YEREL HABERLER - 01 Şubat 2012 Çarşamba 12:43

SAMSUN MÜFTÜLÜĞÜ`NDEN MODEL PROJE

A
A
A
SAMSUN MÜFTÜLÜĞÜ`NDEN MODEL PROJE

Samsun İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, Türkiye’de ilk defa Samsun’da model bir çalışma başlattıklarını, bu çalışmanın Türkiye’ye örnek olacağını söyledi.
Büyük Samsun Oteli’nde basın mensupları ile kahvaltıda buluşan Öztürk, uygulamaya koyacakları model proje hakkında geniş bilgi verdi. Göreve 2 ay önce başladığını, geçen süre zarfında yapmayı planladıkları projeler hakkında çalışmalar yaptıklarını, bu projelerden bir kısmına hemen başlayacaklarını, bir kısmının da önümüzdeki dönemde hayata geçeceğini belirten Öztürk, işe kendi personellerinin eğitiminden başladıklarını kaydetti. Bu konuda gerek İl Müftülüğü gerekse İlçe Müftülüklerindeki bütün personelin eğitimi için düğmeye bastıklarını, projelerin uygulanmasında personel eğitiminin büyük önem arz ettiğini dile getiren Müftü Öztürk, merkezi vaaz sistemini kaldırdıklarını, bunun yerine her imanın kendi camisinde cemaate vaat edeceğini, okunan aşrı şeriflerin manalarının cemaate anlatılacağını, vatandaşların dini açıdan bilgilenmeleri adına ilim ve fikir dergisi çıkartacaklarını ve bunu daha sonra gazeteye çevirebileceklerini açıkladı.
İl Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk, insanlarla daha iyi kaynaşma sağlamak adına il merkezi ve ilçelerde futbol, voleybol, basketbol ve güreş takımları kuracaklarını, bunların kendi aralarında yapacakları maçlar sonunda karma bir takım oluşturup, bu takımın da turnuvalara katılacağını belirtti. Halka yönelik çalışmalara büyük ağırlık vereceklerini kaydeden Öztürk, “Bu çerçevede aile ziyaretleri, esnaf ziyaretleri ve sohbetler yapacağız. Kahve ve meyhanelere özel bir ekiple ziyaretlerde bulunacağız, ortam müsait olursa konuşma yapacağız ve konuşma sonunda da onlara açıklamalı bir dosya bırakacağız. Pazar yerlerini ziyaret edeceğiz, stadyumun kapılarında şiddete yönelik açıklamalı broşürler dağıtacağız. Sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapacağız. Camilerimizi özürlü ve engelleler uygun hale getirip onlar için asansörler yaptıracağız ve abdest alabilecekleri ve ibadet edebilecekleri mekanlar hazırlayacağız. Ar-Ge birimi kuracağız. Köylerimizi ziraat mühendislerimiz, diş teknisyenlerimiz ve ilgili arkadaşlarımız ile birlikte ziyaret edeceğiz, köy meydanında köylülerimize faydalı olabilecek her türlü açıklamaları yapacağız” dedi.
PROTOKOL CAMİSİ
Kültür evleri projeleri çerçevesinde çalışmalar yapacaklarını, yetim çocuklara, genç kızlara ve evlilere yönelik projeleri hayata geçireceklerini, genç kızlara ve erkeklere evlilik öncesi eğitim vereceklerini ifade eden Müftü Öztürk, Samsun’a deniz kenarında uygun bir yere 1500-2000 kişilik bir protokol camisi hedeflediklerini, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendilerine bu konuda her türlü desteği verdiğini, önümüzdeki dönemde gerek yeri gerekse diğer konularda açıklamalar yapacaklarını vurguladı.
Öztürk, “Amacımız kadınlarımızı da camiye getirmektir. Vaazları kadınlarımızın da dinlemesini sağlamaktır. Cuma namazlarının vatandaşlarımız tarafından rahat kılınmasını temin etmektir. Bu çerçevede Samsun’da bu ihtiyacı karşılayabilecek büyüklükte bir camimiz yoktur. Yapmayı planladığımız protokol camisinde aynı anda 1500-2000 kişi namaz kılabilecektir. Bu camimiz çocuklarımız, engelli kardeşlerimiz, genç kızlarımız, hanım kardeşlerimizin abdest alıp ibadet edebileceği, eğitim görebileceği, dışarıda çocuk parkının olacağı, büyük bir otoparkının olacağı, geniş kapsamlı bir proje olacaktır. Ayrıca, uyuşturucu okullarımıza kadar indi. Eğer Milli Eğitim Müdürlüğü bizden bir talepte bulunursa bu konuda da çalışmalar yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Bir gazetecinin, “Alevi vatandaşlara yönelik bir projeniz var mı?” sorusu üzerine Müftü Öztürk, “Biz hiçbir vatandaşımızı, hiçbir kimseyi ayırt etmeksizin insan merkezli bir kültür seferberliği başlatıyoruz. Bunun için elbette Alevi kardeşlerimiz için de projelerimiz olacak. Samsun’da bazı ilçelerimizde Alevi vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğu köyler var. Şimdi bu köylerle ilgi çalışmalar yapıyoruz. İlk etapta bu köylerimizdeki camilerimize, anne-babası Alevi olan, Alevi orijinli imamlarımızı atayacağız. Bu sayede imamlarımız vatandaşlarla daha iyi kaynaşacak, onlara daha faydalı olacaktır diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Kendisinin bizzat çarşı-pazar gezeceğini, insanlarla dertleşeceğini, ilkbaharda köyleri ziyaret edip köylülerle kazma kazacağını, halkın müftüsü olacağını belirten Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: “Ben bu göreve kendi isteğimle gelmedim. Benim için kimse tavassutta da bulunmadı. Diyanet İşleri Başkanımızın tercihi doğrultusunda bu görevi kabul ettim. Hiç kimseyi ayırt etmeden insanlara hizmet edeceğim. Herkese dinimizi anlatacağız. Sosyal projelerimizi geliştireceğiz. İnsanlara faydalı olmaya çalışacağız. Bunu yapabildiğimiz ölçüde bu göreve devam edeceğiz. Aksi halde benim üniversitedeki yerim hazır.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Depremde yaşadıklarını unutmak için sanata yöneldi Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinde evi yıkılan ve çok sayıda akrabasını kaybeden 3 çocuk annesi Nazan Taştan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak seramik ustası oldu. Asrın felaketinden önce özel okulda ve kurs merkezinde öğretmenlik yapan Nazan Taştan Yapıcı, depremde evi yıkılınca ailesiyle Mersin’e yerleşti. Bir yıl Mersin’de yaşadıktan sonra tekrar memleketi Adıyaman’a dönen Yapıcı, öğretmenlik yerine seramik ve çini sanatına yöneldi. Depremin acılarını unutmak için başlarda terapi amaçlı başladığı seramik ve çini sanatında ustalaşan Yapıcı, öğretmenlik mesleğini bırakarak atölye kurdu. Kendi elleriyle yaptığı eserlere şekil veren ve bunları vitrin ve raflara dizerek satışını yapan Yapıcı, bir taraftan da başka kadınlara bu sanatı öğretmeye başladı. Çocuk ve eğitim üzerine kitap da yazan Nazan Taştan Yapıcı’nın hayatı depremden sonra değişti. Öğretmenliği bırakıp sanata yönlendiğini söylendiğini söyleyen Nazan Taştan Yapıcı, "Deprem sürecinde öğretmenlik mesleğini icra ediyordum. Depremden sonra hepimizin bir çıkış yolu araması gibi Mersin’e gittik. Bir yıl oraya yerleştik. Çocuklarım vardı. Sonra bir yıldan sonra memlekete dönmek zorunda kaldık. Sonra dönünce seramik sanatıyla, çini sanatıyla, öğretmenlik mesleği arasında gidip geldim. Hatta bir sürede devam ettim öğretmenliğe. Ancak sonrasında sanatın daha ağır bastığını gördüm. Çünkü belki depremden sonra yaşadığım tramvaydı, o acılarla o üzüntülerle inanılmaz derece ruhumu rehabilite ediyordu. Bana çok iyi geliyordu çini ve seramikle uğraşmak. Ve neden olmasın ki dedim? Başkaları da neden faydalanmasın? Başkaları da neden iyi gelmesin? Bana iyi geldiyse başkalarına da iyi gelebilir diye düşündüm. Bunu bir mesleğe dönüştürmeye karar verdim. Hali hazırda zaten gerekli eğitimleri almıştım. Ondan sonra işyeri açma kararı aldım. Çevremdeki insanların desteğiyle beraber. Sonra işyerini açtıktan sonra böyle güzel bir konseptimiz oldu. İnsanlar gelip burada isterlerse çini ve seramik yapabiliyorlar. Yardım isterlerse yardımcıda olabiliyorum veya ürün satın alıp götürebiliyorlar. Bende hem gelenlere yardımcı oluyorum, hem ürün yapıp satışını yapıyorum" dedi. Zozan Tümüç isimli vatandaş, "Sanatıyla da buluşturduğu eserleri görmek, böyle tanımak, iç detayını öğrenmek böyle bana çok şey kattı açıkçası. Buraya geldikten sonra bir çalışma yaptım. Bir bardak boyama yaptım. Bir de kendimce bir sevgi tabağı hazırladım. Kendi el emeğimle. Kendisi bu süreçte bana yardımcı oldu. Açıkçası çok keyif aldım. Tekrar da gelip yapmayı istiyorum. Fırsat buldukça ilk geldiğim yer açıkçası burası" diye konuştu.