POLİTİKA - 15 Eylül 2017 Cuma 18:19

Bakan Kaya ve Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Şanlıurfa’da kongrelere katıldı

A
A
A
Bakan Kaya ve Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Şanlıurfa’da kongrelere katıldı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti’nin Şanlıurfa’daki ilçe kongrelerine katıldı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti’nin Şanlıurfa’daki ilçe kongrelerine katıldı.


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve Ekonomiden Sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti’nin Şanlıurfa’daki Karaköprü ve Haliliye ilçe kongrelerine katıldı. Kongrelerde konuşma yapan Bakan Kaya, AK Parti tarafından gerçekleştirilen hizmetlere değinerek CHP’yi eleştirdi. Ekonomiden Sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise iktidara gelmeden önce Türkiye’nin ekonomik krizde olduğunu belirterek, 2002 yılından önceki dönemlere ait veriler ile kendi dönemlerine ait verileri karşılaştırdı.



"AK Parti’nin rakibi yine AK Partidir"


AK Parti hükumetinin ülkeye ve dünyaya kazandırdıklarına vurgu yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, “Bugün Şanlıurfa’da partimize güç katacak bir kongrede sizlerle birlikte olmaktan mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Sizlere Ankara’dan selam getirdim. Cumhurbaşkanımızın Şanlıurfa’ya ne kadar değer verdiğini, Şanlıurfa halkına ne kadar muhabbet beslediğini en iyi sizler biliyorsunuz. Kendisi her buraya geldiğince zaten ifade ediyor. Sizler de buna karşılık Karaköprü’de partimizi zirvede tutuyorsunuz. En son maşallah referandumda da çok yüksek bir oy oranıyla yine partimizi zirvede tuttunuz. 16 Nisan referandumunda Türkiye ortalamasının çok üstünde bir oy oranıyla evet dediniz. Allah nazardan saklasın. Her birimiz AK Parti’nin mensubu olmaktan büyük gurur ve onur duyuyoruz. AK Parti sıradan bir parti değil. 16 yıldır tek başına iktidar kalmayı başarabilmiş bir parti. Gerçekten kurumsal yapısıyla dünyaya örnek olmuş bir siyasi parti. İşte o güçlü kurumsal yapının sürdürebilirliği açısından kongrelerimiz çok büyük önem taşıyor. Bir yandan yenilenmenin, tazelenmenin gerçekleştiği, diğer taraftan da parti geleneğimizin, tecrübemizin ve kurumsal hafızamızın aktarıldığı bu kongreler dünyanın her yerinden takip ediliyor. Çünkü AK Parti kaybederse Türkiye kaybeder, AK Parti sendelerse gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimiz de tökezler. Dünyanın her yerinde Türkiye’ye gözünü, gönlünü yöneltmiş mazlumlar var ve her saniye partimizi de takip ediyorlar. Bizlerin başarısıyla umutlanıyorlar, içlerine umut doğuyor. O yüzden yorulmak gibi, rehavete kapılmak gibi, krediden tüketmek gibi, cepten yemek gibi bir lüksümüz asla yok. İşte bu yüzden kongrelerimiz bize yeniden bir muhakeme yapma, kendimizi bir kez daha gözden geçirerek bir kez daha özeleştiri de yaparak bir yenileme imkanı sunuyor. AK Parti’nin rakibi yine AK Partidir. Muhalefetin AK Partiyi geçmek gibi bir hayali yok. Bizi aşmak gibi bir umutları asla yok çünkü eğer öyle bir dertleri olsaydı çok çalışırlardı, milletimizi ciddiye almaları gerekirdi. Yerli ve milli olmaları gerekirdi ama görüyoruz ki onlarda bunların hiçbiri yok. Terör örgütünün sözcülüğünü yapmaktan vazgeçmeleri gerekirdi ama görüyoruz ki bundan da vazgeçmiş değiller. Biz kendimizle yarışıyoruz. Çıtamızı her gün daha da yükseğe koyuyoruz. Kongrelerimizde bu çıtayı yükseltmek adına bizim için önemli bir fırsat” ifadelerine yer verdi.


AK Parti Hükumeti olarak hedeflerini bir bir gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Kaya, “Görevine devam eden teşkilat üyelerimiz olduğu gibi bayrak misali bayrağı devreden arkadaşlarımıza da, teşkilat mensuplarımıza da şimdiden teşekkür ediyorum. Kişilerin değil davaların devamının esas olduğu bilinci aslında partimizin bizden sonraki nesillere de güçlü bir şekilde devrinin yegane teminatıdır. Partimizin lideri, genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta söylediği gibi bizler birer faniyiz, aslolan bu davadır, davamızdır. Zaten yüce Rabbimizin de bizden istediği tam da budur. Kefenini giyip halkına hizmet eden bir liderin teşkilatı olarak bizler, her zaman ülkenin kalkınması için her zaman , gece ve gündüz demeden çalıştık, çalışmaya da devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın hayallerini gerçekleşebilir hedeflere dönüştürdük ve bu hedefleri de bir bir gerçekleştiriyoruz. 2013 demiştik ama artık 2071 vizyonumuzu ortaya koyuyoruz. Dünyanın farklı bölgelerinde ülkemize bakıldığında yatırımların sadece bir bölgeye değil tüm bölgelere eşit yapıldığı görülmekte. Dünyada birçok ülkede yatırımlar belli başlı şehirlere yapılmakta ama AK Parti kurulduğu günden itibaren bu ortadan kalktı. Biz Türkiye’de her yere eşit hizmet götürme anlayışıyla kurulmuş bir partiyiz. Ülkemizin dört bir yanını duble yollarla donattık, havaalanlarıyla donattık” dedi.



“Şehit yakınlarına dava açan bir ana muhalefet var”


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Bakan Kaya, “Teröre karşı biz hep birlikte samimi bir şekilde terörle mücadelemizi gece gündüz demeden devam ediyoruz, devam ettireceğiz inşallah. Milli ve yerli bir anlayışla bunu yapıyoruz. Bu gün Türkiye’de insansız hava araçları milli ve yerli bir şekilde bu ülke topraklarında üretiliyor, bununla gurur duymaları gerekirken bununla öldürülen teröristlerin sözcülüğünü yapıyorlar. Eğer yaptığınız siyasetin merkezinde insan yoksa o zaman siz insan düşmanlarının, huzur ve barış düşmanlarının sözcülüğünü yapmış oluyorsunuz. Bugün terörle mücadelemizin en etkin unsurlarından silahlı insansız hava araçları. Buna da karşı çıkan ana muhalefet partisi genel başkanı var. Yine çelengi kabul etmeyen şehit yakınlarına dava açan bir ana muhalefet partisi genel başkanı var. Aslında bu ayıp da CHP’nin tarihine bir kara leke olarak düşmüştür. Bu ayıbı da bütün şehit aileleri üzüntü ile karşılamıştır” ifadelerini kullandı.



“Siyasi istikrar ekonomik istikrarı getirdi”


Kongrelerde konuşan Ekonomiden Sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti hükümetinden önceki dönemin ekonomisi ile AK Parti dönemine ait ekonomiyi karşılaştırdı. Geçmişte hizmetlerde kullanılması gereken paraların faize, enflasyona gittiğini belirten Yılmaz, “1991 ile 2001 yılları arasında kişi başı gelirimiz neredeyse aynı kaldı. 10 yıl kaybettik. O 10 yılı kaybetmeseydin şimdi çok farklı bir Türkiye olmuştuk. 10 yılı koalisyonlarla, çekişmelerle, kavgalarla, IMF’ye, dünya bankasına bu ülkenin ekonomisini teslim ederek kaybettik. Şimdi o dönemlerde iktidar olanlar kalkıp farklı şekilde konuşuyorlar. Onlara da bir hesap sormak lazım. O 10 yıl niçin bu ülkeyi yönetemediniz diye sormak lazım. 28 Şubatların hesabını sormak lazım. 2001 krizlerinin hesabını sormak lazım. AK Parti iktidara geldiği günden itibaren siyasi istikrarın adresi olduk. Şunu tarihimizde gördük ve iyi biliyoruz. Siyasi istikrar yoksa, güven yoksa ekonomik istikrar da olmuyor, ekonomik gelişme de olmuyor. Güçlü ve doğru bir yönetim yoksa ekonomimiz büyümüyor. Ekonomi büyümeyince ne belediyemiz hizmet yapabilir ne sosyal alana doğru dürüst kaynak aktarabiliriz, ne işsizlerin sorununa çare bulabiliriz. Bunun da anahtarı siyasi istikrar ve güvendir. AK Parti siyasi istikrar ve güvenle ekonomimizi büyük bir sıçramayla bu günlere getirdi” dedi.



“İhracatta yeni bir rekor kıracağız”


İhracatta yeni bir rekor kırarak 2017 yılını 158 milyar doları üstünde kapatmayı hedeflediklerini belirten Yılmaz, “Bakın bazı rakamlar söyleyeyim. Hani Halep oradaysa arşın burada diye bir söz var. Bunlar yorum meselesi değil rakam meselesi. Bu 15 yıla yaklaşan iktidar dönemimizde, kasımda inşallah 15’inci yılı da dolduracağız. Bu 15 yıla yaklaşan iktidarımız süresince 3 bin 500 dolarlık kişi başı gelirimizi geçen yıl itibariyle 11 bin dolara yaklaştırdık. Bu süreçte küresel kriz oldu. Bu süreçte Gezi hadiseleri oldu. En son 15 temmuz hain darbe girişimi oldu. Terör hadiseleri oldu. İçeride ve dışarıda bir sürü çatışmalar oldu. Suriye ve Irak meseleleri başta olmak üzere. Bütün bu iç ve dış krizlere rağmen 3 bin 500 dolarlık kişi başı geliri 11 bin dolara yaklaştırdık. 230 milyar dolarlık milli gelirimizi geçen yıl itibariyle 260 milyar dolara çıkarttık. Bunu AK Parti başardı. İhracatımız 36 milyar dolardı, bu sene inşallah tarihi rekorumuz olan 158 milyar doları aşmayı hedefliyoruz. Yaşı uygun olanlar hayırlar, enflasyon bir kader haline gelmişti adeta. Dar gelirlilerin adeta tepesinde demokrasi kılıcı gibi sallanıyordu. Özellikle dar gelirli vatandaşlarımız yıllarca enflasyondan çekti. AK Parti iktidara geldiğinde yüzde 30 civarındaydı. Şimdi ise en son veriler yüzde 10 civarında ama Allah’ın izniyle yıl sonunu tek haneli rakamlarla tamamlayacağız. Önümüzdeki dönemde de kademeli olarak yüzde 5 oranına düşüreceğiz inşallah. AK Parti 2002 yılında iktidara geldiğinde faizler yüzde 64’tü. Peki devlet bu faizleri ödeyince ne oluyordu, sosyal harcamalara para kalır mı bu kadar faiz öderseniz. Kalmaz. Ne duble yollara, ne hastanelere kalmaz. O dönemde yüz liralık vergimizin 86 lirası faize gidiyordu. Geriye kalanla da hizmet yapmaya çalışıyorduk. Bu gün geldiğimiz noktada bu yüzde 10’lara kadar gerilemiş durumda. İnşallah daha da aşağılara gelecek. İşte bütün bunlar istikrarla, güvenle sağlandı. Geçmişte faize giden paralar şimdi hizmete gidiyor” şeklinde konuştu.


Kongrelerde AK Parti Karaköprü mevcut ilçe başkanı Ahmet Aksoy ve Haliliye ilçe başkanı Mehmet Canpolat ile devam kararı alındı. Kongrelere Bakan Kaya ve Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz ile birlikte AK Parti milletvekilleri, il ve ilçe belediye başkanları ve partililer katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.
Konya Annesini dinledi tarihi mekanları sığdırdığı yüzüklerle dünyaya açıldı Konya’da annesi tarafından meslek öğrenmesi için kuyumcunun yanına çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, ustası kendisini dövünce işten ayrılmak istedi. Annesinin ‘Bu mesleği en güzel şekilde öğreneceksin, ayrılmayacaksın’ demesinin ardından tekrar ustasının yanında devam eden Servet Küçükdemirel, yıllar içerisinde usta olduğu mesleğinde tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere sığdırarak, eserlerini dünyanın çeşitli ülkelerine gönderiyor. Konya’da 1981 yılında annesi Sevim Küçükdemirel tarafından bir kuyumcunun yanına meslek öğrenmesi için çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, kendisine meslek öğreten ustasının kendisini dövdüğü şikayetiyle annesine işten ayrılmak istediğini söyledi. Anne Sevim Küçükdemirel de oğlunun kendi isteği ile okulu bıraktığı için bu mesleği öğrenmesini istedi ve ustasının yanından ayrılmasına izin vermedi. Bunun üzerine Servet Küçükdemirel, işe devam edip çıraklığı bitirerek kalfa olduktan sonra askere gitti. Askerlik görevinin ardından kendi iş yerini açan Küçükdemirel, daha sonra burada farklı bir sanat deneyerek tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere işlemeye başladı. Bir süre sonra Bursa’da açılan festivale davet edilen Servet Küçükdemirel, burada tanınarak işlediği yüzükleri ilk önce Türkiye geneline ardından ise farklı ülkelere göndermeye başladı. “Sabah konuşuruz derdi, erkenden kaldırıp beni işime tekrar yollardı” Mesleğe yönlendiren annesine teşekkür eden takı tasarımcısı Servet Küçükdemirel, "Bu meslekte beni en çok teşvik eden annem. Benim çıraklık dönemlerimde ustalar hep çıraklarını döverek eğitim verirlerdi, kızarlardı sıkı bir disiplin vardı. Tabii çocuğuz ben de eve gidip ‘bir daha gitmeyeceğim’ derdim anneme. ‘Dövüyor beni ustam’ derdim. Annem ‘o usta seni sevdiği için böyle davranıyor, o sen meslek sahibi ol diye yapıyor. Başka kurtuluşun yok oğlum, abilerin okudu ama sen okumadın. Sen bu mesleğin en iyisi olmalısın. O yüzden de sabredeceksin ve bu mesleği en güzel şekilde öğrenip kendi koluna bir altın bilezik takacaksın’ derdi. Bu şekilde annem beni hep telkinlerle sabah olsun konuşuruz der, sabah erkenden kaldırır ve güzelce işime tekrar yollardı. Çıraklığım, kalfalığım bu şekilde devam etti” dedi. “Hiçbir makine işleyemiyor, bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz” Kendi iş yerini açtıktan sonra oyma sanatıyla uğraştığı sırada düzenlenen festivale davet aldığını anlatan Servet Küçükdemirel, “7 yıl önce Bursa’da uluslararası büyük bir festival oldu. Sağ olsunlar o dönemin kent konseyi başkanları bizi duymuşlar davet ettiler. Oraya giderken de elimiz boş gitmeyelim diye özel bir şeyler tasarlayalım istedim. Bursa Ulu Camii yaptık taşların içerisine. Taşı oyarak yapıyoruz biz bunu. Bunlarla alakalı Bursa’nın önemli yerlerini taşların içerisine oyarak tasarımlar yapıp oraya götürdüm. Festivalde inanılmaz ilgi gördü. Görülmeyen bir takı olarak çığır açtı resmen, görülmeyen bir olaydı. Ondan dolayı da biz bunu daha böyle ileriye taşıyabilmek için mümkün olduğunca daha hassas işlemeye başladık. Hiçbir makine işleyemiyor. Bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz. Bunu ne lazer yapabiliyor, ne CNC yapabiliyor bu tamamen Allah’ın verdiği yetenek ve kabiliyet” ifadelerini kullandı. “Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya bile müşterilerimiz var” Yaptığı oyma yüzüklere dünyanın farklı ülkelerinden talep geldiğini anlatan Küçükdemirel, “Dünyada birçok yere iş yapıyoruz. Yani bugün Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya’da bile müşterilerimiz var. Bunu talep edenler, koleksiyonerler istiyor genelde ama biz sadece koleksiyonlarda kalmasın, kullanılsın diye kullanışlı hale getiriyoruz. O yüzden de bunu koleksiyonuna koyan insanlar aynı zamanda kullanabiliyor. Biz kullanışlı hale getiriyoruz. Tamamen kapalı kutular içerisinde kalmasını istemiyorum. Endonezya, Malezya, Hindistan ülkelerinden taşı kestiriyorum. Dümdüz şekilde sade bir taş ve bu taşı tersten oya oya böyle tarihi yerleri ortaya çıkarıyoruz” şeklinde konuştu. “Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” İşlediği yüzükleri ilk defa görenlerin çok şaşırdığını ifade eden Küçükdemirel, “İnsanın hedefi hiçbir zaman bitmemeli, benim hedeflerim hiç bitmedi. Konya’dan bütün dünyaya açılan bir pencere diyorum ben buraya. Çünkü gerçekten Konya’mızda bütün dünyaya tanıttık. Gerçekten dünyada üç beş kişinin yaptığı işlerden bir tanesi. Zaten bu yüzüğün anatomisini anlatınca insanlar bunun içerisinde sanki taşın içerisinde bir maket koyduğumuzu zannediyorlarmış. Gördüklerinde bunu anlatınca tersten oyarak yapıyoruz. Aslında taşın kendi bünyesinden çıkarıyoruz. Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” diye konuştu.
Konya Antika otomobili ile antik şehirler turunda Klasik otomobil tutkunu Cengiz Arsay, 1936 model arabasıyla çıktığı Antik Şehirler turunda duraklarından biri olan Konya’ya ulaştı. Antika otomobili ile Antik Şehirlerin önemine dikkat çekmek için bu tura çıktığını ifade eden Cengiz Arsay, “Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz” dedi. İzmir’den 1936 model otomobili ile Antik Şehirler turu çerçevesinde oğlu ile yola çıkan Cengiz Arsay Konya’ya ulaştı. Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ve klasik otomobil severlerin oluşturduğu konvoy ile Konya’nın Isparta kara yolu girişi Akyokuş mevkiinde karşılanan Cengiz Arsay, bir süre klasik otomobil severler ile sohbet etti. Bu turu başlamasındaki en büyük etkenin antika araçlar ile antik şehirlere farkındalık oluşturmak olduğunu ifade eden Arsay, bu turun uluslarası boyut kazanmasını son derece arzuladığını ifade etti. Daha sonra Cengiz Arsay’in 1936 model otomobilinin de içinde olduğu 12 klasik otomobilden oluşan konvoy, tarihin ilk medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Çatalhöyük’e doğru yola çıktı. Cengiz Arsay’ın Antik Şehirler turuna çıktığı klasik otomobil 1936 model 88 yaşında 1936 Ford Deluxe. Zamanın teknolojileri yapılan bu otomobilde, günümüzdeki otomobillerde bulunan c¸ift elektrikli korna, c¸akmak, ku¨llu¨k ve arkada c¸ift stop lambası standart olup ayrıca, Deluxe serisinin bu ekipmanlara ilaveten ampermetre ve aku¨ s¸arj lambası, arkada ku¨llu¨k, saat, torpido go¨zu¨ kilidi, banjo s¸ekli direksiyonları ve maun desenli o¨n panelleri var. "Oğlumla birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik" Tura çıkmasındaki asıl hedefleri anlatan Cengiz Arsay, “Biz İzmir’den yola çıktık ve Türkiye’nin antik ve tarih öncesine giden varlıklarını ziyaret ederek bugün Konya’ya geldik. Sonra da Çatalhöyük’e devam edeceğiz. Biz antika otomobil meraklılarıyız, bunların koruyucularıyız. Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz. O yüzden de oğlum Ata ile birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik. Fakat arzu ediyoruz ki bu ileriki yıllarda uluslarası tura dönüşsün. 2. Dünya Savaşı öncesi araçlarının Türkiye’ye gelip buradaki değerleri ziyaret etmelerini arzu ediyoruz. Konya’dan sonra Ankara üzerinden Mardin’e devam etmek istiyoruz. Umarım aracımız da bu konuda bize zorluk çıkarmaz, yardımcı olur. Çünkü 88 yaşında 1936 model. Dolasıyla onun yardımına çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. "Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak" Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ise “Cengiz Arsay, bizim gönül taşlarımızın ve klasik otomobil klasmanının döğenidir. Aynı zamanda da Klasik Otomobil Müzesi de var. Bizim en eskilerimizden ve bu işin çığırını açan arkadaşlarımızdan biridir. Cengiz bey, Antik Şehirler turunda. Özel bir turdur bu. Türkiye’de daha önce yapıldı mı bilmiyorum. Cengiz bey şu anda 90 yaşındaki arabasıyla antik şehirler turu düzenledi. Burada esas ana gaye, kendisinden ve aracından ziyade dünyaya ve bu işin ilgililerine Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak. Bu sebeple kendisine teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Van Osman Küncü, minibüsün çığ altında kaldığı günü anlattı Van-Bahçesaray karayolunda yaklaşık 4.5 ay önce çığ altında kalan minibüsün sahibi, yol açılınca yakınları ile bölgeye geldi. Van’da 133 gün önce Bahçesaray yönüne ilerleyen Osman Küncü yönetimindeki minibüs ile Temir Sabırlı yönetimindeki hafif ticari kamyonette bulunan toplam 10 kişi, 3 bin rakımlı Karabet Geçidi inişinde kar ve tipiye yakalandı. Mahsur kalanlar, ekiplerden yardım istedi. Çığ riski nedeniyle ulaşıma kapatılan bölgeye ekipler ulaşamayınca, araçları terk eden 10 kişi, 9 kilometrelik yolu yaya olarak yürüyüp, ilçeye ulaştı. Terk edilen 2 araç ise daha sonra çığ altında kaldı. Bölgeye gelen araç sahipleri, minibüs ve hafif ticareti aracı küreklerle kurtarmaya çalıştı. Temir Sabırlı, beraberindekiler ile birlikte karayolları ekiplerinin yardımı ile çığ altında kalan aracını kurtarırken, Osman Küncü ise çığ minibüsünü şarampole yuvarlandığı için bir şey yapamadı. İlerleyen günlerde hava şartlarının kötüleşmesi sonucu yol tamamen trafiğe kapandı. Yaklaşık 4.5 aydır kapalı bulunan yol, Perşembe akşamı ulaşıma açıldı, araç trafiğine Cuma günü izin verildi. İsmail Küncü ve beraberindeki yakınları yolun açılmasıyla 4.5 aydır çığ altına minibüsünün yanına geldi. İçerisinde bulunan bazı malzemeleri çıkarırken, minibüsün çıkarılması için yetkililerden yardım talebinde bulundu. Aracı çığ altında kalan İsmail Küncü, 4.5 ay önce yaşananları anlattı. Bahçesaray denildiğinde 4-5 Şubat 2020 yılında meydana gelen ve 42 kişinin hayatını kaybettiği çığ faciasının aklına geldiğini ifade eden Küncü, "Olay halen ilk günkü gibi taze. Orada şehit olanlara Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum. 22 Aralık 2023 tarihinde saat 13.20 sularında Van’dan Bahçesaray’a hareket ettik. Karabet Geçidi’ne geldiğimde kar yağışı ve tipi başladı. Bu alana geldiğimizde iki araçtan birinin kara saplandığını gördük ve onu çıkarmaya çalıştık. Onu çıkardığımız sırada önümüze çığ düştü. Çığ düşünce burada mahsur kaldık. Bizde araçlarımızı bırakıp yaya olarak Bahçesaray’a gittik. Bizden sonra gelen çığlar aracımı aşağı sürükledi. Yaklaşık 4.5 aydır aracım kar altında bekliyor" dedi. "Aracımın burada olması uykularımı böldü" Resmi olarak yolun bu gün açıldığını ifade eden Küncü, "Kaymakam beyden izin bekliyorum. İzin veremeden aracımı çıkaramam. Burada halen çığ tehlikesi olduğundan dolayı kaymakam beyin iznini bekliyoruz. Yol açılınca aracımın durumunu merak ettim ve buraya geldim. Acaba yerinde duruyor mu, yoksa daha aşağıya kaymış mı. Aracım çığ altına kaldıktan sonra zaman zaman geldim. Belki 20 seferden fazla geldim. Aracımın burada olması uykularımı böldü, çoğu geceleri uyuyamadım . Aracımı buradan kendi imkanlarımla çıkaramam. Büyük bir masraf ister. İnşallah yetkililer yardımcı olur" diye konuştu.
Samsun Vezirköprü Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde İlkokullarda Fiziksel Etkinlikler(İFET) ve Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği (GÇOŞ) kapsamında düzenlenen yarışmalarda ilçe birincileri belli oldu. 30 Nisan ve 2 Mayıs 2024 tarihlerinde Okul Sporları Faaliyet Programı’nda yer alan İlkokullarda Fiziksel Etkinlikler ve Geleneksel Çocuk Oyunları Şenliği İlçe Birinciliği Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü Köprülü Mehmet Paşa Spor Salonunda gerçekleştirildi. Geleneksel oyunları unutmamak adına düzenlenen yarışmalara ilçedeki ilkokullardan yoğun bir katılım oldu. Toplamda bin 100 öğrenci ve 78 sınıfın katıldığı ilçe birinciliği yarışmaları izleyenlere keyifli anlar yaşattı. 1-2-3 ve 4. sınıfların yer aldığı İlkokullarda Fiziksel Etkinler (İFET), her sınıf düzeyi için belirlenen oyunlar ile yapıldı. 1.sınıflar El Değdirerek Bayrak Koşusu, 2.sınıflar Dairesel Bayrak Koşusu, 3.sınıflar Çift Ayak Atlama 4. sınıflar Fasulye Torbası Atma oyununda yarıştılar. 5-6-7 ve 8. Sınıfların yer aldığı Geleneksel Çocuk Oyunları şenliğinde ise 5.sınıflar Yağ Satarım Bal Satarım, 6.Sınıflar Mendil Kapmaca, 7.Sınıflar Kaleli Yakan Top, 8.Sınıflar Halat Çekme oyunlarında yarıştılar. Şenliklere katılarak yarışmaları izleyen ilçe kaymakamı Özgür Kaya ve Belediye Başkanı Av. Murat Gül, yarışmaların sonrasında çocuklarla bir araya gelerek sohbet ettiler. Ödül törenine Vezirköprü Kaymakam Özgür Kaya, Vezirköprü Belediye Başkanı Av. Murat Gül, İlçe Milli Eğitim Müdürü Resul Özata, İlçe Milli Eğitim Şube Müdürleri Burak Akça, İbrahim Sezer ve Murat Güven, Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Mehmet Uyar katıldı. Toplamda 240 öğrenciye ve okullara ödülleri dağıtıldı. Vezirköprü Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü Mehmet Uyar, "Birinci olan okullar Samsun’da düzenlenecek olan İFET ve GÇOŞ yarışmalarında ilçemizi temsil edecekler. Okullarımıza başarılar diler, katılım sağlayan okullarımıza da teşekkür ederiz" dedi.