EKONOMİ - 23 Eylül 2024 Pazartesi 18:44

Kalkınma ajanslarından önemli çalışma: Karadeniz’in ekonomik potansiyeli masaya yatırıldı

A
A
A
Kalkınma ajanslarından önemli çalışma: Karadeniz’in ekonomik potansiyeli masaya yatırıldı

Karadeniz’deki su ürünlerinin değerlendirilmesi amacıyla, Karadeniz’e kıyısı bulunan kalkınma ajanslarının bir araya geldiği Karadeniz Masası Su Ürünleri Değerlendirme Çalıştayı başladı. Çalıştayda konuşan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Serkan Genç, “Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır” dedi.


Sinop’ta başlayan Karadeniz Masası Su Ürünleri Değerlendirme Çalıştayı, Karadeniz’e kıyısı bulunan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı, Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı, İstanbul Kalkınma Ajansı, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve Trakya Kalkınma Ajansı katılım sağlayacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü, İzmir Kalkınma Ajansı, Güney Ege Kalkınma Ajansı, Fırat Kalkınma Ajansı ve Doğu Karadeniz Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nı bir araya getirdi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü öncülüğünde kurulan Karadeniz Masası’nda, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı ev sahipliğinde, kalkınma ajanslarının katılımıyla ve Sinop Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilecek olan çalıştay, 2 gün boyunca su ürünleri sektöründe güncel bilgiler paylaşılarak sektör paydaşları ile etkileşimin artırılacak ortak gündem oluşturulacak.


Karadenizin ekonomik potansiyeli masaya yatırıldı


Çalıştay, Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde açılış konuşmaları ile başladı. 2 gün sürecek çalıştaya kalkınma ajansları temsilcileri, su ürünleri alanında önde gelen akademisyenler ve sektör temsilcileri katıldı. Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panellerde su ürünleri yetiştiriciliği ve su ürünleri işleme ve değerlendirme konuları ele alındı. Tamamlanacak panellerin ardından katılımcılar, Sinop’ta faaliyet gösteren su ürünleri işleme tesislerine gezi düzenleyerek incelemelerde bulunacak. Çalıştayın ikinci gnünde ise Karadeniz’e kıyısı bulunan yedi kalkınma ajansı, ortak oturumda “Proje Geliştirme ve Su Ürünleri Sektör Değerlendirmesi” konu başlığında su ürünleri sektörünü masaya yatıracak.


“Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır”


Çalıştayın açılışında konuşan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Serkan Genç, düzenlenen çalıştayın önemine değinerek, ”Ülkemizin önemli bir bölgesi olan Karadeniz’de yer alan kalkınma ajanslarımız ve kalkınma idarelerimizle Karadeniz’in ekonomik potansiyelini daha iyi değerlendirilebilmek amacıyla Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğümüz yönlendirmeleri ile Karadeniz Masası kurulmuştur. Karadeniz masasın genel olarak Karadeniz’de sürdürülebilir bir mavi ekonomiyi hedefliyor. Deniz kaynaklarına ilişkin potansiyeli açığa çıkaran mavi ekonomi kavramı balıkçılık, enerji, ulaşım, turizm, çevre gibi birçok başlığı kapsıyor. Karadeniz masasının ilk çalışma konusunu ise mavi ekonominin merkezinde yer alan sürdürülebilir balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği olarak planladık. Karadeniz su ürünleri sektöründe ülkemizde önemli bir yere sahiptir. Avcılıkla elde edilen ürünün yüzde 90’ı denizlerden elde edilmekte ve ülkemizde avcılığı en fazla yapılan balıklar hamsi, sardalya, istavrit, palamut, lüfer, çaça, mezgit, beyaz kum midyesi ve deniz salyangozu üretiminin sardalya hariç olmak üzere bazı türlerde tamamı, bazılarında ise büyük kısmı Karadeniz’de avlanmaktadır. Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır. Önceden ülke içerisinde daha çok iç sularda yetiştiricilik yapılırken son yıllarda denizlerde ağ kafesler ile yapılan yetiştiricilik hızlı bir artış göstermiştir. İç sularda alabalık, denizlerde levrek ve çipura üretimi öne çıkmaktayken son yıllarda Türk Somonu ön plana çıkmaya başlamıştır. Su ürünleri yetiştiriciliğinde Ege Bölgesi illeri ile beraber son yıllarda Sinop, Samsun, Ordu, Trabzon ve Artvin gibi illerimizin açıklarında yapılan kafes balıkçılığı önemli bir kapasiteye ulaşmıştır” dedi.


“KOBİ Destek Merkezi oluşturulması faaliyetleri devam etmektedir”


Sinop Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen su ürünleri işleme, şoklama ve depolama tesisi ile ilgili bilgi veren Genç, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı olarak faaliyet bölgemizde sektöre yönelik faaliyetleri bütüncül bir anlayışla etkili bir şekilde yürütmek adına Temel Sektörlerde Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Sonuç Odaklı Programı tasarlamış ve su ürünleri sektörüne yönelik politika oluşturma, program ve proje geliştirme süreçlerini su ürünleri ekosisteminin geliştirilmesi özel amacı çerçevesinde yürütmeye başlamıştır. Bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz önemli faaliyetlerden biri Ajansımız öncülüğünde ve yerel paydaşların iş birliği ile Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti desteğiyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında uygulanan Sinop’ta Temel Sektörlerin Rekabetçiliğinin Artırılması Projesi olmuştur. Proje ile Sinop Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen 3 bin ton/yıl kapasiteli su ürünlerinin işleme, şoklama ve depolama tesisi yakın bir zamanda tamamlanmıştır. Sinop başta olmak üzere Karadeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren işletmelerin ve balıkçılık kooperatiflerinin bu tesisten yaralanması planlanmıştır. Bahsi geçen proje kapsamında su ürünleri ve turizm işletmelerinin iş geliştirme ve girişimcilik faaliyetlerini desteklenmesi, üretim ve hizmet kapasitelerinin iyileştirilmesi amacıyla KOBİ Destek Merkezi oluşturulması faaliyetleri devam etmektedir” diye konuştu.


“Amacımız kamu ve özel sektör paydaşlarıyla yakın bir etkileşim oluşturulması"


Su ürünleri sektöründeki birlik ve kooperatifler ile işbirliği içerisinde olduklarını belirten Genç, “Sinop Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği ile hayata geçirdiğimiz proje ile balıkçıların elde ettikleri ürünü hızlı bir şekilde gerek pazara sunması, gerekse depolama alanlarına taşıyabilmesi için nakliye araçlarının alımı ve balık muhafaza alanlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere güneş enerjisi kurulumu gerçekleştirilmiştir. Benzer bir projeyi de Kastamonu’da bir ilçemizde daha uyguladık. Önümüzdeki dönemde de ekosistem yaklaşımı çerçevesinde katma değerli ürünlerin üretilmesine yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz. Karadeniz’deki kalkınma ajanslarımız da benzer şekilde bölgelerin su ürünlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütüyor. Karadeniz masası ile amacımız bu ortak gündem çerçevesinde ajanslar, kamu ve özel sektör paydaşlarıyla yakın bir etkileşim oluşturulması, Kalkınma Ajanslarının sektöre ilişkin mevcut çalışmaları ışığında ortak gündem konuların müzakere edilmesi, ajanslar arasında işbirliği ve sektöre katma değer katacak proje ve faaliyet başlıklarının belirlenmesidir” şeklinde konuştu.


“Ülkemiz su ürünleri yetiştiriciliği ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1’inci”


Daha sonra konuşan Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şakir Taşdemir ise, “Dünya nüfusu artarken protein ihtiyacını karşılamada hayvansal ürünlerle birlikte su ürünleri üretimine olan talep de artış göstermektedir. Ülkemizde su ürünleri üretiminde avcılığın katkısı yıllar içerisinde dalgalı bir seyir izleyip azalma eğilimi gösterirken, su ürünleri yetiştiriciliğinde teknolojik gelişmeler ile modern üretim metotlarının yaygın kullanımı, su ürünleri fakültelerinin Ar-Ge çalışmaları ve mühendis mezun katkıları ile her yıl önemli artışlar göstermektedir. Bu gelişim ile ülkemizde 2023 yılında su ürünleri yetiştiriciliği üretimi 552 bin tona, toplam su ürünleri üretimi içindeki payı da yüzde 58’e ulaşmıştır. Ülkemiz toplam su ürünleri yetiştiriciliği ile Avrupa Birliği üyeleri arasında 1., dünyada ise 17. Sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Karadeniz’de ise Türk somonu yetiştiriciliği markalaşarak 2023 yılında yaklaşık 65 biin tona ulaşmıştır. Bu üretim sahip olduğu yüksek kalite ve oluşturulmaya çalışılan standartlar ile dünya pazarında yerini almaktadır. Bu kapsamda bugün paneller ile başlayıp yarında çalıştay masaları ile devam edecek olan Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayının düzenlenmesinde katkıları ve emeği olan herkese ve katılımları ile bizleri şereflendirilen tüm katılımcılara teşekkür ederiyorum” ifadelerini kullandı.


Temsilciler düzenlenen panelin ardından, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında Sinop’ta Temel Sektörlerin Rekabetçiliğinin Artırılması Projesi ile hayata geçirilen Sinop Su Ürünleri İşleme, Şoklama ve Depolama Tesisi’nde incelemelerde bulundu. Katılımcılara bilgi aktaran yetkililer, tesisin inşaat çalışmalarının sona erdiğini, ay sonu itibari ile hizmete alınmasının hedeflendiğini belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yalova Güllü’nün oğlu savcıya müşteki olarak ifade verdi: "Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçlamasıyla ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in (27) kardeşi Tuğberk Yağız Gülter, olay günü ses kayıtarıyla ilgili, "’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini ablam Tuğyan söylüyor" dedi. 26 Eylül’de Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter "tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek" suçundan tutuklanırken, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verilmişti. Olayla ilgili Güllü’nün oğlu Tuğberk Yağız Gülter, Yalova Adliyesi’ne müşteki sıfatıyla ifade verdi. Gülter, Yalova’daki olayın yaşandığı gün kendisinin İstanbul’da olduğunu söyledi. Annesi ve ablası arasında sık sık tartışma çıktığını söyleyen Gülter, bunun hiç bir zaman fiziki şiddete dönmediğini söyledi. Ablası ile küçüklüğünden beri anlaşamadıklarını kaydeden Gülter, sık sık tartıştıklarını kaydetti. Olayın yaşandığı evi taziye evi olarak kullanmak istediklerini belirten Gülter, "Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu. Ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca instagramdan mesaj attım. Sonuç itibariyle adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım" dedi. Camı kırarak eve girdiğini daha sonra dışarda bekleyenlere kapıyı açtığını kaydeden Gülter, annesinin kasasında para veya altın gibi şeylerin saklanmadığını söyledi. Gülter, kasadan yeşil sırt çantasına ananesinin kesilmiş saçı, annesinin banka hesap cüzdanları, annesinin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evrakların olduğunu kaydetti. Olayın yaşandığı ana ilişkin ses kayıtlarına da değinen Gülter, şöyle konuştu: "Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ’Hadi görüşürüz’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel. Orospu’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum. Sizin ’Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ’Ben oynamayı bilmiyorum ki.’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ’Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ’Gerek var mı?’ ya da ’Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ’Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ’Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ’hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum." "Hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez" Gülter annesinin camlardan korktuğunu ve zorunlu olmadıkça uzak durduğunu anlattı. Annesinin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabileceğini kaydeden Gülter, "Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. 2. sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. 3. sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır. Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ’Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez" ifadesini kullandı. Anneni öldürebilir mi sorusuna yanıt: "Kervan için her şeyi yapabilir" Gülter, annesinin ablasının sevgilsi Kervan’dan nefret ettiğini belirterek, "Bir kaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ’Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi. Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler" dedi. Gülter, "Kervan için Ablan Tuğyan anneni öldürebilir mi?" sorusuna ise, "Vebal almak istemiyorum ama Kervan için öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi" diye konuştu. Ablasının olay günü yaşananlarla ilgili kendisine anlattıkları hakkında bilgi veren Gülter, şunları kaydetti: "Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ’Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ’Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ’Evet, malkata’ dedi. Malkata’yı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ’Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkata’yı açmışlar’" gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştur. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi." "Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır" Gülter, Sultan Nur Ulu’nun ise uyuşturucu içtiği için saç örneği vermekten korktuğunu kaydetti. Gülter, ablasının uyuşturucu içip içmediği sorusuna ise, "Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından 9’u yalandır. Çok yalan söyleyen biridir" dedi. "İlişkisi için yapamayacağı şey yoktur" Olayın cinayet olabileceğiyle ilgili şüphelerinin oluştuğunu da anlatan Gülter, "Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur." Ablasını annesiyle ara ara Kervan sebebiyle kavga ettiğini dile getirerek şöyle konuştu: "Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır. Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar. Gerçeğin açığa çıkmasını istiyorum." "Böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum" Tuğyan’ın daha önce kendisine annesini öldürmek istediği ile ilgili bir şey söylemediğini anlatan Gülter, olayın gerçeğiyle ilgili bir bilgisi olmadığının belirterek, "Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi. Zaten böyle bir şey de konuşmadık. Hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceğim cevaptan korkuyorum inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum. Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Whatsapp’tan Tuğyan’a ’Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım, o da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Yine bu konuşmamızda Bircan’a attığı annemle ilgili mesajların hesabını bana vereceksin demiştim. O bana herhangi bir cevap vermedim" dedi. Gülter, telefonunun kendi rızasıyla incelemesi için savcılığa verdi.