GÜNDEM - 17 Ekim 2025 Cuma 10:00

Şırnaklı çiftçi, engelli aile bireyleri nedeniyle evinden çıkamadı, çiftliği eve taşıdı

A
A
A
Şırnaklı çiftçi, engelli aile bireyleri nedeniyle evinden çıkamadı, çiftliği eve taşıdı

Şırnak’ın Uludere ilçesinde 3 engelli çocuğu, zihinsel engelli annesi ve karaciğer nakli yapılan eşine bakmak için evinden çıkamayan çiftçi, kurduğu küçük ölçekli tavuk çiftliğiyle hem ailesinin geçimini sağlıyor hem de bölgenin beyaz et ve yumurta ihtiyacını karşılıyor.


Uludere’de 3’ü engelli 4 çocuğu, zihinsel engelli annesi ve akciğer nakli yapılan eşiyle birlikte 8 kişilik ailesine bakan Mahmut Yaman, evinden uzakta çalışamadığı için bahçesini üretim merkezine dönüştürdü. Modern bir sera kuran ve ağılı tavuk çiftliğine çeviren Yaman, aldığı kuluçka makinesiyle haftada 25-30 civciv üretiyor. Ürettiği civcivleri sera alanına bırakarak zararlı haşere ve yabani otların temizlenmesini de sağlayan Yaman, doğayla uyumlu üretim modeliyle dikkat çekiyor.


İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulunan çiftçi Mahmut Yaman, "Seracılıktan itibaren biz bu civciv üretimine de başladık Allah’ın izniyle. Kuluçka makinesini aldık, civciv ana kucağını aldık. Hem hindi hem tavuk üretimine başladık. İnşallah ileride daha büyük çiftlik de kurmayı düşünüyoruz. Hem meyve ağaçlarımın altındaki yabani otları hem bu haşereleri temizlemek için bahçeme salıyorum. Büyüyünce, hem yumurta hem de et konusunda aileme ve milletime yardımcı olmak için inşallah daha da büyüteceğiz. Allah’ın izni ile binin üzerine çıkmayı düşünüyoruz" dedi.



Şırnaklı çiftçi, engelli aile bireyleri nedeniyle evinden çıkamadı, çiftliği eve taşıdı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara MHP Genel Başkan Yardımcısı Durmaz: "MHP olarak şehirlerimizin dirençli hale getirilmesini temel bir hedef görmekteyiz" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz, "İklim değişikliğinin etkilerinin belirginleşmesi, şehirlerin dayanıklılığını hayati bir konu haline getirmiştir. Bu nedenle MHP olarak şehirlerimizin dirençli hale getirilmesini temel bir hedef görmekteyiz" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde MHP Genel Merkezi’nde ‘Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’ gerçekleştirildi. Toplantıya MHP Genel Başkan Yardımcısı Durmaz, belediye başkanları ve davetliler katıldı. Durmaz, konuşmasında MHP’nin şehirlerin dirençli hale getirilmesini temel hedef olarak gördüğünü açıkladı. Yerel seçim beyannamesinde yer verilen dirençli şehirlerin anlam ve öneminin bir kere daha ortaya konduğunu ifade eden Durmaz, "Günümüzde kentleşme hızının artması depremlerin doğal afetlerin sıklaşması ve iklim değişikliğinin etkilerinin belirginleşmesi, şehirlerin dayanıklılığını hayati bir konu haline getirmiştir. Bu nedenle MHP olarak şehirlerimizin dirençli hale getirilmesini temel bir hedef görmekteyiz. Üretken belediyecilik anlayışımızla bütünleşen dirençli şehircilik yaklaşımı Türk milletinin güvenliği, sürdürülebilir ve huzurlu bir yaşam sürmesi açısından son derece stratejik bir öneme sahiptir. Afetlerin ve krizlerin tamamen önlenmesi elbette mümkün olmasa da şehirlerin bu durumlara hazırlıklı hale getirilmesi mümkündür. Bunun için güçlü yönetişim, bilimsel temelli planlama, teknolojik yeniliklerin kullanılması ve toplumsal katılımın sağlanması gerekmektedir" diye konuştu. Durmaz, dirençli şehir politikalarının yalnızca teknik çözümlerle sınırlı kalmaması gerektiğini ve sosyal ilişkileri de güçlendiren, topluluk bilincini artıran, kapsayıcı yönetişimi destekleyen bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini vurguladı. "Terörsüz Türkiye’yle birlikte Türk’le Kürt’ün et ve tırnak gibi olan kardeşliği daha da pekişecek" Durmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizin yaklaşık 50 yıldır en büyük sorunu olan ekonomiden sağlığa, toplumsal barış ve millet bütünlüğüne kadar pek çok noktada fitneye, ayrımcılığa kaynaklık eden bölücü terörün ülke gündeminden çıkarılması ülkemizi her alanda rahatlatacak, Türkiye’nin ayağındaki en son pranga sökülüp atılmış olacaktır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısıyla başlayan ve sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle devlet projesine dönüşen Terörsüz Türkiye hedefi ülkemizin önlenemez yükselişinin önündeki son barikatı da ortadan kaldıracaktır. Terörsüz Türkiye’yle birlikte Türk’le Kürt’ün et ve tırnak gibi olan kardeşliği daha da pekişecek, Türkiye aleyhine yayılmacılık faaliyeti yürüten emperyal ve siyonist lobilerin ham hayalleri bir kere daha suya düşecektir."
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Dünyadaki çatışma modellerini kıyasladığımızda Türkiye çok hızlı bir şekilde bu noktaya geldi" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının genel yayın Yyönetmenleriyle bir araya geldi. Kurtulmuş, "Dünyadaki çatışma modellerini kıyasladığımızda bizim geldiğimiz noktaya Türkiye kısa bir süre içerisinde gelmiştir. Bu konuda geçmişte ortaya konulan denemelerin de çok önemli birikim olduğunu biliyoruz. Sonuç itibarıyla bu sürecin hızla ve kararlılıkla sürdürülmesi lazım" dedi. Meclis’te ve Diyarbakır’da atılan sloganlar ile de Kurtulmuş, "Provokasyonlara karşı uyanık olacağız. Bir taraftan da devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukları yapacağız" ifadelerini kullandı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının genel yayın Yyönetmenleriyle bir araya geldi. İstanbul’da düzenlenen programa TGRT Haber Genel Yayın Yönetmeni Ercan Seki, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan ile çeşitli yayın kuruluşlarının üst düzey yöneticileri katıldı. Programda konuşan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının temsilcilerinin gündeme dair sorularını da yanıtladı. TGRT Haber Genel Yayın Yönetimi Ercan Seki ise Kurtulmuş’a "Sürecin taraflarından biri baldıran zehri içmiş şekilde sessiz sakin seyrediyor, diğer tarafta aynı sessiz ve sakinlik yok. Sizin başkanı olduğunuz Meclis’te ve koridorlarda çeşitli sloganlar atıldı. Kısa bir süre sonra da Diyarbakır’da terörist başının fotoğraflarıyla yine benzer sloganlar atıldı. Bunlar süreci sabote gelişimi değil midir? Bunlar için nasıl tedbirler alınacak" şeklinde soru yöneltti. "Provokasyonlara karşı uyanık olacağız" Kurtulmuş soru üzerine, "Meclis’te, Diyarbakır’da o sloganların atılması gerçekten milletin kahir ekseriyetin rahatsızlık duyduğu eylemlerin ortaya konulması açık söylüyorum provokasyondur. Başından beri biz bir şey söyledik. Bu işin altın oranı varsa. Kürtün hukukunu Türk’ün gururunu koruyarak bu süreci tamamlamaktır. Bizim devlet olarak Kürt halkıyla Kürtün kimliğiyle vesaire hiç bir problemimiz, sıkıntımız yok. Hepimiz eşit, özgür yurttaşlarız. Tam bunu söylüyoruz. Bunu söylüyoruz bir gün sonra Diyarbakır’da o rezalet ortaya çıkıyor. 3-5 adam ağza alınmayacak sözler söylüyor. İçişleri Bakanlığı da gereğini yerine getirdi. Tutuklandılar. Dolayısıyla bu tür provokasyonlara karşı uyanık olacağız. Bir taraftan da devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukları yapacağız" dedi. Kurtulmuş, başka bir medya kuruluşu temsilcisinin "Geçici bir af öngörülüyor mu?" sorusu üzerine ise "Komisyon böyle bir konuda böyle bir yönelim içinde olursa, o da bizim baş göz üstünedir. Buradaki durum şu, zaten şu andaki mevcut yasal düzenlemeler içerisinde herhangi bir örgüt elemanın pişmanlık duyması çerçevesinde bundan nasıl yararlanacağı belli. Ama yeni bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Örgüt diyor ki ben kendimi feshediyorum. Hakikaten feshetti mi etmedi mi? Onun tespitinin devletin güvenlik birimleri tarafından yapılması ve bu kararın alınması lazım. O çerçevede yeni bir durum ortaya çıkabilir. Yani fesih bir örgütle ilgili bir çerçeve olabilir. Farklı konuları içeren yasal düzenlemeler olabilir" diye konuştu. "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu hakkında açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, "Komisyonun kurulmasından itibaren bazı ilkeleri hep beraber kararlaştırarak yola koyulduk. Bunlardan bir tanesi açıklık, şeffaflık ve katılımcılık ilkeleriydi. Türkiye’de toplumun farklı kesimlerinden insanların gelip sivil toplum kuruluşlarının, devlet görevlilerinin bu konu ile ilgili birebir bu konudan mağdur olan ailelerin geldiği ve dinlendiği 134 Sivil Toplum Kuruluşu temsilcisinin katıldığı çok geniş bir süreç ortaya çıktı. Çok farklı fikirleri olmakla birlikte buraya gelip katılıp komisyonda fikir beyan edenlerden hiç birisi biz bu süreci istemiyoruz, bu süreç olmadı diye bir beyanda bulunmadı. Herkes coşku ile bu meselenin bir an önce bitirilmesi için önemli fikirler ortaya koydular. Bazılarının somut teklifleri oldu. Bunların hepsini kayıtlara aldık. Bu sürecin dikkatli yürütülmesinde ve önemli bir noktaya gelmesindeki temel etkenlerden birisi komisyonun yapısıdır. Komisyon TBMM’de faaliyet gösteren gruplardan 5’inin katıldığı, 6 temsilcisinin bulunduğu siyasi parti ve toplamda 11 partinin katıldığı 51 milletvekilli bir çalışma grubu oldu. Burada partilerin asla kendi gündemleri, kendi siyasi tercihleri ve öncelikleri üzerinde bir gündem oluşturmadan insanlar çok farklı fikirlere sahip olmakla birlikte medeni bir şekilde büyük bir demokratik olgunlukla herkes fikirlerini ifade etti" dedi. TBMM’de temsil edilen siyasi iradenin yüzde 95’inin temsil edildiği bir gruptan bahsedildiğini kaydeden Kurtulmuş, "Bu grupta karar alınırken de en baştan itibaren aldığımız karar bunun sadece 50+1 ile karar alınamayacağı kadar önemli hassas bir konu olduğu. Bunun için mutlaka nitelikli çoğunlukla kararların alınması gerektiği 5’te 3 çoğunluk üzerinde ittifak kurularak yola devam edildi. Burada ana konulardan bir tanesi kardeşlik meselesidir. Bu süreç aslında Türkler ile Kürtler arasında bir barış süreci değil, aslında devlete karşı mücadele eden terör örgütünün silahlarını bırakmasını ilan etmesi ile birlikte başlayan bir sürecin parlamento tarafından dikkatle izlenmesi sürecidir. Burada herkesin kardeşlik vurgusu yaptığı Türk - Kürt kardeşliği. Bu ülkede yaşayan insanların arasındaki birlik ve beraberlik vurgusunu yaptığının altını çizmek isterim. Bir diğer husus ise bu süreç bir pazarlık süreci değildir. Terör örgütünün İmralı’dan yapmış olduğu açıklamalara terör örgütünün bütün bileşenleriyle uyacağını ifade etmesi ile birlikte başlayan bir süreçtir. Herhangi bir şekilde örgüt ile devlet arasında bir pazarlık söz konusu değildir. Bugüne kadar da olmamıştır. Örgütün de maksimalist taleplerle gündeme gelmediğini de biliyoruz. Bunun bir pazarlık süreci olmadığı, devletin Terörsüz Türkiye’yi kurma iradesi ile birlikte terör örgütünün de kendisini fesih etme süreci ile ilgili kendisinden beklenene adımları atmaya başlaması. Henüz tamamlandığını ifade edecek noktada değiliz. Özellikle 26 Ekim açıklamasıyla yani artık Türkiye sınırları içerisinde hiçbir şekilde terör faaliyeti yapılmayacağına ilişkin açıklama ile birlikte konu yeni bir safhaya gelmiştir. Bu meselenin çok önemli olduğunu ve toplumumuzun büyük bir kesiminin de buna bu şekilde baktığının altını çizmek isterim. Burada ele alınan konular çerçevesinde müzakere süreci içerisinde çokça dile getirilen hususlardan birisi artık Türkiye’nin teröre karşı ödediği bu maliyetleri bir daha ödememesi gerektiği. Başta insani kayıplar olmak üzere on binlerce insanın öldüğü, binlerce şehidimizin olduğu ve çok ağır bedeller ödediğimiz bu süreçte Türkiye’nin 2013 yılında bazı akademisyen arkadaşlar ile yaptığımız çalışmada o zaman ki terörün maliyeti 1.3 trilyon dolardı. Alternatif maliyetleri ile birlikte. Bugün bunu güncellemek lazım. Şahsi kanaatim bunun en az iki katına çıktığıdır. Türkiye’nin bu kadar ağır bir maliyeti ödememesi konusunda hemen hemen toplantıya katılan herkesin ortak bir anlayışı olduğunu ifade etmek isterim. Bu çerçevede Terörsüz Türkiye’nin kurulması ile birlikte bunun sadece Türkiye ile kısıtlı kalmayacağıdır. Bütün bölgede de terörsüz bir iklimin oluşmasına fevkalade büyük katkı sağlayacağı konusunda anlayış birliğinin oldu" ifadelerini kullandı. Dünyadaki çatışma modelleri kıyaslandığında Türkiye’nin kısa bir süre içerisinde bu noktaya geldiğini kaydeden TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Müzakereler devam ettikçe parlamentodaki görüşmeler, dinlemeler devam ettikçe şunu gördük ki, gerçekten bu Türkiye modelidir. Dünyadaki çatışma modellerini kıyasladığımız da bizim geldiğimiz noktaya Türkiye kısa bir süre içerisinde gelmiştir. Bu konuda geçmişte ortaya konulan denemelerin de çok önemli birikim olduğunu biliyoruz. Sonuç itibariyle bu sürecin hızla ve kararlılıkla sürdürülmesi lazım. Sadece belli çevrelerin görüşünü değil, geniş toplumun görüşlerinin alınması. Bir üçüncü göze ihtiyaç yok. Bir arabulucuya ihtiyaç yok. Türkiye bunu kendi imkânlarıyla, kendi siyasi olgunluğuyla ortaya koyabilir. Türkiye modelinin en önemli bileşenlerinden, ayaklarından birisi oldu. Bir daha bir dış güce ihtiyaç duyulmaksızın süreci millet adına takip edecek bir komisyon olarak bugüne kadar geldik. Bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmamız gerekir. Bizim istediğimiz kadar olmasın diye de çabalayan iç ve dış bazı unsurların bu süreci zehirlemek için sürece zarar vermek için provokasyonlar dahil her türlü çabayı ortaya koyabilmesi muhtemeldir. Buna karşı uyanık olmak gerekiyor. Toplumun bütün kesimleri dinlemiştir. Başta Şehir Ailelerimiz, Gazilerimiz olmak üzere Cumartesi Anneleri, Diyarbakır Anneleri ve Barış Anneleri gibi bu süreçte mağdur olmuş kitlelerin temsilcileri geldiler ve görüşlerini büyük bir açıklıkla ortaya koydular. Bu konuda siyasi tecrübe sahibi olan insanları da dinledik" açıklamasında bulundu. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Bu komisyon çalışmalarının toparlanma sürecine giriyoruz. Bundan sonraki adım da bizim en baştan söylediğimiz ‘Örgütün ben silahları bırakıyorum ve kendimi tasfiye ediyorum’ ilanıdır. Örgütün gerçekten silahlarını bıraktığının ve kendisini tasfiye ettiğinin tespit ve tescili bundan sonraki aşamanın en kritik noktasıdır. Bizim komisyon olarak üzerinde durduğumuz konu ise bundan sonraki temel görevimiz raporlamadır. Bütün arkadaşlar hazırlıklarını yapacak ve bir raporu ortaya koyacağız. TBMM’nin bu komisyonu TBMM’nin bir anayasa komisyonu, bir plan bütçe komisyonu gibi daimi bir komisyonu, yasa ile kurulmuş bir komisyon değil. TBMM’de daha önce tahammül gereği kurulan komisyonlardan birisidir. Şimdiye kadar 10 kez bu tür komisyon kurulmuş. Bu komisyon Türkiye’nin hukuk sistemine uygun bir komisyondur. Öyle olmasa bugüne kadar gelmesi mümkün olmazdı" diye konuştu. Toplantının ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının temsilcileri ile günün anısına hatıra fotoğrafı çekildi.
İstanbul Hakan Kutlu: "Bu maçın mazereti yok" Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu, mağlup oldukları Sarıyer maçı sonrası, "Ne olursa olsun bu maçın mazereti yok. Bugün daha çok üretip, daha çok gol atmalıydık. Kendi içimizde değerlendireceğiz" dedi. Trendyol 1. Lig’in 13. haftasında Vanspor FK, deplasmanda karşılaştığı Sarıyer’e 2-1 mağlup oldu. Müsabakanın ardından Vanspor FK Teknik Direktörü Hakan Kutlu basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Kutlu, "Bugünkü maçı en çok isteyenin ve en çok mücadele edenin kazanacağını söylemiştim. Sarıyer’i bu yüzden tebrik ediyorum. Bugün bizden daha çok istediler. 9 kişi kalmalarına rağmen bize çok az pozisyon verdiler. Bugün şanssız bir günümüzdü. Öndeki iki oyuncumuzun olmaması bizim için handikap oldu. İki tane farklı oyuncuyla oynamak zorunda kaldık. Ne olursa olsun bu maçın mazereti yok. Bugün daha çok üretip, daha çok gol atmalıydık. Kendi içimizde değerlendireceğiz" ifadelerini kullandı. Sarıyer’in hakeme yoğun tepkisi olduğunun hatırlatılması üzerine de açıklama yapan Hakan Kutlu, "Sarıyer, 9 kişi kalmalarından ötürü hakemle alakalı sıkıntı bulabilirler ama hakemin kırmızı kart pozisyonlarında sıkıntı olduğunu düşünmüyorum. Hakemlik bir maç yok. Onlar adına da yok. Biraz psikolojik olarak öyle düşünmüşlerdir ama kırmızı kartları hak etmişlerdi. Ben hakemlik bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum" diyerek sözlerini tamamladı.