GENEL - 04 Ocak 2012 Çarşamba 15:41

VEREM EN ÇOK ÖLDÜREN BULAŞICI HASTALIK

A
A
A
VEREM EN ÇOK ÖLDÜREN BULAŞICI HASTALIK

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Bilgin, tüberküloz (verem) hastalığının günümüzde hala tek mikrobun yaptığı en çok öldüren bulaşıcı hastalık olduğunu belirterek, "Dünyada yılda 8.8 milyon insan bu hastalığa yakalanırken, 1.7 milyonu ölmektedir" dedi.
Medicana Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Bilgin, verem hastalığı, hastalığın Türkiye ve dünyadaki durumu, bulaşma ve korunma yolları hakkında bilgi verdi. Bilgin, "Verem, günümüzde hala tek mikrobun yaptığı en çok öldüren bulaşıcı hastalıktır. Yılda 8.8 milyon insan bu hastalığa yakalanırken, 1.7 milyonu ölmektedir. Dünyadaki bütün hastalıkların yüzde 2.5’ini ve önlenebilir ölümlerin yüzde 26’sını oluşturmaktadır. Dünyada tüberküloz en çok Güney-Doğu Asya ve Sahra Güneyi Afrika’da
bulunmaktadır. Hindistan, Çin ve Endonezya’da dünyadaki hastaların yarısı bulunmaktadır. Toplam 22 ülkede, dünyadaki tüberküloz hastalarının yüzde 80’i bulunmaktadır. Görüldüğü gibi verem az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorunudur. Gelişmiş ülkelerde ise son zamanlarda AIDS ile birlikte ön plana çıkmaya başlamaktadır. Dünya nüfusunun üçte biri verem basili ile enfektedir (vücuduna basili almıştır). Verem basili ile enfekte olanların yüzde 10’u yaşamlarının bir döneminde verem hastalığına
yakalanırlar" diye konuştu.
Verem hastalığı konusunda Türkiye’nin durumuna değinen Uzm. Dr. Salih Bilgin, "Ülkemizde tüberküloz hastalığı, bu yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Bir numaralı ölüm nedeni idi. 1940’lı yıllarda her yıl bin kişiden 2-3’ü verem nedeniyle ölüyordu. Özellikle 1960’lı yıllarda başlayan yoğun verem savaşı çabaları sonucunda durum değişmiştir. Çok başarılı yürütülen çalışmalar sonucu tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. Türkiye’de 10 milyon ile 20 milyon arası bir nüfusun
enfekte olduğu, yani vücutlarında henüz hastalık oluşturmamış verem mikrobunun olduğu hesaplanmaktadır. Bu insanların yüzde 5-10’u yaşamlarının bir döneminde verem hastası olacaklardır. Türkiye’de yılda yaklaşık 25-30 bin tüberküloz hastasının ortaya çıktığını tahmin edebiliriz. Bu hasta sayılarının nüfusa oranı, sanayileşmiş ülkelerde 100 binde 20 ve altında, Asya ve Afrika ülkelerinin çoğunda 100 binde 100’den, hatta 200’den fazladır. Ülkemizde ise kayıtlı hastalar 10 binde 25, tahmin edilen hastalar ise
100 binde 32’dir" şeklinde konuştu.
Tüberküloz hastalığının bulaşma ve korunma yolları konusunda da bilgi veren Medicana Samsun Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Bilgin, şöyle devam etti:
"Tüberküloz hastalığında bulaşma, hastadan hava yolu ile olur. Tüberküloz basilinin akciğerlere yerleşip çoğalabilmesi için alveollere kadar ulaşması gerekmektedir. Bu da ancak hasta kişiden solunum ile havaya saçılan damlacık çekirdeklerinde asılı halde bulunan basillerle mümkün olabilmektedir. Çapları yaklaşık 1-10 mikron olan partiküller alveollere ulaşır, fakat 1-3 mikron olanlar daha yüksek oranda ulaşır. Yaklaşık 1 mikron çaplı partiküller havada birkaç saat asılı kalabilmektedir. Çeşitli solunum
olaylarında damlacık oluşturma potansiyeli farklıdır. Konuşma ile 0-210, öksürme ile 0- 3 bin 500 ve hapşırma ile 4 bin 500- 1 milyon partikül oluşur. Bu nedenle öksürme ve hapşırma sırasında hastaların ağızlarını kağıt ya da bezden bir mendille kapatmaları istenmelidir. Yapılan deneysel araştırmalar, tüberküloz basilinin tozla, toprakla, hastaların eşyalarını kullanmakla ya da aynı kaptan yemekle bulaşamayacağını göstermiştir. En bulaştırıcı olan hastalar balgam mikroskobisinde ARB pozitif olan akciğer ve
larinks tüberkülozlulardır. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar, aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları olabilir. Bulaşmada kişinin yaşadığı ortamda önemlidir. Ortamda yeterli havalandırmanın olmaması, bireyin yaşadığı ortamın güneş ışığı alıp almadığı ve daha önce de belirtildiği gibi kaynağa yakın olup olmama bulaşmayı etkileyen faktörler arasında önemli bir yer tutmaktadır."
KORUNMA YOLLARI
Uzm. Dr. Salih Bilgin, tüberkülozdan korunma yöntemlerine ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Tüberkülozdan korunma, dört başlık altında sıralanabilir; bulaştırıcı hastaların tedavisi, basil kaynağını yok eder. Koruyucu ilaç tedavisi, BCG aşısı ve TB bulaşmasının önlenmesi. Korunmada önemli olan kaynak vakanın mümkün olduğu en erken zamanda tespit edilip tedavi edilmesidir. Etkili tedavi ile ilk günlerde basil sayısı hızla azalmakta, bunun yanında öksürük sıklığı da azalmaktadır. Hastaların bulaştırıcılığı, etkili tedavi ile 2-3 haftada pratik olarak sona erer. Bu nedenle tüberkülozlu hastayı
hemen izole etmek ve etkili tedaviye başlamak korunmada en önemli faktördür. Koruyucu ilaç tedavisinin amacı, tüberküloz hastası ile teması olan kişide enfeksiyon gelişimini ya da tüberküloz enfekte kişide tüberküloz hastalığı gelişimini önlemektir. Ancak koruyucu ilaç tedavisi her kişiye değil, hasta olmadığı kanıtlanmış yüksek riskli gruplara verilmelidir. BCG aşısı ülkemizde biri doğumdan 2 ay sonra, diğeri ilkokul birinci sınıfta olmak üzere çocuklarda iki kez BCG yapılmaktadır. BCG, üç aylıktan büyük
herkese tüberkülin cilt testi yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. BCG, tüberküloz enfeksiyonundan koruyucu etki yapmaz, kanla ve lenfatik sistemle basilin yayılmasını engeller. Böylece hayatı tehdit eden milier, menenjit TB gibi durumların ortaya çıkışını azaltır. Tüberküloz bulaşmasının önlenmesinde bulaştırıcı olgulara hızla tanı konulması ve tedaviye başlanması önemlidir. Bunun yanı sıra kişisel önlemler (öksürürken ağzın kağıt mendille kapatılması v.s), kişinin yaşadığU bilgi veren Medicana Samsun
Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmı ortamın düzeltilmesi, toplumun bu konu hakkında bilinçlendirilmesi de bulaşmayı önlemede önemli faktörler arasındadır."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da “Tarihe Saygı, Geçmişe Vefa" bisiklet etkinliği Van’da 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile 20 Mayıs Van’ın işgalinin 109. yıl dönümü nedeniyle "Tarihe Saygı, Geçmişe Vefa" sloganıyla bisiklet etkinliği gerçekleştirildi. Türkiye Spor Yazarları Derneği Van İl Temsilciliği öncülüğünde Küresel Gazetecililer Konseyi Van Temsilciliği, Öğretmenler Bisiklet Topluluğu ve Van Gölü Aktivistleri tarafından düzenlenen etkinlik öncesi bisiklet severler 1915’de Ermeni isyanı ve 20 Mayıs 1915 Rus işgalinde yakılıp yıkılan tarihin canlı tanığı eski Van şehrinde toplandı. Cumhuriyet döneminin en önemli yatırımlarından olan ve Vanlıları Van Gölü ile buluşturan sahil yolu güzergâhını kullanan bisiklet severler, Edremit Stadyumuna kadar pedal çevirdi. 19 Mayıs tören alanına girerek katılımcıları ve protokolü selamlayan topluluk, Van Valisi Dr. Ozan Balcı tarafından kutlandı. Türkiye Spor Yazarları Derneği ve Küresel Gazeteciler Van Temsilcisi İkram Kali, nisan ve mayıs aylarının genelde Türkiye’de yerelde ise Van için tarihi anlam ve değerinin olduğuna dikkat çekti. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı coşkuyla kutladıklarına işaret eden İkram Kali, "19 Mayıs, ülkemizin dönüm noktalarından biridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizi saygı ve şükranla anıyoruz. Mayıs ayı Van için özel anlamı olan hüzünlü bir gündür. 1915’de Ermeni isyanı ve 20 Mayıs 1915 Rus işgalinde eski Van şehri yakılıp yıkıldı. Van’ın nüfusunun yüzde 64’ü katledildi. Bu rakam 160 bin civarındadır. On binlerce Vanlı mülteci olarak ülkemizin dört bir yanına dağıldı. Türkiye Spor Yazarları Derneği, Küresel Gazetecililer Konseyi Van Temsilciliği, Öğretmenler Bisiklet Topluluğu ve Van Gölü Aktivistleri işbirliğiyle ‘Tarihe Saygı, Geçmişe Vefa’ sloganıyla ‘anla, an, anlat ve unutma unutturma’ çağrısıyla etkinlik düzenledik. Etkinliğimize çok sayıda bisiklet sever katıldı. Sağlıklı, bilinçli, duyarlı nesiller ve toplum yanında Van Gölü’nün temiz kalması için Van Gölü sahil yolunu özellikle kullandık. Birçok olgu bu turda bir araya geldi. Van Gölü Aktivisitleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel ve Van Öğretmenler Bisiklet Topluluğu Başkanı Hakan Durğun’a katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu tür etkinliklerimiz devam edecektir” dedi. Tarihe ve vefaya önem vermek, sağlıklı yaşama dikkati çekmek ve Van Gölü’nün korunması konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla bisiklet turu düzenlediklerini belirten Van Öğretmenler Bisiklet Topluluğu Başkanı Hakan Durğun ise “19 Mayıs ve 20 Mayıs tarihi günlerdir. ‘Tarihe Saygı, Geçmişe Vefa’ sloganıyla tarih ve vefa kavramlarında farkındalık oluşturduğumuza inanıyorum. Çok sayıda bisiklet sever katıldı. Eski Van şehrinde toplanarak tura başlamamızın özel bir anlamı vardı. Oradan mesaj vermek istedik” diye konuştu. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında sağlıklı yaşama dikkati çekmek amacıyla tur düzenlediklerini kaydeden Van Gölü Aktivisitleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel de, Vanlıların ailece bisiklet sürmeyi sevdiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kutlanan 19 Mayıs tarihine dikkat çekmek istedik. Bugün gençliğin, sporun geleceğin konuşulduğu gündür. Van 20 Mayıs 1915 günü işgal edildi. Van’ın işgalinin 109. yıl dönümü kapsamında etkinliğe anlam katmak için eski Van şehrini başlangıç noktası olarak belirledik. Hayatlarını kaybeden Vanlı vatandaşlarımızı saygıyla, rahmetle anıyor, ve unutmuyoruz. Ayrıca Van Gölü eşsiz bir güzelliğe sahip. Buradaki doğaya, şehrimize ve bölgeye can veren önemli bir değer. Van Gölü’nün mavi kalmasına dikkati çekmek amacıyla Van için önemli bir yatırım olan 9 kilometrelik sahil yolunda pedal çevirdik. Daha sonra Edremit’te düzenlenen 19 Mayıs törenlerine katılarak bayram sevincine katkı sağladık. Anlamlı ve güzel bir etkinlik oldu. Katılımcılara teşekkür ediyoruz.”
Balıkesir Trafik kazası geçirdiler, hastaneden sahneye koştular Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde bir gece önce trafik kazası geçiren oyuncular, ertesi gün "biletler satıldığı için seyirciye ayıp olur" diyerek sahneye çıktı. Ayvalık Belediye Tiyatrosu tarafından sahnelenen “Konusuz Mutsuzluk” adlı oyunu için son provalarını alan oyunculardan Kübra ve Yiğit Şafak çifti evlerine dönerken motosikletle kaza yaptı. Ancak "biletler satıldığı için seyirciye ayıp olur" diyerek her şeye rağmen ertesi gün oyuna çıktılar. Oyunu İstanbul’dan izlemeye gelen jüri ekibi Erbil Göktaş, Mustafa İri, Arzu Yanardağ ve Çisil Oral oyun sonrası iki oyuncudaki sargıların oyun gereği olduğunu zannettiler ama gerçeği öğrenince şaşırdı. Enjeksiyonla ağrılarını dindirmeye çalışarak oyuna çıkan oyuncular, oyunda aynı performansla görevlerini yerine getirdiler. Birinin kolunda birinin ayak parmağında çatlak olmasına rağmen, sahneye saygıları gereği oyuna çıkan oyunculara, gösterdikleri özveri karşısında duygulandığını belirten Ayvalık Belediye Tiyatrosu Direktörü Erkan Cılak, "İki oyuncu arkadaşımın geçirdikleri kaza sonucunda kol ve ayak parmaklarında çatlakların olduğunu bilseydim oynatmazdım. Bize raporların iyi geldiğini oyun oynayabilmek için sorun olmadığını belirttikleri için oyundaki rollerini canlandırmalarına izin verdik. Üzgünüm, bir yandan da seyirciye ve sahneye olan iş ahlakları için de onlarla gurur duydum" dedi.
Antalya Alanya’da Atatürk Evi ve Müzesi kapılarını açtı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğü koordinesinde Alanya Müze Müdürlüğünce yürütülen restorasyon çalışmaları sonucunda Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçede konakladığı Alanya Atatürk Evi ve Müzesi törenle açıldı. Restorasyon çalışmaları tamamlanan Alanya Atatürk Evi ve Müzesi’nin açılış törenine Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmezer, Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Hüseyin Direk, İlçe Emniyet Müdürü Kenan Patat, İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu, Sahil Güvenlik 92. Bot Komutanı Üsteğmen Osman Karalay, Alanya Müze Müdürü Seher Türkmen, protokol üyeleri, davetliler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Tören öncesinde Arıkan Yılmaz Dim Meslekli ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinden oluşan halk oyunları ekibi gösteri gerçekleştirdi. Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. “Özel günde Alanya Atatürk Evi’ni açmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” Törende konuşma gerçekleştiren İl Kültür ve Turizm Müdürü Candemir Zoroğlu, “Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı. Bu güzel günde Cumhuriyetin kuruluşunun ilk adımlarını atıldığı olayların yıldönümünde Alanya Atatürk Evi’ni açmış olmanın mutluluğunu paylaşıyoruz. Atatürk’ün 1935’te gelip konakladığı bu binayı Bakanlığımıza bağışlayarak 1987’den beri hem Alanya halkına hem de Alanya’ya yurt içinden ve yurt dışından gelen tüm misafirlere böyle bir imkan sağlayan Azakoğlu ailesine özellikle anmak istiyorum onları şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. “Sizler sayesinde ilk defa gezeceğim” Alanya Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, Alanya Atatürk Evi’ni ilk defa ziyaret edeceğini belirterek, “Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin gururu sayılabilecek bir yolculuğa başladı ve o gün tarih olarak bugün böyle önemli özel bir günde de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ayrıca çok teşekkür ediyoruz. Atatürk’ün Alanya’ya geldiğinde konakladığı ya da dinlendiği evi Alanya’ya yeniden kazandırdığı için böyle bir anıt ev sizden güzel insanlar içeride daha güzel, daha net daha temiz görebileceğiz. Ben de sizlerin sayesinde ilk defa burayı gezeceğim” diye konuştu. “Alanya’nın ön plana çıkmasını sağlayacak önemli bir katkı” Alanya Kaymakamı Fatih Ürkmezer ise, “Bugün bizim için Türk milleti için çok anlamlı bir gün. Ben buraya tayin olduğumdan beri ara sıra gündeme gelen ne zaman açılacak diye sorulan bir yerdi. Bizim de müze müdürlüğümüz, Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzden takip ettiğimiz o süreci nihayete ermesi bizleri mutlu ediyor. Ata’mızın ziyaretinde kullandığı bu ev Alanya tarihinde Selçuklu’nun başkentliğini yapan önemli bir kentte o zamandan bu zamana kalan tarih eserlerle beraber aslında Cumhuriyet Dönemi eserlerinden de Alanya’nın ön plana çıkmasını sağlayacak önemli bir katkı” ifadelerini kullandı. Yapılan konuşmalarından ardından protokol üyeleri ve vatandaşlar Alanya Atatürk Evi’nin içini gezdi.