GENEL - 20 Nisan 2019 Cumartesi 18:28

Samsun’da ’Kenevir Araştırma Enstitüsü’ kuruldu

A
A
A
Samsun’da ’Kenevir Araştırma Enstitüsü’ kuruldu

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, OMÜ’de ‘Kenevir Araştırmaları Enstitüsü’nün kurulduğunu açıkladı.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nin; üniversite, şehir ve sanayi iş birliğinin gelişmesini sağlamak amacıyla şehrin önemli aktörlerini bir araya getirdiği “Üniversite Danışma Kurulu Toplantısı”nın beşincisi, Samsun Valisi Osman Kaymak’ın başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda, OMÜ’deki gelişmeler ve mevcut durumun değerlendirilmesinin yanı sıra OMÜ’nün hayata geçirdiği sıfır atık seferberliği, öğretim üyelerinin patent sürecine soktukları çalışmaları ile iş yeri eğitimi süreci konularında bilgilendirme yapıldı. Fikir alışverişi bakımından oldukça verimli geçen toplantıya, danışma kurulu üyeleriyle birlikte Samsun Milletvekili Fuat Köktaş da davetli olarak katıldı.



“Eğitim ihracatında İstanbul, Ankara ve İzmir’deki birçok üniversiteden öndeyiz”


Son Danışma Kurulu toplantısından bu yana OMÜ’deki gelişmeler ve mevcut durum hakkında bilgilendirici bir sunum yapan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Yüksek lisans, doktora ve değişim programlarıyla gelen öğrencilerdeki hareketlilik nedeniyle değişebilen öğrenci sayımız, şu an 52 bin 485. Üniversitemiz, öğrenci sayısı bakımından yüzde 95’lik bir doluluk oranına ulaşmıştır. Uluslararası öğrenci bakımından da Türkiye’nin ön sıralarında yer alan üniversitemizde, 5 bin civarında uluslararası öğrenci bulunmaktadır. 2016 yılında 2 bin 180 olan bu sayının 2019 yılında 6 bin ile 7 bin civarına ulaşacağını öngörmekteyiz. İkincilik ve üçüncülük ödüllerini aldığımız eğitim ihracatı alanında da ilk üçte bulunuyoruz. Bu konuda İstanbul, Ankara ve İzmir’deki üniversiteleri geride bırakarak bu sıralamayı yakalamamız dikkat çekici ve önemli. Ayrıca öğrenci hareketliliğine de önem veren bir üniversiteyiz. Erasmus değişim programında, üniversitelere verilen desteği en üst sınırda alan üniversiteyiz. 1 buçuk milyon avroluk bir destek aldık ve gelen-giden öğrenci ve personel değişimini bu destekle karşılıyoruz” dedi.


Dünya sırlamalarında OMÜ’nün gösterdiği başarıyı da paylaşan Rektör Bilgiç, “Dünyanın 20 bin üniversitesi arasında ilk 1001’in içerisindeyiz. Sürdürülebilir gelişme bakımından da dünya genelinde ilk 200 ile 300 bandında yer alıyoruz” diye konuştu.



“Bütçeyi verimli kullanmak için öncelikli çalışma alanları belirledik”


Üniversite yönetimi olarak var olan bütçeyi verimli kullanmak için öncelikli çalışma alanları belirlediklerini kaydeden Bilgiç, “AR-GE çalışmalarımızın yüzde 60’ını kendi bütçemizden yüzde 40’ını da projelerle elde ettiğimiz dış kaynaklardan sağlıyoruz. 2018 yılında AR-GE çalışmalarımız için yaklaşık 30 milyon TL bütçe sağladık. Elimizdeki bütçe ile öncelik verdiğimiz çalışma alanları ise iklim değişikli ve etkileri, enerji üretimi, akıllı sistemler, sağlık alanında yenilikçi cihaz ve malzeme modellerinin geliştirilmesi, atık yönetimi, nörobilimler ve endüstriyel tasarım olarak sıralayabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.


Samsun Teknopark’ın yüzde 100 doluluk oranına ulaştığı bildiren Prof. Dr. Sait Bilgiç, üniversitedeki patent sayısının da her geçen gün arttığına dikkat çekti. 2016 yılında sadece bir adet bulunan patent sayısının 22’ye ulaştığını belirten Bilgiç, patent ve akademik yayın sayısını arttırmanın da öncelikli hedefleri arasında yer aldığını ifade etti.



“Projeler hayata geçiyor”


Danışma Kurulu toplantısında akademisyenlerin sundukları proje ve patentlerin son durumları hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, “Buzağı Can Sütü Projesi”nde üretim aşamasına geçildiğini ve ürünün beklenenden daha kaliteli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sait Bilgiç, diğer projelerin ise üretim aşamasına yaklaştığını kaydetti.


Teknopark aracılığıyla girişimci gençlere yönelik başlatılan TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim (BİGG) projesine de değinen Rektör Bilgiç, “Bu proje kapsamında belirlenen 10 kişilik grubu gönderdik. İkinci grup için de başvurular başladı. Girişimci gençlerimiz, bu proje sayesinde devletten karşılıksız 200 bin TL’lik hibe alarak fikirlerini hayata geçirebilecekler. Bölgesel gelişme açsından önemli bir proje olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.


OMÜ’nün yürütücülüğünde hazırlanan projelerin de son aşamada olduğuna işaret eden Rektör Sait Bilgiç, “Hazırladığımız projelerin hepsi Ankara’ya çağrılarak TÜBİTAK’ın onayından geçti. Şu an son aşamada Cumhurbaşkanlığımızdan da onay bekliyoruz” dedi.



“Kenevir Araştırma Enstitümüz kuruldu”


Eğitim ve öğretim alanında Türkiye’deki ihtiyaca yönelik bölümlerin açılması için Yükseköğretim Kuruluna (YÖK) başvuruda bulunduklarını dile getiren Prof. Dr. Sait Bilgiç bu alandaki gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “Veteriner Fakültesi’nin inşası için 30 milyon TL’lik bir ödenek geldi. Acil servisimizin de geliştirilmesi, modern ve güvenli bir şekilde hizmet verebilmesi için hazırladığımız proje de kabul edildi. Yatay gelişmeden çok dikey gelişmeye yönelik yeni açtığımız bölümler ise; Sağlık Bilimleri Fakültesinde Odyoloji, Fizik Tedavi ve Rehabiltasyon, Ortez Protez, Dil ve Konuşma Bozuklukları bölümleri, Bafra İşletme Fakültesinde Sigortacılık ve Sosyal Güvenlik Bölümü’dür.”


3 gün önce ’Kenevir Araştırmaları Enstitüsü’nün kurulduğu bilgisini veren Rektör Bilgiç şöyle konuştu:


“Cumhurbaşkanımızın da Samsun’un kenevir merkezi olması ile ilgili açıklamaları olmuştu. Bu açıklamanın gereği olarak ve kenevir açısından Samsun’un alt yapı ve potansiyelini de göz önüne alarak en uygun yer olduğunu düşündüğümüz OMÜ’de bu enstitünün hızlı bir şekilde faaliyete başlamasını hedefliyoruz. Çünkü öğretim üyesi bakımından da imkânımız var. Kısacası Samsun’un kenevire bağlı sanayinin merkezi olmasını destekleyecek bir birimimiz oldu. Destek olanlara teşekkür ediyorum.”


Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’in ardından Rektör Danışmanı ve sıfır atık projesinin yürütücüsü Prof. Dr. Yüksel Ardalı sıfır atık konusunda sunum yaptı.



“Sıfır atık çevreci ve tasarrufu amaçlayan bir proje”


Sıfır atığın çevre duyarlılığının yanında bir tasarruf projesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ardalı, “Öncelikle çöple atık arasındaki farkın öğrenilmesi gerek. Bu projenin üç ayağı var; toplam, depolama ve geri dönüşüm. Sağlam ve uygulanabilir bir sıfır atık yönetim sistemi oluşturmak için bu üç ayağın iyi işlemesi gerek. Biz kurduğumuz bu sistemle, yüzde 100’ü çöpe gidecek atıkların mümkün olduğunca geri dönüşümünün sağlanmasını ve böylece tasarruf etmeyi amaçlıyoruz” dedi.


Sıfır atık konusunda bilinçlenmenin projenin uygulanması açısından oldukça önemli olduğunun altını çizen Yüksel Ardalı, “Akademisyenlerimize, idari personelimize ve temizlik görevlilerimize sıfır atıkla ilgili eğitim verdik. Öğrencilerimizin bilinçlenmesi için de Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) ile birlikte ‘sıfır atık liderleri yetişiyor’ projesini hazırladık. Bu proje kapsamında 100 öğrenciye eğitim verdik. Bu öğrencilerle sıfır atık bilincinin yayılmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.


Toplantı OMÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Demircan uçak, otomotiv ve savunma sanayinde kullanılabilecek malzeme üretimine yönelik bilimsel çalışmalarından oluşan patent sunumu ve OMÜ Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bülümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Volkan Yeter’in sunumuyla devam etti.



“Üstün yetenekli ve uluslararası öğrencilere burs ve iş imkânı sağlamalıyız”


Patent sunumlarının ardından İşyeri Eğitimi ile Ustabaşıların Eğitime Katılması konusundaki bilgilendirici sunumunu gerçekleştiren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Vedat Ceyhan, 2. Danışma Kurulu’nda kararı alınan “öğrencilerin işyerleri ile daha çok buluşması” konusunda yapılan projeyle ilgili bilgi verdi.


Projeye çok çalıştıklarını ve oldukça mesafe kat ettiklerini belirten Ceyhan şunları söyledi: “Bu projeye başladığımızda bizim üniversitemizin 2-3 bölümünden yalnızca 10 öğrenci, 4 yıl boyunca 1 dönemini işyerinde geçiriyorken, çabalarımızla bunu uygulayan program sayısını 34’e çıkardık. Aralık ayındaki toplantıdan sonra öğrenci sayısı ilk olarak 34’e, bugün itibariyle de 162’ye yükseldi. Bu 162 öğrencinin 12’si de işe başladı. Bu bir süreç. Burada atılan tohumlar uygun ortam bulduğunda gelişiyor. Bu nedenle Danışma Kurulu’nun çok önemli bir yönü olduğunu düşünüyorum. İkinci projemiz de yine bu kuruldan çıkmıştı. Öğrencilerin hep işyerine gitmektense, oralarda bulunan ustalarımızın bilfiil gelip, bir dönem ders vermesini planlamıştık. Fakülte ve yüksekokullarımızdan gelen taleplerle toplam 18 usta öğretici belirledik. Bu kişilere de yaz aylarında ders anlatımı konusunda eğitim verip eylül ayından itibaren derslere girmelerini sağlayacağız. Bunların yanı sıra benim üç küçük projem var. Birincisi öğrencilerin ve sanayicilerin daha yakın olması. İkincisi üstün yetenekli öğrencilere ufuk açılması, üçüncüsü ise uluslararası öğrencilerle ilgili olarak iş dünyasıyla daha çok kaynaşmalarını sağlama. Onlara küçük küçük de olsa burs yoluyla destek olma. Çünkü yetiştirdiğiniz uluslararası öğrencilere istihdam sağlıyorsanız bu anlamda üst ligde mücadele ediyorsunuz demektir. Samsun’un daha uluslararası bir il olmasını ve öğrencilerin ile sanayicilerin daha yakın olmasını istiyorum.”


Gündem konularının genel bir değerlendirmesi, yeni fikirlerin sunulması ve görüşlerin alınmasının ardından toplantı sona erdi.


Bir otomotiv fabrikasında yapılan toplantıya Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, OMÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Menderes Kabadayı ve OKA Genel Sekreteri Mevlüt Özen de katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas’ta kayak tarihi kitap oldu Türkiye’nin kayak tarihi açısından önemli bir yere sahip illerinden bir tanesi olan Sivas’ın kayak tarihi kitap oldu. Yapılan araştırmalar sayesinde Türkiye’de ilk kayak okulunun Sivas’ta askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Sivas’ta yaşayan ve yaklaşık 26 yıl Türk milli takımını çalıştıran Kayak antrenörü İlhan Erzurum, hayalini gerçekleştirmek için 3 yıl önce bir adım attı. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerini tek tek araştıran Erzurum, Sivas’ın kayak kronolojisi çıkarmayı başardı. Araştırmalar sırasında Türkiye’nin ilk kayak okulunun 1917 yılında Arif Hikmet Koyunoğlu tarafında Sivas’ın Suşehri ilçesi Buldur köyünde, askeri amaçla kurulduğu ortaya çıktı. Bu zengin geçmişe ışık tutan İlhan Erzurum’un ‘Sivas Kayak Tarihi’ kitabı Türkiye’nin ilk kayak merkezinden günümüze kayak sporunun gelişimi ve Sivas’ın bu alandaki öncü rolünü anlatıyor. “Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır” İlhan Erzurum, Türkiye’de kayak sporunun askeri amaçla başladığını ifade ederek, “Sivas’ın kayak kronolojisi çok zengin. Türkiye’de kayak sporu askeri amaçla başlamıştır. Sivil hayata geçmesi 1930 yıllarına denk gelir. Ama Türkiye’nin ilk resmi kayak okulu Suşehri Buldur köyünde Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından açılmıştır. Kronolojisi bu kadar zengin olan bir şehir. 1917 yılında ilk resmi kayak okuluyla başlayıp 1930’lu yıllarda kayakla ilgili sempozyumların yapıldığı Türkiye’nin ilk kayak kulüplerinden Yıldız Dağı Kayak Kulübü, 1933 yılında Sivas’ta kurulmuştur. Türkiye’nin katıldığı ilk kış olimpiyatlarına giden dört sporcudan birisinin Sivaslı olması ve ilerleyen yıllarda da olimpik sporcuların olması ve bugün totalde 30 - 40’a yakın milli sporcunun yetişmiş olduğu görüyoruz. Turizm ayağında da uzun yıllar hayalleri kurulmuş olan Yıldız Dağı kış sporları merkezi Sivas’ta dördüncü kayak merkezidir. Türkiye’nin en modern kayak merkezlerinden birine sahip olmamız hasebiyle bu bilgilerin bir şekilde toparlanması gerekliydi. Ben de bunları toparlayıp bir kitap haline dönüştürüp gelecek nesillere aktarmak istedim” dedi. “Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış” Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihinin eşzamanlı başladığını aktaran Erzurum, “Kitabımın ofis çalışması üç yıl sürdü. Yaklaşık 16 binin üzerinde gazete arşivlerinde araştırmalar yaptım. Kitabın neredeyse yüzde 90’ı zaten gazete arşivlerinden temin edildi. Hiçbirisi ansiklopedik bilgiler değil. Bir iki kitaptan faydalandım. Ama bunun dışındakilerin hepsi gazete arşivleri ve ansiklopedik bilgi olmayan bilgiler, gün yüzüne çıkmamış bilgiler. Kayak Türkiye’de askeri amaçla başladı ve 1. Dünya Savaşı’nda Rusların ülkeye girmesi ile birlikte Arif Hikmet Koyunoğlu ki bu kişi Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından bir tanesidir. Türkiye’deki birçok ünlü binanın mimarlarından birisidir. Balkanlar’da savaşmış bir yedek subay. Giderken öğrendiği Suşehri Buldur köyü havzasında kaldığı için Rusların Anadolu’ya girmesi ile birlikte de orayı güvenli ve karın çok olduğu bir bölge olması sebebiyle ilk kayak okulunu orada açmıştır. Ama bu askeri amaçlıdır. Sivil hayata geçmesi Cumhuriyet kurulduktan sonra halk evleri aracılığıyla 1930’lu yıllara denk gelmektedir. Orada da Türkiye’deki kayak tarihi ile Sivas kayak tarihi eşzamanlı başlamış ve ilerlemiştir” diye konuştu. “Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor” Erzurum, Kayak sporu çalışmalarının Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başladığını ifade ederek, “Türkiye’de spor teşkilatının yapılanmasına kısaca baktığımız zaman Osmanlı döneminde Türkiye İdman Cemiyeti daha sonra Türkiye İdman Cemiyeti birliği ve sonra Beden Terbiyesi Müdürlüğü ve Spor Bakanlığı’yla gelir. Genç Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında halk evleri kuruluyor. Halkın savaş sonrası moral motivasyonu yükseltmek için Türk gençlerini spor yapması için ve halk evlerinde sportif faaliyetler sanatsal, oyunsal faaliyetler başlıyor. Bu arada da 1930’lu yıllarda kayak sporu 3-4 tane spor branşında bir tanesi. Kayak sporu çalışmaları da Anadolu’da kar olan yüksek dağları olan bölgelerde başlıyor. Bunların başında da Erzurum,S ivas, Sarıkamış, Bursa Uludağ ve Ankara gibi iller geliyor. Kayseri ve bunlar ilk yıllarda halk evleri arasında çeşitli etkinlikler yaparak kayak sporunu geliştirmeye çalışıyorlar. Onlara kitabımızda genişçe yer verdik” şeklinde konuştu.