GENEL - 26 Temmuz 2018 Perşembe 16:54

Görme engelli kadın 15 Temmuz üzüntüsünü kitaba döktü

A
A
A
Görme engelli kadın 15 Temmuz üzüntüsünü kitaba döktü

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında görme engelli olması nedeniyle sokağa çıkamayan Silopili Sercan Tung, o gün yaşadığı üzüntüyü şiirle dile getirdi.

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında görme engelli olması nedeniyle sokağa çıkamayan Silopili Sercan Tung, o gün yaşadığı üzüntüyü şiirle dile getirdi. Şiir kitabı yazan Tung, ikinci kitabı için destek istedi.


Şırnak’ın Silopi ilçesi Ofis Mahallesi’nde ikamet eden doğuştan görme engelli Sercan Tung (29), engeline rağmen hayata dört elle sarıldı. Ablası da görme engelli olan ve 6 kardeşi bulunan Tung, okuma yazma öğrenmek için büyük çaba sarf etti. Cizre’de gittiği rehabilitasyon merkezinde kabartma baskı üzerinde okumayı öğrenen Tung, Silopi Halk Merkezinde de oyunculuk kursuna katıldı. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında büyük üzüntü yaşayan ve engeli nedeniyle sokağa çıkamayan Tung, üzüntüsünü şiirle dile getirdi. Çıkardığı 34 sayfalık şiir “Sercan Tung Şiirleri” adlı kitabını, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü binası girişinde açtığı stantta satan Tung, ikinci şiir kitabını çıkarmak için de destek istedi.


Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) hain darbe girişimi sırasında dışarı çıkmak istediğini ancak engeli nedeniyle çıkamadığını anlatan Tung, o gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ülke için sabahlara kadar dua ettiğini anlattı. Kendi dünyasını ve o gece yaşananları bir kitapta toplamaya karar verdiğini dile getiren Tung, bu nedenle şiir kitabı yazdığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en son Şırnak ziyareti sırasında kendisi ile görüştüğünü belirten Tung, kendisine hayranlık duyduğunu ifade etti. Çocukluğundan beri okumak istediğini aktaran Tung, “Okuma öğrendim. Gönüllü hocalarımızın desteği ile kabartma kitaplarını öğrendim. Okuma yazma öğrendikten sonra kitap çıkarttım. 15 Temmuz ile ilgili şiirimi de kitaba ekledim. İkinci kitabı çıkartmayı düşünüyorum. 50’ye yakın şiirim var. Bu şekilde destek bekliyorum” dedi.


Tung’un, 15 Temmuz şiiri şöyle: Zalimin emir verdiği kör bir geceydi/Vurun dedi vurun hepsini/Bilemedi zalimler, bizler vatanı uğruna canını verenlerdik/Kahpe kurşun bedenimize işlerdi ama/İmanımız, inancımız tüm cihana yeterdi/Ahmetler, Mehmetler, veliler kundaktaki bebeler/Bizler, Türk’tük, Kürt’tük Arap’tık, Laz’dık, Çerkez’dik/Bizler tek yürektik. Analar evlatlarının ellerini kınamıştı da/İman doluydu yürekler/Kerbelayı hatırladı yürekler/Gemileri karadan kaldıran dedelerini hatırladı yürekler/Ben gözü görmeyen, yüreği vatan uğruna çırpınan aciz bir kulum/Çokça dua etmiştim o gece/Rabbim bana bir göz verseydi de/Ben de hain düşmanları görebilseydim de/Vatanım uğruna onlara karşı durabilseydim diye/Çokça dua etmiştim, Rabbim biliyor/Ellerim hep semada kaldı o gece /Annem, ben ve kardeşlerim hep dualardaydık/Biliyordum, melekler kuruyordu onları/Vatanı uğruna sokaklara çıkan tüm kardeşlerini/Semalar dua eden ellerle ayrıldı o gece/Biz biriz, tek yüreğiz/Şehitler ölmez bilirim/Siz ölmediniz kardeşlerim.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.