POLİTİKA - 16 Eylül 2017 Cumartesi 14:26

Başkan Yılmaz: “Dost sandıklarımız arkamızdan iş çeviriyor”

A
A
A
Başkan Yılmaz: “Dost sandıklarımız arkamızdan iş çeviriyor”

Çarşambalılar Yardımlaşma ve Haberleşme Derneği’nin verdiği kahvaltı programına katılan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, ülke ve şehir gündemine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

Çarşambalılar Yardımlaşma ve Haberleşme Derneği’nin verdiği kahvaltı programına katılan Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, ülke ve şehir gündemine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.


Kahvaltı sonrası konuşan Başkan Yılmaz, Türkiye’nin sıkıntılı bir ortam ve uluslararası süreçten geçtiğini belirterek, “Bu uluslararası süreçte karşılaştığımız güçlüklere baktığımızda bu güçlüklerin özünde, bu coğrafyada, bu ülkede çok daha kuvvetli, çok daha güçlü bir ülke olmamızın gereğini hatırlatan ve bunu önümüze koyan bir realite ile karşı karşıyayız. Bizim bu ülkede birbirimizi sevmemiz lazım. Bizim bu ülkede dayanışma içinde olmamız lazım. Güçlü bir Türkiye’yi inşa etmemiz için birlik ve dayanışma içinde olmayı bir kere ön şart olarak önümüze koymamız lazım” dedi.



“Dost sandıklarımız arkamızdan iş çeviriyor”


“Düne kadar müttefik olduğumuzu zannettiğimiz ülkeler teröristleri silahlandırıp bizim güneyimizde devlet kurduruyor” diyen Başkan Yılmaz şöyle devam etti: “Dost sandıklarımız arkamızdan iş çeviriyor. Bu kadar çarpık bir realite ile bu kadar kısa sürede Türkiye Cumhuriyeti hiç karşılaşmadı. Bugün karşılaştığımız bu hadise herhalde bizin önümüzdeki süreç içerisinde, bu coğrafyadaki hassasiyetimizin ne kadar büyük olduğunu göstermesi açısından çok önemlidir diye düşünüyorum. Birlik ve beraberlik içerisinde olmamızın gerekliliğini vurgulamak için bunları anlatma ihtiyacı duydum. Hele de bu önümüzdeki 2019 ve sonrası süreçte bizi rahat bırakmayacaklarını, bizim birliğimizin ve beraberliğimizin sarsılması için, içimize birtakım nifaklar sokarak bizi içimizden karıştırmaya yönelik, siyasi argümanları kullanarak, etnisite kavramlarını kullanarak bunları yapmaya dönük niyetleri olduğunu anlamazsak, anlamakta gecikirsek geç kalmış oluruz diye düşünüyorum. Bizim için bu kadar dost, bu kadar müttefik olanların bu kadar aleyhimizde olmalarını şaşkınlıkla görüyorum. Almanya’da seçim var. Yapın yahu siz seçiminizi. Ne işiniz var sizin Türkiye’nin lideriyle, Türkiye’nin siyasi partisiyle, Türkiye’deki ilişkilerle. Türkiye’nin siyasi konjonktürünü niye kendi iç siyasetinize konu yapıyorsunuz. Koskoca Almanya kendi iç siyasetinde Türkiye ile ilgili konuları siyasi malzeme olarak kullanıyor.”



“Samsun Türkiye’nin ilk 8 şehri içinde”


Samsun’un şehircilik anlamında belirli bir noktaya ulaştığını dile getiren Başkan Yılmaz sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Şehircilik adına biz artık Türkiye’nin ilk 7-8 şehri arasında varız diyebiliyoruz. Bundan sonra yapmamız gereken bir iş var. Bundan sonra bu birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmek, bu gücümüzü birlikte inisiyatiflere döndürmek, yatırıma döndürmek, ekonomiyi büyütmeye döndürmek ve iktisadi kalkınmaya dönük bir katkıya döndürmek zorundayız. Biz bundan sonra Türkiye’nin ekonomisini büyüten şehirler klasmanını hedeflemeliyiz. Artık böyle bir hamle içinde olmalıyız. Ezberlenmiş, kabullenilmiş kalıp ve standartları aşmalıyız. Bunu yapacak olan biziz, sizsiniz. 1923 yılında elektriği, yolu, suyu olmayan bir ülke bugün 1 trilyon dolar milli safi hasılası olan bir ülke haline geldi. Demek ki iyi yönetilen, iç politikasında, dış politikasında tutarlı olan bir ülke büyüyor. Biz beraberliğimizi koruduğumuz zaman 10 sene sonra bu rakamı neden 2 trilyon dolara taşımayalım. Bu coğrafyada bulunmanın bedelini bize ödetmek isteyenlere karşı daha büyük bir Samsun, daha büyük bir Türkiye yaratmak zorundayız. Samsun bu sıkleti aşmalı ve bu iktisadi sıkletin üzerinde bir hedef belirlemeli. Hedef büyütmeli ve daha büyük düşünmeliyiz. Ezberlenmiş kalıpların dışında düşünmeli ve buna bakmalıyız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi Türkiye’de ilk ayakkabı eğitimi ve üretimi yapan okul olma özelliğini taşıyan TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ihtiyaç sahibi öğrenciler ve afet durumlarında bölgedekiler için yardım ayakkabıları üretiyor. Aynı zamanda İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler, üretimden gelir elde ediyor. Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafından okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor. “Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okul da bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” dedi. “Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfı’nın destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı. “Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor” Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel Koordinatörü Atilla Başlar ise, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şu anda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye konuştu. “Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor” 12’nci sınıf öğrencisi Cansu Yakar, okulda perşembe günleri atölye dersi olduğunu söyleyerek, “Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi. “En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri” Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’nci sınıf öğrencisi İrem Nur Koç ise, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu.
İstanbul Türkiye’nin ilk ayakkabı üreten lisesi Türkiye’de ilk ayakkabı eğitimi ve üretimi yapan okul olma özelliğini taşıyan TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, ihtiyaç sahibi öğrenciler ve afet durumlarında bölgedekiler için yardım ayakkabıları üretiyor. Aynı zamanda İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler üretimden gelir elde ediyor. Son yıllarda en çok karşılaşılan kalifiye eleman sorununa merhem olan meslek liseleri alanındaki sektörlerin gelişmesi için büyük katkı sunuyor. Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulan ve 2003 yılından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okul, yardıma muhtaç öğrencilere ayakkabı üretiyor. Malzeme desteği vakıf tarafında okula veriliyor. Buradaki öğrenciler ise yardıma muhtaç olan okullardaki öğrencilere ayakkabıları üretiyorlar. Ardından vakıf aracılığı ile üretilen ayakkabılar okullardaki öğrenciler ulaştırılıyor. Okulda eğitim gören her 9’uncu sınıf öğrencisi asgari ücretin yüzde 10’u kadar burs alıyor. Daha sonraki yıllarda ise başarılı öğrencilere bu burs verilmeye devam ediliyor. Öğrenciler aynı zamanda okulun döner sermayesine katkıda bulunan üretimler de yapıyor. İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerinin güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yapan öğrenciler hem üretim aşamalarını iyi bir şekilde öğreniyorlar hem de kendilerine harçlık kazanıyor. Okul aynı zamanda malzeme ve lojistik desteği alarak afet durumlarında bölgedeki vatandaşlar için yine gönüllü olarak ayakkabı üretimi yapıyor. “Adliyelerde güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık” TASEV Ayakkabı ve Saraciye Teknolojisi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Selim Şahin, “2002 yılında Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) tarafından kurulup bakanlığa devredilmiş bir okuluz. O günden bu yana vakıfın ve sektörün de destekleriyle ayakkabı sektöründe eğitim vermeye devam ediyor. Bizim çapımızda ayakkabı eğitimi veren ilk okul olma özelliğini taşıyoruz. Bizden yıllar sonra bir iki okulda bu eğitimi vermeye başladı. Uzun yıllar boyunca ayakkabı eğitimi veren tek okulduk. Okulumuz içerisinde ayakkabı tasarım ve üretim dalı var. Öğrenciler el ile tasarıma başlayarak oradan 3D uygulama ile tasarımına oradan kesim, dikim, montaj süreçleri ve son olarak paketlemeye kadar sıfırdan bir ayakkabıyı üretip paketlemeye kadar tüm süreçleri öğrenmiş oluyorlar. Biz burada iki tip üretim yapıyoruz. Birincisi döner sermayeye katkı sağlamak için yaptığımız üretim. Yıllar içerisinde İstanbul’da Çağlayan, Anadolu ve Gaziosmanpaşa Adliyelerine güvenlik görevlileri için ayakkabı üretimi yaptık.” dedi. “Döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” Yardım yapmak için ayakkabıları TASEV Vakfının destekleri ile ürettiklerini ifade eden Şahin, “Vakıfın bize sağladığı malzemeler ile öğrencilerimi atölyelerimizde üretimlerini yapıyorlar. Daha sonra ürünleri vakıfa teslim ediyoruz. Vakıfta bunları Türkiye’nin her yerindeki ihtiyaç sahibi öğrencilere gönderiyor. Özellikle vakıf ihtiyaç sahibi öğrencilere vermeye öncelik gösteriyor. Deprem yangın ve doğal afet durumlarında ise o bölgeye yine yardım için ayakkabı üretip gönderiyoruz. Vakıf öğrenicilere 9 sınıfta askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs sağlıyor. Eğer öğrenci başarılı ise bu son sınıfa kadar devam ediyor. Bunun dışında döner sermaye için çalışan öğrenciler üretimden pay alıyorlar” diye sözlerini tamamladı. “Öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor” Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (TASEV) Genel koordinatörü Atilla Başlar, “2002 yılında tüm ayakkabı sektörünün destekleri ile 4 ay gibi kısa bir sürede içerisinde bulunduğumuz kampüs inşa ediliyor. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağışlanıyor. 20 yıldır eğitim devam ediyor. Eğitim kampüsümüzün içerisinde bir laboratuvar ve ARGE merkezi de var. Şuanda ayakkabı sektörünün test ve analiz ihtiyaçlarını karşılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve vakfımız arasında yapılan bir protokol ile her yeni kaydolan öğrenciye askeri ücretin yüzde 10’u kadar bir burs veriliyor. Diğer üst sınıflara geçtiklerinde ise başarılı olan öğrencilere burs verilmeye devam ediliyor” diye belirtti. “Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor” 12’ıncı sınıf öğrencisi Cansu Yakar, “Bizim okulumuzda Perşembe günleri atölye dersimiz oluyor. Burada farklı tarzda babet, spor ve bot gibi ayakkabılar yapmayı öğreniyoruz. Geçen sene çizim ve model üretim eğitimimizi tamamladık. Bu yıl ise üretim kısmına geçerek çizdiğimiz modeller tamamen bir ayakkabı haline geliyor. Okula başladığım ilk günden bu yana yaklaşık 10 tane ayakkabı üretimi yapmışımdır. Ürettiğim ayakkabıyı babam giyiyor evde kullanıyoruz” dedi. “En sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız Perşembe günleri” Üretim yapılan atölye derslerinin eğlenceli geçtiğini ifade eden 12’ıncı sınıf öğrencisi İrem Nur Koç, “Bizim en sevdiğimiz ders günü üretim yaptığımız Perşembe günleri oluyor. Ayakkabının ön arka montaj işlemleri, dikimleri her şeyini yapabiliyoruz. Burada öğrendiklerimiz sayesinde bir ayakkabının nasıl üretildiğini ve nerelerinde hataları olduğunu anlayabiliyoruz. İlk önce kesim makinasından sayalarını çıkartıyoruz. Sayalarının dikimini yaptırıyoruz. Daha sonra atölyelerimizde ayakkabının üretimini yapıyoruz” diye konuştu. (AFS-SB-
Hatay Havaların ısınmasıyla tozun etkisini hissettirdiği enkaz kentte yaşayan vatandaşlara maske uyarısı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da yaşayan vatandaşlara, uzmanından maske takmaları konusunda uyarı geldi. Doktor Ercan Nural, astım ve alerjik reaksiyonu olan hastalarda toza bağlı olarak geçmeyen öksürükler, burun akıntıları ve hapşırıklar görüldüğünü söyledi. Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’da büyük yıkıma yol açmış ve 25 bine yakın insan vefat etmişti. Hatay’da bahar aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklığı da 35 dereceyi bulmaya başladı. Yaz mevsimiyle birlikte artan toz bulutları sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden oluyor. Dr. Ercan Nural, astım ve alerji hastalarını maske kullanmaları ve dışarıda giyindikleri kıyafetleri yüksek sıcaklıkta yıkamaları konusunda uyardı. Yağışlı havanın etkisini yitirmeye başlamasıyla toz bulutlarının etkisini arttırmaya başladığını dile getiren Dr. Nural, "Yaşadığımız 6 Şubat depremlerinden ötürü çok fazla enkaz mevcut. Yağmurun azalmasına bağlı olarak yaz ayının gelmesiyle birlikte toz bulutları çok fazla olmaya başladı. Astım, alerjik reaksiyonları olan hastalarımızda çok sıkıntılar yaşıyoruz. Hastalarımda özellikle geçmeyen öksürükler, burun akıntıları, hapşırıklar, deri döküntüleri ve kaşıntılar çok fazla olmaya başladı. Bu tip hastalarımızın tedavilerini aksatmamaları, dışarıya çıkarken maske takmaları ve dışarı çıkarken giyilen kıyafetinin tekrar eve sokulmaması lazım. Dışarıya giyilen kıyafetin çıkartılıp 60 ya da 90 derece aralığında yıkanması gerekiyor. Toz bulutları çocuklarda ileri ki yaşlarda bağışıklık sistemlerinin gelişimi için fazla toza maruz kalmamaları gerekiyor. Çocukların ve yetişkinlerin iyi beslenmesi gerekiyor. Protein içeren yemekler, bol yoğurt ve sıvı tüketmeleri konusunda önerilerim var. Çocukları ne kadar dengeli beklerseniz bağışıklık sistemleri gelişmiş olacak. Asıl tedavinin etkenden uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. Bu inatçı öksürüklerde hastalarımda deprem sonrası artış görüyorum" dedi.
Elazığ Kayısıyı ’sis’ vurdu, rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor Elazığ’da geçen sene don vuran kayısıyı bu sene de sis vurdu. Üretici rekoltede yüzde 60 düşüş beklerken, bazı ağaçlarda hiç meyve olmadığını ifade etti. Türkiye’nin önemli kayısı üretim merkezlerinden olan ve 100 bin dekar alanda bir milyona yakın kayısı ağacı bulunan Elazığ’ın Baskil ilçesinde, yılda ortalama 60 bin ton kayısı üretimi gerçekleşiyor. Elazığ’daki bu kayısının yüzde 95’i ise Baskil ilçesindeki bahçelerde oluyor. İlçede üretilen kalitesi ve aroması ile ilk sıralarda yer alan Baskil kayısısının önemli pazar yeri ise Malatya’da bulunuyor. 2 yıldır çeşitli meteorolojik olaylardan ve hastalıklardan dolayı çiftçi istediğini bir türlü alamazken bu sene de kayısı sis vurdu. Bahçelerin üzerlerini kaplayan sis, kayısı tomurcukları üzerinde su tanecikleri biriktirdi. Gece yaşanan en ufak bir soğukta su tanecikleri donarak kayısıyı adeta öldürdü. Her sene bir olayla karşılaştıklarını ve yaklaşık 3 sezondur istediklerini alamadıklarını dile getiren çiftçiler, rekoltede bu sene ortalama yüzde 60 düşüş beklediklerini söyledi. Bu sene kayısının olmamasının en büyük etkeninin sis olduğunu belirten üreticilerden Nusret Abiç, "Sis, ağaç üzerinde su tanecikleri bırakıyor. Bu tanecikler buz dönüştüğü zaman meyve kalmıyor. Hepsi yanıp gidiyor. En büyük etken sistir. Aşırı soğuk veya sıcaktan değil, bu seneki kayısının olmamasının sebebi sistir. Bu sene geçen seneden de düşük. Geçen sene zaten düşüktü, bu sene onun da altında kaldı. Bu sene işçiliği, elektriği, suyu ve gübresini çiftçi cebinden ödeyecek. Geçen seneye göre kayısıda yüzde 60 düşüş var. Geçen sene kadar olması imkansız gibidir. İklimlerin bozulması mı diyelim artık kayısı olmuyor. Geçen sene don vurdu, bu sene sis vurdu. Seneye de ne vurur onu Allah bilir" dedi. Üreticilerden Hamza Abiç ise, "Geçen sene çiçeğe yağmur vurdu ve dondurdu. Bu sene ise aşırı bir sis vardı. Sis tomurcukların üzerinde su olarak birikti. Gece de dondurduğu için tomurcukların hepsi dondu. Bu sene yapacak bir şey yok. Her zaman kazandırmıyor bazen de götürüyor. Bu sene de cepten götürecek. Rızkın kefili Allah’tır. Yapabileceğimiz bir şey yok. Geçen seneye göre bazı yerlerde yüzde 60, bazı yerlerde ise yüzde 100 düşüş var. Bazı ağaçlarda 3-5 kilo var. Bazı ağaçların üzerinde ise hiç yok. 3 sezondur bahçeden verim alamıyoruz. Bahçenin üzeri kırmızı sürgülerle dolu. Bu bahçenin artık verimden düştüğünün bir göstergesidir. Artık bahçe kendi gelişime verdi. 3 senedir meyve olmadığı için ağaç, meyve vermeyi bir nevi unuttu gibi, bu yüzden artık sadece kendini büyütüyor" diye konuştu.
Ankara Türkiye Arıcılık Haritası 2023 verileri ile güncellendi Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülkenin arıcılık ile ilgili bilgilerinin yer aldığı Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini belirterek, "Türkiye Arıcılık Haritamıza yeni coğrafi işaret alan ballarımız ile damızlık ana arı üreten illerimiz de eklendi" dedi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sahip olduğu coğrafi konum ve biyoçeşitlilik dolayısıyla dünya ballı bitkiler florasının yüzde 75’ine sahip olan Türkiye’nin, bal üretiminde dünyada ikinci sırada bulunduğuna dikkati çekerek, dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının da Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizdi. Son 22 yılda arıcılığın geliştirilmesi ve bal üretiminin artırılması amacıyla çok sayıda projenin hayata geçirildiğini anımsatan Yumaklı, bu kapsamda, Bakanlığa bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hizmete sunduğu Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinin üreticiler için önemli bir dijital rehber olduğunu vurguladı. Bakan Yumaklı, “TarımCebimde” mobil uygulamasından da ulaşılabilen Türkiye Arıcılık Haritası internet sitesinde arıcılıkla ilgili birçok veri ve istatistiki bilgi bulunduğuna işaret ederek, “Ülkemiz geneli ve illere göre ayrı ayrı hazırlanan haritamız, renk skalası ile belirtilmiş üretici sayısı, kovan sayısı, bal üretimi ve kovan başı bal verimi gibi bilgiler içeriyor. Haritada ayrıca, ülkemiz genelinde üretimi yapılan bal çeşitleri ve bu balların illere göre dağılımı, illerde en çok üretimi yapılan bal çeşitleri, tescil edilmiş coğrafi işaretli ballar, damızlık ana arı üreten iller ve kapasiteleri, damızlık ana arıların ırk özellikleri ve tescilleri, bombus arısı üreten iller ve kapasiteleri de yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu. Zaman zaman yeni bilgiler eklenen Türkiye Arıcılık Haritası’nın 2023 verileri ile güncellendiğini bildiren Yumaklı, şu bilgileri aktardı: "2023 TÜİK verilerine göre 9,2 milyon adet kovan varlığına sahip olan ülkemizde yıllık bal üretimi 115 bin ton, ortalama kovan başı verim ise 12,5 kilogram düzeyinde bulunuyor. 2002 yılında 74 bin ton olan bal üretimimiz, Bakanlığımızın çalışmaları sonucu 2023 yılında yüzde 54 artışla 115 bin tona, 4,1 milyon olan arılı kovan sayımız ise yüzde 122 artışla 9,2 milyona yükseldi. Muğla, Ordu, Adana, Mersin ve İzmir en fazla kovana sahip illerimiz arasında yer alıyor. Kovan başına en fazla verim Ordu’da gerçekleştirilirken, bu ilimizi Adana, Çanakkale, Sivas ve Kars takip ediyor. En fazla bal üretimi Ordu, Adana, Muğla, Sivas ve İzmir illerimizde yapılıyor. Muğla, Sivas, Antalya, İzmir ve Ordu en fazla arıcılık işletme sayısına sahip illerimiz olarak ön plana çıkıyor." Türkiye Arıcılık Haritası’nda güncellenen verilerden birinin de bal ormanı sayısı olduğunu vurgulayan Yumaklı, “2022 yılında 750 olan bal ormanı sayımız, 2023 yılında 796’ya ulaştı. Buna göre, ülkemiz genelinde toplam 1 milyon 6 bin 183 kovan kapasitesine sahip 95 bin 283 hektarlık alanı kaplayan 796 adet bal ormanımız bulunuyor” ifadelerini kullandı. Bakan Yumaklı, yapılan güncelleme ile Türkiye Arıcılık Haritası’na yeni coğrafi işaret alan ballar ile damızlık ana arı üreten illerin de eklendiğini belirterek, “Ülkemizde coğrafi işaret alan 29 adet tescilli bal çeşidi bulunurken, 27 bal da başvuru aşamasında tescil almayı bekliyor. Ardahan, Ankara, Çorum, Artvin, Muğla, Ordu, Ankara, İzmir, Mersin ve Düzce illerimizde de damızlık ana arı üretimi yapılıyor” bilgisini verdi. "Bal üreticilerimize desteklerimiz sürecek" Tüm bu çalışmaları, arıcılık ile uğraşan üreticilerin ülkenin sahip olduğu kapasiteyi daha yakından tanıyarak bilgi sahibi olmaları amacıyla yürüttüklerini vurgulayan Yumaklı, şunları kaydetti: "Bal ve diğer arı ürünlerinin üretiminde verimliliğimizi daha da ileriye taşımaya yönelik projeler geliştirmeye, desteklerimizi artırmaya devam edeceğiz. 2023 yılında 80 bin 479 arıcımıza 473 milyon 22 bin TL destekleme ödemesinde bulunduk. Bu minvalde, güncellenen Türkiye Arıcılık Haritamızın üreticilerimiz için her yönden yol gösterici olmasını ve üretimlerine güç katmasını temenni ediyorum."