GENEL - 18 Şubat 2020 Salı 12:16

Otomobil parçası üreten Türk firması, diş implantında dışa bağımlılığa son verdi

A
A
A
Otomobil parçası üreten Türk firması, diş implantında dışa bağımlılığa son verdi

Ürettiği otomobil kav milleri ile dünyada adından söz ettiren yerli sanayi firması, üretimini gerçekleştirdiği diş implantları ile de dışa bağımlılığa son verdi.

Ürettiği otomobil kav milleri ile dünyada adından söz ettiren yerli sanayi firması, üretimini gerçekleştirdiği diş implantları ile de dışa bağımlılığa son verdi.


Sivas’ta yaklaşık 50 yıldır otomotiv yan sanayine parça üretimini yapan ESTAŞ isimli firma, Dünyanın çeşitli bölgelerindeki 16 otomobil firmasına kav mili satıyor. Kav mili üretiminde Dünya’da ilk sıralarda yer alan Türk firması, üretmeyi başardığı milli diş implantları ile de adından söz ettirecek. Üretimi gerçekleştirilen yerli ve milli implantın iyileştirme süresi ithat implantlara göre çok daha kısa ve implant maliyeti çok daha düşük. Yaklaşık 5.2 milimetrelik bir boyuta sahip olan yerli üretim diş implantı ihracat potansiyelinin yanı sıra istihdama da katkı sağlayarak, dışa bağımlılığa son verecek.


Firmanın Genel Müdürü Osman Mavuş, yerli ve milli diş implantının üretimlerine başladıklarını ifade ederek, “Bundan 4 yıl önce bizim medikal firmamız kuruldu. Travma ve tümöre yönelik ürünlerin dışında arkadaşlarımızın son bir senedir elimizdeki imkanları kullanarak üzerine en az iki tane patent ekleyerek diş implantı üretimlerine başlamış bulunduk. Hayvan testlerimiz insan testlerimiz insanlarla ilgili klinik çalışmalarımız devam ediyor. Bu yılın ikinci çeyreğine doğruda ürünümüz artık vatandaşlarımız tarafından gönül rahatlığıyla dünyada bulunamayacak en üst kalite seviyeden kullanılacak ve istifade edilebilecek hale gelmiş olacak” dedi.



Rakipsiz ürün üretmeyi başardılar


Ürettikleri diş implantının elde edilen yüzey kalitesinin hiçbir rakibinde olmadığını söyleyen Mavuş, “Çok rahatlıkla söyleyebilirim ki dünyada bulunan en büyük rakiplerinden daha ileri noktalarda örneğin kullanılan titanyumun en üst seviyelerde olması ve bu vesile ile rakiplerde bulunmayan ölçülerin üretilebilir hale gelmiş olması. Örneğin şuanda 5.2 milimetrelik bir implantımız var. Yaklaşık bunu dörde indireceğiz. Elde edilen yüzey kalitesi hiçbir rakibimizde yok. Bu iyileşme sürelerini çok hızlı hale getirecek. 7-8 hafta olan iyileştirme süreleri belki de 3-4 haftalara indirilebilecek. Hastanın en kısa zamanda kaybettiği dişini uzun süre kullanacağı, ömür boyu garantisi olacak bir ürün çıkarıyoruz” diye konuştu.



Kaliteli ve ucuz


Mavuş, yerli üretim olan diş implantının iyileşme süresini minimuma indireceğini vurgulayarak, “Kalite noktasında bir kere piyasada kullanılan implantların yerini alacağına inanıyoruz. Bunun dışında ülkemizi de sağlık konusunda en iyi şekilde temsil edecek. İhracat potansiyeli, istihdam getirecek. Türkiye’ye büyük kazanç sağlayacağız. İki temel özelliği var. Biri iyileşme sürelerini minimum hale getiriyoruz. Almanya’da ki Amerika’da ki insan dahil kullanacak ve bunun faydasını direk olarak görecek. Bunun dışında elde ettiğimiz yüzey hiçbir rakibimizde yok. Dolayısıyla kemik yapısı yüzeyde gelişecek. Sadece vida noktasında değil aynı zamanda yüzey sayesinde de dişimizin tabi hiçbir şey aslı gibi olmaz ama ömür boyu kullanacak konfor sağlayacak. Bu özellikle implantlarla karşılaştırdığımızda çok uygun fiyatta olacak” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.