GENEL - 07 Aralık 2017 Perşembe 15:39

Göbeklitepe’de başlayan mutfak hikayesi gelecekle buluşuyor

A
A
A
Göbeklitepe’de başlayan mutfak hikayesi gelecekle buluşuyor

“Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor” projesi kapsamında şehrin yiyecek ve içecek sektörü temsilcilerine yönelik gerçekleştirilecek Gelenek ve Gelecek Şanlıurfa Uluslararası Mutfak Atölyesi, Şanlıurfa mutfağının yerelden evrensele açılması anlamında önemli adımlardan biri olacak.

“Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor” projesi kapsamında şehrin yiyecek ve içecek sektörü temsilcilerine yönelik gerçekleştirilecek Gelenek ve Gelecek Şanlıurfa Uluslararası Mutfak Atölyesi, Şanlıurfa mutfağının yerelden evrensele açılması anlamında önemli adımlardan biri olacak.


Göbeklitepe’den başlayan 12 bin yıllık mutfak zenginliğiyle dünyanın sayılı gastronomi merkezlerinden biri olmaya aday Şanlıurfa, 8 - 9 Aralık 2017 tarihlerinde Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı işbirliğinde düzenlenecek Gelenek ve Gelecek Şanlıurfa Uluslararası Mutfak Atölyesi etkinliğine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Şanlıurfa’daki yiyecek ve içecek işletmeleri, şefler, oteller ve sektör paydaşlarına yönelik olarak 9 Aralık’ta düzenlenecek atölye çalışmalarında ülkemizin yetiştirdiği şeflerden Eyüp Kemal Sevinç, Ebru Baybara Demir ve Hazer Amani, yereldeki şeflerle mutfağa girerek kentin yiyecek ve içecek işletmelerinin dünya standartlarını yakalaması adına iyi uygulama örnekleri paylaşacak.


Ayrıca 8 Aralık’ta gerçekleşecek açılış töreninin ardından dünyanın en ünlü aşçılık okullarından Le Cordonbleu ve eğitmen şeflerden ünlü Fransız şef Arnaud De Clercq, televizyon programlarıyla tanınan Hazer Amani ve Şanlıurfalı yerel şef Hatice İnan’ın eş zamanlı olarak gerçekleştireceği gastroshow, Şanlıurfa mutfağının yerelden evrensele açılması anlamında önemli adımlardan biri olacak. Düzenlenecek etkinlik programıyla, Şanlıurfa’nın Göbeklitepe’de başlayan kadim mutfak kültürünün ulusal ve gastronomi turizmi bağlamındaki önemi, yöre mutfağının gelenekselliğinin modern çağın bilgisi ile harmanlanarak gelecek nesillere aktarılması ve en nihayetinde Şanlıurfa’nın dünyadaki en önemli turizm trendi olan gastronomi turizmi alanında rekabet gücünün artırılması hedefleniyor. Organizasyon özelinde Şanlıurfa’ya davet edilen ulusal ve uluslararası basın mensupları ve gastronomi alanındaki kanaat önderlerinin katılımı, Şanlıurfa mutfağının yükselen bir turizm değeri olarak önce ulusala daha sonra da dünyaya pazarlanması anlamında etkin rol oynayacak.


Etkinlikle ilgili görüşlerini belirten Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, Urfa yemek kültürünün tarihinin Urfa tarihi kadar eski olduğunu ifade ederek, “İnsan, hayatını yemekle devam ettirmek mecburiyetindedir. Dünya geliştikçe, buna paralel olarak insanlık damak zevkini de geliştirmiştir. Urfa, dünya tarihinin yazılmasında kaynak teşkil ettiği gibi insanlığın damak zevkine, sofrasına, mutfağına da kaynaklık etmiştir. Bu etkinlik Şanlıurfa’nın gastronomi turizmi merkezi olması yolunda önemli bir aşama” dedi.


Son dönemlerde Şanlıurfa değerlerinin tanıtımı adına ulusal ve uluslararası dev buluşmalar düzenleyerek bu yöndeki adımların mimarı olan Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ise, "Şanlıurfa, gerek tarihi gerek kültürü ile dünyada eşi benzeri bulunmayan bir adres. Bu zenginliğin bilincinde olan yerel yönetimler olarak değerlerimizin tanıtımına büyük önem veriyoruz. Kültür yelpazesinin önemli unsurlarından olan damak tadımızı da tanıtmak adına atılacak tüm çalışmalara öncülük ederken, bu yöndeki kararlılığımızı da sürdürmeye devam ediyoruz" diye konuştu.


Projeye ilişkin görüşlerini açıklayan Karacadağ Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Hasan Maral, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen ve Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen “Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor Projesi”nin Şanlıurfa’da turizmin canlandırılmasına katkı sunacağına inandığını belirtti. Maral sözlerini,“Proje kapsamında gerçekleştirilen mutfak atölyeleri neticesinde ilimizin önemli gastronomi turizmi destinasyonlarından biri olma hedefine bir adım daha yaklaşacağı ve ilimizi ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında önemli artışlar olacağı kanaatindeyim” şeklinde sürdürdü.


Yaklaşık bir yıldır devam eden Şanlıurfa’da Tarih Yeniden Canlanıyor Projesinin Takım Lideri Mary McKeon yaptığı açıklamada, bu etkinliğin Şanlıurfa’daki en önemli turizm değerlerinden olan gastronomi özelinde sektör paydaşlarının büyüme potansiyelini ve rekabet edebilirliğini artıracağını söyledi. McKeon, “Alanında en önde gelen şeflerin Urfa’lı meslektaşlarıyla bilgi paylaşımı yapacakları atölye çalışmalarının şehrin yeme içme sektörü standartlarının evrensele taşınması anlamında çok verimli olacak diye düşünüyorum” dedi.


8-9 Aralık 2017 tarihlerinde düzenlenecek Gelenek ve Gelecek Şanlıurfa Uluslararası Mutfak Atölyesi etkinliğine yerel, ulusal ve uluslararası basın mensupları ve kanaat önderlerinin yanı sıra şehrin önde gelen yiyecek ve içecek,otelcilik, tur rehberleri, tur operatörleri ve seyahat acenteleri ve ulaştırma sektörlerinden temsilcilerin katılması bekleniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Hayat pahalılığı ile mücadele etmek için rekabet yasasının değişmesi gerekiyor” Son zamanlarda yapılan fahiş zamlardan dolayı rekabet gücünün düştüğünü söyleyen İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Özgöker 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi gerektiğini vurguladı. Pandeminin ardından devam eden ekonomik sıkıntılardan sonra Türkiye’de hayat pahalılığının her geçen gün daha da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Özgöker özellikle zincir marketlerin açık ve gizli anlaşmalar yaparak tüketiciyi mağdur ettiğini belirtti. Aynı zamanda Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Başkanı olan İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Özgöker açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı; “Bilindiği üzere bütün dünyayı derinden etkileyen Covid-19 Pandemisi sonrasında ülkemizde tüketicileri doğrudan ilgilendiren, hayati mal ve hizmet fiyatlarında ekonominin normal gereklerinin çok ötesinde fahiş zamlar yapılmaktadır. Ayrıca piyasada pandemi sonrası tekrar canlanan talep nedeniyle bazı mal ve hizmetler tedarik edilememekte, karaborsada satılmakta, normal karların bazı mallarda piyasa fiyatının 10 katı kadar ahlaksız, iktisadi realiteden çok uzak zamlar yapılmaktadır. Özellikle zincir marketler aralarında açık veya gizli anlaşmalar yaparak (Kartel oluşturarak) ya da piyasada hâkim durumda olan teşebbüsler bu hakimiyetlerini mevcut ve potansiyel rakipleri ile tüketiciler aleyhine istismar ederek (tekel/monopol haline gelerek) piyasayı bozmakta, serbest rekabeti ihlal etmekte ve özellikle de bireysel tüketicileri mağdur etmektedirler.” “4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi elzemdir” Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişikliklerin şart olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Uğur Özgöker, “Piyasa dengelerinin bozularak serbest rekabetin kısıtlanması ya da tamamen engellenmesi, ücretli çalışan ve emeklilerin hayatlarının çok zorlaştırılması, geçim sıkıntısı çekmeleri ve zaruri tüketim mallarını bile tedarik etmekte çok zorlanmaları ve nihai olarak bu enflasyonist ortamı bahane eden kötü niyetli dış güçler ve işbirlikçileri bazı iç siyasilerin bunu istismar ederek ülkemizin istikrarını bozarak siyasi ve ekonomik kaosa sokmak çabalarını önlemek için Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler elzem olmuştur” şeklinde konuştu. “Yeni kanunda hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir” Prof. Dr. Uğur Özgöker sözlerine şöyle devam etti: “Her ne kadar Anayasa’nın 172. maddesi uyarınca ‘Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder’ ile piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi ile ilgili 167. Maddesi uyarınca ‘Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler’; hükümleri devlete görev vermesine rağmen; 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren RKHK ‘ da mevcut haliyle rekabeti en fazla bozan Devlet Yardımlarının Düzenlenmesi ve Denetlenmesi’ ne ilişkin (Teşvikler) ve doğrudan tüketiciyi koruyan hükümler yoktur. Mevcut kanunun hükümlerinde rekabeti ihlal eden teşebbüslere bir önceki yılın cirosu üzerinden yüzde 10 gibi sembolik bir oranda para cezası verilmesi yetkisi çok yetersiz kalmaktadır. Rekabeti ihlal ederek yüzde 500-1000 gibi fahiş oranlarında haksız kazanç sağlayan teşebbüsler çok cüzi cezalar karşısında rekabeti ihlal etme ve tüketiciyi istismar etmeyi sürdürmektedirler. Yeni kanunda ABD Rekabet Kanunun’da olduğu gibi hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir.” “Rekabet Kurumu bünyesinde Tüketici ve Rekabet Akademisi kurulmalıdır” Prof. Dr. Özgöker ayrıca Rekabet Akademisi önerisi ile ilgili de, “Ayrıca 4054 sayılı kanunun kuruma görev olarak verdiği ‘Rekabet Savunuculuğu’nu yürütecek yani ‘Rekabet’ kavramı ilgililere ve kamuoyuna anlatacak, bilgilendirecek, eğitecek ve sertifikalandıracak bir birim de kurum organizasyon yapısında öngörülmemiştir. Türk vatandaşlarının yaşam standartlarının ve refah seviyelerinin artırılması için RK bünyesinde ekonominin kalbi İstanbul’da Rekabet Kurumu İstanbul Temsilciliği binasında mukim bir "Tüketici Ve Rekabet Akademisi" kurulmalıdır. İstanbul merkezli bu akademi: Anayasamızda da yer alan devletin hem ‘Tüketiciyi Koruma’ hem de mal ve hizmet piyasalarında; ‘Rekabeti Koruma’ fonksiyonlarını birlikte yürüterek ekonomimizi geliştirecek, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak ve vatandaşlarımız için eğitim, bilgilendirme, uluslararası sertifikasyon faaliyetlerini ifa edecektir. Bunların yanı sıra; Rekabetin ve Tüketicilerin Korunması, Haksız Rekabet, Damping, Sübvansiyon, Patent ve Fikri Mülkiyet Hakları, Kalite ve Standardizasyon gibi Uluslararası Ticaret Kurallarını ihlal eden ve ticari ahlaktan yoksun, teşebbüsleri tespit edecek, uyaracak ve gerekirse cezalandırılmaları için Rekabet Kurumu ve adli makamlara doğrudan sevk edebilecek yetkilerle donatılmalıdır” dedi. Son olarak tavsiylerini devam ettiren Özgöker sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu üç hususla ilgili maddeler yeni Rekabetin Korunması Hakkında Kanun tasarısına derç edilmelidir. Yeni Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kanunu uygulamayla görevli mevcut ‘Rekabet Kurulu Üyeleri’nin görevleri sona erer ve yeni üyeler atanır maddesi de eklenmelidir. Konunun çok önemli milli bir mesele olması hasebiyle de yeni rekabet kurulu üyeleri de hemşerilik, akrabalık veya başka siyasi mülahazalarla değil tamamıyla liyakat esasına göre konunun uzmanları arasından belirlenip atanmalıdırlar.”