YEREL HABERLER - 03 Haziran 2014 Salı 10:28

Türkiye’nin Geleceği Tarım Ve Tarıma Dayalı Sanayidedir

A
A
A
Türkiye’nin Geleceği Tarım Ve Tarıma Dayalı Sanayidedir

Türkiye’nin bir tarım ülkesi ve kalkınması tarım, tarıma dayalı sanayi ile mümkün olacağını belirten Prof. Dr. Yusuf Demir, “Özellikle 1980’lerden sonra uygulanan politikalar ülkemiz tarımını 30 yıldır sürekli geriye götürmüş ve kendi kendine yeten ülke konumundan, pek çok tarım ürününü ithal eden ülke haline dönüşmüştür. Ülkemiz tarımında gerekli reformlar yapılabilirse mevcut kaynaklarımız, değil 75 milyonu, 275 milyonu besleyecek yeterlilik ve niteliğe sahiptir. Türkiye’nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayidedir” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDEDİR
Türkiye’de çiftçiliğin ve tarımın profesyonelleşmesi, Türkiye'nin kısa vadede tarım ürünü ihraç eden ülke haline dönüşmesine vesile olacağının altını çizen Demir, “Bu konuda özellikle, meclisten yeni geçen toprak koruma ve arazi kullanı yasası sosyal ve hukuki boyutları dikkate alınarak bir an önce uygulamaya geçilmelidir. Kırsal alan tanımı yeniden yapılmalı, köylü ile çiftçi tanımı ve ayırımı gerçekleştirilmelidir. Çiftçi ve çiftçilik profesyonel bir meslek haline dönüştürülmeli, bu amaçla bölgesel işletme büyüklükleri, işletme kapasite ve nitelikleri belirlenerek profesyonel çiftlikler kurulmalıdır. Kırsal kalkınma stratejimiz mevcut büyük şehir yasası ile entegre olarak tekrar ele alınmalı, büyük şehir sınırlarında mahalle olan köylerin dönüşümü ve ıslahı çalışmaları ayrıca planlanmalı, diğer illerimizde köylerin geliştirilmesi ve ıslahı ile ilgili projeler, köyleri yaşanabilir merkezler haline dönüştürecek özelliklerde geliştirilmeli ve bu amaçla kırsal dönüşüm projeleri uygulanmalıdır. Önümüzdeki yüzyılın en önemli sorunlarının başında gelen iklim değişimi ve kuraklık, su kullanımı ve yönetiminde yeni bütüncül yaklaşımları zorunlu hale getirmektedir. Özellikle su yönetimi ve mevcut suların korunumu ve kullanımı çalışmaları ivedilikle ele alınmalıdır. Ülkelerin zenginliği ve tarımın devamı, dışa bağımlılığına ve gen kaynaklarınız ve bu kaynaklarınızın korunmasıyla doğrudan ilişkilidir. Zengin gen kaynaklarımızı koruyucu, geliştirici ve ıslah edici çalışmalar koordine edilmeli, tohum üretimi ve ıslahı teşvik edilerek tarımın dışa bağımlılığı ortadan kaldırılmalıdır. Profesyonel tarım işletmelerinin planlanması ve özellikle iyi tarım, organik tarım işletmelerinin yaygınlaştırılması ve desteklenmesi önem taşımaktadır. Bu amaçla hem bölgesel ürünler bazında hem de tıbbi ve aromatik bitki üretimi bazında önemli projeler geliştirilmeli ve desteklenmelidir. Tarımsal üretimin en temel girdilerinden olan ilaç ve gübre kullanımı kontrol altına alınarak çevreci bir anlayışla sürdürülebilir tarım ve doğanın gereği ilke olarak benimsenmelidir. Ülke tarımının lokomotif destekleyicisi Ziraat ve Veteriner Fakültelerinin eğitimleri çağın gereklerine uygun olarak revize edilmeli, yetiştirilen teknik elemanların profesyonel işletmelerde staj görmesi ve mezun olduktan sonra bu işletmelerde istihdamı ve tarımın geleceğe taşınması projeleri bir an önce uygulamaya konulmalıdır. Kısaca Türk tarımı klasik söylemlerden kurtarılarak kendi kendine yeten ülke konumundan, hitap ettiği bölgesel coğrafyada etkili olan, yönlendiren ve bölgesini besleyen ülke hakine dönüştürülmelidir. Türkiye’nin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayidedir” şeklinde konuştu.
Tarımsal üretim ve gıda güvenliği son yıllarda dünyanın en önemli sorunlarından biri olduğunu belirten Demir şunları kaydetti: “Özellikle son dönemlerde gelişmekte olan ülkelerde yaşanan gıda kıtlığı tarımsal üretimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Türkiye ekonomisinde tarımın rolü incelendiğinde son yıllarda yaşanan nüfus artışına paralel olarak iç pazardaki gıda talebinin de arttığı görülmektedir. Ülkede politikanın ana hedefinin prodüktivite artışı ve maliyetlerin aşağı çekilmesidir. Güncel sorunlar arasında hedef olarak belirlenen kendine yeterli olmak yerine mukayeseli avantajın olduğu alanlarda uzmanlaşma önerilmelidir. Hedefleri büyüterek daha iyisini üretme ve en iyiyi işleyebilme de önerilen politikalardandır. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeye baktığımızda, özellikle Türkiye’nin güneyinde yer alan ülkelere baktığımızda, bu ülkelerin gerek tarım arazileri, gerekse su kaynakları açısından avantajlı bir konumda olmadıklarını görebiliriz. Bu da Türkiye gibi tarımsal açıdan zengin olan ve ekolojik olarak son derece elverişli olan bir ülkeye muazzam fırsatlar sunmaktadır. Dünyada son yıllarda yükselişe geçen tarım yatırımlarına baktığımızda bu ülkelerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak için ciddi yatırım projelerini gerçekleştirdiklerini rahatlıkla görebiliriz. Özellikle Körfez ülkeleri aktif bir şekilde dünyanın farklı bölgelerinden önemli tarım projelerine yatırımlar yapmaktadırlar. Dolayısıyla Türkiye’nin bu yatırımları çekmesi hem Türkiye için hem bölge için hem de dünya için önemli bir kazanım olacaktır.”
"TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI YASA TASARISI ARAZİ PARÇALANMASININ ÖNÜNE GEÇECEK"
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasa Tasarısı'nın Türk tarımının önünü açacağını ifade eden Demir sözlerini şöyle tamamladı: “Tarımın en temel problemlerinden olan miras kanunu ve arazi parçalanmasının önüne geçecek olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasa Tasarısı önümüzdeki süreçte Türk tarımının önünü açacak, uzun yıllar devam eden miras paylaşımı davaları da ortadan kalkacaktır. Tarım arazilerinin parçalanmasının önlenmemesi durumunda 2023'te Türkiye'nin ortalama işletme büyüklüğü 5 hektarın altına düşecektir. Tarım arazilerinin miras yoluyla daha fazla bölünmesinin önüne geçecek Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasa Tasarısı, Türk tarımının önünü açacak, tarımsal araziler, miras hukuku bakımından 'bölünemez eşya' niteliği kazanacak ve bu durum tapu kütüğüne işlenecektir.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Muhtarlık ikisine de yar olmadı Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde 31 Mart’ta yaşanan muhtarlık seçimi sonrası yaşananlar Karadeniz fıkralarını aratmadı. Seçimi kaybeden eski muhtar yeni seçilen muhtarın adli sicil kaydı olduğu için muhtar olamayacağını belirterek İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti, kendisi muhtarlığa geleceğini düşünürken aynı suçtan kendisinin de adli sicil kaydı olduğunu unuttu. İlçe Seçim Kurulu mahallede iki muhtarın da aday olamayacağı hükmederken, seçimde 3. bir aday olmaması nedeniyle mahallede 2 Haziran’da yeniden muhtar seçimi yapılmasına karar verdi. Deniz seviyesinden bin 890 metre yükseklikte bulunan bulutlara komşu Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü mahallesinde tüm Türkiye’de olduğu gibi 31 Mart 2024 tarihinde seçmen sandık başına giderek muhtarını seçti. 2 muhtar adayından Hasan Asan 137 oyla seçimi önde tamamlarken, 3 dönemdir köyün muhtarlığını yapan Yakup Toprak ise 111 oy alarak seçimi kaybetti. Seçimi kaybetmeyi içine sindiremeyen eski muhtar, seçimi kazanan Hasan Asan’ın 2017 yılında Uzungöl’de yaptığı apart otel ile ilgili imar suçu nedeniyle aldığı adli ceza dolayısıyla İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti. Çaykara İlçe Seçim Kurulu’na mazbatasını almaya giden Hasan Asan, kendisi hakkında yapılan şikayet nedeniyle muhtar olamayacağını ve mazbatanın kendisine değil de seçimi kaybeden eski muhtara verileceğini öğrenince o da Yakup Toprak’ın benzer bir suç kaydı bulunduğunu belirterek o da şikayette bulundu. Konuyu değerlendiren İlçe Seçim Kurulu her iki adayın da muhtar olma yeterliliğine sahip olmadığına karar verdi. Kurul, Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde Hasan Asan ve eski muhtar dışında 3. bir aday olmaması üzerine seçimin yenilenmesine ve her iki muhtar adayın aday olamayacağı seçimin 2 Haziran 2024 tarihinde yapılmasına karar verdi. "Daha önce biz onu şikayet etmemiştik ama o bizi şikayet etti" Hasan Asan, yaşanan olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “2017 yılında Uzungöl’de bir apart otel yaptım. Daha önce yapılan işlem engel teşkil etmiyordu, 2019’da yasa değişti. 1 seneden fazla ceza alan her kimse seçilme yeterliliğini yitiriyordu. Biz de öyle bir engele takıldık. 12 yıllık muhtar rakibimdi, şikayet etti. Muhtarlık düştü. Onun da aynı suçu vardı ve biz onu önceki seçimde şikayet etmedik ama o seçimi kaybedince tuttu bizi şikayet etti. Bunun üzerine biz de onun muhtar olmaması için kendisini şikayet ettik, o da muhtarlığı alamadı. Şimdi 2 Haziran’da yeniden mahallede seçime gidilecek, ikimiz de muhtarlık yarışına giremeyeceğiz” dedi. Eski muhtar Yakup Toprak da yaşanan olayla ilgili “Rakibim benden çok oy aldı. Hukuki olarak işlemiş olduğu suçtan ötürü muhtarlık yapması mümkün değildi. Ben kendisini şikayet ettim. Aynı suçun benim de işlediğim ortaya çıkınca YSK 2 Haziran’da yeniden seçim yapılmasına karar verdi” ifadelerini kullandı.
İzmir Milyonluk tekneler İzmir’de vitrine çıktı Denizcilik sektörünün üreticilerini ve önemli markalarını deniz tutkunlarıyla buluşturan MAST İzmir Boat Show-Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, fiyatı on milyonlarca lirayı aşan tekneleri görücüye çıkardı. Yerli ve yabancı firmaların ürünlerinin sergilendiği fuar deniz tutkunlarının akınına uğrarken, birbirinden değerli tekneler için satış görüşmeleri de yapıldı. Fuara olan ilgi katılımcı firmalar tarafından memnuniyetle karşılandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve ED Fuarcılık ortaklığında bu yıl ikinci kez düzenlen MAST İzmir Boat Show - Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, Fuar İzmir’de devam ediyor. 5 Mayıs’a kadar B ve C holünde devam edecek MAST İzmir Boat Show’da insan gücüyle çalışan su motorları, elektrikli sörf tahtaları, sürat tekneleri, boyutu 16 metreyi bulan büyük tekneler ve sektörün gelişimi için tasarlanan inovatif ürünler yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisiyle karşılandı. Fuarı ziyaret eden yerli ve yabancı konuklar fiyatı 15-20 milyon liraları bulan tekneler için görüşmeler yaptı. Fuara katılan firmaların temsilcilerinden Buğrahan Biçer, “Çok güzel bir fuar, katılımcı ve ziyaretçi oranımız çok iyi” diye konuşurken, başka bir firmanın müdürü Hilal Kaya da, “Bundan sonraki yıllarda da katılmayı planlıyoruz. Böyle bir fuarın destekçisiyiz” ifadelerini kullandı.