ASAYİŞ - 17 Ekim 2025 Cuma 11:17

Lise öğrencisi kazada yaralandı

A
A
A
Lise öğrencisi kazada yaralandı

Samsun’da otomobil ile motosikletin çarpıştığı kazada lise öğrencisi yaralandı.


Kaza, İlkadım ilçesi Lise Caddesi ile Saadet Caddesi’nin kesiştiği noktada meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Erkan D. idaresindeki 54 ABL 232 plakalı otomobil, Lise Caddesi’nden Saadet Caddesi’ne dönerken 16 yaşındaki lise öğrencisi B.T.’nin kullandığı 55 AID 083 plakalı motosiklet ile çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle öğrenci, motosikletiyle birlikte yere düşerek yaralandı.


Yaralı öğrenci, olay yerine çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.


Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.



Lise öğrencisi kazada yaralandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Şapa karşı ’hayvanlara küflü domates yedirmeyin, idrar içirmeyin’ uyarısı Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Şentürk, şap hastalığına karşı hayvanlara küflü domates yedirilmesi ve idrar içirilmesi gibi uygulamaların yanlış olduğunu belirterek, "Yüksek konsantrasyonlu sirke de kullanılmamalı. Sirke ve yemek sodası sulandırılarak kullanılmalı" dedi. Şentürk, yaptığı açıklamada, Afrika kökenli Sat-1 virüsünün neden olduğu şap hastalığının Türkiye’de ciddi ekonomik kayba yol açtığını belirtti. Hastalıkla mücadelenin en etkili yolunun aşılama olduğunu vurgulayan Şentürk, bunun dışında alınacak bazı önlemlerle hastalıkla daha etkin mücadele edilebileceğini anlattı. Birçok üreticinin kulaktan dolma bilgilerle mücadele ettiğini duyduklarını dile getiren Şentürk, şöyle konuştu: "Bazı hurafe bilgiler var. Domates yedirilmesi ya da idrar içirilmesi gibi uygun olmayan mücadele yöntemleri uygulanıyor. Bunlardan uzak kalmalarını tavsiye ederim. Küflü domates yedirilmesini önerenler bile oluyor duyuyoruz. Domates asidik bir yapıya sahiptir. Bu virüsün en önemli özelliklerinden bir tanesi, asidik ortamlarda ve çok yüksek alkollü ortamlarda canlılığını çok fazla sürdüremez. Ama domates yedirmekle mücadele olmaz." İdrar içirilmesinin de farklı hastalıkların hayvandan hayvana geçmesine yol açabileceğine dikkati çeken Şentürk, "Çok basit uygulamaları var örneğin karbonat uygulamaları yapabilirler. Sirkeli suyla hayvanların ağızlarını dezenfekte edebilirler. Aslında en iyisi veteriner arkadaşların gösterdiği yolda ilerlemek" dedi. Sirkeli su nasıl kullanılmalı Şentürk, yemek sodası sulandırılıp ağız bölgesine uygulanmasını önererek, şöyle devam etti: "Hatalı olanlardan birisi de çok yoğun konsantrasyonda sirke uygulamaları yapılıyor. Bunlar da hayvanlarda ağız bölgesinde bazen yemek borusunda sirkenin sebep olduğu olumsuzluklara bağlı farklı lezyonların oluşmasına ve hayvanın acı çekmesine yol açabiliyor. Sirkeyle ağzı yıkayabiliyor. Evet sirke kullanabilir ama bunun sulandırılması gerekiyor. Basit bir şekilde ifade etmek gerekirse en azından bire 9 oranında sirkeyi sulandırıp ağız bölgesindeki lezyonlar üstüne uygulayabilirler. Yüzde 10’luk bikarbonat, yemek sodası uygulaması yine önemli etkilerden bir tanesine sahiptir." Üreticilere öneriler İşletmeye şap virüse girdikten sonra yetiştiricilerin yapacağı en önemli uygulamanın, ayak banyolarını, ayak dezenfeksiyon havuzlarını kullanmaları olacağını vurgulayan Şentürk, hastalığa yakalanan işletmelerde hayvanlara, D vitamini, çinko, A ve E vitamini verilmesini önerdi. Antibiyotik ve ağrı kesici gibi ilaçların veteriner hekime danışmadan kullanılmaması gerektiğini belirten Şentürk, şunları söyledi: "Ayaklarda ve işletmedeki dezenfeksiyon için eğer işletme sahibinin ekonomik gücü çok yüksek değilse bire 18 oranda çamaşır suyuyla ortamı dezenfekte edebilirler. Ayak lezyonları için yüzde 2’lik süt kestik veya yüzde 3-5 bakırsülfat (göz taşı) uygulaması yapabilirler. Bu virüs güneşi sevmez. Virüs güneş ışığında iki gün içinde ortadan kaybolur ama nemli ortamlarda altı ay kadar canlılığını koruyabiliyor. O nedenle yeteri miktarda güneş ışığı almayan ağırlarda küçük işletmelerde, dezenfekte etmek büyük önem taşıyor."
Antalya Antalya’da 3 bin 650 metrelik tarihi Kervan Yolu rotası dron ile görüntülendi Antalya’nın Akseki ilçesinde, Roma döneminden Osmanlı’ya kadar kesintisiz kullanılan Akseki-Sarıhacılar Kervan Yolu, drone ile havadan görüntülendi. Akseki’den başlayıp Sarıhacılar Mahallesi’ne kadar uzanan 3 bin 650 metrelik taş döşeli tarihi yol, görenleri büyülüyor. Asırlara meydan okuyan bu kadim rota, M.S. II. yüzyılda Roma İmparatorluk Çağı’nda Alanya’yı Konya’ya bağlamak amacıyla inşa edildi. Selçuklu döneminde onarımı yapılan kervan yolu, Osmanlı döneminde de ticaret ve göç güzergahı olarak kullanıldı. Akseki’nin girişinden başlayan Tarihi Kervan ve Göç Yolu’nun Akseki-Sarıhacılar arasındaki kısmı 3 bin 650 metre, Sarıhacılar-Belenalanı etabı ise yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda. Yol, özgün taş döşemeleriyle hala yürünebilir durumda. Bölge halkı tarafından "İpek Yolu" adıyla da biliniyor. Yöreye özgü düğmeli evlerin yanı sıra, dünyaca ünlü İpek Yolu’nun Alanya ile İç Anadolu Konya etabında yer alan bu antik yol, Roma döneminden Osmanlı’ya kadar kesintisiz olarak kullanılmış ve tüm ihtişamıyla günümüze kadar ulaşmıştır. Yolun üzerinde bulunan, yaklaşık 800 yıllık geçmişe sahip Sarıhacılar Mahallesi, tarihi evleri, taş işçiliğiyle yapılmış su sarnıçları ve camisiyle dikkat çeken yerleşimlerden biri. Kervan yolu, Akseki’den başlayarak dağ eteklerinden Ağlayanboğaz mevkiine kadar uzanıyor. Yöresel taşlardan inşa edilen yolun bazı noktalarında coğrafi yapıya uyum sağlamak için merdiven biçimli kademeler oluşturulmuş. Antik taş yolun kıvrımları, su sarnıçları ve kervanların konakladıkları han kalıntıları tüm detaylarıyla dron ile görüntülendi. 2011 yılında 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Akseki-Sarıhacılar Kervan Yolu, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) tarafından restore edildi. "Yüzbinlerce turist" Günümüzde turistik yürüyüş rotası olarak kullanılan bu eşsiz güzergâh, her yıl yaklaşık yüz bin yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlıyor. Yolun bazı kısımlarında asırlık sedir ve ardıç ağaçlarının, bazı bölümlerinde ise Akdeniz bitki örtüsünün yemyeşil makilik alanlarının arasından yürüyen ziyaretçiler, doğayla iç içe tarihin izinde ilerliyor. Sarıhacılar Platformu Üyesi Mehmet Orhan Can , Sarıhacılar Köyünün her bakımdan tarihine iç içe geçmiş bir köy olduğunu söyledi. Buradan geçen yol da bu tarihin en önemli parçalarından biri olduğunu ve bu yolun vaktiyle insanların mallarını taşıdıkları, ticaret yaptıkları bir kervan yolu olduğunu anlatan Can, "Yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmişi var bu yolun. Hem köyümüze ekonomik anlamda büyük katkı sağlamış, hem de buradaki insanların daha sosyal, daha açık fikirli bir yapıya sahip olmasında etkili olmuş. Çünkü bu yol sadece ticaretin değil, kültürün de geçtiği bir yol olmuş. Eskiden bu yoldan kervanlar geçermiş; mallar hayvanlarla taşınırmış. Yol üzerinde bir de han yapılmış. Havanın kararmasıyla birlikte yolda kalanlar, ‘geceyi burada geçirelim, sabah pazara çıkarız’ derlermiş. Özellikle Akseki pazarına gidecek olan tüccarlar için burası çok önemli bir durakmış. Han’ın hemen yanında bir de sarnıç var. O sarnıç da hem hayvanların hem yolcuların su ihtiyacını karşılamak için yapılmış. Yani burası, ticaretin, dinlenmenin ve konaklamanın bir arada olduğu küçük bir merkez gibiymiş. Buradan Akseki’ye yürüyerek bir saat kadar süren bir mesafe var. Eskiden mallarını daha ileriye, Anadolu’nun içlerine götürecek olan kervanlar, buradan sonra da yollarına devam ederlermiş" dedi. "Sadece taş döşeli bir patika değil" Can, şöyle devam etti. "Bugün ise bu tarihi yol, doğa yürüyüşçülerinin ve spor derneklerinin çokça tercih ettiği bir rota haline geldi. Her yıl ülkemizin farklı yerlerinden yürüyüş grupları geliyor, bu kadim yolda yürüyüş yapıyor. Elimizde net bir belge olmasa da bu yolun Alanya’dan başlayıp Konya’ya kadar uzandığını biliyoruz. Düşünün, o dönemlerde hem Alanya hem de Konya Anadolu Selçuklu Devleti’nin çok önemli merkezleriydi. Bu yüzden biz, bu yolun da Selçuklular zamanında ticari amaçla kullanıldığını düşünüyoruz. Yani bu yol, sadece taş döşeli bir patika değil. Bu yol; tarihimizin, kültürümüzün ve geçmişteki ticaret hayatımızın en güzel örneklerinden biri. Bugün hala ayakta duruyor ve biz de Sarıhacılar Platformu olarak bu mirası yaşatmak için elimizden geleni yapıyoruz." Akseki-Sarıhacılar Kervan Göç Yolu Sarıhacılar Platformu üyesi Fatma Genç, Alanya’dan başlayıp Konya’ya kadar uzanan Tarihi Kervan Göç Yolunun tarihin izlerini taşıdığını söyledi. Bu kadim rota üzerinde yer alan Sarıhacılar Köyü, geçmişin izlerini bugünlere taşıyan adeta canlı bir tarih olduğunu anlatan Genç, "Akseki’den köyümüze kadar uzanan 3 bin 650 metrelik güzergah önceki yıllarda Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle restore edilerek yeniden hayat buldu. Yıllar boyunca atalarımızdan dinlediğimiz bu yol, köyümüzün tarihinde büyük bir öneme sahip. Eskiden köyün zenginleri, kervan ticaretiyle uğraşan Gök Hacı gibi tüccarlar, bu yolun onarımı ve korunmasında büyük emek vermiş. Bugün ise köyümüzün ileri gelenleri ve kurumlarımız sayesinde bu tarihi yol, geçmişle bugünü buluşturmaya devam ediyor. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı tarafından yapılan restorasyon sonrası, yol artık sadece bir tarih mirası değil; aynı zamanda doğaseverlerin, yürüyüş gruplarının ve fotoğraf tutkunlarının uğrak noktası haline geldi. Sarıhacılar’dan Akseki’ye uzanan bu rota, kolay yürünebilir parkuru, sedir ormanlarının içinde uzanan eşsiz manzarasıyla huzur dolu bir yolculuk sunuyor. Her mevsim farklı bir renk, farklı bir güzellik sergileyen bu kervan yolu; kardelenlerin, siklamenlerin, madımak ve şerif çiçeklerinin açtığı bahar aylarında adeta bir görsel şölene dönüşüyor" diye konuştu.