ÇEVRE - 07 Aralık 2025 Pazar 09:11

Atakum dikey mimariye yenik düştü: Hızlı yapılaşma riskleri artırdı

A
A
A
Atakum dikey mimariye yenik düştü: Hızlı yapılaşma riskleri artırdı

Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hızla artan dikey yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni değerlendirmeleri gündeme getiriyor. İlçede yüksek ve çok yüksek bina sayısının büyüme eğiliminin sürmesi, özellikle zemin şartları ve altyapı kapasitesi yönünden çeşitli risklerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılıyor.


"Türkiye’nin Miamisi" olarak adlandırılan Samsun’un Atakum ilçesinde son yıllarda hız kazanan çok katlı yapılaşma, güvenli kentleşme açısından yeni teknik değerlendirmeleri gündeme taşıyor. İlçede hem nüfus artışı hem de arsa sıkıntısı nedeniyle dikey mimariye yönelimin devam ettiği gözleniyor.


Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Mekanik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sertaç Tuhta, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’ne göre 30.5 metre üzerinin yüksek, 60.5 metre üzerinin ise çok yüksek yapı sınıfında yer aldığını belirterek Atakum’da bu tür yapıların sayıca fazla olduğuna dikkat çekti. Tuhta, son 25 yılda ilçenin yerleşim alanı açısından dört kata yakın büyüme gösterdiğini ifade etti. Tuhta, "Yüksek yapıların ekonomik yönden ve bağımsız bölüm sayısı açısından avantajları bulunmaktadır. Ancak bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığı gibi altyapı ile ilgili ve kendi bölgesinde mikro iklim oluşturma bakımından dezavantajlarının olduğu bilinmektedir. Samsun bu yönden bazı dezavantajları bünyesinde barındırmaktadır. Dikey mimari, yatay mimarinin aksine çok sayıda bağımsız bölümü bir arada barındıran, altyapı ve ulaşım sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlayan günümüzdeki yapılaşma türüdür. Dikey mimaride bazı dezavantajlar vardır. Örnek verecek olursak deprem riski. Bir diğer risk de yapılarda meydana gelen yangın riskleridir. Bunlar olumsuz olarak sayabileceğimiz özelliklerdir. Tabii, hem yatay hem de dikey mimaride kurallara uygun yapıldığında herhangi bir risk olmadığını söyleyebiliriz. Nüfus artışına bağlı olarak belirli bölgelerde yapı stoku artmaktadır. Nüfusun artmasıyla birlikte arsa miktarında azalma yaşanmakta ve dikey mimariye yönelim olmaktadır" dedi.



"Bina yeni bile olsa deprem analiz raporları olup olmadığı sorgulanmalı"


Yüksek katlı yapıların ekonomik ve kullanım açısından bazı avantajlar sunduğunu belirten Tuhta, buna karşın altyapı yükü ve mikro iklim üzerindeki etkiler gibi bilimsel olarak ortaya konmuş dezavantajların da göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi. Tuhta, dikey mimarinin arsa yetersizliğine bağlı olarak tercih edildiğini ancak deprem ve yangın riskleri açısından ilave tedbirler gerektirdiğini vurguladı. Atakum’un kıyı bandına yönelik değerlendirmelerde ise sıvılaşma ve zemin büyütme potansiyelinin önemli bir tehlike olduğunun altını çizen Tuhta, çok yüksek yapıların genellikle ilçenin üst kotlarında konumlandığını belirterek, "Atakum özelinde baktığımızda, kıyı şeridi boyunca sıvılaşma ve zemin büyütme riskinin potansiyel bir tehlike olduğundan bahsedebiliriz. Çok yüksek binaların ise ilçenin daha yüksek kotlarında yer aldığını görmekteyiz. Yüksek veya çok yüksek yapıların deprem performans analiz raporlarının olup olmadığını sorgulamamız gerekmektedir. Bu sınıfa giren eski yapılarda vatandaşlarımızın hasarlı veya hasarsız olarak nitelendirilen sistemlerle deprem performans analizlerini mutlaka araştırmaları gerekir. Bu performans seviyeleri, güncel Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne uygun ise tercih edilmelidir" diye konuştu.


Sağlıklı bir kentleşme için mikro bölgelendirme çalışmalarının şart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Tuhta, parsel bazlı zemin etütlerinin geoteknik ve sismik açıdan yapılmasının önemine dikkat çekerek, bu verilerin deprem tehlike haritalarıyla birlikte değerlendirilip planlama çözümlerine yön vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.



Atakum dikey mimariye yenik düştü: Hızlı yapılaşma riskleri artırdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Başkan Çeliker’den gazetecilere yapılan saldırıya sert tepki Adıyaman’da bir polis memurunun intihar ettiği olay yerinde görevini yapan gazetecilerin polisler tarafından darp edilmesi üzerine Adıyaman Basın Kartı Sahipleri Derneği Başkanı Murat Çeliker çok sert bir açıklama yaptı. Başkan Murat Çeliker, yaşanan saldırıyı "Vahim, utanç verici ve asla kabul edilemez" diyerek kınadı. Altınşehir Mahallesi’nde polis memuru Z.K.’nin yaşamına son verdiği olayda bilgi almak için bölgede bulunan Anadolu Ajansı muhabirleri O.P. ve A.G., görevlerini yaparken polislerin ağır fiziksel şiddetine maruz kaldı. Tekme ve yumruklarla darp edilen, hakaret edilen gazeteciler hastaneye giderek tedavi olurken, vücutlarında belirgin darp izleri tespit edildi. Yaşananların ardından açıklama yapan Adıyaman Basın Kartı Sahipleri Derneği Başkanı Murat Çeliker, olayın sadece gazetecilere değil, topluma yönelik bir saldırı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı. Çeliker, "Olay yerinde çalışan gazetecilere yönelik bu barbarca saldırıyı şiddetle kınıyorum. Bu ülkenin basın emekçilerine el kaldırmak, milletin haber alma hakkını gasp etmektir. Kimsenin, hele ki kamu gücünü elinde bulunduranların, gazetecilere tekme-tokat saldırma hakkı yoktur. Bu saldırı, hukuk devletine, demokrasiye ve meslek onurumuza yapılmış bir meydan okumadır. Gazeteciler suçlu değildir, suçun üstünü örtmeye çalışanlar suçludur. Olayın üzeri kapatılmaya çalışılırsa bu kez biz buna izin vermeyiz. Bu olayın peşini bırakmayacağız. Saldırgan polisler hakkında en ağır yaptırımlar uygulanmalı, benzeri vakaların bir daha yaşanmaması için gerekli tüm adımlar ivedilikle atılmalıdır. ’Basına uzanan eller kırılsın’ diye değil, ’bir daha kimse cesaret edemesin’ diye hukuk işletilmelidir" diye konuştu.
Ankara Çubuk’taki tarihi konak ilçedeki kadınların yeni dünyası oldu Ankara’nın Çubuk ilçesinde kadınlara yönelik hayata geçirilen Kadın El İşleri Atölyesi, Türkiye’ye örnek gösterilen bir sosyal dönüşüm projesine dönüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesinin ardından Çubuk Belediyesi, aile yapısını güçlendirecek, kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımını artıracak örnek bir projeye imza attı. Yavuz Selim Mahallesi Hükümet Caddesi’nde yıllarca atıl durumda kalan tarihi Mazhar Balcı Konağı, yapılan restorasyonun ardından Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş’ın talimatıyla Kadın El İşleri Atölyesi olarak hizmete sunuldu. 80 kadının atölyede aktif olarak eğitim aldığı belirtilirken, 6 eğitmenin ise buradaki kadınlara eğitim verdiği açıklandı. Ayrıca tüm malzemelerin belediye tarafından ücretsiz sağlandığı ifade edildi. Unutulmaya yüz tutan el sanatları yeniden canlanıyor Kadın El İşleri Atölyesi’nde aynı zamanda Çubuk’un kültürel kimliğinin yeniden hayat bulacağı düşünülen projede kadınların amigurumi tekniğiyle yaptığı örgü Turşu Canlar, ilçenin meşhur turşusunu mizahi ve sanatsal bir dille yeniden yorumluyor. İlçeye gelen turistler artık sadece turşu değil, Çubuklu kadınların ürettiği hediyelik ürünleri de satın alıyor. "Çubuk’ta aileyi, kadını, üretimi ve dayanışmayı güçlendirecek bir adım atmak istedik" Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, tarihi konağın kadınlara tahsis edilmesinin yalnızca bir kurs değil, ilçenin geleceğine yönelik bir yatırım olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanlığımız tarafından 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesinin ardından biz de Çubuk’ta aileyi, kadını, üretimi ve dayanışmayı güçlendirecek bir adım atmak istedik. Mazhar Balcı Konağı’nı restore ederek Kadın El İşleri Atölyesi’ne dönüştürdük. Bu konak artık bir bina değil; kadınlarımızın hayallerinin, emeğinin, üretiminin ve mutluluğunun merkezi. Burada sadece kurs yapılmıyor. Burası aynı zamanda bir okul, bir terapi merkezi, bir sosyalleşme alanı, bir sanat evi ve bir üretim üssüdür. Kadınlarımız hem meslek ediniyor hem üretiyor hem de hayatın stresinden uzaklaşıp kendilerine değer katan bir ortamda günlerini en verimli şekilde geçiriyor" dedi.