ÇEVRE - 06 Mayıs 2022 Cuma 15:24

Karaköprü yeni parklarla güzelleşiyor

A
A
A
Karaköprü yeni parklarla güzelleşiyor

Karaköprü Belediyesi ilçeye kazandırdığı yeni parklarla yeşil alan oranını artırmak istiyor.

Karaköprü Belediyesi ilçeye kazandırdığı yeni parklarla yeşil alan oranını artırmak istiyor.


Karaköprü Belediyesi ilçede yeşil alan oranını artırmak için yeni park yapımı çalışmalarını sürdürüyor. Park ve bahçeler müdürlüğü ekipleri belirlenen yerlerde ilçeye yeni parklar kazandırırken, ağaçlandırma ve çimlendirme çalışmalarının ardından yeni parklar vatandaşların hizmetine sunuluyor. Seyrantepe Mahallesinde 5 bin metrekare ve 3 bin metrekarelik iki park, Batıkent Mahallesinde 7 bin metrekarelik bir park ile Doğukent Mahallesinde de 7 bin metrekare ve 5 bin metrekarelik iki park, Güllübağ Mahallesinde de 3 bin metrekarelik bir park olmak üzere toplam 30 bin metrekarelik yeşil alanın ilçeye kazandırılması için çalışmalar devam ediyor. Karaköprü Belediye Başkanı Metin Baydilli, ilk günden beri daha yeşil bir Karaköprü hedefleri için çalıştıklarını dile getirerek kişi başına düşen yeşil alan oranını artırmak için uygun olan her yere park kazandırdıklarını ifade etti.


Karaköprü Belediyesi 2022 yılı sonuna kadar ilçeye 50 bin metrekarenin üzerinde alanı kapsayacak olan 10 adet park kazandırmayı hedefliyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Kaymakam Korkurtata bienal üyeleri ile bir araya geldi Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bu yıl ikincisi düzenlenecek uluslararası 2. Kommagene Bienali jüri üyeleri, Kahta Kaymakamı Selami Korkutata başkanlığında toplandı. Kahta Kaymakamı Selami Korkutata, 2. Kommagene Bienali Küratörü Macaristan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü İstvan Eros ve jüri üyeleri ile bir araya geldi. Macaristan-Türkiye 2024 Dostluk yılında bu senenin küratörü Macaristan Güzel Sanatlar Üniversitesi rektörü Eros Istvan yaptığı açıklamada, “Deprem felaketinin sonra yeniden doğuş ihtiyacına atıfta bulunarak ’İyileşmek’ teması ile başlayacak olan 2. Kommagene Bienal sergileri 24 Ağustos tarihinde açılacak. Burada olmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyorum. 2. Kommagene Bianel’ine 41 farklı ülkeden 198 başvuru oldu. 45 proje jüri tarafından sergilenmeye değer görüldü. Jüride Eung Woo Lee, Krıstaps Zarı , Santa Zarıa, Bogdan Achımescu, Varol Topaç ve Nihat Özdal gibi bir birinden değerli isimler bulunuyor” dedi. Kahta Kaymakamı Selami Korkutata ise, “Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan ve dünyada eşi benzeri bulunmayan Nemrut Dağı ve diğer tarihi ören yerleriyle adeta medeniyetin beşiği olan bölgemiz, dünyayı kıskandıracak çok büyük kültürel bir zenginliğe sahip. 2. Kommagene Bienali çerçevesinde bölgemizin hem tarihini hem de doğasını güzel sanatsal etkinliklerle burada gerçekleştireceğiz. Kahta şehri, Kahta Kalesi, Nemrut Dağı, Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü ve Baraj Gölü’ndeki Adalar için oluşturulacak olan eserler sergilenecek” diye konuştu.
Düzce Aşı her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünü önlüyor DÜZCE(İHA) – Dr. Dilek Yekenkurul, dünya genelinde uygulanan bağışıklama programları ile her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünün önlendiğini söyledi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Dilek Yekenkurul, aşının toplum ve insan sağlığı için önemini anlattı. Aşıyı; “İnsan vücuduna verildiğinde bağışıklık oluşturarak o mikroorganizmayı tanımasını ve ona karşı koruyucu yanıt oluşturmasını, sonrasında da o hastalığa karşı korunmasını sağlayan bir çeşit ilaçtır. Aşılar gücü azaltılmış ya da öldürülmüş mikroorganizmaların kendisinden veya sadece bir bölümünden hazırlanan bir maddedir” şeklinde tanımlayan Dr. Dilek Yekenkurul, aşının onlarca bulaşıcı hastalığı önlemeye katkı sağladığını vurguladı. Güvenli ve etkili Aşının, 20’den fazla bulaşıcı hastalığı önlemek için çevre sağlığı hizmetlerinden sonra, en güvenli ve etkili koruyucu sağlık hizmeti olduğunu vurgulayan Öğretim Üyesi Yekenkurul, “Çiçek hastalığı gibi bazı hastalıklar etkin ve yüksek oranda aşılama ile yok edilmiştir. Ülkemizde de 1930’da çiçek aşısı, 1937’de difteri ve boğmaca aşısı, 1952’de verem aşısı, 1963’te çocuk felci aşısı, 1968’de tetanoz aşısı ve 1970’te kızamık aşısı yapılmaya başlanmıştır. İlk yıllarda yüksek oranda yapılmamasına rağmen birçok insanın hayatı kurtulmuş, bazı salgınlar aşılar sayesinde durdurulmuştur. Ülkemizde şuan çocuklarımıza verem, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, hepatit B, hepatit A, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, pnömokok ve hemophilus influenza tip B gibi menenjit ve zatürre aşıları olmak üzere toplam 13 hastalığa karşı aşı yapılmaktadır. Bunların dışında kuduz, zona, HPV, meningokok, influenza (grip), COVID-19, tifo, sarıhumma, japon ensefaliti (beyin enfeksiyonu) ve kolera gibi aşılar bazı risk gruplarına önerdiğimiz diğer aşılardır” dedi. Her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünü önlüyor Dünya genelinde uygulanan bağışıklama programları ile her yıl 2,5 milyon çocuk ölümünün önlendiğinin bildirildiğini ifade eden Yekenkurul, “Aşıların genel özelliği koruyuculuğunun yüksek olmasıdır. Ancak şunu unutmamak gerekir; her aşının koruyuculuğu yüzde yüz değildir. Bu yüzden tüm toplumu aşılamak daha önemli hale gelir. Ayrıca koruyuculuğu yüzde yüze yakın birçok aşı vardır. Aşıların bir özelliği de hastalık seyrinde hafifletici etki yapmasıdır. Örneğin aşı hastalık bulaşmasına engel olmasa dahi, aşılı bir insan da söz konusu olan hastalık daha hafif, aşısız insanda daha ağır hatta bazen ölümcül seyredebilir. Bunu yaşadığımız bazı salgınlarda bizzat kendimiz gördük. Dünya genelinde de bu konuyla ilgili yapılmış birçok çalışma mevcut” ifadelerini kullandı. Aşı yaptıran kişi toplum sağlığını da korumuş olur Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte aşı çalışmalarının daha güvenilir şekilde yürütüldüğünü söyleyen Dilek Yekenkurul, “Tabi ki her ilaç gibi aşının da yan etkileri veya alerji riski vardır, ama nasıl ki bir ilacı mecbur olduğumuz için bu riskleri göze alıp kullanıyorsak aşıyı da böyle düşünmeliyiz. Hatta aşının daha geniş bir etkisi vardır. Örneğin bir insan aşı yaptırdığı zaman sadece kendisini korumaz. Aşılar bulaşıcı hastalıklara yönelik yapılır ve aşı yaptıran kişi o hastalığı geçirmeyeceği için bulaştırıcı kaynak da olmayacaktır; böylelikle etrafındaki insanları yani toplumu da korumuş olur. Hatta aşılar bazen bir salgının bile önüne geçebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün 1974’te küresel olarak başlatmış olduğu Genişletilmiş Bağışıklama Programı çerçevesinde, aşılanma oranı yüksek olan ülkelerde aşı ile önlenebilir hastalıkların görülme oranında ve ölüm oranlarında düşme görülmesi aşının en büyük kanıtıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.