oluşturulacak yerel çalışmalar bu sürecin lokomotifi olmalıdır. Suya sahip çıkmak ve tanımak yediden yetmişe hepimizin sorumluluğundadır. Bir damla su bir can demektir. Suyu anlayacağız, tanıyacağız, koruyacağız ve anlatacağız. Yarınlara güvenle bakabilmenin, sürdürülebilir geleceği inşa edebilmenin tek yolu budur. Su bize verilen en büyük nimettir, Petrolsüz yaşam olur, susuz yaşam olmaz."
Muğla Muğla Şehitler Albümü tanıtıldı Muğla Büyükşehir Belediyesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Muğla Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle hazırlanan ‘Muğla Şehitler Albümü’, şehit aileleri ve gazilerin katılımıyla tanıtıldı. Tanıtıma; Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ev sahipliğinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Gökçe ve Ortaca Belediye Başkanı Evren Tezcan, şehit yakınları ve gaziler katıldı. Etkinliğin ardından, şehit aileleri ve gazilere iftar yemeği verildi. Şehitler paneli büyük ilgi gördü Panelde, MSKÜ Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Özgür Yıldız, MSKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Öğretim Görevlisi Osman Köse ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehit Yakınları ve Gaziler Koordinatörü Dr. Emekli Albay Fatih Özkurt konuşmacı olarak yer aldı. 1958’den bugüne 164 şehidin hatıraları yaşatılıyor Muğla’nın tamamını kapsayan ilk şehitler albümü, titiz bir çalışmayla hazırlandı. Albüm, tüm resmi kurumlar, aileler ve şehit-gazi dernekleriyle birebir görüşmeler yapılarak oluşturuldu. Şehitler alfabetik sırayla sıralanırken, nerede şehit olduklarına dair bilgilere de yer verildi. Albümde; Muğlalı olup naaşı il sınırları içinde bulunanlar, Muğlalı olmayan ancak naaşı Muğla’da bulunanlar, Muğlalı olup naaşı başka illerde bulunanlar, Kıbrıs’ta şehit düşüp mezarı orada bulunanlar, fiziki naaşı bulunamayan ancak temsili mezarları Kıbrıs’ta ve Muğla’da yer alanlar da dahil edildi. Böylece 1958’den günümüze kadar 164 şehidin anısı yaşatılmış oldu. Dernek Başkanlarından teşekkür mesajları Muğla Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Taşkesen, "Bu albümü oluşturmak için uzun süredir çalışıyoruz. Büyükşehir Belediyemiz eksik özgeçmişleri tamamlamak için ailelerimizi tek tek ziyaret etti. Muğla’da ilk kez böyle bir çalışma yapıldı, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Cantürk, "Büyükşehir Belediyemiz bu albümle diğer illere örnek oldu. Destekleri için teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı. Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Ercan Akkurt, "Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras, bu süreçte bizlere desteğini hiç esirgemedi. Kendisine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Başkan Aras: "Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak boynumuzun borcudur" Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, etkinlikte yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: "Çanakkale Zaferi’mizin 110. yılını hep birlikte kutladık. Bu topraklar, kan ve irfanla vatan oldu. Bizim sınırlarımız cetvelle çizilmedi, her bir karış kahramanlık destanıyla çizildi. Milletimiz, ordu millettir ve herkes vatanı için canını vermeye hazırdır. Şehitlerimizin bizlere emaneti olan ailelerimize ve gazilerimize sahip çıkmak vazifemiz, boynumuzun borcudur. Yerel yönetimler olarak her zaman yanlarında olacağız. Şehitlerimizin ve gazilerimizin isimlerini ebediyete kadar yaşatacağız. Gelecek nesiller, bu toprakların nasıl kazanıldığını ve korunduğunu bilmeli. Bunları eserleştirir ve anıtlaştırırsak ancak o zaman öğrenebilirler. Türkiye Cumhuriyeti, başta büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, şehit ve gazilerimizin omuzlarında yükselmeye devam edecek" dedi.