ÇEVRE - 18 Mayıs 2021 Salı 11:00

Yılın ilk Kangalları dünyaya gözlerini açtı

A
A
A
Yılın ilk Kangalları dünyaya gözlerini açtı

İri cüsseleri ve cesaretiyle ünü ülke sınırlarını aşan Kangal köpekleri yılın ilk yavrularını dünyaya getirdi.

İri cüsseleri ve cesaretiyle ünü ülke sınırlarını aşan Kangal köpekleri yılın ilk yavrularını dünyaya getirdi.


Ünü ülke sınırlarını aşan Kangal köpekleri safkan bir ırk olarak tanınıyor. Anadolu Aslanı olarak da anılan Kangallar iri cüsseleri, cesareti ve zekiliği ile de kendisine hayran bırakıyor. Sivas’ta 2021 yılının ilk Kangal köpeği yavruları dünyaya geldi. Genellikle yaz ve sonbahar aylarında doğum yapan Kangal köpekleri bu yıl ki ilk doğumlarını gerçekleştirdi. 10 anne Kangal köpeği onlarca yavru dünyaya getirdi. İlk 50 gün annenin bakımını üstlendiği yavru köpekler belli olgunluğa eriştiklerinde ise görev yerlerine dağılıyor. Kangal köpeği sahibi olmak isteyenler ise yaklaşık 1 yıl kadar bekliyor. Uzman Kangal Köpeği Yetiştiricisi ve Eğitmeni Hüseyin Yıldız, Kangal köpeği yavrularına nasıl bakılması ve neler yapılması gerektiğini anlattı.



Bahar ve sonbaharda doğum yapıyorlar


Kangal Köpeği Yetiştiricisi ve Eğitmeni Hüseyin Yıldız, Kangal köpeklerinin bahar ve sonbahar aylarında doğum yaptığını belirterek, “Kangalların bahar ayı dönemi eşleşme dönemleridir, çoğalma dönemidir. Olağanüstü görüntülerle karşı karşıya geliyoruz. Bunlar yavrularını bir bahar bir de sonbahar verirler. Bu iki dönemi önemsiyoruz biz. Bahar ayı minik kangalların doğduğu dönemlerdir. Onlar doğduğu zaman bizlerde onlarla birlikte doğmuş oluyoruz. 10 adet dişimiz doğum yaptı. Kademe kademe. Arlarında 5-10 gün var. Çünkü aşağı yukarı 2 ay laktoz dönemleri oluyor bu Kangalların. Bu dönemden sonra özellikle bu Mayıs, Haziran aylarında anneler doğumları başlatıyorlar’’ dedi.



Anne Kangal yavrularını 45-50 gün emziriyor


Yıldız, anne köpeğin yavruları 45-50 gün kadar emzirdiğini söyleyerek, “Anne yavruları 45-50 gün kadar emzirir. Süre olaraktan ziyade daha çok yavru sayısı annenin altında önemli. Ne kadar fazla yavru sayısı varsa annenin süt gereksinimi o kadar gider ve ihtiyaç duyar. Dolayısıyla 45 gün çok rahat iyi beslenen, iyi korunan, destek alan bir anne yavrularına çok rahat bakım yapabilir. Bunun içerisinde annenin iç dış paraziterlerini yapmak lazım. Çok önemli bir konu. Zeminlerinin de ilaçlanması gerekiyor annelerinin ve yavrularının. Belli bir süre anne bakımından sonra biz bakımlarını artık profesyonel üstlenmeye başlıyoruz’’ şeklinde konuştu.



Yılın ilk kangalları dünyaya gözlerini açtı


Hüseyin Yıldız, sezonun il kangallarının doğduğunu dile getirerek, “Bunlar sezona ilk gözlerini açan minik kangallarımız. Anadolu’muzun kadim mirasları. Şuan elde avuçta olan ama bir süre sonra aslan gibi görevi başına gönderiliyor. Bunların şuan bakım külfetleri çok. Anneleri bu külfeti bu ağırlığı bizden almış oluyor. Bir dönem sonra bu minik kangallar artık ait olduğu yerlere doğaya, sürü korumaya, alan korumaya mutlaka entegre olacaklardır. Annenin ilk ağız sütü dönemlerini gidermeleri lazım. Bu ağız sütü dönemi takriben bir haftadır. Bu immün sistemini yani bağışıklık sistemini yerine getirecek en önemli süt ağız sütüdür. Bunu aldıktan sonra aşağı yukarı bir 45- 50 gün daha emiyorlar zaten artık onlar kıpırdamaya, yaşam bulmaya ve anneden ziyade daha farklı grup gıda beslenme kültürüne yaklaşıyorlar’’ ifadelerini kullandı.



İnsanla temas yavruyu anneden bağımsızlaştırır


Kangal köpeği yetiştiricisi ve uzmanı Hüseyin Yıldız, yavru Kangal köpeklerinin insanla sürekli temas etmesinin yavruyu anneden uzaklaştıracağını belirterek, “İlk aşılamaya kadar lütfen yabancı eller, yabancı ayaklar ve yabancı gözlerle çok temasa sokmamaya gayret edin. Çünkü anne huzursuz olur. Yavru anneden bağımsız olmaya başlar. Yavru insanla bire bir iletişim sağlamaya geçer. Bu iletişim demek yavruyu anneden uzaklaştırmak demek. İhtiyaçlarının insan elinden destek anlamında giderileceği demektir. İkincisi ne kadar anneyle baş başa bırakırsanız o kadar kendi dünyalarında bizden çok annenin daha iyi yaşatacağına inandırmanız lazım. Anne çok daha iyi yaşatır. Çünkü her canlının anne iç güdüsü aynıdır ortaktır’’ dedi.



Haşerelere dikkat


Yıldız, yavru Kangal köpeklerinin haşerelere karşı korunması gerektiğini söyleyerek, “Köpekler bu dönemde çok meraklıdırlar. Polenleri koklamaya, belli çiçekleri koklamaya kevenleri koklamaya, yemeye ve gezmeye. Her yönüyle sindirim sitemini aktif hale getirebilmek için. Bununla beraber haşere grubu bunları sarmaya başlar. Onlarda tam tersi bunlardan beslenmeye başlar. Bu haşereler pire, kene, köpek sineğidir. Bunlardan arındırabilmenin yolları çok fazla kimyasala girmeden elinde bulunacak alternatif tıp vardır. Bunlarla da giderilebilir. İyi firmalarla çalışan güzel damlalar pireye karşı, iç-dış paraziti gidermek için her türlü mücadeleyi verebileceğimiz teknik çalışmalardır’’ şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Muhtarın zor anları: "Benim hiçbir şeyden haberim yok" Bolu’nun Mudurnu ilçesinde Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki su kaynaklarının ihaleye çıkarılmasını basından öğrendiğini belirterek duruma tepki gösterdi. Köylünün kendisine "Sattığın suları git durdur" diyerek tepki gösterdiğini söyleyen muhtar, "Benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor" ifadelerini kullandı. Mudurnu Belediyesi Düğün Salonu’nda, Mudurnu Muhtarlar Derneği Başkanlığı Genel Kurul Toplantısı gerçekleştirildi. Tek liste ile gidilen seçimde mevcut başkan Birol Taşkın güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Toplantı sırasında eline mikrofonu alan Avdullar Köyü Muhtarı Ahmet Temel, köyündeki doğal mineralli ve jeotermal su kaynaklarının ihaleye çıkarılması sürecini değerlendirdi. İhaleye ilişkin kararı yerel medyadan öğrendiğini dile getiren Temel, bu durumun köy halkı arasında huzursuzluğa neden olduğunu ifade etti. "Böyle mi muhtarlık yapacağız?" Vatandaşların kendisini sorumlu tuttuğunu belirten Temel, kendisine söylenen ’Sattığın suları git durdur’ sözüne tepki göstererek, "Biz muhtarlar olarak neden her şeyden sorumluyuz? Maden ocağı konusunda mücadele verdik, 1,5 yıldır. Onun için Allah’a şükür bir şeyler yaptık ama şimdi de su olayı çıktı başımıza. Bunun için köylüyle akşam toplandık, karar aldık. Kararımızda itirazımızı beyan ettik. Biz sesimizi kime duyuracağız? Benim hiçbir şeyden haberim yok. Biz muhtarlar masada alınan kararları neden medyadan öğreniyoruz? Ben bu konuyu dün medyadan öğrendim. Köylüm bana ’Köyümüzün sularını sattın’ diyor. Böyle mi öğreneceğiz, böyle mi muhtarlık yapacağız?" dedi. Öte yandan, Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, İl Encümeninin Mudurnu ve Mengen ilçelerindeki 4 farklı noktada jeotermal ve doğal mineralli su arama ruhsatı için ihaleye çıkacağı öğrenildi.
Trabzon Trabzon Film Festivalinde Altın Taka ödülleri sahiplerini buldu Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni, sinema dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Farklı kategorilerde dereceye giren yapımlar ve sanatçılar, Altın Taka Ödülleri ile onurlandırıldı. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, uzun metrajlı filmleri de dahil ederek festivali geleneksel hale getireceklerini açıkladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Trabzon Valiliği ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle bu yıl ilki düzenlenen Trabzon Film Festivali’nin ödül töreni yoğun katılımla gerçekleşti. Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in ev sahipliği yaptığı törene, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, sanatçılar ile sanatseverler katıldı. "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" Konuşmasında "Trabzon sinemayla yeni tanışmış bir şehir değildir" diyen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç "1900’lü yılların başından itibaren sinema salonları, seyircisi ve sanatçılarıyla güçlü bir sinema kültürüne sahiptir. Belediyemizin arşivlerinde yer alan 1930’lu yıllara ait sinema ve tiyatro düzenlemeleri, bu kültürel birikimin somut göstergesidir. Merhum Erol Günaydın’dan Tanju Gürsu’ya, Ertem Eğilmez’den bugün aramızda bulunan çok kıymetli sanatçılarımıza kadar Trabzon, Türk sinemasına iz bırakan pek çok değer kazandırmıştır. Bu kadim mirası sinema yoluyla geleceğe taşımayı bir vefa ve miras sorumluluğu olarak görüyoruz. Altın Taka ödülümüz, 101 yıl önce Karadeniz’den cepheye cephane taşıyan isimsiz kahramanların hatırasına adanmıştır. Bu yıl İlkini gerçekleştirdiğimiz Trabzon Film Festivali’ni her yıl daha da büyüterek sürdürme sorumluluğunu taşıdığımızı huzurlarınızda bir kez daha ifade ediyorum" dedi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu ise "Bu festivalin Karadeniz’e ve özellikle Trabzon’a çok yakıştığını açıkça ifade etmek isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda sanatı ve sanatçıyı merkeze alıyor, Trabzon’un doğası ve kültürüyle sinema için çok güçlü bir plato olduğunu görüyoruz. Bu kıymetli festivali hayata geçiren tüm ekibe, sanatçılarımıza ve emeği geçen herkese bakanlığımız adına teşekkür ediyor, bu tür projeleri desteklemeye devam edeceğimizi özellikle vurguluyorum" şeklinde konuştu. Hülya Koçyiğit ve Hüseyin Avni Danyal’a onur ödülü Onur Ödülü’ne layık görülen Hüseyin Avni Danyal da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "Doğup büyüdüğüm topraklarda bir film festivalinin düzenleniyor olması beni inanın hepinizden daha çok heyecanlandırıyor. Geç kalınmış ama çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. Bundan büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Trabzonlu bir sanatçı olarak bu festivalin büyümesi ve uluslararası bir nitelik kazanması için üzerime düşen her türlü katkıyı vermeye hazırım." Onur Ödülü’ne layık görülen Türk sinemasının duayen isimlerinden Hülya Koçyiğit ise konuşmasında şunları söyledi: "Trabzon Film Festivali’nin ilk kez düzenlenmiş olmasına rağmen, bundan sonra geleneksel hale gelerek güçleneceğine ve yalnızca Trabzon’un değil tüm Karadeniz’in kültür ve sanat hayatında söz sahibi olacağına yürekten inanıyorum. Biraz geç kalınmış olsa da atılan bu cesur adımın arkasında durulacağına ve tüm Trabzon’un bu festivali sahipleneceğine inanıyor, emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyorum." Ödüller sahiplerini buldu Konuşmaların ardından, Trabzon Film Festivali’nde başarılı bulunan yapıtların sahiplerine ödülleri takdim edildi. Öğrenci Kısa Film Yarışması Jüri Ödülü, ’Çalınan Yük’ filmine verilirken, Öğrenci Kısa Film Yarışması En İyi Film Ödülü’nün sahibi ’Gülümse’ oldu. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda belgesel kategorisinde Erol Günaydın Jüri Özel Ödülü, ’İyi Ölüm’ filmine layık görüldü. Altın Taka Deneysel En İyi Film Ödülü’nü ’Kim’ filmi kazandı. Belgesel dalında verilen ödül ’Pirlerin Düğünü’ filmine giderken, Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ’Muzaffer’ filmine, En İyi Film Ödülü de ’Berona’ filmine verildi.
Kütahya Kütahya’da "Dilek Arabası" ilgi odağı oldu Kütahya’da bir işletmenin öncülüğünde hayata geçirilen "Dilek Arabası" uygulaması, kısa sürede vatandaşların yoğun ilgisini çekti. Atatürk Bulvarı’nda faaliyet gösteren döner işletmesinin sahibi Kıymet Akgün, başlangıçta reklam amacıyla başlatılan çalışmanın beklenenden çok daha büyük bir etki oluşturduğunu söyledi. Uygulamanın ortaya çıkış sürecini anlatan Akgün, "Asıl amacımız reklamdı. Oğlumun hibrit arabası vardı, bir değişiklik olsun istedik. ‘Bu arabaya dileklerinizi yazın’ dedik. İlk başta bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştik ama çok güzel geri dönüşler aldık" dedi. Vatandaşların sadece dışarıdaki kağıtları kullanmakla kalmadığını belirten Akgün, "Kağıt kalmayınca içeriden kağıt isteyip dilek yazmak isteyenler oluyor. Her gün yüzlerce kağıt gidiyor, bazen rüzgarda uçanlar bile oluyor" ifadelerini kullandı. Uygulamanın sosyal medyada da etkili olduğunu vurgulayan Akgün, Instagram’da Levent Önerişleri hesabından yapılan paylaşımların büyük katkı sağladığını belirterek, "Bir akım başlattık. Dileklerini yazıp paylaşanlara yüzde 10 indirim yaptık. İlgi çok güzel oldu, memnun kaldık" diye konuştu. Dilek kağıtlarında her yaştan insanın hayallerinin yer aldığını söyleyen Akgün, "Öğrenciler sınavlarında başarılı olmak istiyor, KPSS yazanlar var. Kimi araba, kimi motor, kimi ev dilemiş. Asgari ücretle ilgili beklentiler var. Çocuklar aileleriyle gelip birlikte yazıyor. Çok samimi ve komik notlar da çıkıyor" dedi. Araca "Dilek Arabası" adını verdiklerini belirten Akgün, uygulamanın hem işletmeye hem de insanlara moral kaynağı olduğunu sözlerine ekledi.