YEREL HABERLER - 24 Mayıs 2017 Çarşamba 14:27

Rektör Bilgiç: "Gözümüzü budaktan esirgemeyiz"

A
A
A
Rektör Bilgiç: "Gözümüzü budaktan esirgemeyiz"

FETÖ soruşturmaları konusunda kimseye önyargılı yaklaşmadıklarını belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Rektörü Prof.

FETÖ soruşturmaları konusunda kimseye önyargılı yaklaşmadıklarını belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, fakat herhangi bir olumsuzluk durumunda gereğini yerine getirdiklerini söyledi.


OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, basın mensuplarıyla bir araya geldi. OMÜ’de yürütülen çalışmaların şeffaf olduğunu belirten OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, her türlü çalışmayla ilgili kamuoyunu bilgilendirdiklerini kaydetti. Uygulamaya konulan ve yapılacak projelerden bahseden Rektör Bilgiç, birçok konuda basın mensuplarını bilgilendirdi.



"FETÖ soruşturmaları"


FETÖ’ye ve diğer terör örgütlerine OMÜ’de katiyen geçit verilmeyeceğini belirten Bilgiç, "Bu konudaki soruşturmalarımız üst düzey bir titizlik ve ciddiyetle yürütülüyor. Soruşturmalar kapsamında şu ana kadar toplamda 229 kişi hakkında inceleme gerçekleştirilirken, 115 kişi ise kamu görevinden ihraç edildi. Ben geçmişe takılıp, dünün intikamları peşinde koşacak birisi değilim. Ama devletin kurumuna zarar verilmiş, mali yapısında haksızlık sebebi olmuş uygulamalar olduğunda bunun kimin tarafından yapıldığına bakılmaksızın gözümüzü budaktan esirgemeyeceğimizin bilinmesini isterim. Ama ’açık arama’ anlayışımız da yok. Fakat rutin kontroller içerisinde böyle bir şeyle karşılaştığımızda ’bunu örtelim, görmeyelim’ gibi bir niyetimiz de yok. Devletin ve kendi iç denetim birimlerimiz tarafından bunların kontrolleri yapılıyor. Önümüze bir rapor geldiğinde de gereği yapılıyor. Ama özellikle kusur arama gibi bir niyetimiz yok. Bundan emin olun" diye konuştu.



"’Dil Köyü’ bütün ülkeye hizmet edecek"


OMÜ Onkoloji Hastanesinin bu yıl hizmete gireceğini ifade eden Bilgiç, "Bu yıl hizmete girecek olan Onkoloji Hastanesinin bina yapımı bitmiş durumda. İçerisinin teşrifatı ve birkaç cihazın temini beklenmektedir. 130 yataklı bir hastane olacak. Bu hastanemiz Karadeniz Bölgesi’nde önemli bir hizmet merkezi olacaktır. Diş Hekimliği Fakültesi bu hafta Pazartesi itibariyle yeni binasına taşınmıştır. Eski binası 10 bin metrekarelik bir kapalı alan iken 22 bin metrekarelik yeni binasına kavuşmuştur. Hastaların tedavi edildiği ünit sayısı artırılmıştır. Fiziki imkanları artırılmıştır. 250 ünite kadar çıkabilecek bir kapasiteye sahiptir. İlk defa Arapça Dil Merkezi(ADİM) açtık. Biz bunu daha da geliştirerek ’Dil Köyü’ şeklinde bir yapıya kavuşturacağız. Samsun bölgesinde uygun bir alanda, doğal güzellikler içerisinde ’Dil Köyü’ yapacağız. ’Dil Köyü’ bütün ülkeye hizmet edecek. Yılın belli aylarında yoğunlaştırılmış eğitimlerle, Arapçayla başlayarak diğer dillerle geliştireceğimiz bir yer olacak. Merkez Kütüphanemiz büyük ölçüde tamamlandı. Havza’da Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uygulama Eğitim Merkezimiz 1-2 ay içerisinde bize teslimi yapılacak. Teslimi yapıldıktan sonra büyük bir hastane olarak bölgeye hizmet verecek. Bu hastanemizi de en kısa sürede hizmete geçirmeyi planlıyoruz. Ladik Kış Sporları Merkezimizi açtık. Burası hem kış hem yaz turizmi için faydalı bir yer olacağını düşünüyoruz. OMÜ raylı sistem çalışmalarımız sürüyor. Üniversite-şehir buluşmasının sembolik adımlarından biri de olan bu proje kapsamında Samsun Büyükşehir Belediyesi ile protokol imzalanarak 1 Mart 2017’de 6,4 kilometrelik bir güzergâha sahip olan tramvayla ilgili çalışmalara başlandı. Proje noktalandığında; OMÜ, Türkiye’de raylı sistem ile ulaşımın sağlandığı 3. üniversite olurken, bütün birimlere raylı sistem ile ulaşmanın mümkün olduğu ilk üniversitelerden biri de olacak. Kampüsle ilgili bir diğer adım ise yapılaşmanın yasal bir zemine oturtulması konusundaki çalışmalar oldu. Bu kapsamda Büyükşehir Belediyesi ile yürütülen ruhsat çalışmaları da halihazırda devam etmektedir" dedi.



’Açık Kapı Günü’ uygulaması


İstişareyi erişilebilirlik ve şeffaflık bağlamında sürekli kılmayı hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Bilgiç, "Açık Kapı Günü uygulamasını başlatarak, her hafta Salı günü kapımızı çalışanlarımıza ve öğrencilerimize ardına kadar açtık. 1 Kasım’da başlayan Açık Kapı Günü uygulaması kapsamında akademik ve idari personelinden öğrencilere kadar çok sayıda kişi bizimle görüşerek fikirlerini ve önerilerini paylaşma imkanı buldu. Hem şehir ve üniversitenin bütün kesimler tarafından arzu edilen buluşmasını sağlamak hem de üniversitede üretilen bilgiyi iş dünyasına taşımak amacıyla şehrin; siyaset, sanat, medya, ekonomi, iş dünyası, sağlık, eğitim ve spor gibi tüm aktörleriyle ziyaretler ve etkinliklerde buluştuk. Görüşlerimizi paylaşarak üniversiteden beklentilerini dinledik. Bu birlik ve beraberlik iklimi, istişare toplantısını 22 Şubat’ta geniş bir katılımla gerçekleştirilen, Üniversite Danışma Kurulu sayesinde kurumsal ve sürekli bir nitelik kazanmış oldu. Üniversite Danışma Kurulu’nun ilk resmi toplantısı ise 9 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Üniversite Danışma Kurulu, üniversitenin paydaşlarıyla olan ilişkilerini güçlendirmesinin ve Türkiye’de ve dünyada yaşanan gelişmeleri takip ederek üniversitenin geliştireceği politikalara katkı sağlamanın en temel mekanizması olarak öne çıktı" şeklinde konuştu.



"Yükselen uluslararasılaşma grafiği"


OMÜ’nün uluslararasılaşma konusunda önemli mesafe kat ettiğini belirten Bilgiç şöyle devam etti: "101 ayrı ülkeden 2 bin 642 öğrenciye ev sahipliği yapan OMÜ, Türkiye’deki üniversiteler içinde en fazla uluslararası öğrenci oranına sahip üniversitelerden biri olarak da dikkat çekmektedir. Türkiye’deki toplam öğrenci sayısı içinde; uluslararası öğrenci ortalaması 1.4 olmasına rağmen, bu oran OMÜ’de 4.7’ye ulaşmış durumdadır. Bu tabloyu güçlendirerek sürdürme gayesi içinde olan OMÜ, 27 ayrı merkezde, 11 ülkede ve 6 ayrı dilde Uluslararası Öğrenci Giriş Sınavı’nı da (OMÜ-YÖS) başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi, önümüzdeki dönemde uluslararasılaşma ve uluslararası öğrenciler konusundaki çıtayı daha da yükseltme hedefindedir. Üniversitelerin esas görevi bilimsel üretimde bulunmak ve bunu paylaşmak olduğu için buradaki başarı, hem alandaki endekslerde üst sıralarda olmayı hem de AR-GE projelerinde çıtayı yükseltmeyi gerektirmektedir. Bu kapsamda 2016 yılı içinde yürütülen bilimsel araştırma projelerine yönelik desteklerde artış sağlandı. OMÜ’nün sanayi ile Ar-Ge’ye dayalı iş birliğini TEKNOPARK ve Teknoloji Transfer Ofisi (OMÜ-TTO) aracılığıyla geliştirme hedefi doğrultusunda OMÜ-TTO yeniden yapılanma sürecine sokuldu. Bu bağlamda, yeniden yapılandırma süreci için güçlü üniversitelerle mentorlük konusunda görüşmeler ve anlaşmalar da yapıldı. Yeniden yapılanma sürecinin önemli bir adımı olarak Teknoloji Transfer Ofislerine Yönelik Hazırlık, Başlangıç ve Kapasite Artırımı Sağlanması projesine başvuruldu."



"Kadroda adalet ve liyakat"


Bilimsel liyakate göre kadro konusunda, uzun süredir kadro bekleyen akademik personelin sorunlarını ivedilikle çözüme kavuşturduklarını vurgulayan Rektör Bilgiç açıklamasını şöyle tamamladı: "Bu kapsamda ilk etapta bir kadro çalışması yapılarak bilimsel kriterleri sağlayan akademik personele, kadroları hiçbir ayrım gözetmeksizin tahsis edilmeye başlandı. İlk etapta gerçekleştirilen kadro çalışmalarından bu yana birimlerin gereksinimleri de dikkate alınarak toplamda 223 öğretim elemanı kadro tahsisi gerçekleştirildi. Üzerinde önemle durduğumuz konulardan bir diğeri ise özlük haklarına ilişkindir. Bu konuyla ilgili temel düsturumuz; çalışan ve hak eden bireylerin hak ettiğini peşinden koşmadan elde edeceği bir çalışma ortamı oluşturmaktır. 56 bine yakın öğrencisi ve 6 bini aşan çalışanıyla son derece büyük bir aile olan OMÜ bünyesinde akademik birimler bazında ise bugün gelinen nokta itibariyle 20 fakülte, 2 yüksekokul, 13 meslek yüksekokulu, 5 enstitü, 1 konservatuvar ve 24 uygulama araştırma merkezi bulunmaktadır. 42 yıllık zengin bir deneyimin ve birikimin adresi olan ve tarihsel açıdan öncü bir şehir olan Samsun’un üniversitesi olmanın haklı gururunu paylaşan OMÜ, hem niteliksel hem de niceliksel olarak konumunu güçlendirmeye ve geleceğe doğru emin adımlarla yol almaya devam edecektir."


Basın mensuplarının hazır bulunduğu toplantıya ayrıca; OMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Ceyhan, OMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Menderes Kabadayı, Rektör Danışmanları Prof. Dr. Hüsnü Demirsoy, Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz ve Doç. Dr. Onur Bekiroğlu katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Dina’nın babası Guy Serge Ibouanga: "Kızım için adalet istiyorum" Karabük’te Gabon uyruklu Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ölü bulunmasına ilişkin soruşturmada sanık Dursun A.’nın tahliye talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi. Karabük-Yenice karayolu Yeşilköy mevkiindeki Filyos Çayı’nda 26 Mart 2023 tarihinde cesedi bulunan Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga (17) ile ilgili davanın üçüncü duruşması görüldü. Polis ekipleri adliye önünde ve içerisinde geniş güvenlik önlemleri alırken, duruşmaya Gabon’un Ankara Büyükelçisi Jean Bernard Avouma, İstanbul ve Ankara’dan gelen dernek temsilcileri ile Gabonlu öğrenciler de katıldı. Dina’nın bodrum katından koşarak çıktığını aktaran baba Guy Serge Ibouanga, “Kızım bir arabaya yardım çağrısı yapıyor ve biniyor. Hastaneye götürülmek için arabaya biniyor. Araba hastaneyi geçiyor ve yoluna devam ediyor. Dina da arabadan iniyor. Yolun karşısına koşarak gidiyor. Sanık ise oraya geri dönüyor. Bu durum videolarda da açıkça görülüyor. Ben kızımı okumaya gönderdim ama tabut içinde geri aldım. Gerçeği öğrenmek ve adalet bulmak istiyorum" diye konuştu. Duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılan sanık Dursun A. ise, Dina’yı yardım etmek için aracına aldığını ve suçsuz olduğunu tekrarlayarak, tahliyesini talep etti. Dursun A., “Ben ölen kızımıza hiçbir şey yapmadım. Arabayı durdurunca karşıya gittiğini gördüm. Arabada en ufak bir taciz içeren kelime kullanmadım. Diğer kişileri de tanımıyorum. Çayın kenarına şeker hastası olduğumdan ihtiyaç gidermek için döndüm. İhtiyaç giderip sigara içtim" dedi. Sanığın tahliye talebinin reddine ve tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 5 Ağustos tarihine erteledi.
İstanbul Muhammed Dursun, Dubai’ye bileniyor Kick boksçu Muhammed Dursun, Dubai’de yapacağı maça hazırladığını belirterek, "Bu yıl kilom ve formum 130 olacak. Çıkacağız yine şampiyon olacağız ülkemize döneceğiz" dedi. Altın kemer sahibi milli kick boksçu Muhammed Dursun, gelecek dönemdeki hazırlıklarına ve hedeflerine dair İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. Eylül - Ekim ayı gibi Dubai’de bir şampiyonluk maçı yapacağını söyleyen Dursun, "Dubai için bir hazırlık sürecim var, buna hazırlanıyorum önümüzde Ramazan ayı vardı Ramazan ayını atlattık ve bu seneki formu biraz daha farklı çekeceğim 130 kilo olana kadar çıkıp ve bu kilolarda mücadele vereceğim. Şu an için antrenman süreçlerim güzel gidiyor formum iyi çünkü biliyorsunuz ki rakibim çıkmadı ve ünvan direkt bana geldi. Hiçbir şekilde yorulmadan unvanı kazandık. Dubai’de tahminen Eylül Ekim gibi dövüşeceğim. Oraya bir hazırlık sürecim olacak. Şu an için İstanbul’dayım, 2 gün sonra İran’a gideceğim. Önümde kamp süreçlerim var" diye konuştu. "İnşallah Çin’de şampiyon olacağım" Bu yılki takvimi ve hedefleri hakkında da konuşan Dursun, "Dubai için sözleşme yaptık, geldik. Eylül - Ekim için Dubai’de ringte olacağım. Ondan öncesinde Türkiye’nin en büyük organizatörlerinden Mehmet Müftüoğlu aracılığıyla Çin’den bir maç teklif aldım ve inşallah bir aksilik olmazsa Çin’de dövüşeceğim. Orada ağır sikletle mücadele edeceğim ve inşallah orada da şampiyon olacağıma inanıyorum ama benim için buradaki süreçte en önemlisi Dubai. Çünkü neden, dünyanın birçok dövüş sporlarında en iyi sporcularının olduğu yer Dubai" dedi. "Çıkacağız ve şampiyon olacağız" Milli boksör açıklamalarını şöyle tamamladı: "Biliyorsunuz ki bundan 6 ay önceki maçımda 110 kiloydum ve şu an 130 kiloyum ve kendimi şu an çok iyi hissediyorum. Bu seneki form ve kilom 130 kilo olacak ve bu şekilde dövüşeceğim. Dünyanın çok yerinde dövüşmüş bir sporcuyum ve uluslararası birçok derecem var. İnşallah da çıkacağız yine şampiyon olacağız, ülkemize döneceğiz."
İstanbul Su birikintisine düşerek hayatını kaybeden Edanur Gezer için cenaze töreni düzenlendi Su birikintisine düşerek hayatını kaybedeb 5 yaşındaki Edanur Gezer için Esenyurt’ta bulunan Kıraç Cemevinde cenaze töreni düzenlendi. Acılı annenin ayakta güçlükle durduğu görülürken, cezaevinde olan baba da izinli olarak katıldı.Emrah DODUKKüçükçekmece Fatih Mahallesi Menekşe Sahil Parkı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yapılan kazı çalışmasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki Edanur Gezer hayatını kaybetmişti. Edanur Gezer için bugün Esenyurt’ta bulunan Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene; İstanbul Valisi Davut Gül, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, ailesi, yakınları ve cezaevinde olan baba jandarma eşlinde kelepçeli olarak katıldı. Vali Davut Gül acılı anne Nurcan Gezer baş sağlığı diledi. Edanın acılı annesi ayakta durmakta güçlük çektiği görülürken feryatları yürekleri dağladı. Vali Davut Gül tabuta omuz verdi. Kılınan cenaze namazın ardından cenaze defnedilmek için Esenyurt’da mezarlığa defnedildi.İstanbul Valisi Davut Gül, “ Yavrumuz hayatını kaybetti maalesef. Bizlerde Esenyurt’ta cenaze törenine geldik. Allah ailesine sabır versin. Ölüm olayı olduğu için otomatikman savcılık tarafından başlanan işlemler oluyor. Bundan sonraki adli süreç orada devam edecek. İhmal var mı yok mu kusur var mı yok mu ya da kimlerin kusuru var bu adli süreçte belli olacak. Biz daha çok yavrularımızın bu tür bir hadise ile karşılaşmaması için tedbirleri hangi kurum neler yapması gerek onlara bakacağız. Ayrıca ailenin kendi içerisinde bir çok sıkıntısı var onlarla ilgili Aile, Sosyal Politikalar il müdürlüğümüz üzerine düşen neyse bundan sonraki süreci takip edeceğiz” dedi.Feryat eden acılı anne Nurcan Gezer, “Güvenlikler gelmiş burada ateş yakmayın mangalın içine ateşi yakın demişler. Çocuk yok diye hepsi dağılmışlar çocuğu aramaya bir tane mi iki tanemi güvenlik varmış. Güvenliğe gidip 5 yaşındaki kız çocuğu yok demişler . güvenlikte kuyunun yanına geliyor. kafasını uzatıp çocuğunuz burada içinde diyor. Orada bizimkilerden birisi müdehale etmeye çalışıyor. İçine atlama burası çok derin diyor. Derin olduğunu biliyorsunuz da niye bir şeyler yapmıyorsunuz. Dün gittim oraya çevirmişler orayı önem almışlar. Benim çocuğum olmasa başka birinin çocuk da olabilirdi. Başka bir annenin ciğeri de yana bilirdi. Kim oraya sebepliyse cezasını çeksin” dedi.Eda’yı su birikintisinden çıkaran dayı Selçuk Yaşar, “ Biz ailece piknik yapıyorduk. Baktım kuyunun üzerinde yatıyor. İçinden çıkardım baktım dudakları mosmor. Etrafında koruma yoktu bildiğimiz su birikimiydi. Kimse gelip burada kuyu var demedi. Derinlik beni çekiyordu zaten. Toprağa tutunup tek elimle çıkardım. Bulmamız 20 dakikayı buldu. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.