GENEL - 16 Kasım 2019 Cumartesi 09:17

Üzerine kuma getirildi kansere yakalandı ama pes etmedi

A
A
A
Üzerine kuma getirildi kansere yakalandı ama pes etmedi

Şanlıurfa’da eşi ikinci evliliğini yapınca üzüntüden kansere yakalanan 35 yaşındaki Emine İşbilen çocukları için hayata sımsıkı sarıldı.

Şanlıurfa’da eşi ikinci evliliğini yapınca üzüntüden kansere yakalanan 35 yaşındaki Emine İşbilen çocukları için hayata sımsıkı sarıldı. Pes etmeyen İşbelen, hem kanser hastalığına hem de yaşam koşullarına karşı büyük bir mücadele yürüttü. Yeniden hayata bağlanan Emine İşbilen, hayalindeki mali müşvarlik mesleğini de kazanarak, yaşadığı acıları anlatan kitap yazdı.


Şanlıurfa’da yaşayan ve iki çocuğuyla birlikte mutlu bir evliliği olan 35 yaşındaki Emine İşbilen’nin hayatı, 6 yıl önce eşinin bir evlilik daha yapması üzerine adeta kabusa döndü. Eşi başka bir kadını ikinci eş olarak eve getirmesine katlanamayan İşbilen, üzüntüden kansere yakalandı. Defalarca intihar etmeyi düşünen İşbilen, 2 çocuğunu düşünerek bu girişiminden vazgeçerek, babasının evine gitti. Kocasından ayrıldıktan sonra çocukları da elinden alınan kadın, babasının evinde çocuklarından geri kalan elindeki emzikle aylarca eve kapandı. Uzun süre kanserle mücadele eden kadın, önce yaşadığı travmayı atlattı, daha sonra ise kanser hastalığına karşı büyük bir yaşam mücadelesine girdi. Çocuklarını da geri almayı başaran kadın, eski kocasının da mesleği olan mali müşavir olabilmek için hem ders çalıştı. Girdiği ilk meslek sınavını başarıyla bitiren İşbilen, mali müşavir oldu.


Kadınlara örnek olmak istiyor


Yaklaşık 6 yıl boyunca yaşadığı acıları kitap haline getiren Emine İşbilen, şimdi ise hem mali müşavirlik mesleğini yapıyor hem de kendisi gibi zor şartlarda yaşamaya çalışan kadınlara örnek olmaya çalışıyor. Güneydoğu’da kadın olmanın zorluklarını bildiğini ve bu yüzden kendisi gibi her yönden tükenmek üzere olan kadınlara örnek olmak istediğini söyleyen İşbilen, kitabında yaşadığı acıları, tekrar hayata tutunmak için verdiği mücadeleyi ve nasıl hayalindeki mesleği kazandığını anlatıyor.


"Aciz ve diplere vurmuş bir kadındım"


Mutlu giden evliliğinin kabusa döndüğünü söyleyen Emine İşbilen, yaşadıklarını şöyle anlattı:


"Mutlu bir evliliği olan iki çocuk annesi bir ev hanımıydım ama maalesef eşim ikinci evlilik adı altında beni aldatıp kadını hayatımıza koyunca ve çocuk sahibi olunca büyük bir travma yaşadım. Çok büyük acılar yaşadım. Üzüntüden çok zayıfladım ve anoreksiya sınırına geldim, ölüm ile burun buruna yaşadım. Yetmedi kansere yakalandım. Aciz ve diplere vurmuş bir kadındım. Çocuklarıma bile annelik yapabilecek durumda değildim. Hayalini kurduğum mali müşavirlik mesleğini kazanmak bile benim için mümkün değildi. Bir gün kendimle baş başa kalıp başımı iki elimin arasına aldığımda ‘hayır bu böyle gitmemeli, bu düzen, benim gibi kadınlar böyle devam etmemeli, hayata dönmeli ben ve benim gibi kadınlar’ dedim ve büyük bir yemin ettim, bir gün olur da bu kaosun, travmanın içinden çıkarsam, sağlığıma kavuşup hayal ettiğim mesleği elime alırsam ve ben olursam benim gibi olan bütün kadınlar için savaşacağıma yemin ettim."


"Sıra kadınlar için mücadele geldi"


Kendisi gibi mağduriyet yaşamış kadınlar için mücadele etmek istediğini belirten "O gün verdiğim sözü yavaş yavaş yerine getirmeye başladım. Önce o hastalıklı halim ve ayağımda ikinci bebeğimi sallarken hayalini kurduğum mali müşavirlik sınavını ilk girişte kazandım. Daha sonra sağlığıma kavuştum ve ayakları üzerinde duran bir kadın olmayı başardım. Artık sıra kadınlar için mücadele vermeye geldi dedim. Bütün dezavantajlı bölgeleri gezerek kadınları bilinçlendirdim. Bütün sivil toplum kuruluşlarının toplantılarına katılıp sosyal sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım fakat bu benim için yetmedi. Söz uçar yazı kalır diyerek “Küllerinden Doğuş” kitabımı yazmaya karar verdim. Bu kitabı yazdım. Bütün hayat hikayemi, bu 6 yılda geçirdiğim bütün acılarımı yazdım. Doğuda kadın olmanın acısını yazdım. Her şeyi dile getirdim. Evet, bu acılarla dolu bir hayattı ama bir başarı öyküsüydü” dedi.


Hem gençleri okumaya teşvik etmeye hem de kendisi gibi zorluk çeken kadınları ayağa kaldırmaya çalışacağını söyleyen İşbilen, “Küllerinden Doğuş aslında bir bitiş değil bir başlangıç benim için. Şimdi Allah izin verirse Küllerinden Doğuş’un yani başarı seminerlerini Türkiye’de uzanabildiğim bütün illere, kurumlara başarı üzerine seminerler verip hem gençleri okumaya teşvik etmek, hem de eski Emine’nin olduğu gibi diplere vurmuş kadınları ayağa kaldırmak için mücadele vereceğim” diye konuştu.


Bir yandan hayalindeki meslek olan mali müşavirliği yapan Emine İşbilen diğer yandan ise iki kızına bakıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur MAKÜ öğrencileri, Mehmet Akif Ersoy’un yapay zeka modelini oluşturdu Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğrencileri, milli şair Mehmet Akif Ersoy’u modern teknolojiyle buluşturarak dikkat çekici bir projeye imza attı. Yapay zeka alanında yaptıkları çalışmalarla dikkat çeken Sanat ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinden oluşan ekip, Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini derin öğrenme teknikleriyle analiz ederek, onun tarzını ve dil kullanımını yapay zeka ile modellemeyi başardı. Proje, metahuman teknolojisinin yapay zeka entegrasyonu ile oluşturuldu. MAKÜ Rektörlük binasının giriş katında oluşturulan Mehmet Akif Ersoy’un hayatının ve eserlerinin anlatıldığı bölümde bulunan ekranda yapay zeka teknolojisi ile oluşturulan Mehmet Akif Ersoy karakteri ziyaretçiler tarafından kendisine sorulan soruları analiz edip doğaçlama bir şekilde cevap verir halde hazırlandı. Proje üreticilerinden MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Furkan Köroğlu proje ile ilgili olarak, "Projemizin ilk aşaması olarak Mehmet Akif Ersoy’un gerçekçi yüz hatlarını elde etmek adına üniversitemizde bulunan balmumu heykelinden faydalandık. Bu heykeli fotogrametri tekniği ile üç boyutlu ortama aktardık. Bu sayede kendisinin gerçeğe en yakın olan yüz hatlarını elde ettik. Projeyi yaparken Mehmet Akif Ersoy üzerine bir proje yaptığımız için gerçekten çok mutluydum. Daha öncede bu şekilde bir projede çalışmamıştım. Benim için de bir deneyim oldu. Zaten projemizde kurumlar arasında eşi benzeri olmayan bir proje. Açıkçası biz de bunun için uğraştık. Gayet memnunum yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum" dedi. Projede Mehmet Akif Ersoy’un görsel kimliğini oluşturan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Yusuf Akkuş ise, "Gerekli 3D yazılımları kullanarak Mehmet Akif Ersoy’un saç, sakal, bıyık ve kıyafetlerini oluşturdum. Ben yapabileceğimizin en iyisini yaptığımızı düşünüyorum. Buna benzer birkaç projede daha çalışmıştım. Rektörümüz Hüseyin Dalgar’ın da 3D karakterini yapmıştık. Bu da ondan sonra yaptığımız en güzel iş diyebilirim. Mehmet Akif Ersoy işin içerisindeydi çünkü. Olabildiğince ona benzetmeye çalıştık. Gerçekten bu projeyi yaptığımız için mutluyum. Üniversitemize böyle bir katkıda bulunduğum için de mutluyum" şeklinde konuştu. Projenin yapay zeka entegrasyonu bölümünde yer alan MAKÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Görsel İletişim Tasarım Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Muhammet Salih Kara, “Üniversitemizde bulunan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mehmet Akif’i Araştırma Kurumu içerisinde bulunan verileri kullandık, başlıca araştırmaları. Devamında internetteki belli başlı verileri alarak yapay zeka modelimizi eğittik. Ettiğimiz model Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiirler, yaşantıları, geçmişleri ve bir çok bilgiyi barındırıyor. Bununla birlikte de kendisine yapay zeka entegrasyonu sağladık. Sesli bir şekilde etkileşime geçilebilir vaziyete getirdik ve ziyaretçiler Mehmet Akif Ersoy Müzesi’ne geldiklerinde kendisiyle etkileşime geçip kendisiyle alakalı sorular sorabilecekler" dedi. Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Kara ise, “Proje, rektörlüğün inisiyatifinde, daha doğrusu onların kararıyla Mehmet Akif’e ait bir alan oluşturulması amacıyla ortaya atılmış bir fikirdi. Üniversitemizin içerisinde zaten bir araştırma merkezi çerçevesinde Akif’e ait verilerin sergilendiği bir alanımız vardı. Fakat rektörlük binasında da böyle bir alan oluşturma fikriyle Akif’in hem milli hem manevi şahsiyetini insanlara, ziyaretçilere aktarabilecek, küçük de olsa bir alan hazırladık ve burada ona ait bir takım belge ve bilgilerin, fotoğrafların yer aldığı alan oluşturduk. Ben de bu alanın tasarım geliştirme sürecinde rol aldım. Oluşturulan alanın bir kısımda Akif’in hayat hikayesini, bir kısımda ailesini sergiledik. Ailesiyle olan ilişkilerini, hatta bir torununa yazdığı şiirlere de yer vermiş olduk. İstiklal Marşı’na ait bir alan var aynı zamanda. Safahat eserine ait bir alan var. Bunlar zaten halihazırda bilinen ve başka yerlerde de var olan belgeler, bilgiler ama biz burayı farklılaştırmak amacıyla yapay zeka destekli bir proje içerisine yerleştirelim fikri ile daha yenilikçi, insanların dikkatini çekebilecek bir yere nasıl dönüştürebiliriz sorusuyla, öğrencilerimizin de katkılarını alarak yapay zeka destekli bir sanal karakter oluşturduk ve bu karakterin insanlarla yani burayı ziyaret eden ziyaretçilerle birlikte karşılıklı soru-cevap şeklinde konuşabildiği, hatta öğrenerek sürekli kendini güncelleyen bir karakterle insanların merak ettiklerini direkt olarak Mehmet Akif’in ağzından duymalarını istedik. Takdir edersiniz ki Akif’in sesinin bilinmediği gerçeği var. Yani herhangi bir kayda sahip değiliz. Fakat burada biz hem modellerken hem sesini tasarlarken açıkçası biraz hayal gücümüzü biraz gerçekte var olan fotoğrafları ve tahminen sesli tasarımı ortaya koyduk. Neticede ortaya güzel bir proje çıktı öğrencilerimizin de çok büyük emekleriyle. Karakter televizyon ekranında aktif olarak sürekli bekliyor. Altında bir klavye içerisinde tuşa basarak kendisiyle etkileşim kurabiliyorsunuz. Sizi dinliyor öncelikle, daha sonra sizin sorduğunuz soruları birkaç saniye bekleyerek kafasında kurguluyor. Tabi bu tamamen doğaçlama ve her seferinde farklı bir cevap veren bir yazılım sayesinde gerçekleşiyor. Konulara dair fikirlerini, geçmişte yaşanan tarihi olaylara dair fikirlerini, Safahat’i, İstiklal Marşı’nı ve diğer eserlerini yazarken hissettiği duyguları çok açık sözlülükle ifade ediyor" açıklamasında bulundu.
Bursa Durak Tekstil işçileri 83 gündür grevde Öz İplik İş Sendikası’na üye olan Durak Tekstil işçileri, işveren tarafından baskı görmelerinin ardından 6 kişi de işten çıkarıldı. 83 gündür fabrika önünde grev yapan işçilere Öz İplik İş Sendikası destek verdi. Bursa’da Durak Tekstil işçileri yaklaşık 8 ay önce Öz İplik İş Sendikası’na üye olmaya başladı. İşveren tarafından sendikaya üye olmamaları konusunda baskı gören işçiler daha sonra da işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 6 işçi ve sendika üyeleri, fabrika kapısı önünde greve başladı. Yaklaşık 83 gündür grevde olan işçilere Öz İplik İş Sendikası fabrika önünde basın açıklaması yaparak desteğini dile getirdi. “Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli” Durak Tekstil önünde basın açıklaması gerçekleştiren Öz İplik İş Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, “Durak Tekstil işçileri, yaklaşık 8 ay önce sendikamız Öz İplik İş’e üye olmaya başladı. İşçilerin sendikamıza üye olmasından haberdar olan işveren ve işveren vekilleri tarafından işçilere baskı yapıldı. İşçilerin anayasal, sendikal hak ve özgürlükleri engellendi. Ardından 6 işçi arkadaşımız işten çıkarıldı. Hem de ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sebebiyle işten çıkarıldı. Buradan Durak işverenine sesleniyoruz, biz bu akıl dışı, vicdan dışı baskıları durduracağız. İşçinin hakkını alacağız. Çalışma hayatının reel dinamikleri ve yasalar dışında araya koymaya çalıştığınız yollarla, hak mücadelesinin önüne geçemeyeceksiniz. Durak Tekstil işçileri yalnız değil. 60 milyon üyeyi temsil eden IndustriAll Küresel Sendika Federasyonu, 7 milyon işçiyi temsil eden IndustriAll Avrupa federasyonu, 850 bin üyesiyle HAK-İŞ, 43 bini aşkın üyesiyle Öz İplik İş Sendikası buradaki emekçilerin yanında. Burada işçiler sendikal özgürlüğünü kullanacak. Firmanın Uluslararası satış ağı dört kıtaya yayılsın. Ürünlerdeki kaliteden övünerek bahsedilsin. Fakat emekçilere baskı yapılsın, yok öyle bir dünya. Kalite devamlılığını emekçiler sağlar. Büyüme, markalaşma emekçilerin katkısıyla olur. Emekçileri yok sayarak, müşteri odaklı bir çözüm, üretemezsiniz. Haksız ve karalayarak çıkardığınız işçilerin ahı, sizi tökezletmeden bu işçiler bir an önce işlerine dönmeli. Çalışanların, sendikaya üye olma özgürlüğüne saygı gösterilmeli. Bugün Öz İplik İş Başkanlar Kurulu olarak, tüm teşkilatımızla buradaki emekçilere destek olmak için buradayız. Hep yanlarındaydık, her zamanda yanlarında olacağız. Biz hukuki olarak her türlü girişimi yaptık. İşveren haksızlıkların hesabını hukuk önünde verecek. Bizim buradan ayrılacağımızı düşünenler, yanılıyor. Bu işçiler, işbaşı yapana kadar buradayız. Buraya, sendika girene kadar buradayız. Buradan Durak Tekstil işçilerine de sesleniyoruz, birleşerek kazanacağız. Birleşerek sesimizi daha gür çıkaracağız. Birleşerek hakkımızı alacağız. Sendikal haklarımızı ancak toplu sözleşme ile alabiliriz. Onun için sendika üyeliklerimizi bir an önce tamamlayalım. Bekleyişteki işçilere destek olan herkese gönülden teşekkür ediyoruz. İnanıyoruz bir gün emek kazanacak” şeklinde konuştu.
Giresun Üniversitelilerden, ilkokul ve özel eğitim öğrencilerine tiyatro şöleni Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri tarafından özel eğitim ve ilkokul öğrencilerine “Pinokyo” adli müzikal oyun sergilendi. Farkındalık oluşturmak adına “Sanatın Değiştirici Gücü” projesi kapsamında Fakültenin Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu Konferans Salonu’nda sergilenen oyuna ilkokul ve özel eğitim öğrencilerinin yer aldığı 700 öğrencinin yanı sıra Tirebolu Gençlik Merkezi Müdürü Ebru Çelik, İlçe Emniyet Müdürü Hakan İbişoğlu, İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Tolga Karagöz, fakültenin akademik ve idari personelleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilciler ve öğrenci velileri katıldı. Üniversiteli öğrencilerin farkındalık oluşturan tiyatro oyunuyla ilgili bilgi veren, Proje Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Anıl Uğur Oğuzcan, “Çocuklara ve öğrencilere oynanan tiyatro oyunu ile paylaşmanın, başarmanın ve hayal gücünün önemi vurgulanmak istendi. Hayatta her zaman paylaşmayla, hoşgörüyle, saygı ve sevgi ile birbirimize destek olarak hareket ettiğimizde bir şeyleri başarabiliriz" dedi. Etkinliğin sonunda tiyatro grubu ve organizasyon ekibine teşekkür belgelerini Tirebolu İletişim Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi İsmail Cem Feridunoğlu ve Dr. Öğr. Üyesi Murat Birol, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serpil Karlıdağ, Tirebolu Gençlik Merkezi Müdürü Ebru Çelik, İlçe Emniyet Müdürü Hakan İbişoğlu ve İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Tolga Karagöz tarafından takdim edildi. Projede yer alan öğrencilerden Emine Cezayirli, oyun sonunda kendi ve ekip arkadaşları adına Tirebolu İlçe Kaymakamlığı, Tirebolu Milli Eğitim Müdürlüğü, Tirebolu Gençlik Merkezi ve etkinlik sponsoru olan Akasya Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ne desteklerinden dolayı teşekkür etti. Gösteri, çocuklara hediyeler verilerek sona erdi.