SAĞLIK - 14 Aralık 2025 Pazar 10:23

Sakinleşmek için yapılıyor, yanlış amaçla uygulanırsa zarara yol açıyor

A
A
A
Sakinleşmek için yapılıyor, yanlış amaçla uygulanırsa zarara yol açıyor

Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, son dönemlerde yaygınlaşan öfke kontrol odalarının, bazı kişiler için sakinleşme ve duygu düzenleme alanı olarak kullanıldığını söyledi. Özkaya, ancak bu odaların yanlış amaçlarla kullanılması halinde öfkeyi artırabileceğini söyledi.


Öfke, bireyin bir sorunla, engelleme durumuyla veya tehdit algısıyla karşılaştığında ortaya çıkan doğal ve doğuştan gelen bir duygu olarak biliniyor. Tıpkı sevinç, üzüntü ve korku gibi insani bir tepki olan öfke kalp çarpıntısı, nefesin hızlanması, yüz kızarması, kaslarda gerginlik, ses yükseltme ve aşırı tepki verme gibi fiziksel ve duygusal belirtilerle kendini gösteriyor. Son yıllarda hem yetişkinler hem çocuklar arasında artan öfke patlamaları ve stres kaynaklı davranışlar nedeniyle ‘öfke kontrol odası’ uygulamasına yönelirken, bu odalar öfke anında bireyin kendini toparlamasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Ancak uzmanlar, öfke kontrol odalarının her zaman doğru etki göstermediğine dikkat çekiyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Medicana Sivas Hastanesi’nde görevli Uzman Psikolog Kerime Begüm Özkaya, öfke kontrol odalarının sakinleşme ve duygu düzenleme alanı olarak kullanıldığında faydalı olabileceğini söyledi. Özkaya, yöntemin doğru kullanılmaması halinde zararlı olabileceğini söyleyerek, "Kontrolsüz olduğu zaman öfke hem kişinin kendine hem de çevresine zarar verebilir. Bu noktada kişilerin kendilerini çok iyi tanımaları ve gerektiğinde de söylediğimiz gibi profesyonel bir destek almaları gerekmektedir" ifadelerine yer verdi.



"Psikolojik destek almaları çok önemli"


Öfke kontrolü için ilk önce öfkeyi fark etmenin önemine vurgu yapan Kerim Begüm Özkaya, "Öfke bir şeyler yanlış gittiğinde ortaya çıkan yoğunluk rahatsızlık ve gerilim duygusudur. Doğuştan gelen doğal ve normal bir duygudur tıpkı korku, üzüntü, sevinç, mutluluk gibi. Öfkenin belirtileri kalp çarpıntısı, nefesin hızlanması, yüzün kızarması, kasların gerilmesi özellikle omuz ve çenenin, ellerin titremesi, diş ve yumruk sıkma, gerginlik, yoğun kaygı, stres, baş ve mide ağrıları, olayı büyütme, kötü taraflarını görme, aşırı tepki verme, ses yükseltme ve bağırma gibi durumlar öfkenin belirtileridir. Öfkenin nedenleri haksızlığa en büyük sebeplerden biridir. Engellenme yani istenilen şeye ulaşamama hali. Yorgunluk, açlık, uykusuzluk, stres ve baskı, duygusal yaralar, geçmiş deneyimler, kişilik özellikleri, yetiştirilme şekli, arkadaşlarıyla ilişkileri, kişinin kendisiyle olan ilişkisi öfkenin nedenleri arasında yer almaktadır. Öfkenin altında saklanan duygular arasında kırgınlık, kızgınlık, değersizlik, utanç, korku ve hayal kırıklığı yer alır. Öfke kontrolünü için ilk önce öfkeyi fark etmek gerekir ve bu çok kıymetlidir. Daha sonrasında nefes ve beden gevşeme tekniklerini kullanmak, 10 saniye durma kuralı yani cevap vermeden önce 10 saniye beklemek, ortamdan uzaklaşmak, kas gevşetme egzersizlerini yapmak, duygularınızı sakince ifade etmeye çalışmak, yaşanılan öfkeden sonra kendimizi değerlendirmek ve gerektiğindeyse profesyonel psikolojik destek almak çok önemlidir" dedi.



"Yerine göre faydalı yerine göre zararlı"


Bu odaların kişinin kendisini cezalandırma değil de toparlama alanı olduğunda faydalı olabileceğini söyleyen Özkaya, "Bunun için kendimizi kontrol edip eğer öfkemizi kontrol edemiyorsak gerek psikiyatriden ve psikologdan destek alabilirsiniz. Öfke kontrol ve sakinleşme odası fikri son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz kullanıldığı zaman yerine göre faydalı olan ve olmayan bir durumdur. Bu odalar kişinin kendisini cezalandırma yeri değil de toparlama alanıysa faydalıdır. Örnek verdiğimizde sakin bir köşe, loş ışık, rahatlatıcı bir koltuk ve yastık, belki sakin bir müzik, gevşeme egzersizleri kişiyi sakinleştiren durum ve eylemlerdir. Kişi bunlardan faydalanıyorsa yani amaç burada şefkatli bir mola veriyorum diyorsa öfke kontrol odaları faydalıdır. Amaç burada öfkelendiğinde kendine alan açmak ve öfkeyi kontrol altına almak, öfke kontrolü değil ben onu yönetebilirim. Eğer kaçışa dönüşüyorsa özellikle çocuklar için bir ceza molalarına, odalarına dönüşüyor ve utançla birleşiyorsa kesinlikle öfke kontrol odaları yöntemi doğru değildir. Aslında öfke değil kontrolsüz öfke zararlı ve kötüdür. Kontrolsüz olduğu zaman öfke hem kişinin kendine hem de çevresine zarar verebilir. Bu noktada kişilerin kendilerini çok iyi tanımaları ve gerektiğinde de söylediğimiz gibi profesyonel bir destek almaları gerekmektedir" diye konuştu.



"Kavga değil çözüm oluyor"


Öfkede kişinin kendini tanımasının önemli olduğunu belirten Özkaya, "Öfke kontrolünde en önemli şey dediğimiz gibi kişinin kendini tanıması eğer ben öfkeleniyorum, kendimi kontrol altına alamıyorum diyorsa sakinleşmek için bulunduğu ortamdan uzaklaşması önemlidir. O odaya gittiği zaman "Ben bulunduğum durumdan kaçtım, kendime ceza verdim, utandım" diye kendini psikolojik olarak demoralize ediyorsa bu tarz sakinleştirme odaları doğru değildir. Ama "Bir sorun ve sıkıntı var, kafamı toparlamak istiyorum, bu sorunu kendi adıma çözmek istiyorum, olayda benim payıma düşen nedir" mantığıyla sakinleşme noktasında tabii uygulanması gereken bir durumdur. Özellikle aile danışmanlığında da çiftlere kavga ettiğiniz zaman, öfkelendiğinizde şu anda öfkeliyim, kalbini kırabilirim, birkaç dakika farklı bir odaya gidip sakinleşmek istiyorum mantığıyla uzaklaştıklarında da bu bir kavga değil çözüm oluyor" şeklinde konuştu.



Sakinleşmek için yapılıyor, yanlış amaçla uygulanırsa zarara yol açıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep SANKO Üniversitesi Akademik Yıl açılışı ve Tıp Fakültesi beyaz önlük giyme töreni SANKO Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış ve Beyaz Önlük Giyme Töreni, Abdulkadir Konukoğlu Kültür ve Spor Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende, atama ve yükseltmeleri tamamlanan 30 akademisyene cüppe, tıp fakültesi birinci sınıfta öğrenim gören 54 öğrenciye de beyaz önlük giydirildi. Mütevelli Heyet Başkanı Zeki Konukoğlu törende yaptığı konuşmada, "Ülkemizin gelişimine ve insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmayı en temel görevimiz olarak görüyoruz" dedi. "Sağlıkta yeniliği, sürdürülebilirliği ve insan merkezliliği bir arada ele alarak ülkemizin geleceğine katkı sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz" diyen Konukoğlu, öğrencilere şu önerilerde bulundu: "Amacınız çok büyük; insan sağlığını koruma, iyileştirme ve yaşatma. Üniversitemiz, bu amaca ulaşmanız için ihtiyacınız olacak değerlere sahip olmanız, merak eden, sorgulayan, üreten bireyler olarak yetişmeniz için tüm imkânlarını seferber etmektedir. Bu değerlerle amacınıza hizmet ederken bilimin rehberliğinde, vicdanın ışığında ve etik ilkelerin çizdiği yolda ilerleyin. Beyaz önlük yalnızca bir giysi değildir. O; bilimin, vicdanın, insan sevgisinin ve sorumluluğun simgesidir. Bugün sizler, bu önlüğü giyerek o emaneti kabul ediyor, bu kutsal yola ilk adımlarınızı atıyorsunuz. Her birinizin bu yolculukta kendi potansiyelini ortaya çıkaracağına hem kendinize hem topluma değer katacağınıza yürekten inanıyorum." Konukoğlu, "SANKO Üniversitesi’ni tercih ederek bu vizyonu paylaşan tüm öğrencilerimizi tebrik eder, değerli akademisyenlerimize, idari personelimize ve sevgili öğrencilerimize sağlıklı ve başarılı bir akademik yıl geçirmelerini dilerim" diyerek sözlerini tamamladı. "Dönüşüme yön veren bir üniversite olma kararlılığındayız" SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı ise üniversitelerin görevinin; bilgi üretmek ve bunu insanlık yararına kullanmak, bilimin ışığında toplumun sorunlarına çözüm üretip ülkenin kalkınmasına katkı sağlamak olduğunu ifade etti. Çevreye duyarlı, etik değerlere bağlı, yeniliğe açık bir üniversite kültürü oluşturmak için kararlılıkla çalıştıklarını vurgulayan Prof. Dr. Dağlı, "Her alanda olduğu gibi bilim dünyası da hızla değişiyor; teknoloji, yapay zekâ, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik artık günlük yaşamda vazgeçilmez bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönüşüm döngüsünün bir parçası olmak yerine, dönüşüme yön veren bir üniversite olma kararlılığındayız" şeklinde konuştu. "Sevgili öğrencilerim, sizler ailemizin en değerli parçasısınız" diyen Prof. Dr. Dağlı, öğrencilere şöyle seslendi: "Üniversitemizde geçireceğiniz yıllar, sadece bir eğitim yolculuğu değil, aynı zamanda yaşam becerileri, etik değerler ve sosyal sorumluluk bilinci kazanacağınız yıllar olacaktır. Burada kazandığınız her bilgi ve deneyim, geleceğinizi şekillendirecek, üstelik sadece sizin değil, ülkemizin geleceğine de yapılan en büyük yatırım olacaktır. Sorgulayan, üreten, paylaşan ve fark oluşturan bireyler olmanız için çok çaba göstermelisiniz. Beyaz önlük, her daim sizlere bilge bir insan olmayı, saflığı, dürüstlüğü, sabırlı olmayı, empatiyle yaklaşmayı ve etik değerlere bağlı kalmayı hatırlatsın. Çünkü önlüğü giydiğiniz andan itibaren artık sadece bir öğrenci değil, insan yaşamına dokunacak birer sağlık elçisi olacaksınız. Onu her zaman onurla, ama en önemlisi sorumluluk bilinciyle taşıyın. Bilimin ışığında yürüyün, insan sevgisini ve merhametinizi hiç kaybetmeyin." Prof. Dr. Dağlı, "Yeni akademik yılımızın yeni başlangıçlar ve başarılarla geçmesini temenni ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum" diyerek sözlerini tamamladı. Konuşmaların ardından, atama ve yükseltmeleri tamamlanmış olan öğretim üyeleri cüppe giydi. Açılış dersini Prof. Dr. Önder Ergönül verdi 2025-2026 Akademik Yılı Açılış dersini "Bilim Yolunda Küçük Adımlar, Büyük Hedefler" başlıklı sunumu ile Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi (KUISCID) Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül anlattı. Açılış dersinin tamamlanmasının ardından Prof. Dr. Önder Ergönül’e Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Feray Yılmaz, Mütevelli Heyet Başkanı Zeki Konukoğlu ve Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı tarafından armağan, teşekkür belgesi ve çiçek takdim edildi. Ayrıca 2024-2025 eğitim öğretim yılı içerisinde projeleri TÜBİTAK tarafından desteklenen ve bilimsel çalışmaları dış kurumlar tarafından ödüle layık görülen 11 öğretim elemanı ile 32 öğrenciye teşekkür belgesi ve armağan takdim edildi. Beyaz önlük töreni Akademik yıl açılış programının ardından, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bu öğretim yılında kayıt yaptıran 54 öğrenciye beyaz önlük giydirildi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın, bugüne kadar altı dönem mezun verdiklerini hatırlatarak, "SANKO Üniversitesi Hastanesi’nin klinik, poliklinik, ameliyathane, klinik laboratuvar vb. birimlerindeki uygulama imkanlarının varlığı da eğitimimize yansıyan güçlü yönlerimizin başında geliyor. İkinci olarak; farklı köklü ekollerden gelen, birikimli ve deneyimli öğretim üyelerinin, çok iyi yetişmiş genç akademisyenler ile buluştuğu çok güçlü bir öğretim kadrosuna sahibiz. 2025 yılı hedefimiz öğretim elemanı sayımızın 120’yi aşması idi. Bugün Tıp Fakültesi kadromuzda 126 öğretim elemanımız yer alıyor ve bunların 89’u öğretim üyesi. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı açısından bakıldığında bugün ülkemiz sınırları içerisinde eğitime devam eden tıp fakülteleri arasında oldukça iyi bir yerde bulunduğumuzu, usta-çırak ilişkisi çerçevesinde birebir eğitim uygulama fırsatı oluşturan tıp fakültelerinden biri olduğumuzu gururla ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı. "Öğrencilerimizin giydiği ilk önlükler, insana hizmet eden en kutsal mesleklerin başında gelen hekimlik mesleğimizde, beyaz renkleri ile saflığı, tarafsızlığı ve temizliği ifade etmektedir" diyen Prof. Dr. Akkın, öğrencilerine şöyle seslendi: "Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği akıl ve bilim yolundan ayrılmayacağınız inancıyla, tıp biliminin aydınlığı ve hekimlik sanatının ışıltısının siz sevgili öğrencilerimizin hekimlik mesleği yolculuğunda şimdiden rehber olması, beyaz önlüklerinizin tertemiz kalması arzusuyla; sizleri 2030’lu yılların genç hekimleri arasında görmekten duyacağımız mutluluk ve gururu şimdiden paylaşıyor, hepinize başarılı bir öğrenim hayatı diliyorum." Prof. Dr. Akkın, "Başta sevgili hocalarımız olmak üzere, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak eğitim ve akademik faaliyet deneyimlerimize değer katan tüm bileşenlerimize şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu. Tören, hekimliğe adım atan öğrencilere beyaz önlüklerinin "hekim ustaları" tarafından giydirilmesi, pasta kesimi ve birlikte fotoğraf çekimi ile sona erdi. Törene; SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, SANKO Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Sami Konukoğlu, Mütevelli Heyeti üyeleri İhsan Akyol, Dr. İbrahim Konukoğlu, SANKO Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Metin Bayram, SANKO Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayşen Bayram, Gaziantep Kent Konseyi Onursal Başkanı Dr. Samet Bayrak katıldı.
Gaziantep Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı Türkiye Güreş Şampiyonası sona erdi Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen Büyükler Türkiye Güreş Şampiyonası, 5 gün süren heyecan dolu müsabakaların ardından sona erdi. Türkiye Güreş Federasyonu, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Şahinbey Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen Büyükler Türkiye Güreş Şampiyonası 907 sporcunun katılımı ile gerçekleşti. 8-12 Aralık tarihleri arasında düzenlenen Büyükler Türkiye Güreş Şampiyonası’nda 60’dan fazla şehirden gelen 200’den fazla kulüp 907 sporcu katıldı. Beş gün süren karşılaşmalarda izleyenlere büyük heyecan yaşatan sporcular, Türk güreşinin gücünü ve potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Müsabakalar boyunca fair-play ruhu ön planda olurken, tribünleri dolduran güreş severler de sporculara yoğun ilgi gösterdi. Dereceye giren sporcular Serbest stilde 57 kiloda Yusuf Demir, 61 kiloda Emrah Ormanoğlu, 65 kiloda Ahmet Duman, 70 kiloda Abdullah Toprak, 74 kiloda Ömer Faruk Çayır, 79 kiloda Okan Tahtacı, 86 kiloda Osman Göçen, 92 kiloda Fatih Altunbaş, 97 kiloda Emirhan Kılıç, 125 kiloda Feyzullah Aktürk, birinci oldu. Grekoromen stilde 55 kiloda Muhammet Emin Çakır, 60 kiloda Ekrem Öztürk, 63 kiloda Enes Başar, 67 kiloda Murat Fırat, 72 kiloda Muhammed Ali Göçmen, 77 kiloda Yunus Emre Başar, 82 kiloda Yüksel Sarıçiçek, 87 kiloda Doğan Kaya, 97 kiloda Beytullah Kayışdağ, 130 kiloda Fatih Bozkurt, birinciliği elde etti. Kadınlarda 50 kiloda Zehra Demirhan, 53 kiloda Zeynep Yetgil, 55 kiloda Tuba Demir, 57 kiloda Elvira Süleyman, 59 kiloda Bediha Gün, 62 kiloda Sevim Akbaş, 65 kiloda Beyza Nur Akkuş, 68 kiloda Ayşe Erkan, 72 kiloda Derya Nur Karaduman, 76 kiloda Elmira Yasin, kürsünün en üst basamağında yer aldı. Organizasyonun sonunda dereceye giren sporculara madalya ve kupaları düzenlenen törenle takdim edildi. Şampiyona, hem sportif kalitesi hem de katılım yoğunluğu ile son yılların en kapsamlı Büyükler Türkiye Güreş Şampiyonalarından biri olarak değerlendirildi.